Çiğdem CANPOLAT /
ÖNCÜŞEHİR - Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) çağrısı ile Yelki’de “Zeytinime
Dokunma” buluşması gerçekleşti.
Buluşmaya, 103 STK ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra; CHP İzmir Milletvekilleri Tacettin Bayır ve Özcan Purçu, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya, Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
SOYER: HİÇ BİRİMİZ
KORKMUYORUZ
Belediye başkanları larak asli görevinin doğayı korumak olduğunu söyleyen Başkan Soyer, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Biz aslında onlara değil, onlar bize sahip. Binlerce yıldır bu coğrafyada onlar vardı. Biz hepimiz bu topraklardan geçip gideceğiz ama onlar kalmaya devam edecekler. Bizim şunu idrak etmemiz lazım; biz korumak ve sahip çıkmak zorundayız. Belediye başkanları olarak asli görevimizin içinde yaşadığımız doğaya sahip çıkmak olduğunu biliyoruz. Ama şunu da biliyoruz ki; doğaya sahip çıkmak, hayata sahip çıkmaktır. Doğaya ve hayata sahip çıkmak aynı zamanda cesaret gerektirir. Bugün İstiklal Marşımızın kabulünün 101. yılı. İstiklal Marşı, Kurtuluş Savaşı destanının yaşandığı günlerde ortaya çıkmış bir marştır. O dönemin acılarını, umutlarını içinde taşır ve ‘Korkma’ diye başlar. Korkmuyoruz, hiç birimiz korkmuyoruz. Hayatı savunmaya, doğayı savunmaya devam edeceğiz. Biliyoruz ki bunu yapmazsak, hayata sahip çıkmazsak, zeytinimize sahip çıkmazsak birileri onu yok etmek için bombasıyla silahıyla geliyor. Bugün dünyada yaşanan bu büyük savaş hayatı savunmayanların ödediği bedeldir. Biz savunmaya devam edeceğiz. Biz doğamızı korumaya, zeytinimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Tek yapmamız gereken birbirimize önce sahip çıkmayı, birbirimizle uyum içinde bu mücadeleyi sürdürmeyi başarmaktır. Ben bu duygu düşüncelerle çok yakın olduğumuza inanıyorum. Çok, çok yakınız… Doğadan yana, hayattan yana bir iktidarı kurmaya ilk defa bu kadar çok yakınız. Yeter ki, omuz omuza olmaktan, el ele vermekten vazgeçmeyelim” dedi.
İNCE: HEM DOĞAYI HEM ZETİNİ KORUMAMIZ LAZIM
Açıklamalarda bulunan Başkan Mustafa İnce gelişimin doğaya zarar vermeden gelişmenin olmadı gerektiğini vurgularken, "Sadece CHP'li belediye başkanlarımız var bugün burada. Bugün ilçemde misafirsiniz. Çok önemli bir şey için misafirsiniz. Bölge itibari ile biz bunun içerisinde bir hareket başlatmıştık. Bu bölge doğal karakteri korunacak olan. Ancak burada GoCart pisti yapılmak istenmişti sizde bizimle mücadele etmiştiniz. Güzelbahçe çok güzle bir yer, burayı geliştirmek zorundayım ancak bunu koruyarak geliştirmek zorundayım. Bunun içinde zeytin varsa hem doğayı hem de zeytini korumamız lazım. Türkiye'deki çevre çok önemli. Enerji de çok önemli ancak çevreyi yok ederek enerji elde etmek geleceğimizi de yok etmek demektir” ifadelerini kullandı.
