Arıtürk, müezzin Kuzgun'a darbe girişimi gecesi sela okuması
için Ankara'dan talimat geldiğini, selayı okurken de sanıkların saldırısına
uğradığını söyledi.
Sanıkların Kuzgun'a yönelik "Neden insanları
uyandırıyorsun, insanları neden sokağa dökmek için çalışıyorsun?" şeklinde
ifadeler kullandığını dile getiren Arıtürk, "Kamera görüntülerinden de
görülüyor, hem cumhurbaşkanımıza hem devlet büyüklerine büyük hakaretlerde
bulunuyorlar. Müvekkilimi hem susturuyorlar hem de darbetmeye
başlıyorlar." şeklinde konuştu.
Saldırının ana nedeninin darbe teşebbüsüne yardım etmek
olduğunu savunan Arıtürk, saldırıya ilişkin süren yargılamada sanıkların
kendilerini mağdur göstermeye çalıştıklarını belirtti.
Arıtürk, 3 sanıktan birisinin hala kaçak olduğunu ve diğer 2
sanığın da savunmalarında "Darbe olduğunu bilmiyorduk, bilsek böyle
davranmazdık." ifadelerini kullandığını söyleyerek, "Darbeyi yapan
kişilere yardım eden ya da onların işlerini kolaylaştıranlar da darbe suçu
işlemiştir' diye açık Yargıtay kararı var. Terör örgütüne üye olmak ya da
olmamak fark etmez." değerlendirmesinde bulundu.
Zeki Arıtürk, şunları kaydetti:
"Sanıklar darbe başarılı olmuş olsaydı elbette ki
kahraman ilan edileceklerdi. Hocam gibi insanlar da o dönemin hainleri ilan
edilecekti. Bu dava sembol bir dava. Hocamızın susturulmaya çalışılması
darbecilerin eylemlerini kolaylaştırmak için yapılan bir fiildir. Bu durumun
mahkeme tarafından görüleceğine inancım tamdır. Bu işi sonuna kadar
bırakmayacağız.
Kararın hakkaniyete uygun bir karar olacağını düşünüyoruz.
Sanıkların eksik ceza almamasını istiyoruz. Suç belli, kameralar ve şahitler
önünde ispatı açık. Bunun masum bir cam kırma eylemi olmadığı, darbecilere
yardım etme suçu olduğu görülecektir. Hocam Cumhurbaşkanlığımızın talimatıyla
gazilik unvanı almıştır. Müvekkilime darbecilere karşı gelirken yaralanmasından
dolayı gazilik nişanı verildi. Mahkemenin bunu dikkate alacağını düşünüyorum.
Müvekkilimin yüzde 90'ı aşan engelli bir çocuğu var. Ayakta
zor duran, yatalak olan, akli dengesi yerinde olmayan bir çocuğu var. Bu
olaydan dolayı psikolojisinin bozulması nedeniyle hocam ailesine ve çocuklarına
bakamaz hale geldi. Yer değiştirmek durumunda kaldı. Sürekli tedirgin oldu.
'Her gece neredeyse bana saldırdıklarını, beni dövdüklerini rüyamda görüyorum.'
diyor. Yaş haddini doldurmadan emekli olmak durumunda kaldı. Doğrusu hocam
gezerken bir ses duymasında, bağırış, çağırışta tedirgin oluyor. Böyle bir
olaydan sonra bu psikolojiden çok rahat kurtulamazsınız. Hayalleri ve hedefleri
vardı. Emekli hayatı sürdürüyor, mümkün olduğunca da dışarı çıkmıyor."