Millet İttifakı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, Küçükçekmece’de önce kreş, sonra da istihdam ofisi açılışını gerçekleştirdi. Açılışların ardından gazetecilerin sorunlarını yanıtlayan İmamoğlu, bir gazetecinin rakibi Binali Yıldırım'ın bir TV programında, kendisi hakkında Beylikdüzü Belediyesi'nde kamu zararı oluşturduğuyla ilgili iddiaları sormasının üzerine şu cevabı verdi:
''Doğru. Benimle
ilgili Sayıştay raporunda, bir zarar raporu var. Belgesini de hazırladım.
Yalnız şöyle bir fark var. Bu konuda ifadelerimiz de alındı. Bir davaya
dönüşmedi bildiğim kadarıyla. Burada 6,5 milyon TL'lik zarar denilen şey,
çalışanlarıma vermiş olduğum tavan ücretin üstündeki rakamlardan dolayı.
Beylikdüzü'ndeki çalışanları düşündüğüm için Sayıştay'da sorgulanıyorum. Lüks
araçlar veya usulsüz tahsisler vesaire değil. Ben unutmuştum. Binali Yıldırım
hatırlattığı için teşekkür ederim. İBB'nin çalışanları nasıl bir belediye
başkanı olduğunu görecekler sayın Yıldırım sayesinde'' yanıtını verdi.
Seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem
İmamoğlu, Küçükçekmece Belediyesi tarafından yapımı gerçekleştirilen Halkalı
Gündüz Çocuk Bakım Evi'ni açtı. Yağmur altında ve yoğun bir katılımla
gerçekleşen açılış, son zamanlarda olduğu gibi, bu kez de mitinge dönüştü.
Miting gibi açılışta ilk konuşmayı Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi
yaptı. Çebi, kendilerinden önceki yönetim tarafından kullanılmayan, boş halde
duran metruk haldeki belediye ek hizmet binasını bu şekilde hizmete açmaktan
dolayı mutlu olduklarını belirtti. Ardından mikrofonu alan İmamoğlu, ''Müthiş
renkli bir ortam var'' diyerek, ''Bana dediler ki, 'Gündüz bakım evi' açacağız.
Birkaç işim uzadı, geciktim. Açıkçası böyle 7'den 77'ye bir coşku
beklemiyordum. İyi ki varsınız. Sevgi ve insanların içtenliğiyle ilgili bir
atmosfer yaşıyoruz. Bu, beni o kadar mutlu ediyor ki. İçimdeki bütün sevgi, hem
milletime hem insana olan sevgi sizlere geçmiş. Sizler de aynı şeyleri bana
yaşatıyorsunuz. Bu, bir yöneticinin isteyeceği bir şey. Bir yönetici; tamam
seveni de var ama nefret edeni de var. Allah nefretten korusun. Ben, herkesin
sevgi ve saygısını kazanmak isterim. Hayat ve toplum böyle güzelleşebilir.
Ancak böyle bir arada ortak akılla iş üretebiliriz.''
''BİZ GELDİK, ONLARA, 'KREŞ' DEMEYİ ÖĞRETTİK''
''Kemal Çebi başkanımın Küçükçekmece için hayal ettiği çok
şey var'' diyen İmamoğlu, şunları söyledi: ''Başaracak da. Birlikte
üreteceğimiz başka işler de olacak. Onu da hep beraber birlikte başaracağız.
Çünkü inşallah 24 Haziran sabahı itibariyle kol kola çalışmaya başlayacağız.
Burada atığımız bu kreş adımını İstanbul'un tamamına yayacağız. Bizim temelde
isteğimiz çocuklarımızın iyi eğitim alarak, hayata hazırlanması, annelerin,
kadınların üretim hayatına dahil olmaları. Kadınların haneye katacağı bu kazanım,
ailelerin ekonomik anlamda da rahatlamasını sağlayacak. 17 yıldır İBB ile bu
şehri yöneten akıl, bu işi düşünemedi, biz geldik, onlara 'kreş' demeyi bile
öğrettik. En azından hatırlattık. Çocuklarımızı geleceğe iyi yetiştireceğiz.
Hiçbir zaman çocuklarımızın akıldan ve bilimden ayrılmasını sağlamayacağız.
Onlar akıllı, bilimi bilen ve aynı zamanda kültürü, sanatı hayatına katmış ve
tabii ki milli geleneklerine, değerlerine bağlı nesiller olmalarını
sağlayacağız. Böyle olduğu zaman bu millet çok güçlü bir millet olur. Başka
hiçbir şeye ihtiyacımız yok. Çünkü muazzam bir nesil var.''