AKDEMİR: BÜTÜN TARIM
ALANLARINA VE KOYLARIMIZA ZARAR VERME ÇABASININ KARŞISINDAYIZ
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Aykut Akdemir ise, “Biz bu konuda çok defa konuştuk. Biz bunu yanında davamızı da açtık. Son 20 yıldır bütün tarım alanlarının, korunması gereken alanların ranta açıldığı dönemi yaşıyoruz. AKP iktidarını getirdiği 20 yılık süreçte bu ilk kanununu değil. Gece yarısı çıkan yönetmelikle elimizin altın da tutuğumuz yaşama alanlarının vasfı değişti. Biz geçen hafta çıkan yönetmelik değişikliğinin mevzuata aykırı olduğunu görüyoruz. Bunun arkasında sığındığı enerji güvenliği ve kamu yararı konularını da yok sayıyoruz. TMMOB'un kamu yararından anladı tek bir şey vardı. Linyit sahaları, enerji santralleri kamunun olmalıdır. Bunun dışında herhangi bir kamu yararı tanımıyoruz. Zeytin üzerinde yürüttüğümüz bu mücadelenin tüm yasal alanları ilgilendiriyor. Biz sadece dikili bir zeytini değil bütün tarım alanlarının, korunması gereken alanların takipçisiyiz. Çeşme Projesi diye ucube bir projenin bütün tarım alanlarına ve koylarımıza zarar verme çabasının karşısındayız ve karşısında olmaya devem edeceğiz. Bunun yanında İsrail kadar olamamak, bizim İnciraltı kadar bir yer için milyar dolar harcadığı İnciraltı'nı imara açıyoruz. Bunları kabul etmiyoruz” diye konuştu.
TÜRK: GELECEK
NESİLLER DOĞA FELAKETLERİ İLE ACI BİR ŞEKİLDE ÖDEMEK ZORUNDA KALACAKLAR
Zeytinlikleri taşınmaz tarım arazisi vasfı olduğunu söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi eski Başkanı Dr. Tevfik Türk, “Üzerindeki zeytin ağaçlarının taşınarak vasfının değiştirilmesi normal karşılanabilecek bir durum değildir. Bu bilimsel olarak da kabul edilemez bir zorlamadır. Madem taşınabilecek yani yeni zeytin dikimi yapılabilecek boş kullanılmayan, alanlarımız var ne diye dünya birincisi olmak için uğraşmıyoruz? Ne diye daha fazla üretmek için bu arazileri kullanmıyoruz? Uzun zamandır süre gelen çabaların devamı olarak gördüğümüz bu yönetmelik değişikliği zeytin alanlarını sermayeye peşkeş çekerek, tarım alanlarına ve tarımsal üretime zarar vereceği aşikardır. Yapılan yanlışların bedellerini çocuklarımız ve gelecek nesiller doğa felaketleri ile acı bir şekilde ödemek zorunda kalacaklardır. Barışın simgesini yok etmeye çalışanlar kendi savaşları içinde yok olacaktır” açıklamalarında bulundu.
103 STK’DAN ORTAK
METİN
103 STK adına ortak basın metnini Çeşme Çevre Platformu Sözcüsü Ahmet Güler okudu. Metinde şu ifadeler yer aldı;
“Bölgemiz çiftçilerinin en önemli gelir kaynaklarından olan zeytinciliğe yeni bir darbe daha vurulmak isteniyor! Zeytinliklerimiz enerji ve maden şirketlerinin yağma ve talan projelerine açılmak isteniyor! 1939 yılında çıkartılan ve zeytinliklerimizi koruyan 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’u daha önce 8 kez değiştirmeye çalışan enerji ve maden lobileri, yasayı değiştirtemeyince çareyi bu kez Maden Yönetmeliğini değiştirtmekte buldu. 01.03.2022 tarih ve 31765 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan “Maden Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile zeytinlikler iktidar tarafından enerji ve maden projelerine, kömüre feda edilmek isteniyor. Bizler daha ne oluyor derken bu yönetmelikten tam 4 gün sonra 05.03.2022 tarihinde bu sefer Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 31769 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak korunan alanların tespit, tescil ve onayına ilişkin usul ve esaslara dair yönetmelikte değişiklik yapılıp, Nitelikli Koruma Alanlarında Rüzgar, Güneş ve Hidroelektrik santrallerinin yapımına da izin verildi.
