Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR– İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İzBB) Temmuz ayı olağan Meclis toplantısının üçüncü oturumu gerçekleştirildi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yokluğunda Meclis Başkanvekili Mustafa Özuslu idaresinde gerçekleştirilen oturumun gündeminde Kentsel Dönüşüm Dairesi Başkanlığının, Deprem ve Afet Dairesi Başkanlığı ile birleşme konusu vardı.
Uzun tartışmaların yaşandığı madde ile ilgili CHP’li ve AK Partili meclis üyeleri karşı karşıya geldi. Görüşmeler sonrası oylanan madde oy çokluğu ile kabul edildi.
YILDIZ: İZMİR MODELİNİ ÇÖKERTEN ANLAYIŞA DÖNDÜ
Alınan karar ile birlikte ‘İzmir Modeli’nin çökertildiğini ifade eden AK Parti Grup Sözcüsü Hakan Yıldız, “İzmir’in Modeli diye Aziz Kocaoğlu’nun ortaya koyduğu kentsel dönüşüm modeli bugün itibarıyla bitmiştir. Bu kararı biz vermedik, Soyer yönetime vermiştir. Kentsel sönüşüm modelinin en somut hali de daire başkanlığıydı. Bu 4 yıllık meclis performansı içerisinde kaplumbağa hızıyla ilerleyen dönüşüm vardı. Siyasi iradenin aldığı ve ortaya koyduğu kararlardı. Siz bu kararları alırsanız ilgili daire daha hızlı hareket eder. Uzundere’de, Örnekköy’de, Ballıkuyu’da bu kararları almazsınız, daire başkanlığınızın hızı kaplumbağaya döner. Daha önce Aziz Bey’in rant yasası deyip önünden geçmem dediği ancak sizin dönüşümün önü açılsın diye yaptığınız, sizin İZBETON’a devrettiğiniz yerlerle başlayan bir dava bu. Biz İZBETON bu işin yapsın, vatandaş beklemesin dedik. Ama 6-7 ay sonra önümüzde kooperatifleri gördük. İyi niyetli yapı gibi gösterildi ama şu an maalesef tanımlayamadığımız ilişkileri karşılaştığımız bir yapı görüyoruz. Biz net ifade ettik; Biz İZBETON’a yetki verdik, bizim yetkimizle İZBETON’un genel müdürü tek imza yetkisini kullanarak, yönetime sormayarak bunu bir kooperatife verdi. Bütün bunlara baktığınız da İzmir modelini çökerten anlayışa döndü. Kentsel dönüşüm dairesi, Deprem Dairesi ile birleşti diyorsunuz. Soruyoruz, iki değerli daire başkanlığınızı sizin ifadenizle birleştiriyorsunuz, bizim ifademizle kentsel dönüşümü kapatıyorsunuz. Bunun yaparken bir altlığınız olur. Bir gerekçesi olur. Bu birleşmenin gerekçesini anlatırsınız. Rapor yok, gerekçe yok. Komisyona bize rapor verin dedik. O da yok. Siz maalesef bugün artık savcılığa intikal edecek noktaya gelmiş bakanlık raporlarıyla... ortada bir rapor var. Rapor içerisinde Örneköy’de yapılan hatanın giderilmesi talep edilmiş. AK Parti’nin ısrarıyla araştırılarak usulsüzlük yapılanlar ortaya çıkmış. Bu gerçeği artık İzmir kamuoyuyla tartışmak zorundayız. Siz daireyi başkanlığını kapatırken meclise bir rapor sunmuyorken siz bu memurları personelleri… Bu kooperatiflerde denetleme sorumluluğu onay sorumluluğu var. Devri onaylamak zorunda olduğu... Onaylamadığı İçin mi biz depreme dönüyoruz. Burada arkadaşlar oradaki eksiklikleri belirttiği için mi daire başkanlıkları kapatılıyor? Bunların cevabını vermek sorumluluğu sizde. Yarın doğabilecek kamu zararlarından bu meclisteki herkes sorumludur. Tüm bunlara baktığımızda Tunç Soyer yönetimi miras yiyen çocuk gibi. Aziz Bey'in 15 yılda İzmir'i nereye getirdiğini biliyoruz. Muhittin Selvitopu'nun bu daire çıkıp bu daire başkanlığının nasıl savunduğunu hatırlıyoruz. Ancak şimdi göremiyoruz. Üç maymunu mu oynuyorsunuz bilemiyoruz. Büyükşehirlerde kentsel dönüşüm daire başkanlığı ve afet daire başkanlıkları kurulması zorunluluğu var. Bu konuda AK Partili belediyeleri hayata geçirmeye çalışıyor. Tutalım bu maddeyi de belki 5 ay sonra yasalaşacak. Bekleyelim BU süreyi. Meclisimiz aydınlatacak net bir rapor sunulmamıştır. Lütfen bu birleşmenin gerekçesini bizlere net anlatsınlar” dedi.