YAĞMUR ALTINDA AÇILIŞ
Konuşmaların ardından açılış kurdelesi de yağmur altında,
İmamoğlu ve Çebi tarafından kesildi. Ardından kreşi gezen ikili, basının ve
vatandaşların yoğun ilgisi altında kreşi gezdi. İmamoğlu'nun bazı çocukları
kucağına alıp sevmesi renkli görüntülerin yaşanmasına neden oldu. Kestiği
kurdelenin parçasını çocuklardan birine hediye eden İmamoğlu, kreş ve benzeri
projelerine ilişkin görüşlerini gazetecilerle paylaştı. ''Bizim bütün
projelerimiz fedakarlık istiyor'' diyen İmamoğlu, ''Neyi tamamlamak
istediğinize dair bir şey. Kemal Çebi arkadaşımız da öncelediği bu işi hızlıca,
böyle boş bir binayı çok verimli hale getirerek, oyun alanları ve dersliği olan
ve burada dünya dillerini öğrenecekleri, aynı zamanda eğitime hazırlanacakları,
işitme engellilerle ilgili işaret dilini bile öğrenecekleri, içeriği olan,
hayata hazırlayan… Biz sadece bir yapıdan bahsetmiyoruz. İçini doldurarak,
eğitim felsefesi olan bir yapıdan bahsediyoruz'' şeklinde konuştu.
''İSTANBUL ZOR DURUMDA GERÇEKTEN''
İmamoğlu, şunları söyledi: ''Amacımız bu kavramı bütün
İstanbul'a yaygınlaştırmak. Bu bir seferberlik. İstanbul'la ilgili yol
haritamızı hazırlarken benim en çok dikkatimi çeken şey, 0-4 yaş arası 1 milyon
200 bin çocuğun olmasıydı bu kentte. İBB'nin bu konudaki bütçesi yok hükmünde.
Mesela bir bütçelemede cinsiyet eşitliği gözetilmiş mi? Kadına dair neler var?
Bunlar hesaplanabiliyor artık. Biz, bu alanlarda çocuklarımızın bu eksikliğini
gidermeye başlıyoruz bu anlamda. Bu güzel kızımızı annesi yanına alacak,
İstanbul'u gezecek. Sağlığı için, ücretsiz binecek, hastaneye gidecek. Sosyal
tesislerden, anne ve çocuğu yüzde 40 indirimli faydalanacak. Çocuğu niye
önceliyoruz? Belediye bunu altından kalkmayacak da neyin altından kalkacak?
Biz, bu memlekette proje kavramını değiştirdik. Yapılar, köprü… Bunlar dünyanın
en kolay işi. Marifet nerede biliyor musunuz? İnsan yetiştirmekte. Biz, insan
yetiştireceğiz Hepimiz, hep birlikte, her konuda seferberlik yapacağız.
İstanbul, ancak seferberlik felsefesiyle düzelebilir. Rutine bırakırsak
İstanbul'u, gerçekten zor durumda şehir. İstanbul'un her mahallesini gezdim.
Biz, vatandaşın işini kolaylaştıran bir belediyeciliği vatandaşlara hakim kılacağız.''
''GELİRİ OLMAYAN AİLELER ÜCRETSİZ YARARLANACAK''
''Kurduğumuz ve kuracağımız kreşlerin bütçelenmesi konusunda
sıkı bir çalışmamız var'' diyen İmamoğlu, ''Geliri olmayan ailelere ücretsiz
olacak. Aynı ailelere, iş bulma noktasında yardımcı olacağız. Bunun benzerini
Beylikdüzü'nde yapıyoruz. Bu, bizim için bir tecrübe. Bizden daha iyi yapan
ilçeler de var. Bu ortak akılla bunları olgunlaştırıyoruz şu anda. Daha
sonrasında iş bulup, gelir sağladığımız ailelere belli bir ücretlendirme
olacak. Tabii ki biz anaokulu, kreş işi yapan firmaların işini elinden alacak
değiliz. Bizim işimiz dar gelirlilerle. Çalışmak zorunda olan yalnız anneler
var. Belediyenin diğer kurumlara göre en büyük avantajı, mekan belediyenin.
Kira demiyor. Kamu hizmeti yapıyor. İstanbul halkının bütçesini, ihtiyacı olan
İstanbullu ailelerle paylaşıyor. Aslında bu bir, sosyal adalet. Rutin giderin
olmadığı yerlerde sadece çalışan gideri olacak. Tümüyle sosyal demokrat
belediyeciliğin felsefesini taşıyan bir model. Tabiri caizse, kimsenin hakkını
kimseye vermiyoruz. Burada hayatını kolaylaştırdığımız aileler, bir süre sonra
buralarda hizmet vermeye de başlayacak. Seferberlik kapsamında bu işin içine
gönüllü aileler, firmalar dahil olacak. Burada artı istihdamlar yaratacağız.
