Didar DEMİRCİ - Maalesef kadılara ve çocuklara karşı işlenen
suçlar ülkemizin gündeminden hiç düşmüyor. Hatta her geçen gün de sayıları
artıyor. Bu vakalar zaten toplumun vicdanını yaralarken bir de mahkemelerden
çıkan kimi kararlar infiale yol açıyor. Peki, bu tür davalarda çıkan kararlar
neden toplum vicdanını tatmin etmiyor? Toplumun beklentileri ile hakimlerin
karar almada dayanak yaptığı mevzuat nerede ters düşüyor.
İşte bu önemli sorunun cevabı ve Türk Ceza Kanunu’nda (TCK)
yer alan ilgili maddeler bağlamında hakimlerin, savcıların nasıl bir yol
izlediğini öğrenmek için Av. Şule Kayabaşı ile görüştük.
Av. Kayabaşı, en son ele aldığı ceza dosyasından örnek
vererek ve de diğer suç unsurlarını da göz önüne alarak konuyu 3 ana başlık
altında özetledi. Av. Kayabaşı, cezaların 5237 sayılı TCK maddelerince
verildiğini belirterek, “ Kişinin ölmesi ve öldürmeye teşebbüs aşamasında
kalmasına göre cezalar 2 farklı yolla veriliyor. Eğer kişi ölmüşse TCK’nın 81.
ve 82. maddelerinden ceza verilmesi gerekiyor. Bu durumda, 81. ve 82. maddeler
neye göre belirleniyor; 81. madde: Herhangi bir kişinin ölümüne kasten
sebebiyet verdiğinizde uygulanması gereken hükümdür. Bu hükme göre kasten
öldürme suçunun cezası müebbet hapistir. Eğer ki bu suçu eşinize,
anne-babanıza, çocuğunuza, akrabalarınıza karşı işlerseniz, bu durumda 82.
maddeden yargılanırsınız bu da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını
gerektirir. Kasten öldürme suçunun nitelikli halidir” dedi.
CEZAYA İNDİRİM!
Kayabaşı, öldürme suçunu işleyen kişi hakkında 5237 sayılı
TCK’nın 35’inci maddesine göre hakim, gerekli gördüğü durumda suçlunun
cezasında indirim uygulaya bildiğini belirterek, en son baktığı ceza dosyasını
ele aldı ve şunları ifade etti;
“Kişi ölmezse ama öldürücü bir darbeye maruz kalmışsa, yani
sanık öldürmeye çalışmıştır ama öldürememiştir, bu durumda da öldürmeye
teşebbüsten dolayı TCK madde 35’e göre indirim yapılması gerekir. Madde 35
hükmü, eğer suç teşebbüs aşamasında kalmışsa asıl cezadan belli bir oranda
indirim yapılmasını öngören bir maddedir. Yani şöyle örnek vereyim;
‘Geçen bir dosyamız vardı.( İsim vermeden anlatmam
gerekirse)Kadını kocası 16 yerinden bıçakladı ve kadın ölmedi. Ancak sol
akciğerinde, bıçak darbesinden dolayı sönme gerçekleşti ve kadın ‘kocam beni
öldürmeye çalıştı’ diyerek, şikayetçi oldu.’
Mahkeme önce kadın hayatta olduğu için fiilin yaralama
olduğu kanısındaydı. Ancak uzun çabalar sonucu bunun öldürmeye teşebbüs olduğu
konusunda biz, mahkemeyi ikna ettik. Bu durumda da hakim, öncelikle kasten
öldürmenin nitelikli hali olan 82. maddenin (d) bendi uyarınca ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezası verdi. Ancak kişi ölmediği için TCK madde 35’e göre bu
cezayı 18 yıla indirdi. Daha sonra sanık mahkemede pişman olduğunu beyan ettiği
için ve pişmanlık sergilediği için 3 yılda takdiri indirim hakkını kullandı ki
bu da madde 62 üzerinden yapılan bir indirimdir. Hakimin takdirine bağlıdır!
Sanığın pişman olduğunu düşünüyorsa böyle bir indirim kullanma hakkı var ve 3 yıl
da bu noktandan indirim yaparak sanığa 15 yıl ceza verdi. Bu olay gazetelere de
yansıdı. “İndirim üzerine indirim” şeklinde bir başlıkla geçti. Aslında orada
hakimin yapacağı pek bir şey yoktu. Çünkü zaten kanun onun elini kolunu
bağladığı için kasten öldürme suçuna verilmesi gereken cezayı orada sanığa
veremezdi. Ölüm cezasını verip maddeler neticesinde indirmek zorundaydı. O
indirim zorunluydu. Orada sadece, sanığın pişman olduğunu belirtmesinden ve
hakimin de bu konuda sanığı dürüst bulmasından, takdiri olarak indirdiği ‘3
yıllık bir ceza süresi söz konusu’… Onu da madde 62’ye göre hakimin takdir
yetkisine dayanarak yaptı.
Biz bu duruma bir tepki göstermedik çünkü aşağı yukarı
öldürmeye teşebbüs suçlarında 15’le 18 yıl arasında bir hapis cezası verildiği
için mahkeme bizim istediğimiz sonuca vardı. Yaralamadan da vermedi bu cezayı.”
CEZA İNDİRİMİNDEKİ
GEREKÇELER NEDİR?
