Vatandaşın yaşadığı ekonomik problemler ve artan icra
dosyaları hakkında görüşlerini bildiren Gruşçu, "İçinde bulunduğumuz
mevcut durumda icra dosya sayısı son bir yılda 1 milyon 789 bin adet artarak 27
Kasım itibariyle 22 milyon 966 bine yükseldi, Vatandaşın Bankalara Borcu 825
Milyar Liraya ulaştı. Krediler, bankalara olan borcunun yılın ilk 11 ayında
yüzde 39,7 oranında büyümesine yol açtı” dedi.
ÜRETİM BİTTİ, İTHALAT
REKORTMENİYİZ
Yürütülen yanlış tarım politikaları dolayısıyla çiftçinin
kan ağladığını ve evine ekmek götüremediğini ifade eden Başkan Gruşçu, üretimin
azalmasıyla birlikte artan ithalatın Türkiye’nin ekonomik yapısına büyük zarar
verdiğini belirtti. Gruşçu, “2019’da Cumhuriyet Dönemi’nin ithalat rekorlarına
kısaca bir göz atalım: “14 milyon ton hububat ithalatına 3,2 milyar dolar ödeme
yapıldı. 3,6 milyon ton mısır ithalatına 703 milyon dolar ödeme yapıldı. 1
milyon 48 bin ton yağlık ayçiçeği tohum ithalatına 418 milyon dolar ödeme
yapılırken aynı zamanda Dünya ayçiçeği ithalatında da birinci olduk. 81 bin ton
patates ithalatına 44 milyon doları yabancı ülke çiftçilerine ödedik. 116 bin
ton kuru soğan ithalatına 34 milyon dolar cebimizden yabancı ülkelere gitti. 28
bin ton zeytinyağı ithalatına 47 milyon dolar ödeme yapıldı. 172 bin ton susam
ithalatına 267 milyon dolar ödeme yapıldı. Cumhuriyet Döneminde kırdığımız
ithalat rekorları sadece bunlarla sınırlı değil. Aynı yıl, 510 bin ton arpa
ithalatına 109 milyon dolar ödeme yaparken; 154 bin ton pirinç ithalatına 102
milyon dolarlık ödeme yapıldı. Bu ithalat Cumhuriyet Döneminin ithalat
rekorudur. Dünya buğday ithalatında birinciyiz. Pirinç ağırlıklı olarak Çin,
İtalya ve Yunanistan’dan alındı. 2019 yılında 951 bin ton pamuk ithalatına 1,6
milyar doları yine yabancı ülke çiftçilerine ödemiş olduk. Şeker fabrikalarını
özelleştirmenin ardından ise Brezilya, Cezayir ve Fas’tan 65 milyon dolarlık
169 bin ton şeker ithal ettik. 2019 yılında Uruguay, Brezilya ve Çekya’dan 689
bin büyükbaş hayvan ithal ederken, 82 bin baş koyun ithalatına 14 milyon dolar
ödeme yaptık.” Dedi.
TEFECİLER BİLE DAHA
VİCDANLI
Genç ve başarılı Başkan Gruşçu, “Sayın Bakan Bekir
Pakdemirli tarımda dünyada 4. Avrupa'da 1.yiz dedi. Bakan bey haklı çıktı.
