Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR - İzmir Ticaret Odası’nın (İZTO) Temmuz ayı olağan Meclis toplantısı gerçekleştirildi.
Meclis Başkanı Selami Özpoyraz idaresinde gerçekleşen oturumda konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, artan koronavirüs vakalarına dikkat çekerek, “Nisan ayında 25 ay sonra tamamen fiziki ilk meclis toplantımızı yapmaktan büyük mutluluk duyduk ve Nisan, Mayıs, Haziran aylarında meclis toplantımızı fiziki olarak düzenledik. Ancak bu ay artan vakalar nedeniyle meclis toplantımızı sizlerin sağlığını da düşünerek hibrit olarak gerçekleştirme kararı aldık. Geçmiş tecrübelerimize dayanarak, sağlığımıza dikkat etmemizin, hijyen kurallarına uymamızın ve maskelerimizi kullanmaya geri dönerek hatırlatma aşılarının yapılmasının önemini bir kez daha hatırlatmak istiyorum” dedi.
“ENFLASYON 41 YILIN EN YÜKSEK SEVİYESİNDE”
Merkez Bankası tarafından açıklanan politika faiz oranlarını değerlendiren Özgener, “Merkez Bankası politika faiz oranını Eylül 2021’den başlamak üzere kademeli olarak Eylül-Ekim-Kasım ve Aralık aylarında yüzde 19’dan yüzde 14’e düşürürken, 2022 yılı içerisinde ise bugüne kadar herhangi bir değişikliğe gitmedi. Eylül 2021’de yaptığım meclis konuşmamdan itibaren her ay, bu kararların ülkemiz ekonomisine etkilerine dair görüş ve öngörülerimi sizlerle bu kürsüden paylaştım… FED’in faiz artırımları karşısında Merkez Bankamız ile diğer gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının farklılaşan politika tepkisinin, Türk Lirası varlıklar açısından yaşadığımız sıkıntılı süreci daha fazla tetiklediğini hep birlikte gördük. FED’in bugün akşam açıklanacak faiz kararında, 75 puan ile faiz artırımlarına devam edeceği tahmin ediliyor. Bu faiz artırımı sene başındaki projeksiyonların üstünde; çünkü enflasyon da 41 yılın en yüksek seviyesinde. FED’in beklenenden daha hızlı ve daha yüksek faiz artırımı, diğer tüm merkez bankalarını da etkilemeye devam edecek. Merkez Bankası’nın da hem yurtiçinde beklentilerin üstünde artan enflasyon, hem de yurtdışında beklenen hızlı parasal sıkılaştırmaya tepki vermesi gerekir. Aksi takdirde, piyasalardaki dalgalanmanın boyutu daha da artacak” dedi.
“POLİTİKA FAİZİ DÜŞTÜ AMA BORÇLANMA MALİYETLERİ YÜKSELDİ”
“Politika faizi düştü ama borçlanma maliyetleri yükseldi” diyen Özgener, “FED’in faiz artırımları karşısında Merkez Bankamız ile diğer gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının farklılaşan politika tepkisinin, Türk Lirası varlıklar açısından yaşadığımız sıkıntılı süreci daha fazla tetiklediğini hep birlikte gördük. FED’in bugün akşam açıklanacak faiz kararında, 75 puan ile faiz artırımlarına devam edeceği tahmin ediliyor. Bu faiz artırımı sene başındaki projeksiyonların üstünde; çünkü enflasyon da 41 yılın en yüksek seviyesinde. FED’in beklenenden daha hızlı ve daha yüksek faiz artırımı, diğer tüm merkez bankalarını da etkilemeye devam edecek. Merkez Bankası’nın da hem yurtiçinde beklentilerin üstünde artan enflasyon, hem de yurtdışında beklenen hızlı parasal sıkılaştırmaya tepki vermesi gerekir. Aksi takdirde, piyasalardaki dalgalanmanın boyutu daha da artacak” şeklinde konuştu.
“İŞ DÜNYAMIZIN ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİ GİDEREK AZALIYOR”
Merkez Bankası’nın enflasyonu düşürmek için politika faizini kullanmama yönündeki kararının Türkiye için makroekonomik olumsuzlukları artırdığını ifade eden Özgener, “Geçen aydan bu yana, Türk Lirası’ndaki değer kaybı hızlandı, enflasyon yükselirken, CDS oranlarının da rekor seviyelere çıktığını gördük. Bu durum, Türkiye’nin borçlanma maliyetlerini büyük oranda yükseltiyor. Yurtiçi faizleri sabit tutarak ivmelendirmeye çalıştığımız yatırım ortamını, ülke riskindeki artış ve döviz cinsi borçlanma maliyetindeki yükselmeyle kaybediyoruz. Piyasaların nakit akışına yapılan günlük ve haftalık müdahaleler de sabit faiz ortamının bir diğer sıkıntısı olarak karşımıza çıkıyor. Sizin de gördüğünüz üzere, 10 aydır sürekli olarak benzer konuların altını çizerek sizlerle paylaşıyorum. Çünkü mevcut ekonomi politikalarıyla iş dünyamızın öngörülebilirliği giderek azalıyor. Para politikası global ekonomideki gidişatla uyumlu hale getirilmeli, uzun vadeyi hedeflemeli ve piyasalara günlük müdahaleler azaltılmalı. Para politikasının, politika yapıcılar tarafından riskleri azaltacak, enflasyonun ateşini söndürecek, serbest piyasa koşulları içinde kalacak ve öngörü sağlayacak şekilde değiştirilmesinin önemli olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum” dedi.