“ZEYTİNLİKLERİMİZİN
ÖLÜM FERMANI OLACAK”
İktidar, tam da ülkemizin yanı başında bir savaş sürerken ve dikkatlerimiz bu savaşa yönelmişken bu değişikleri gerçekleştirerek zeytinliklerimizi, tarım alanlarımızı, doğal varlıklarımızı talanın yolunu açtı. Eğer biz Anayasal bir Hukuk Devleti isek; Yasalar Anayasaya, Yönetmelikler ise Yasalara aykırı düzenlenemez. O zaman bu yönetmelik değişikliği tam bir hukuksuzluktur. 2017 tarihli Maden Yönetmeliği zaten gerekli istisnaları madencilik lehine vermişken, 1 Mart 2022 tarihli yönetmelik değişikliği ile Ege’de ve de ülkemizin her yerindeki zeytinliklerimizin talanına normlar hiyerarşisine aykırı bir şekilde yeni bir yasal kılıf hazırlanmaktadır. Zeytin bütün kutsal metinlerde, dinlerde, edebi eserlerde kutsaldır! O "ölmez ağaç"tır. Binlerce yıldır Anadolu insanının en kadim dostu, geçim kaynağı, can damarıdır. Zeytinliklerimizin ölüm fermanı olacak olan bu değişikliği asla kabul etmiyoruz. Kutsal ve ölümsüz zeytin ağacını kömüre, taş ocaklarına, madenlere kurban ettirmeyeceğiz.
“GERÇEKTE KİMİN
YARARI?”
Kanunları değiştirmeyi başaramayan şirketler bu kez de Yönetmeliklerle amaçlarına ulaşmaya çalışıyor. Gerekçeleri ise enerji madenciliği için kamu yararı imiş. Gerçekte kimin yararı? Enerji ve maden şirketleri zeytinliklerimizde daha rahat at koşturacak. Zeytin mi üstün kamu yararıdır kömür mü? Şu ana kadar açtığımız birçok davada Bakanlıklar tarafından verilen kamu yararı kararı, yargı tarafından “üstün kamu yararı doğayı ve tarım alanlarını korumaktır” gerekçesiyle bozulmuştur. Kazdağları örneğinde de görüldüğü gibi, değişiklikte yer alan “madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla” ifadesinin koruyucu hiçbir etkisi yoktur. Taahhütlere uyulması konusunda günümüze kadar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının da Tarım ve Orman Bakanlığının da somut hiçbir yaptırımı olmamıştır. Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda göstermelik yapılan birkaç rehabilitasyon çalışması doğal alanlarımızın yok edilmesinden sonraki yapay alanlar olarak gösterilmektedir.
“KABUL EDİLEMEZ BİR
ZORLAMADIR”
1 ağaca karşı 5 ağaç dikeceğiz diyorlar. Madem bu yeni ağaçları dikebilecek tarım arazimiz var diye zeytin ağaç varlığını arttırmıyoruz. Zeytinlik bir taşınmaz tarım arazisi vasfıdır. Üzerindeki Zeytin ağaçlarının taşınarak vasfının değiştirilmesi normal karşılanabilecek bir durum değildir. Bu bilimsel olarak ta kabul edilemez bir zorlamadır. Bunun bir zamanlar inşaat için fay hattını taşıyan zihniyetten hiçbir farkı yoktur. Enerji ve madencilik madencilik projelerinin iklim değişikliğine olan etkisini hepimiz biliyoruz. Daha yeni Paris Anlaşmasını imzalayarak kömürlü enerji santrallerinin terk edilmesi konusunda taahhüt vermediniz mi?
“BARIŞIN SİMGESİNİ
YOK ETMEYE ÇALIŞANLAR KENDİ SAVAŞLARI İÇİNDE YOK OLACAK”
Zeytin ağaçlarımızın yok edilmesi, orman varlığımızın tahrip edilmesi, havamızın kirletilmesi, sağlıklı gıdaya erişim hakkımızın ihlal edilmesi ve iklim krizine karşı kırılganlığımızın arttırılması, kabul edilemez. Biz dost örgütler, meslek odaları, STK’lar, çevre gönüllüleri kısaca bu toprakların sevdalıları zeytinimize, tarım alanlarımıza, doğamıza yani yaşama sahip çıkıyoruz. Yaşadığımız bu doğayı ve toprakları korumak için mücadelemiz omuz omuza artarak devam edecektir. Bu saldırılar bitene kadar her karış toprağında bu hainlikleri yapanların karşısında olacak, hukuk tanımazlara karşı her zaman hukukun üstünlüğünü savunarak geleceğimize sahip çıkacağız. Unutulmamalıdır ki barışın simgesini yok etmeye çalışanlar kendi savaşları içinde yok olacaktır.”