Gerçekten de Türkiye tarım ithalatında dışa bağımlı olmaya ve rekor kırmaya
devam ediyor. Bunlardan ne yerli olur ne de milli! Bunlardan ancak israf ve
iflas hükümeti olur! Üreticilerin, kamuya ait birikmiş, ertelenmiş veya
gecikmiş tüm ödemeleri için mutlaka çözüm bulunması gerekiyor. Tarım Kredi
Kooperatifi üreticiye yüzde 41 faizle kredi kullandırdı. Tefeciler bile daha
vicdanlı. Üretimi bitirmek için çalışıyorlar. Çiftçi faizle kıvranırken,
yatağını yorganını, tarlasını, traktörünü satıp borcunu ödemeye çalışırken, AKP
Nijer’de 1 milyon hektar tarım arazisi kiralıyor. Türkiye'de 40 milyon
hektarlık ekili alanın 3 milyon hektarı eridi. Ekili alanlarımızı mermer
ocaklarına ve dev rezidanslara kurban ettik. Kendi üreticisi açlıkla karşı
karşıyayken yurt dışından sıfır gümrükle buğday, arpa ve mısır ithalatının
önünü açtılar. Geçtiğimiz yıl 9.8 milyon ton buğday ithalatı yapıp, başta Suriye
olmak üzere farklı ülkelere un ve bakliyat hibesinde bulundular. Uygulanan
yanlış tarım politikaları ve yüksek faizden dolayı çiftçi borçlarını
ödeyemeyecek hale geldi. Traktör ve tarım aletleri bir bir haczedilmeye
başlandı. Çiftçi kuruluşu olan Tarım Kredi Kooperatifleri, kendi ortağını
icraya vererek çiftçinin ekmek teknesi olan traktörlerini haczederken sus pus
olan AKP İktidarı tarihe çiftçisine düşman gözüyle bakan iktidar olarak
geçecek.” ifadelerini kullandı.
YÜZDE 41 FAİZ Mİ
OLUR?
Tarım Kredi Kooperatifleri'nin çiftçiye kullandırdığı kredi
miktarı 2020 yılının ilk 9 ayında 7,7 milyara ulaştı, diyen Gruşçu, “Çiftçinin
Tarım Kredi Kooperatifleri’nin faizleri yüzünden çıkmazda olduğunu belirtti”.
CHP Konak İlçe Başkanı, “Çiftçiler, kamu bankalarına 89 milyar 11 milyon lira,
yabancı bankalara 22 milyar 240 milyon lira, yerli özel bankalara 11 milyar 690
milyon lira borçlu. 2020 Eylül ayı itibariyle bankalarca kullandırılan toplam
kredinin yüzde 4,3'ü takibe düşmüş durumda. Tarım Kredi Kooperatifleri’nin
faizlerinin yüzde 41’lere kadar çıktı. Faiz 2020’de düşse de üretici geriye
dönük borçlarını ödeyemediği için bitip tükendi. Geçmişte yapılan
yapılandırmalar ve özellikle 2018 ve 2019 yıllarında uygulanan yüksek faizden
dolayı çiftçinin borcu katlanarak arttı. Çiftçi, artık borcunu çeviremeyecek
duruma geldi. Üreticilerin deyimiyle Tarım kredi kooperatifleri yasal
tefecidir. Tefeciye gidip borç istediğinizde kooperatiften daha vicdanlı
davranıp daha düşük faizle borç verir, diyerek uygulanan faiz politikalarını
eleştirdi. Milletin efendisini, köle ettiler. Ele güne muhtaç ettiler diyerek
tepki gösteren genç Başkan, Tarım Kredi Kooperatifleri tüm haciz işlemlerini ve
icra takiplerini 31 Mart tarihine kadar erteledi ama yine faiziyle erteleniyor.
Bugün borcunu ödeyemeyen Nisanda faiziyle birlikte birikmiş borcu nasıl
ödeyecek? diye sordu.
BAŞKA BİR TARIM
MÜMKÜN
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve ekibinin
başlattığı Başka Bir Tarım Mümkün projesinin Türkiye'ye başarılı bir model
olduğunu söyleyen Başkan Gruşçu, "İzmir Tarımı adı verilen bu yeni modeli,
İzmir’den başlayarak tüm Türkiye’de yeni ve farklı bir tarım ekonomisi inşa
etme projesi olarak tanımlıyoruz. Bu modelin kentte adil gıdaya erişimde,
kırsalda ise kuraklık ve yoksullukla mücadelede önemli bir rolü olacak. Tarımda
dışa bağımlılığımızı sonlandırmak için geliştirdiğimiz, İzmir’den doğan yepyeni
bir vizyon. İzmir’de yaklaşık 1,5 milyon kişi ekmeğini tarımdan kazanıyor,
Üstelik Türkiye’nin tarımsal üretiminin çok önemli bir miktarını İzmir
karşılıyor. Dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en temel önceliği, bu
toprakların bereketini arttırarak refahını büyütmek, bu kentte yaşayan
insanların sağlıklı gıdaya ulaşmasını kolaylaştırmaktır.” diye konuştu.
