İKÇÜ Turizm Fakültesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve
oturum başkanlığını Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Atilla Akbaba'nın yaptığı
panele; İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Karaçanta, İKÇÜ Turizm
Rehberliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zafer Öter, İzmir Sağlık Turizmi Derneği
(İZSATU) Başkanı Bülent Cinel ve Hakan Şen konuşmacı olarak katıldı.
Yapılan sunumlarda, İzmir'in sağlık turizmi konusundaki
avantajları, medikal turizm, termal turizm gibi başlıklar ele alındı.
Turizmin her alanı gibi sağlık turizminin de oldukça önemli
olduğunu kaydeden İKÇÜ Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Atilla Akbaba, turizm
haftası vesilesiyle İzmir’in potansiyelinin uzmanlar tarafından ele alınmasını
önemli bulduğunu söyledi.
“Önemli bir potansiyele sahibiz”
İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Karaçanta ise İzmir'in
medikal tıp turizmi ve termal turizmde zengin bir potansiyele sahip olduğunu
belirti. İl Müdürü Karaçanta, “İzmir’de
59 termal kaynak bulunmaktadır. Balçova´da ve Çeşme´de termal tesislerimiz ve
termal şirketlerimiz bulunuyor. Jeotermal konusunda Seferihisar´da da bizden
yatırım belgeli termal oteller yapılıyor. İzmir´de üniversitelerimizin tıp
klinikleri, uluslararası akreditasyona sahip özel hastaneler ve kamu
hastanelerinde uzman doktorların olması her türlü cerrahi müdahalenin ve organ
nakillerinin rahatlıkla yapılabilir olması medikal turizminde önemli bir
potansiyelimizin olduğunu göstermekte.” dedi.
“Türkiye sağlık turizmi açısından cazip ülke konumunda”
Sağlık turizmi alanının son zamanlarda daha da öne
çıkmasını, turizme bakış açısının değişmesine bağlayan İKÇÜ Turizm Rehberliği
Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zafer Öter de artık turizmde genelden özele,
uzmanlaşmaya ve nitelikli yapıya geçmenin zorunlu hale geldiğini belirtti.
Prof. Dr. Zafer Öter, “Bugün hem bakanlık hem de girişimciler sektördeki bu
zorunluluğun farkındalar. Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ve Avrupa Birliği
ülkeleri ülkemiz için sağlık turizmi alanında ciddi bir potansiyel haline
geldi. İzmir de hastaneler için iklim ve termal kaynaklar olumlu. Hastaneler ve
üniversiteler uygun personel, cihaz ve bina arzı sunabilmekte. İzmir’in
tarihsel antik bağları var. Gastronomisi sağlık turizmini destekliyor. Kur farkı
da turizmi avantajlı hale getiriyor. Öte yandan sağlık turizmine sadece para
kazanma amaçlı bakmamak lazım. İnsan sağlığına yönelik bir müdahale olduğu için
insani değerlerin paradan daha önemli olduğu konusu hep göz önünde tutulmalı.
Ülkenin imajı ve sağlık hizmetinin kalitesi için çok hassas bir sektör"
diye konuştu.
“500 milyar dolar hacimli bir sektör”
“Sağlık turizmi o kadar hızlı bir ivme ile gelişiyor ki
dünya genelinde her yıl yüzde 25 oranında büyüyor.” diyen İzmir Sağlık Turizmi
Derneği (İZSATU) Başkanı Bülent Cinel de dünya nüfusunun yüzde 3 ile 4’ünün
sınır aşıp tedavi olmak için diğer ülkelere gittiğini kaydetti. Cinel, “En fazla medikal turisti çeken ülke Amerika,
İspanya ve Almanya şeklinde ilerliyor. Ülkemizin ilk 10 içerisinde yer aldığı
söylense de elimizde bununla ilgili net bir istatistiki veri bulunmamaktadır.
Turizm hareketi dünyada 3 trilyon dolarlık bir hacim, bunun 500 milyar dolarını
sağlık turizmi kapsıyor. Sağlık turizminde başarıyı yakalayabilmek için
hükümetin ve sahadaki arkadaşların, kamu ve özel sektörün bir araya gelmesi ve
il politikaları oluşturması gerekmektedir. Bu politikalar oluşturulurken,
süreçleri iyi tanımlamak, güvenilir olmak, sürdürülebilir olmak, marka değeri
yaratmak ve denetlenebilir olmak gerekmektedir.” şeklinde konuştu.
“Çalışanların en az iki dil bildiği bir sistem oluşmalı”
Özel sektör temsilcisi panelistlerden Hakan Şen ise sağlık turizmi acentesi açılması ile ilgili bilgi verdi. “Sağlık turizmi alanında hizmet vermek istediğinizde A grubu seyahat acentesi belgesine sahip olmanız gerekmektedir.” diye konuşan Şen, “Uluslararası sağlık turizmi yetkisi belgesine sahip olan en az 3 klinik ile anlaşma yapmanız ve bu anlaşma dokümanlarını da başvuru formunuza eklemeniz gerekmektedir. Ayrıca kurduğunuz ofiste gelen çağrılara 7/24 cevap verebilecek ve çalışanların en az iki dil bildiği bir sistemi oluşturabilmek zorunludur. Ek olarak hastalarla ilgilenebilecek ve en az iki dil bilen 2 çalışana sahip olmak da gerekmektedir. Sağlık Bakanlığı en az 3 dilli bir web sitesi kurmanızı da istemektedir.” şeklinde sunumunu sonlandırdı.