YÖRÜK: BU İLK DEFA OLAN BİR ŞEY DEĞİL
CHP'den söz alan Hukuk Komisyonu Üyesi Ufuk Yörük kararın başkanlık makamının inisiyatifinde olduğunu belirtirken, "Eleştirileri not anlamaya çalıştım ancak daldan dala atlayan ve faaliyet raporunu görüşüyormuşuz gibi bir durum oldu. Komisyonlarımız buna teşkilatlanma içinde bakmıştır. Başkanlık makamının iş yapma, tasarruf ve takdirinin teşkilatlanma içinde ısınmasından kaynaklı komisyonumuz oy çokluğu ile kabul etmiştir. Burada yapılan eleştiriler niyet okumaya dönmektedir. Başkanlık kendi tasarruf yetkisini kullanmıştır, teşkilat yapısını belirlemiştir. Bu ilk defa olan bir şey değildir. İzBB'nin tarihine baktığımızda belki yüzlerce, binlerce kez teşkilatlar kurulup değiştirilmiştir. Bunu saygı ve takdirle karşılamamız gerekiyor. Hukuk komisyonu olarak yasaya herhangi bir aykırılık görmedik" dedi.
ÇALIŞKAN: BÖYLE BİR ŞEY YAPMANIZ İÇİN BİR GEREKÇENİZ OLMASI GEREKİYOR
Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı’nın Deprem Daire Başkanlığına bağlanmasının gerekçesini sorgulayan AK Partili Meclis Üyesi Erhan Çalışkan, “Burada iki konuya dikkate etmek lazım yapılan idari bir tasarruftur. Kapattığınız bir daire başkanlığını diğerinin altına eklemektir. Ancak daire başkanlıkları aldıkları kararlarla belediyelerin temel karar mekanizması yani işletmede daire başkanı çok önemlidir. Çünkü harcama yetkilisidir. Siz kapattığınız dairenin daire başkanı yani bu kentin en önemli sorunu 700 bin konutu değiştirecek bir dairenin daire başkanı ya mimardır ya da inşaat mühendisidir. Ama birleştirdiğiniz dairenin altına koyduğunuz daire başkanının vasıfları ya jeoloji mühendisi olacaktır ya da başka bir disiplinden gelecektir. Şimdi asıl önemli olan daire başkanlığını kapatıyorsunuz, yan dal olacak bir daire başkanlığının altına koyuyorsunuz. Bu sefer sorular şöyle sorulmaya başlıyor, neden böyle bir şey yapıyorsunuz, böyle bir şey yapmanız için bir gerekçeniz olması gerekiyor. Böyle bir değişiklik alıyorsanız 3 satırlık gerekçeli rapor gerekir, komisyona bürokrat çağırmanız gerekir. Bir tane demokrat dinleyemedik. Ben misafir olarak katıldım. Sorulara cevap veremeyen bir bürokrat geldi. Bunun zamanlamasına dönüyorsunuz. Tam Örnekköy’deki herkesin ortada konuştuğu problem olan bir yerin durdurulmasıyla ilgili karar vermiş ve belediye başkanınızın da takdir, teşekkür ettiği bir bürokratını kapatma kararıyla da o bürokratı açığa düşürüyorsunuz. Yani bürokratınızın imza yetkisini elinden alıyorsunuz. O zaman bir gerekçeli raporunuz yoksa siz gerekçelendirirsiniz, bizde bu sorunun cevabını almış oluruz. Buna sebep olan sizsiniz. O rapor nerde ve neden değiştirdiğiniz 2 satır yazıyla altına imza atacak birisi yok muydu? Bu nedenle bu kadar eleştiriye tabi kalıyorsunuz, bu nedenle bürokratınızın imza yetkisini alıyorsunuz. Bu zamanlama 3-6 ay sonra olsaydı belki bunlar konuşulmayacaktı veya bu mühürleme olayı olmadan 2 ay önce bu olayı yapsaydınız bunlar yine konuşulmayacaktı” diye konuştu.
HIZAL: SİZ KİMİN MALINI KİME VERİYORSUNUZ?