KURAKLIK VE
YOKSULLUKLA MÜCADELE İÇİN İZMİR TARIMI
İzmir Tarımını Türkiye’de bugüne kadar uygulanan tarım
politikasından ayıran iki temel özellik olduğunu vurgulayan Gruşçu, “2019 verilerine göre Türkiye’de suyumuzun
yüzde 77’si tarım için kullanılıyor ve bu durum acilen değişmez ise yakın bir
gelecekte içme sularımız tehlikeye girecek. İzmir Tarımı, ekonomik değeri
yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımsal sulamada
harcanan suyu yüzde elli oranında azaltmayı hedefliyor. Kuraklığa karşı
çiftçimizi ve şehrimizdeki milyonları koruyor, içme suyu kaynaklarımızı teminat
altına alıyor. Yeni politikamızın ikinci farkı ise yoksullukla mücadele hedefi.
Biz tarımı sadece tarlada yapılan ve sonlanan bir zirai faaliyet olarak
görmüyoruz. İzmir Tarımı, tohum aşamasından başlayıp son tüketiciye uzanan tüm
süreçleri kapsıyor. Satış ve pazarlamayı en baştan planlayarak ürünlerimizin
katma değerini büyütüyor, yoksullukla mücadele ediyor ve refahı arttırıyoruz.”
Dedi.
ASLA İZİN
VERMEYECEĞİZ
Uygulanan İzmir tarımı modelinin yoksulluğa ve kuraklığa
karşı atılmış bir adım ve Türkiye tarımının kurtuluşu olduğunu belirten Başkan
Gruşçu, “Yerli ve millî olmak, sözde değil, özde olması gereken bir meseledir.
Bir memleket düşünün, sınırlarını korumak için binlerce şehit vereceksiniz
fakat o sınırların içindeki vatan toprağını kaderine terk edeceksiniz. Yerli ve
milli tohumlarımız hızla yok olurken, yabancı tohumlara teşvik vereceksiniz.
Kültürümüzü, köklerimizi ve geçmişimize ait ne varsa her şeyi inşaat sektörüne
kurban edeceksiniz. Büyük bir ustalıkla, tarımın doğduğu topraklarda tarımı yok
etmeyi başaracaksınız. Bizi biz yapan toprağımızdan, suyumuzdan ve doğamızdan
daha yerli ve milli ne olabilir? Tarım tekelleri daha da büyüsün; yabancı
şirketler borç batağı altında ezilen köylümüze daha da fazla ithal tohum, daha
çok ithal ilaç, ithal yem ve hayvan satsın diye; topraklarımızın kuraklaşmasına
ve halkımızın yoksullaşmasına asla izin vermeyeceğiz.” Dedi.
ŞU ANKİ İŞGALLER
ASKERLE DEĞİL, TOHUMLA VE İLAÇLA
Gruşçu, “Milletimiz için yoksulluğun ve topraklarımız için kuraklığın kader olmadığını çok iyi biliyoruz. Eskiden savaşlar topla tüfekle, işgaller askerlerle ve postallarla olurdu. Bugünün savaşları ve işgalleri ise tohumla, ilaçla ve topraklarımızı çoraklaştıran, köylümüzü esir eden yanlış tarım politikaları ile oluyor. Bu ülkenin her karışını korumak için mücadelemizi son nefesimize kadar sürdürmeye kararlıyız.” diye konuştu.