200 bini buldu İstanbul Gönüllüleri. Biz onları, seçimi kazanalım diye davet
etmedik. Bu kavramla İstanbullu dayanışmasını hazırlıyoruz'' ifadelerini
kullandı.
''İBB'NİN 25 YILDA SIFIR KREŞ AÇMALARINA NE DİYORSUNUZ?''
Bir gazeteci İmamoğlu'na, ''Rakibiniz Binali Yıldırım, sizin
Beylikdüzü'nde 11 kreş vadettiğinizi ama sadece bir kreş açabildiğinizi
söyledi. Siz ne diyeceksiniz'' sorusunu yöneltti. İmamoğlu, bu soruya,
''Olabilir, eksik kaldığımız şeyler var. Ben ona şöyle hatırlatayım. 25 yıldır
İBB'yi yöneten, 17 yıldır iktidardaki İBB'nin sıfır kreş açmasına siz ne
diyorsunuz? Koca İstanbul, yazık değil mi? Hepsini düzelteceğiz. Gördüğümüz
eksiklerle 5+5 yılda inşallah her şeyi düzelteceğiz. Bir ülkenin başbakanı
olarak Binali Bey'in de yapamadıklarını, İBB'yi onların adına yönetenlerin de
yapamadıklarını hep beraber yapacağız. 10 yılda yapamadıklarını 5 yılda düzelte
şansımız olmadı. İBB'nin başına geçince daha hızlı çözeceğiz'' şeklinde
yanıtladı.
''HEDEFİMİZ BU OFİSLERİ YAYGINLAŞTIRMAK''
İmamoğlu, daha sonra yine Küçükçekmece Yeşilova
Mahallesi'nde faaliyete geçirilen, 'Bölgesel İstihdam Ofisi'nin açılışını
gerçekleştirdi. İmamoğlu, açılışta yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
''Küçükçekmece Belediyesi sınırlarında açılan bu istihdam ofisimiz, aslında
vaatlerimizden birini de temsil ediyor. 200 bin insana iş bulacak olduğumuz
sistemi yönetecek olan bu merkezlerimiz, aynı zamanda eğitim yapan merkezi
kurslar ve daha üst teknolojilere insanları hazırlayacak olan İSMEK olsun,
Küresel Kent Akademisi olsun, Kent Enstitüleri olsun bunlarla entegre bir
çalışma yürütecek. Buraya gelen insanlar meslek sahibi ise, burası aynı zamanda
işgücü arayanlarla sıkı bir diyalog, böyle bir portal oluşturuyor. Bu portal
üzerinden işgücü arayanla iş arayanı bir araya getirmiş olacak. Hiçbir deneyimi
olmayan insana da mesleki eğitim noktasında bilinçli, koordineli, ihtiyaç
duyulan alana göre eğitime yönlendiren, takip eden, sertifikasını aldıktan
sonra garantili iş sistemi kuran bir merkez haline gelecek. Burası şu anda
özellikle yakın bölgesine de Bakırköy'e, Avcılar'a, özellikle Bahçelievler'e,
bu bölgeye hizmet edecek. Zaman içerisinde hedefimiz bunu bütün ilçelere,
mümkün olduğu kadar, özellikle işgücünün yoğun olduğu ilçelerde yaygınlaştırmak
olacaktır. Bir nevi vaatlerimizi hisseden ilçe belediye başkanlıklarımız nasıl
bu konuda hızlı çalışmaya başladıklarını da birkaç gün içinde görmüş olduk.''
İmamoğlu, ofisi gezdikten sonra gazetecilerin sorularını
yanıtladı. İmamoğlu'na sorulan sorular ve seçilmiş İBB Başkanı'nın sorulara
verdiği yanıtlar şöyle oldu:
Küçükkaya ile birlikte görüşmeniz etik mi? Aynı durum Binali
Yıldırım'la ilgili olsaydı buna tepkiniz nasıl olurdu?
''Etik mi'' sorusunu Mahir Ünal'a sorabilirsiniz. Çünkü bu
konuda görüşme yapılacağı konusunda karar birliği yapılmıştı Sayın Mahir Ünal
ile Engin Altay. Ondan sonrasını yönetecek olan moderatör. Zaten o da kendi
açıklamalarını yapıyor. Bizi aradı, zaten bizimle görüşme yapacağı Mahir Ünal
ile Engin Altay görüşmesinde ortaya çıkmıştı. Sayın Mahir Ünal böyle bir açıklama
yaptı. Aradı, geldi. Bir talebimiz olup olmadığını sordu. Diğer açıklamaları
zaten yaptım. Ben kendime düşen etik davranışı yerine getirdim. Diğer kısmında
etik kim davranmadı? Sayın Yıldırım mı davranmadı veya davrandı mı onları
bilemem. Onlar kamuoyunun takdirinde. Ben hiçbir şeye müdahale etmedim. Hiçbir
zaman bu işi basite almadım. Altı aydır ısrar ediyorum bu işin olması için.