Konuya ilişkin eleştirilerini dile getiren AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, “Biz İzBB olarak bir kamu kurumuyuz. Bir kamu kurumu olması nedeniyle yaptığımız iş ve işlemleri hukuk çerçevesinde yapacağız. Mecliste bir karar alınırken önümüzdeki yasa mevzuatlar doğrultusunda karar alıyoruz. İzBB, bürokrasisi, tümü bütünü iştirakleri de dahil olarak yasalara uygun hareket etmek zorundadır. İzmir’in en temel sorunu deprem, kentsel dönüşüm. Çünkü İzmir’in ne yazık ki bir deprem gerçeği var ve yap stokunun yüzde 85’i dönüşüme ihtiyaç duyuyoruz. Bu dönüşüm hepsini İZBB yapamaz, mümkün değil. Bu dönüşüm meselesini komplike meselesi olduğunu biliyoruz. Ama İzBB lokomotif görevi görmesi gerekiyor. Bunu bakanlığın kendisine vermiş olduğu yetkiye dayanarak dönüşüm alanlarında hızlı bir dönüşüm yapacaktı. Biz bunları dile getirdiğimiz de siz cevap verdiniz; biz yerinde ve uzlaşı ile dönüşüm yapıyoruz deniliyordu. Evet yerinde ve uzlaşı yönetimini eleştirmiyoruz, sistemi ağır işletiyorsunuz diyorduk. Ama bir gerçek var, 13 yıllık bir kadro ve tecrübe uzlaşı noktasında bir noktaya gelmişti. Ama siz bu daireyi alıp kapatıyorsunuz. Bileştirme değil kapatıyorsunuz. Bu daireyi sayın Tunç Bey 2019 Nisan ayında belediyeyi tanıdığında dönüşüm meselesi neden olmuyor deyip orada bir revizyon ya da kapatma yapmış olsaydı derdik ki haklı olabilirsiniz. Ama 4 yıl sonra geldiğimiz noktaya bakın. İzBB’nin görevi ola dönüşüm meselesi İzmirlinin iştiraki olan İZBETON’a devredildi. Yasal olarak devredildi. Yasanın veriş olduğu hakkı kullandık. Karşı çıkmadık, uyarı yaptık. Ama siz dediniz ki İZBETON yeterli bir şirket. Bizde size güvendik ve iş İZBETON’a verildi. İZBETON kendini yeterli görmemiş ve bu 3 bin, 5 bin neyse adet konutu yapamayacağını düşünüp gidip kooperatif kurdurmuş. Şimdi İş İnsanları Örnekköy Yapı Kooperatifi ve İZBETON arasında bir sözleşme var. Bu Örnekköy’deki hadisesinin yaşandığı yer. Orada birkaç etap var diyeceksiniz. Bu etaplardan ilki… Ben 2 yıldır bu protokolü istedim, verin de verin dedim. Normalde bu protokol hemen verilir. Neden verilmedi? Çünkü protokol problem, sorun, sıkıntılı, hukuksuzluk içeriyor. Yüklenici sıfatıyla İZBETON’la protokol imzalayan kim? Şenol Aslanoğlu. Kooperatif balkanı. Dilek Coşkun. İZBETON’Un da bir imzası var. kaşe vurulmuş. Bir protokolün en başta usulsüzlüğü çift imza yöntemiyle bu iş yapılmış. Asıl başka konu ise; haklı olmayan bir şekilde bu kooperatifi ve kooperatifler inşaat sahasına gidip vatandaştan para toplayıp kör topal inşaatı başlıyor. İnşaat ağır aksıyor vs. ama burada başka bir sorun var. Bir kere o kooperatif orada o işi yapmamalı. İzbeton bu kooperatifle kat karışlığı bir sözleşme yapıyor ve uhdesinde olan İZBETON’a devredilecek olan bütün bağımsız bölümler kooperatife verilmiş. Bu parselde 130 daire, bir parselde 12 dükkanın tamamı… Ya siz kimin malını kime veriyorsunuz, bu arsa kimin? Bu arsa kentsel sönüşüm bekleyen vatandaşın. Sen kimsin, kimden aldın bu yetkiyi? Böyle bir şey mümkün değil” dedi.