“ENFLASYONA PARALEL OLARAK YÜKSEK ÜCRET ARTIŞLARININ DA DEVAMI KAÇINILMAZ OLACAK”
Yükselen enflasyonun ücret zamlarını da doğal olarak beraberinde getirdiğini ifade eden Özgener, “Asgari ücret tespiti ülkemiz için her yıl büyük önem taşır. Asgari ücretin ülkemiz için önemli olmasının nedeni, asgari ücret ve buna yakın ücret alanların sayısının yüksek olması. Asgari ücrete yapılacak artış oranı, sadece asgari ücreti ve asgari ücretlileri etkilemiyor. Üyelerimizin asgari ücretliler dışında çalışanların ücret artışları da buna göre belirleniyor. Yüzde 30 zam ile birlikte Türkiye'de asgari ücret 2021 sonuna göre yüzde 95 arttı ve net 5.500 TL oldu.Taleplerimiz arasında yer alan asgari ücret desteğinin devam etmesi ve asgari ücretin vergiden muaf tutulmasının devamı olumlu bir adım oldu. Yıl başından bu yana enflasyon (Ocak-Haziran) ise yüzde 42,35 seviyesine geldi. Bu nedenle, ilk planda enflasyon artışlarının kontrol altına alınması ve bu yol ile istihdamın da korunması gerektiği düşüncesindeyiz. Aksi takdirde enflasyona paralel olarak yüksek ücret artışlarının da devamı kaçınılmaz olacaktır. Doğrudan para politikası tepkisi olmadan ve enflasyon beklentileri kontrol altına alınmadan yapılan ücret artışları en düşük gelir grubunu, enflasyona karşı kalıcı olarak koruyamayacaktır” ifadelerini kullandı.
“İŞ BİRLİĞİ KURGUSU OLUŞTURMAK HUSUSUNDA MUTABIK KALDIK”
Geçtiğimiz hafta TOBB Yönetim Kurulunun Brüksel ziyaretine dair bilgi veren Özgener, "Ziyarete Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanımız Sayın Ender Yorgancılar ile birlikte katıldık. Brüksel temaslarımız kapsamında Avrupa Birliği kurumları ve kuruluşları ile etkin bir diyalog kurmak, yeni projeler üretilmesine katkı sağlamak, kentimizin sahip olduğu fırsatları ve iş birliği olanaklarını değerlendirmek amacıyla,1984 yılından bu yana faaliyette bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Brüksel Daimi Temsilciliği’mizi ziyaret ettik. Yaklaşık 20 milyon üyesi bulunan Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Eurochambers nezdindeki temsilciliğimiz aracılığıyla üyelerimize fayda sağlayabilecek işbirliği konularımız hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Önümüzdeki dönemde, özellikle Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve yeşil dönüşüm kapsamındaki projelerimizde, Avrupa Birliği iş dünyasının Yeşil Mutabakatın gerektirdiği düşük karbonlu çözümlere ilişkin tedarikçilerinden ve iş ortaklarından beklentilerimiz olacak… İzmir’in ve siz değerli üyelerimizin öncelikli konularına göre bir iş birliği kurgusu oluşturmak hususunda mutabık kaldık. Bu konudaki çalışmalarımızı en kısa zamanda planlayacağız” dedi.
