İzmir Büyükşehir Belediyesinin AK Partili meclis üyeleri
Erhan Çalışkan ve Metin Yaşar, Büyükşehir Belediyesinin eylül ayı meclis
toplantısında, İzmir Turizm Tanıtıma Vakfı (İZTAV) ile Büyükşehir Belediyesi arasında ortak
hizmet protokolü imzalanması ve protokolle ilgili, vakfa 8 milyon 948 bin 188
lira nakit para aktarılması konusunda oy çokluğu ile alınan kararın iptali ve
yürütmenin durdurulması istemiyle İzmir 4. İdare Mahkemesine başvurdu.
Meclis üyelerinden Erhan Çalışkan yaptığı açıklamada, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisindeki oylamada ret oyu verdiklerini hatırlattı.
İzmir'in tanıtımına asla karşı çıkmadıklarını dile getiren
Çalışkan, "Belediye bütçesinden verilen bu para, Sayıştay kontrolünden ve
Meclis denetiminden çıkmış oluyor. Bunun etik olmadığını düşünüyoruz"
dedi.
Hizmetlerin, Büyükşehir Belediyesinin şirketleri üzerinden
yapılmasını savunduklarını dile getiren Çalışkan, bu konuda kanun maddelerinin
açık olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"5018 Sayılı Kamu Mali Denetim ve Kontrol Kanunu'nun
29. maddesine göre gerçek veya tüzel kişilere kanunda veya Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinde dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz. Yardımda
bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz. Ancak genel yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla kamu yararı gözetilerek
dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım
yapılabilir. Bu kanunun ek fıkrasında ise Sayıştay kontrolüne bağlı, belediye
ve belediye şirketlerinin vakıflara ve derneklere nakit yardım yapamayacağına ilişkin
maddeye göre konuyu yargıya taşıdık. Biz adaletin tecelli edeceğini
düşünüyoruz."
"Tunç Bey'in kardeşi konusunu da etik
bulmuyoruz"
Tunç Soyer'in kardeşi Onur Soyer'in de vakıfta görev
aldığını kaydeden Çalışkan, "Tunç Bey'in kardeşi konusunu da etik
bulmuyoruz. Bu konuda çok tartışıldı. Yasal bir engel yok ama şöyle düşünün:
Siz bulunduğunuz belediyeden vakfa para aktarıyorsunuz, kardeşiniz Genel
Sekreter, belediyede danışmanınız, Vakıf Müdürü ve oradan maaş alıyor. Vakıf
demek gönüllülük esaslı çalışma yeri demektir. Biz, 'A' partisi 'B' partisi
önemli değil, vicdanen bize oy veren insanlara, İzmirlilere borçluyuz. Amacımız
bu paranın doğru şekilde harcanması ve kullanılması. Açıklıkla, şeffaflıkla
denetlenebilirlikle kontrol edilebilmesi. Tek isteğimiz bu, yoksa biz işin
yapılmasına karşı değiliz" şeklinde konuştu.
Meclis üyesi Metin Yaşar ise İzmir'in parasını korumak için
böyle bir dava açtıklarını söyledi. Yaşar, "Meclis toplantısında bununla
ilgili önerge de verdik. Meclis üyelerinin denetimine açarsanız bir sıkıntı yok
diye söyledik ama Meclis tarafından kabul edilmedi. Sayıştay ve Meclis denetimi
dışında olan bir İzmir'in parasının, nasıl kullanıldığını görmediğimiz bir
paranın vakfa aktarılmasını etik bulmuyoruz" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal da şehrin kasasından harcanacak kaynağın, belediye başkanının kardeşinin genel sekreteri olduğu bir vakıf tarafından yapılmasını doğru bulmadıklarını, dava açılması konusunda grup kararı aldıklarını ve konunun sonuna kadar takipçisi olacaklarını bildirdi.