“KOOPERATİFİN YAPMIŞ OLDUĞU İNŞAATLARIN DURDURULMASI GEREKİYOR”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan raporda ilgili parsellerde kooperatifin yapmış olduğu inşaatların durdurulması kararına değinen Hızal, “Bu iş ballı gelince yeni kooperatifler kuruldu. Gaziemir’de, Uzundere’de, Örnekköy’de yeni kooperatifler kuruldu. Gaziemir’de kooperatif dönüşüme başladı. Genel başkanınızı Gaziemir’e getirdiniz. Büyük sözler söylediniz. Göstermelik bir temel attınız. Sonra duyduk ki orada zeminle ilgili sorunlar var. Zemin etüdü yapılmış, etütten kaynaklı iyileştirmeler yapılması gerekiyor. İzBB kentsel dönüşüm dairesi başkalığı istiyor. Doğru şeyler istiyor. Sonra ise kooperatif başkanlarından biri yani Şenol Aslanoğlu gidip bürokratlarda baskı yapıyor. Bu rapor Allah’ın emri mi yeni rapor düzenleyin diyor. İnşaatın bir bölümünde beton ve demir donatası ile ilgili bir problem çıktı. Şimdi bir ay önce çıkmış problemi bu belediyenin sizin kapatmak istediğini dairenin personeli tespit etti. Çünkü görevi bu. İnşaat durduruldu. Film buradan sonra başladı. Gaziemir’de başlayan film Örnekköy’de hızlanarak devam etti. Bir kamu kurumu bir belediye başkanı kendi bürokratın almış olduğu kararına güvenerek gider o betonu o uygusuz betonu yıkar. Bir aydır laf salatalığı yapılmaz. Yıkacağız, yıkmak üzereyiz, belki yıkarız veya yıkmayız… Bunlar denmez. Burası 150 yıllık bir belediye. Gideri o rapora dayanarak yıkarsınız. TOKİ bir kolonda vibrasyonla ilgili sorundan dolayı, ertesi o kolon yıkıldı ve yeni kolon yapıldı. Yıkmamak için birilerini temize çıkarmak için burada bir mücadele verildi. Kooperatif yönetimini ve İZBETON’u aklamak için bunlar yapıldı. Çevre şehircilik bakanlığı bir inceleme başlattı. Teknik hususları ve başka hususları tespit etti. Bizim söylediğimiz kooperatifi burada iş yapamaz diyor. Raporun sonunda ise inşaatın faaliyetlerinin ivedi şekilde durdurulması kararı vardı. İlgili parsellerde kooperatifin yapmış olduğu inşaatların durdurulması gerekiyor bu kararla. Bütün bunların üzerine suçlu kentsel dönüşüm daire başkanlığı oldu. Kapatıyorsunuz. Kendince deprem dairesi başkanlığına bağlıyorsunuz. Bu iş adamları kooperatifin ödediği aidatlarından 15 biner huzur hakkı alıyor. Bu kooperatif oraları kimin ismini kullanarak yapıyor? İZBB ve İZBETON genel müdürünün ismini kullanarak yapıyor. İZBETON genel müdür, İzBB’nin adını kullanarak kooperatif üyelerini yanıltıyorlar. Yarın öbür gün bu üyeler kapıya gelecekler” diye konuştu.
AYDIN: BÜTÜN LAF KALABALIĞINI, POLEMİĞİNİ BİR KENARA BIRAKIP…
Eleştirilere cevap veren CHP Grup Başkanvekili Murat Aydın, “Birkaç meclistir ısrarla şunu söylüyorum söylemeye de devam edeceğim. Bütün laf kalabalığını, polemiğini, stand up şovlarını, kişisel tarzları, kişisel sataşmaları hepsini mümkün olduğunca bir kenara bırakıp İzmir halkına doğruyu ve gerçeği anlatmaya çalışacağız. Önce önergeden bahsedeyim. Burada İzBB’nin bir daire başkanlığının altındaki birimler başka bir daire başkanlığı altında birleştiriliyor. Dolayısıyla iki daire başkanları birleşiyor. Bugüne kadar teşkilat şemasında ki birçok değişikliği bu meclis doğrudan oyladı ve hiçbirisiyle ilgili böyle bir tartışma yapmadık. İdari yapılanma belediye başkanının yönetim sorumluluğundadır ve belediye başkanı kendi sorumluluğu gereği olarak kendi idari ve teşkilat yapısını belirler. Meclise sunar ve biz en azından CHP olarak bizim partimizin belediye başkanının bu konudaki takdirinin arkasında dururuz. Bu kadar. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinde ilk kez mi oluyor? Hayır. İki tane şeyi söylersem yeterli, acil durum yönetim başkanlığı AFAD İç İşleri Bakanlığına bağlı sivil savunma genel müdürlüğüydü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığına bağlı afet işleri genel müdürlüğüydü. Hükümet bunu birleştirdi AFAD'ı kurdu. Kendisi böyle bir değerlendirme yaparak bu değerlendirme sonucunda 5902 sayılı kanunla 2009 yılında bunun yaptı. Daha somut bir örnek vereyim, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın başına gelmeyen kalmadı. Mesela 2011 yılında bu bakanlık Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıydı, 2018 yılında Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı oldu. 2021 de bu bakanlık ikiye bölünerek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı oldu. O kararların isabetlerini, isabetsizliğini tartışmak için söylemiyorum. Yönetim kendi değerlendirmelerini yapar ve bu değerlendirmeler sonucunda idarenin işleyişini en etkin ve verimli hale getirecek bir mekanizmayı ortaya koyar. Önerge ile tartışma sadece 3 dakika 20 saniyedir” dedi.