“BRÜKSEL İZMİR EVİ’NİN İLK ZİYARETÇİLERİ OLDUK”
Brüksel temasları kapsamında yaptıkları “Brüksel İzmir Evi” ziyaretiyle ilgili konuşan Özgener, “Bizi heyecanlandıran diğer bir gelişme ise 1 ay önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin girişimiyle yine benzer amaçlarla hizmet vermek için açılan “Brüksel İzmir Evi” ziyaretiydi. Brüksel İzmir Evi’nin ilk ziyaretçileri olduk. Brüksel İzmir Evi Direktörü Işıl Ergeç ve TOBB Brüksel Temsilciliği Uzmanı Hasan Güven ile bir araya geldik. İşbirliği yapabileceğimiz projeler hakkında görüştük. Brüksel İzmir Evi, kentimiz özelindeki ihtiyaçlara ve taleplere hızla cevap verme kapasitesine sahip. Ayrıca kentimizin tanıtımına da önemli bir katkısı olacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
BAŞKAN SOYER’E ZİYARET
Yarın Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar ve İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli ile birlikte İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i ziyaret edeceklerini söyleyen Özgener, “İzmir Evi ile yapabileceğimiz proje ve işbirlikleri hakkında kendisini bilgilendirecek ve desteğini isteyeceğiz. Sayın Başkan’a İzmir için stratejik öneme sahip bir projeye imza attığı için teşekkürler ediyoruz. Bu ay ayrıca, ön çalışmalarını tamamladığımız İzmir Kalkınma Ajansı ve İzmir Ekonomi Üniversitesi işbirliğinde sektörler bazında yapacağımız çalışmaları da başlatıyoruz. Sizlerin de desteği ile hem küresel ısınmanın sınırlandırılmasında pozitif etki yaratmak hem de açıklandığından bu yana destek verdiğimiz Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na uyum sağlamak için gerekli alt yapıyı oluşturacağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE GENELİNİN YÜZDE 1,9’UNA DENK GELİYOR”
Açıklanan Sanayinin Liderleri Programı hakkında konuşan Özgener, “Bu sene ilki gerçekleştirilen çalışma sonucunda 2021 yılında, 2020’ye göre, 4 bin üründen 2.463’ünde üretim kapasitesi arttı. Sektörler bazında bakıldığında, üretim kapasitesi en fazla Makine ve Ekipman İmalatı, Kimyasal Ürünler İmalatı ve Gıda Ürünleri İmalatı Sektörlerinde arttı. Sanayinin Liderleri Programı kapsamında iller incelendiğinde İstanbul, 1.809 ürünün her birinde sahip olduğu üretim kapasitesiyle ilk sırada yer aldı. İstanbul’u 1.028 ürünle İzmir, 772 ürünle Kocaeli takip etti. İzmir gıda, tütün ve rafine edilmiş petrol sektörlerinde birinci sırada yer aldı. İllerin üretebildikleri ürünlerin çeşitliliğinin göstergesi olan analiz sonucunda ise İstanbul 2.621, İzmir 2.300 ve Ankara ise 1.954 farklı ürün üretebilme kapasitesiyle ilk üçte yer aldı. Üretimle ilgili bu yeni açıklama, kentimizin üretim ve sanayi gücünü bir kez daha tescilledi. Bu arada, 17 Temmuz tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Mayıs ayı teşvik listesine göre Türkiye genelinde 824 yatırım teşvik belgesi verilirken, belge alan projelerin yatırım tutarı ise 29,6 milyar lira olarak hesaplandı. İzmir’den aralarında plastik, metal, otomotiv, ambalaj, tekstil, gıda, sağlık, mühendislik, lojistik, enerji, tarım, yazılım olmak üzere 44 şirket toplamda 46 yatırım karşılığında 572 Milyon TL’lik teşvikten faydalanacak. Bu oran; Türkiye genelinin yüzde 1,9’una denk geliyor” dedi.
“İZMİR’İN TİCARİ GELECEĞİNE DEĞERLİ KATKILARINIZI BEKLİYORUZ”
Özgener sözlerine şu ifadeleriyle son verdi;
“Sözlerime son vermeden önce iki konuda hatırlatma yapmak istiyorum. Birincisi TOBB Türkiye 100 başvurularıyla ilgili. Şirketiniz 2019-2021 döneminde hızlı büyüdüyse, yüzünüzü dünyaya dönmek, yeni pazarlara açılmak istiyorsanız; Türkiye 100’e başvurmanızı öneriyorum. Başvurular ile ilgili olarak Odamız İş Geliştirme Müdürlüğü’nden detaylı bilgi ve destek alabilirsiniz. Son başvuru tarihi 30 Temmuz Cumartesi. İkincisi ise Odamızın 2023-2026 Stratejik Planı anketiyle ilgili. Bildiğiniz gibi Kurumsal yapılar, sağladıkları hizmetleri istikrarlı bir şekilde sürdürmek ve alacakları yeni aksiyonları planlamak için kısa ve uzun vadeli planlar ortaya koymalı. Bu kapsamda; Odamızın 2023-2026 Stratejik plan çalışmalarına başladık. Tüm üyelerimizin öneri, tavsiye, eleştiri ve beklentilerini anlayıp, Odamız için başarılı ve uygulanabilir bir stratejik plan oluşturmak dileğindeyiz. Bu amaçla oluşturduğumuz anket formumuza katılımınız bizim için önem taşıyor. Bu nedenle çeşitli iletişim kanallarımızı kullanarak sizlere bağlantı adresini iletmiş olduğumuz stratejik plan anketimizi yanıtlayarak, İzmir’in ticari geleceğine değerli katkılarınızı bekliyoruz.”