Olması için en büyük çaba gösteren benim, bu işi teklif eden kişi de benim.
Aynı zamanda bu işe 'vız gelir tırıs gider, kim olursa olsun' diyen de Sayın
Yıldırım. Ben öyle bir şey de demedim. Onun ortaya koyduğu bütün önerileri de
kabul ettim. Bu kadar basit. O dedi, evet dedik. Bu dedi, evet dedik. Kaldı ki
ben bir kadın olması yönünde teklifimi yapmıştım, onu reddetti. Neden reddetti
bilmiyorum. Böyle görüşmeler oldu. Bir çok şeyde ben çok şeffafım. Hiç şüpheniz
olmanız. Etik davranış konusunda ahlaki prensipleri yukarıdan aşağıya yazın.
Kimin buna aykırı davrandığı konusunda çok net görürsünüz.
İsmail Küçükkaya yaptığı açıklamada sizin bir isteğiniz
olmadığını, 31 Mart'ı konuşmak istediğinizi söyledi. Bu istekten sonra mı 31
Mart gündeme geldi?
Hayır. Tabi ki Sayın Küçükkaya'ya böyle bir talepte bulundum ama bu talebi ben ilk başta Mahir Ünal ve Engin Altay görüşmeye başladıklarında ben bu notu verdim. İstanbul konuşulacak diye hatırlarsanız Sayın Yıldırım bir sınır çizmişti, İstanbul konuşulursa diye. İstanbul tabi ki konuşulacak ama 31 Mart sonucu da İstanbulla ilgili bir konudur. Bu da konuşulacak. Ben bu talebimi ilk görüşme başladığında ilettim. O gün geldiğinde Sayın Küçükkaya'ya yine ilettim.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan, Sancaktepe mitinginde "31 Mart seçim sonuçlarına en çok Yunan
medyası sevindi" dedi…
Siyaset ve ahlak. Bunlar değerli kavramlar keşke herkes buna
uygun hareket edebilse. Ben uygun hareket etmeye özen gösteriyorum. Keşke
Cumhurbaşkanı karar verdiği üzere bu sürece dahil olmasaydı. Cumhurbaşkanlığı
makamını hep farklı bir yete koydum. Koymaya da devam edeceğim. Devlet omurgası
vardır bu ülkenin. Bu değişmemeli. Taraf olunmamalı. İnsanların sığınacağı ve
ortak akıl olarak göreceği makamlar olmalı. Bu kadar siyasallaşmamalı. Aşırı
siyasallaşmanın bir sonucu. Belli ki yoğun bir kaybetme endişesi oluşmuş.
Akıllarına ne geliyorsa konuşuyor herkes. Farklı farklı konuşuyor herkes. Sayın
Cumhurbaşkanı, rakibimiz, Ekrem İmamoğlu'ndan sorumlu bakanların hepsinin
konuşmalarına bakıyorum. Daha bilmediğiniz, bana ulaşan kamu kurumları
üzerinden baskılar vs. Galiba kaybetme psikolojisinin yarattığı bir travma.
Tehditler zaten 23'üne kadar. Milletin iradesi ortaya çıktı mı herkes normale
döne.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ordu Valisi'ne hakaret ettiğinizi ve
bunun başkanlığınızı önünde engel teşkil edebileceğini ima etti…
Dava açılabilir , her şey olur. Biz de savunmamızı veririz.
Bunu en iyi Cumhurbaşkanı bilir. Milletin iradesinin önünde hiçbir güç duramaz.
Ve bizim her hareketimiz hukuk çerçevesindedir. Şu anda milletin iradesine
saygı duyulması gerektiğini en iyi Cumhurbaşkanı bilir.
Rakibiniz Binali Yıldırım, bir TV programında, sizin
hakkınızda Beylikdüzü Belediyesi'nde kamu zararı oluşturduğuyla ilgili dava
olduğunu iddia etti…
Doğru. Benimle ilgili Sayıştay raporunda, bir zarar raporu var. Belgesini de hazırladım. Yalnız şöyle bir fark var. Bu konuda ifadelerimiz de alındı. Bir davaya dönüşmedi bildiğim kadarıyla. Burada 6,5 milyon TL'lik zarar denilen şey, çalışanlarıma vermiş olduğum tavan ücretin üstündeki rakamlardan dolayı. Beylikdüzü'ndeki çalışanları düşündüğüm için Sayıştay'da sorgulanıyorum. Lüks araçlar veya usulsüz tahsisler vesaire değil. Ben unutmuştum. Binali Yıldırım hatırlattığı için teşekkür ederim. İBB'nin çalışanları nasıl bir belediye başkanı olduğunu görecekler sayın Yıldırım sayesinde.