“İZMİR HALKINI SOPA İLE HİZAYA GETİREMEZSİNİZ”
AK Parti kanadının bu eleştirileri yerel seçimler yaklaştığı için arttırdığını ifade eden Aydın, “Arkadaşlarımızın bir süredir sürdürdüğü yerel seçim nedeniyle vites yükselterek karşımıza çıkardığı bir hikaye var. İzBB’nin faaliyetlerini partizanca engellemek ve İzBB’nin iş yapamaz algısını doğurmak ve kamuoyuna böyle çıkıp seçimlerde İzmir halkından oy almak. Siyasi tercihleri nedeniyle cezalandırılan İzmir halkı kendisini cezalandırılanları tercih etmeyecektir. İzmir halkını sopa ile hizaya getiremezsiniz. İzmir halkının oylarıyla seçilen İzBB Başkanını da CHP’nin yönetimi de örgütünü de hizaya getiremediniz. Defalarca denediniz. Bunun sonuç alamayacağını görmüyor musunuz? Bu halkın hizmetlerini engellemekten vazgeçin. Sayın Başkan tek tek anlattı, liste verdi. Hangi işi ne kadar zamandır, neleri beklediğimizi anlattı. Bugüne kadar kentsel dönüşüm yürümediğini söyleyip, biraz ilerlemeye çalışınca, bunca zorluğa rağmen bir şey yapmaya çalıştıkça Bakanlık bürokrasinin üzerinden İzBB ve İzmir halkı hizaya mı getirilecek? Burası İzBB Meclisi, İzmir halkının yere idaresinin iradesi ortaya konuyor. İzBB Meclisinde, bir grup başkanvekilinin ya da meclis üyesinin böyle şeyler duyuyorum, böyle laflar ediliyor tarzına bir yaklaşımla birilerini suçlaması yakışı kalmaz. İzmir halkı ve kendileri için kendileri için yakışı kalmaz. Biz de bin tane şey duyuyoruz. Rapor mesela... bahsettikleri raporla ilgili ilk değerlendirme çıktıktan sonra ilgili müdürlüğün görevden alınması konusunda tehdit edildiğini duyuyoruz. Biz burada bunu mu tartışacağız çünkü biri de böyle biri de şöyle söylüyor. Oysa bizim burada tartıştığımız konu ne? İzBB’nin İZBETON AŞ ile birlikte kentsel dönüşümü yapmaya çalışıyor. Bakın başında ne geliyor? Ben anlıyorum ki Türkiye artık bir liberal Türk devleti olmaktan da vazgeçmiş. Liberal ekonominin serbest piyasanın temel değerlerinden de vazgeçmiş. Hukuktan da kopmuş. Çünkü raporları vs.leri bir partiye servis etme anlayışında bir yönetimle karşı karşıyayız. Çevre şehircilik il müdürü diyor ki; parsellerdeki inşaat faaliyetlerini ivedi durdurun. Sen kimsin? Bir kooperatifin bir şirketle yaptığı sözleşme ye dayalı inşaatı durdurmak senin ne görevinde? Türkiye Cumhuriyeti devleti serbest piyasadan vazgeçti, artık serbest piyasanın işlerinden vazgeçti. Kurallardan hukuktan kanundan vazgeçti biz bir parti devleti mi olduk. Bunu mu söylüyorsunuz. Anayasadan, kanundan mı vazgeçtiniz? Eğer dersiniz ki burada yapılan işler hukuk aykırıdır, dersiniz ki hukuka aykırı, yanlıştır. Devletin mahkemeleri vardır. O mahkeme karar verir, o karara hepimiz uyarız. İki Kişi arasındaki sözleşmenin geçerliliğini geçersizliğini il müdürü mü kararlaştıracak? O zaman ben ev sahibimle yaptığım kira sözleşmesini de il müdürüne götüreyim, baksın geçerli mi diye. İnşaatı denetlemek yetkisinden bahsetmiyor il müdürü, laflarını üst üste koyarak İzmir’i yanıltmaya çalışmayın. İzBB’nin, İZBETON AŞ’nin ve ilgili kooperatif yapmış olduğu işlenin hukuka aykırı bulabilirsiniz. Biz buradaki tartışmayı il müdürüyle mi yapacağız? İl müdürü mü karar verecek?” diye konuştu.
“İNSANLARIN BARINAMA HAKKI ÜZERİNDEN SİYASET ÜRETMEYE DEĞER Mİ?”