Suçu işleyen kişinin yani sanığın, mahkemede çeşitli
gerekçelerini öne sürerek tahrik indirimini talep etmesi, bazı zamanlarda
kamuoyunun tepkisine neden oluyor. Bu noktada kanunda bir açıklık olduğunu ve
kanunda bazı düzeltmeler gerektiğini belirten Kayabaşı, öncelikli olarak
şikayetçi olunan kişinin sanığın indirimden yararlanmaması için bir avukatla
anlaşması gerektiğini vurgulayarak, konuya şu şekilde değindi;
“Mutlaka mağdur da olsalar bir avukatla anlaşmaları
gerekiyor. Çünkü suçlunun gerekçelerini çürütebilmek ve hakimi bu konuda ikna
etmek için bu gerekli… Mahkemede müştekiyi çok fazla konuşturmazlar, özellikle
cinsel saldırı suçlarında biz müştekinin mahkemeye çıkması taraftarı değiliz. O
kişilerle karşı karşıya kalmasınlar diye biz müştekilerin mahkeme salonunda
gerekli görülmedikçe kalmalarını istemeyiz.
Takdiri indirim sebebi uygulanmasın diye üstüne üstüne
bastırmak gerekiyor. Yani hukuken aslında yapılacak çok bir şey yok. Hakimin bu
konuda ikna edilmesi gerekiyor. İşte burada takdiri indirim sebebi
uygulanmaması gerektiği, tabiri caizse ‘kravat taktı diye iyi hal indirimi’
uygulanmaması gerektiğini biraz hakime hatırlatmak gerekiyor. Biz buna duruşma
salonunda ‘en üst hadden cezalandırın sanığı’ şeklinde söyleriz ama hakim TCK
madde 61 ve 62’ye dayanarak kendi takdirinde indirime gidebilir. Hakimin aldığı
karar doğrultusunda eğer istenilen ceza verilmemişse biz bu dosyaları üst
derece mahkemelere istinafa, temyiz mahkemelerine götürüyoruz. İşte bu şekilde
bir karar verilmemesi lazım. ‘mini etek giymek tahrik sebebi değildir’ tarzında
üst mahkemelere itiraz ediyoruz. Bozma kararları da alıyoruz.”
HAKİM TAKDİRİ, HAKİM
İNDİRİMİ
Takdiri indirim sebeplerinin uygulanmaması için yıllardır
çalışmalar yapıldığını belirten Kayabaşı, Türkiye gündemine gelen ve skandal
bir kararla vicdanların sızlamasına neden olan bir olayı hatırlatarak şu örneği
verdi;
“Ne yazık ki çok skandal kararlarımız da oldu. Mardin’de ki
N.Ç davasını örnek olarak gösterirsek. 13 kişinin tecavüzüne uğrayan kız
çocuğumuz ve bu tecavüz suçunu işleyen sanıklar da ne yazık ki muhtar, asker
gibi kişilerdi. (Bu haberlere de yansıdığı için örnek veriyorum) Zihinsel
engelli bir kız çocuğuydu ve tecavüz sırasında sesi çıkmıyor diye, hakim
takdiri indirim sebebi uyguladı ve bu daha sonra yargıtaya gönderildi dosya
hala yargıtayda karar çıkmasını bekliyoruz. Bu tarz durumlarda işte takdiri
indirim sebeplerinin uygulanmaması için çırpınmak gerekiyor ama hukuken de
hakime bu sebepten uygulayamazsın diyebileceğimiz bir nokta ne yazık ki yok.”
Takdiri indirim uygulamalarında hakimin hayat görüşü ve
olaylara nasıl baktığının yanı sıra dosyada yazan suçun işleniş şekilleri de
büyük önem arz ettiğini belirten Kayabaşı, “Takdiri indirim sebepleri kanunda
sıralanmış şeyler değil, hakimin işte dış görünüşe duruşmadaki beyanlara haksız
tahrik var mı yok mu bunlara bakarak karar vermesi gereken şeyler… Dediğim gibi biraz spesifik bir alan, kimse
hakime de neden bu takdiri indirim sebebini uygulamadın diye de sormaz zaten
bunun bir yaptırımı yok sadece dosyaların üst derece mahkemesinden bozularak
geri dönmesi sağlanabilir!”
HAKSIZ TAHRİK
İNDİRİMİ
Ayrıca ‘haksız tahrik indirimine’ değinen Kayabaşı, bu
konuda taraflar arasında yaşanabilecek olayı şu şekilde özetleyerek, verilecek
kararlar hakkında şu şekilde bilgilendirdi;
“Kişinin haksız bir fiil görmesi lazım ki o indirimden
yararlana bilsin! Örnek vermek gerekirse, benim karşımda bir insan var ve ben
hakaret ettim o da bana bir yumruk attı. Şimdi ben yumruk attığı için şikayetçi
olursam, ettiğim hakaret nedeniyle haksız tahrik oluşmuş olur. Çünkü ben ona
hakaret ettim. O da onun kızgınlığıyla yumruk attı. Burada bir haksız tahrik
durumu vardır. Ama mini etek giymek haksız tahrik değildir. Haksız tahrik
oluşması için bir sanığa karşı bir fiil yani o suçu işleyene karşı bir haksız
eyleminiz olması gerekiyor. Ama bizim hukuk sistemimizde haksız tahrik adı
altında hemen hemen her şeye indirim uygulanabiliyor.
Az önce bahsettiğim 16 yerinden bıçaklanan kadın olayında hakim orada haksız tahrik olmadığına hükmetti. Ki işte kadının kocasına hakaretleri vardı, kocanın kadına hakaretleri vardı. Artık orada haksız tahrik oluşmadığına hükmederek mesela orada bir indirim uygulamadı. İşte bunun hukuki ve maddi ayrımının çok iyi yapılması gerekiyor.”