Aydın son olarak ise şunları söyledi;
“Sayın Hızal rapordan bahsediyor. Bu rapor İzBB’de yok. Henüz İzBB’ye ve İZBETON AŞ’ye bu rapor sunulmuş değil. Bahsettiğiniz raporu da… Devletin imkanlarını insanlara hakkında algı yaratmak için dağıtmak için bunun üzerinde durmanıza gerek yok. Bu partizanlığınızın artık sonu gelmiş, yeter. İzBB ve İzmir halkına bu yaptığınız yeter. Böyle mi oyalayacaksınız İzmir halkını? İzmir halkının kıt kanaat imkanlarıyla kendi başına yapmaya çalıştığı bütün maliyet artışına rağmen karşılamaya ve yuva sahibi olmaya çalıştığı yerde insanları böyle mi cezalandıracaksınız? O binalarda bitmesin, siz de dönüp diyesiniz ki bakın İzBB bunları yapamadı demek için yapıyorsunuz. Bunu bize söylemek için oradaki yüzlerce insanı evsiz bırakmaya değer mi? O insanların barınama hakkı üzerinden siyaset üretmeye değer mi? Buna ne gerek var?”
ÖZUSLU: BU TÜRKİYE’DE İLK DEFA MI OLAN BİR ŞEY?
İzBB’nin kentsel dönüşüm uygulamalarına yapılan eleştirilere cevap veren Özuslu, “İzBB’nin uyguladığı soylulaştırmama yani yerinde dönüşüm, rızaya bağlı… Türkiye’de çok farklı örnekleri var ancak mevcut alandaki ikamet eden insanlar yerinden yurdundan olmanda gerçekten sağlıklı insanca herkesin ikamet edeceği yuvalara kavuşması için bu modeli uyguluyor. Bu doğru bir model. İnsanları yerinde ederek kentsel dönüşüm yapma anlayışı doğru bir anlayış değil. Bunu kabul ederek yapacağınız model doğru bir modeli olacak. Gaziemir’deki temel atılan yerle ilgili eleştiri olmuş. Orada ne yaptı İzBB? Müdahil olan insanlar var içimizde. İlgili bürokratımız zemin iyileştirmesi olmalı demiş Allah razı olsun doğru yapmış. Bizde müdahil olumsuz yüklenici de gereğini yapmış. Bu Türkiye’de ilk defa mı olan bir şey. Hiçbir arkadaşımız bir duyumu burada ifade etmemeli” ifadelerini kullandı.
ŞİMŞEK: SİYASİ BİR KARAR OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM
MHP’li Meclis Üyesi Hakan Şimşek ise, “Çok fazla konuşuldu konu. Yönetim erkinin bir tasavvufudur ilgili daire başkanlıkları ile ilgili değişiklik yapmak. Bunla ilgili söyleyecek bir şey yok. Ancak benim gördüğüm bir konu var ki kentte yaşayan 4,5 milyon kişiden 5 bini meclisimizi izliyor olsa meclis grubu arasındaki siyasi konuşmaların hangi durumda olduğunu izleyip kararını verecektir. Bu kara r6 ay önce alınsaydı bu noktada değerlendirilmezdi. Bu karar Örnekköy’deki eksik imalatın yapıldığı inşaattaki tutanaklardan sonra olmasaydı sorun da olmazdı. Burada Murat Bey ifade etti, görüşlerimiz bu seviyede dile getireceksen üyelerimiz kendi söylemlerini gözden geçirmeli. Çevre Şehircilik bir amir kurumdur. Verdiği raporda eksik imaların olduğu bloğu devam etmemesi gerektiğini söylüyor. Burada siz kimsiniz derseniz 29-30 ilçenin yönetimi de Büyükşehir’e siz kimsiniz deme hakkına mı sahip oluyor? Bütün kurumlar kendi sorumluluğunu bilerek hareket etmeli. Madem deprem afet daire başkanlığı ve kentsel dönüşüm daire başkanlıkları birleştirildi, şimdi de 2 ayrı komisyonumuz var neden birleştirilmiyor? Şimdi olmayan başkanlığın komisyonu olacak. Bunu siyasi bir karar olduğunu düşünüyorum. Umuyorum aldığınız karar İzmir’e daha güvenilir kararlar getirir” diye konuştu.
HIZAL: BİLGİYE DAYALI SÖYLEMEZSENİZ MURAT BEYİN DEDİĞİ GİBİ LAF SALATASI YAPARSINIZ
Gündem dışı konuşmalarda söz alan AK Partili Hızal, “Hiçbir Cumhur İttifakı meclis üyesi arkadaşımız kürsüye çıktığında konuşmak için ayağa kalktığında stand up şov için çıkmaz. İzmirlinin sorunlarını anlatmak için konuşuyoruz. Stand up şov ifadesini Sayın Aydın’a ifade ediyorum; kendisi galiba bunu yapmak için konuşuyor. Biz İzBB’de yıldır meclis üyeliği yapıyoruz. Murat Bey de yıldır meclis üyeliği yapıyor. Murat Bey 2 yıldır başkanvekilliği yapıyor. Biraz kıdemimden bahsedeceğim, o kadar hakkım olduğunu düşünüyorum. Hiçbir önerge, hele teşkilat şeması ile ilgili önerge bugüne kadar benim önüme gelmeden oylandığını görmedim. Komisyona gitti gitmedi, hiçbir önerge hele ki sizin küçümsediğiniz teşkilat şemasıyla ilgili bir detay, oylayıp geçeceğiz dediğiniz önerge bana ya da grup sözcüme gelmeden oylanmadı. Ama o gün ne oldu? O gün ben istedim önerge önüme gelmişti. Bu önerge normalde komisyona gönderilmiyor, iddianız bu. Bu önerge bana geldiğinde hukuk komisyonu yazıyordu. Bu iyi niyet göstergesi değil. Bu bir kötü niyet, art niyet. Bir şeyleri gizlediğiniz için bu tartışmaları yapıyoruz. Niyet okuması değil, bir realiteden bahsediyoruz. Evet, duyduklarımı söylüyorum. Bürokratlara baskı yapılıyor diyorum. Söylemeye de devam edeceğim. Burada bir meclis üyeniz çıkıyor ve diyor ki, ‘İzBB’nin bünyesinde partizan bürokrat ve memurlar var’ diyor. ‘Özgür Hızal’ın ajansları var’ diyor. Ne yazık ki ne kadar acı ki ne İzBB Başkanı, ne İzBB başkanvekili, ne CHP grup başkanvekili çıkıp ey arkadaşım sen ne diyorsun, nasıl partizanlıkla suçlarsın demiyor. Ben bunu o bürokrat arkadaşları o günde savundum bugün de savunuyorum. Burada bir engelleniyoruz hikayesinden bahsediyorsunuz. Neyi engelliyoruz bakalım. İzBB sadece kooperatif modeliyle mi dönüşüm yapıyor, değil. Normalde ihale yöntemiyle iş verdi. Örnekköy’de, Ege Mahallesinde, Aziz Bey döneminde Uzundere’de verdi. Aziz be peş keş mi çekmiş, havuzlu konutlar mı yapılmış. Hayır. Onlar eleştirilmedi. Bugün ihale modeliyle işler eleştirilmiyor. Hatta çıkıp teşekkür ediyoruz. Siz hukuka uygun yapmazsanız elbette ki eleştireceğiz. Elbet Bakanlık gelip soruşturacak. Yapı kooperatifleri Çevre Şehircilik bakanlığının denetiminde. Hangi usullerle nasıl iş yapacağını bunlar denetliyor. Orada diyor ki burada mağduriyetler doğacak. Bu mağduriyeti engellemek için kooperatif inşaatlarını durdurun diyor. Çıkıp kanunu yasayı bir kenara itip liberal ekonomiden ve demokrasiden bahsediyorsunuz. Siz ihalesiz işler verin o zaman. Veremezsiniz. İZEBTON ihalesiz iş verebiliyor mu? Vermiş ama. Bunu nasıl, niye, hangi yasaya dayanarak vermiş? Etaplardan birinin yüzde 80 seviyesinde olması gerekiyormuş ama yüzde 15’miş. Bu oranları bana İZBETON’un ilgili mühendisleri verdi. Belediyeyi, şehrini seven mühendisler veriyor. Bana, ‘Özgür Bey siz hakları hukukları koruyorsunuz. Biz söylüyoruz dinletemiyoruz. Siz söylersiniz belki anlarlar.’ O topladığınız paralar ne oldu? Huzur haklarını gitti. İZBETON’a kooperatif üzerinden araçlar alınıyor, kiralık araçlar veriliyor. Yüzde 60 olması gereken seviye yüzde 5. Kim engelledi? Biz mi bakanlık mı engelledi? Bir şeyi söylerken bilgiye dayalı söyleyeceksiniz. Bilgiye dayalı söylemezseniz Murat Beyin dediği gibi laf salatası yaparsınız” dedi.
ÖNAL: BÖYLE BİR BİLGİ NİYE SİZE GELİYOR?
CHP’li Meclis Üyesi İrfan Önal ise, “Bu noktada bu itham ve iftiralara karşı cevap vermek durumundayım. Ben kimseye ajan demedim, ajanınız da demedim. Ben ‘partizan’ dedim. Bir iddiada bulundu. Oradaki mühendislere bir baskı yapıldığını, onlara şuan bir mobbing uygulandığını iddia etti ben de ‘nereden biliyorsunuz?’ dedim. Bunlar en nihayetinde bu yönetimin başındaki Tunç Soyer. Böyle bir bilgi yok. Böyle bir bilgi niye size geliyor? Eğer ki orada o kontrolü gelip sizinle o bilgiyi paylaşıyorsa bu tehlikeli bir durum. Bu tehlikeli durumlar neticesinde oradaki tavır ve tutumlar meclis üyesi olması da önemli değil dışarıdaki biriyle konuşulması irtibatı tehlikeli bir durumdur. Eğer öyle biri de var ise ‘partizancılık’ yapıyordur. Siz AK Parti’nin Grup Başkanvekilisiniz bizim yönetimimizde olan şeylerin sizde ne işi var? Siz yetkili değilsiniz ben CHP meclis üyesiyim benimle de ilgisi yok. Eğer birileri bu bilgileri sizinle paylaşıyorsa orada ‘partizancılık’ yapılıyordur iddiasında bulundum. Belge bilgiler kısmına da gelelim ben o gün söylediğimin hala arkasındayım. Büyükşehir Belediyesi’nde 30 bin kişi çalışıyor ve birilerinin yanlışa düşmesi çok olağandır. Bakanlıktan hiçbirimizin eline gelmeyen bir belge Özgür Hızal’ın elinde bir sayı numarasıyla bulunuyor. Bu neyi gösteriyor? Raporlar. O numara oradaki bir görevlinin bilgisayarından çıktığını gösteriyor. Bu da şunu gösterir henüz dağıtıma çıkmayan bir rapor AK Parti üyelerinin eline geçiyor demektir. Nasıl oluyor siz hangi kurumsunuz? Çevre Şehirciliğin muhatabı sizler misiniz? Gazetelerde gördüğümüz kadarıyla da algı için bir rapor çıkıyor ilgili yerde hiçbir sorun olmadığı belirtiliyor. Tabi siz bilirsiniz bu namuslu bürokratlar. Tabi hiçbir şey yok, hiçbir şey tespit edemedik demişler. Bizim aldığımız duyumlara göre de el birliğiyle buradan Ankara’ya kadar her biri kimleri nasıl tehdit ettiklerini, hangi koltukların nerelerde nasıl tehdit edildiklerini konuşalım, biliyorlar. Sizin irtibatınız oldu mu olmadı mı? Siz söz verip hiçbir irtibatınızın olmadığını söylüyorsanız sizden özür dileyeceğim. Ama olmuş, biliyorum. Neler olmuş neler! Rapor üzerine rapor yayımlanıyor biliyoruz. Artık o kadar hukuk bilmez hukuk tanımaz Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü kendini mahkeme yerine koymuş hüküm bildiriyor. Eleştirdiğimiz nokta da budur. Kendi bürokrat arkadaşlarımızı da tenzih ederek az önce söylediği kelimelerin hiçbirini söylemedim. ‘Ajan’ demedim. Çıkarın ortaya, çıkarırsanız özür dileyeceğim” şeklinde konuştu.
AYDIN: BU HUKUKİ TARTIŞMAYI NETİCELENDİRECEK MERCİ MAHKEMELERDİR
Son olarak konuşan CHP’li Aydın ise, “Ben kimseyi kıdemi üzerinden değer yargısı üretmem. Kıdemli bir iş yapan biri 100 şeyi biliyordur kıdemsiz biri 1 şeyi biliyordur. Madem kıdemden bahsettiler, bende aranızdaki en kıdemli hukukçuyum. Bırakın da sözleşmeyi nasıl yorumladığımı ben anlatayım. Bu hukuki tartışmayı neticelendirecek merci mahkemelerdir. Sayın sözcü genel müdürümüzü suçlu ilan etti, bitti onun için dava. Bir cezasını açıklamadı. Bir sözleşmenin hukuka uygunluğu konusunda görüş belirtebiliriz ancak bunu kamusal anlamda bitirecek merci mahkemelerdir. Buca metrosu ile ilgili bir çok tartışma yaptık. Burada hukuka aykırılık yok dedik. Mahkemeler üzerinden konular ilelerdi. Hukuki olarak süreç bitti ve metro çalışmaları sürüyor. Bu tartışmayı hukuki kesin hükümler vermek… Sağ olsun il müdürü yine de kesin hükümler vermiyor. Rapor bizde yok diyor ancak raporun ikinci bölümü diyor. Dinlemek ve anlamak istemeyene hiçbir söz kafi gelmeyeceğinden sözlerimi burada bitiriyorum” ifadelerini kullandı.