Çiğdem CANPOLAT /
ÖNCÜŞEHİR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir ziyaretleri
devam ediyor. Dün Balçova Belediyesi’nin 15. Kez düzenlediği üniversiteyi
kazanan öğrencilere dizüstü bilgisayar dağıtım törenine katılan Kılıçdaroğlu,
bugün ise sabahın ilk saatlerinde Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik
Oluşum Vakfı’nın (TÜLOV) düzenlediği ‘Apaydın Bir Gelecek Çalıştayı’na katıldı.
Tarihi Havagazı Fabrikası’ndan gerçekleşen çalıştaya
Kılıçdaroğlu’nun yanısıra; CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel, İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir Milletvekilleri, İYİ Parti
TBMM Grup Başkanvekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, İzmir
Büyükşehir Belediye eski Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP’li belediye başkanları,
CHP’li İlçe Başkanları, parti meclis üyeleri katıldı.
KILIÇDAROĞLU: KEŞKE
BÜTÜN SİYASİ PARTİLERİN TEMSİLCİLERİ BURADA OLSAYDI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, değerli bir çalıştayda olunduğunu ifade ederek, “Çok değerli bir çalıştaydayız. Keşke bütün siyasi partilerin temsilcileri burada olsaydı. Siyasetçi eğer gelecek vizyonu çizecekse bilim insanlarından yararlanması gerekiyor. Belki de bizim siyasetimizin en büyük eksiği bu. Biz kendi dünyamızı zenginleştirelim ki toplumunda dünyasını geliştirebilmek için çaba harcayalım. İnsanoğlu tekerliği 1 milyon yılda keşfediyor. Şimdi 21. yüzyıldayız. Her saniyesinde birden fazla buluş var. Biz kendi ülkemize yüksek yetenek inşasını sağlayamazsak hızlı, sağlıklı büyüme şansımızı kaydederiz. Bu terimi bir kurultayda konuşmuştum. İşin özü su; bir ülkenin nüfusunun yüzde 2’si zeki insanlarda oluşuyor. Bu insanlar toplumu sürükleyen, yeni icatlar yapan insanlar. Onların sorunlarının çözmemiz lazım, yeni olanaklar sağlamamız lazım. İngiltere’de buharla çalışan motorun keşfini yüksek yetenekli insanlar yaptı. Bütün sömürgelerden en yetenekli insanlar gelmiştir oraya. Yüksek yetenekli inşa konusunda en büyük çabayı ABD gösterir. Dünyanın her tarafından en nitelikli insanları ülkesine topluyor. Acaba bizim siyasetçilerimiz bunu ne kadar düşünüyor. Gençlerin umudu dışarıya bağlıyorlar. En büyük kaybımız, yüksek nitelikli insanlarımızın geleceklerini dışarı aramaları” dedi.
“DRAMATİK TABLOYU
SÖYLEMEK İSTEDİM”
Bilim insanlarının üniversitelerden uzaklaştırıldığını öne
süren Kılıçdaroğlu, “12 Eylül daha sonrası, 15 Temmuz sonrası pek çok bilim insanın
üniversiteler dışarısında bırakılması gerçekten de Türkiye açısından son derece
büyük bir kayıp. Bunu bilinmesi lazım. Üniversiteler bilgi üretecek ki bunlar
metaya dönüşebilsin. Üniversiteler bilgi üretemezse sen sağlıklı büyüyemezsin. En
başta bu sorgulamayı yapacak olan siyaset kurulu ve bilinçli STK’lardır. Üniversiteler
bilgiyi üretecek ama sonuçta elimizde kıt bir kaynak var. Bunun için iyi planlanması
lazım. Bu planlamayı yapacak olanlarda yetenekli ve bilgili kişilerdir. Biz planlamayı
da kapattık. Geldiğimiz nokta açısından içinde bulunduğumuz dramatik tabloyu söylemek
istedim” dedi.
“ÇOCUKLARIMIZIN MERAK
DUYUSUNU BÜYÜTMEZSEK YÜKSEK YETENEK İNŞASINI SAĞLAYAMAYIZ”
Konuşmasına Nazım Hikmet Ran’ın bir şiiri ile devam eden
Kılıçdaroğlu, “Nazım diyor ki; “Bugün Pazar. Bugün beni ilk defa güneşe
çıkardılar ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün benden bu kadar uzak ve mavi
olduğunu gördüm. Geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum” diyor. Çocuklarımızın
merak duyusunu büyütmezsek yüksek yetenek inşasını sağlayamayız. O nedenle eğitimcilere
ve üniversitelere ihtiyacımız var. Toplantının çok değerli konuşmacıları var, onlardan
ders çıkaracağız. Belki de siyasetimizin budan sonraki konuları bu olacak”
ifadelerini kullandı.
SOYER: BİRBİRİNDEN
KOPUK GEÇİCİ ÇÖZÜMLERİN FAYDA ETMEDİĞİNİ…
Son iki yılda yaşanılanların, insanlığın ve gezegenin geleceği
açısından kritik bir eşiğe ulaştığını gösterdiğini ifade eden İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Yeni bir siyaset, toplum ve emek ekseninde
daha iyi bir geleceği nasıl kurabileceğimizi tartışacağımız bu değerli
çalıştayda sizlerle bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Son iki yılda
yaşadıklarımız, insanlığın ve gezegenimizin geleceği açısından kritik bir eşiğe
ulaştığımızı gösteriyor. Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgını, iklim
krizinin getirdiği seller, yangınlar ve birer toplumsal afete dönüşen hak
ihlalleri, yaşam kültürümüzü değiştirmemiz gerektiğini gözler önüne seriyor. İnsanlığın
yaşadığı sorunlar sınır ve coğrafya tanımadan tüm dünyayı etkisi altına alıyor.
Bu sorunlarla başa çıkmak için birbirinden kopuk geçici çözümlerin fayda
etmediğini son 1,5 yılda hep birlikte yaşadık. Bu durumu tersine çevirmek için
tek bir geçerli dayanağımız var: Birlik ve beraberliğimiz” şeklinde konuştu.
“İZMİR’DEKİ TEMEL
HEDEFİMİZ REFAHIN ADİL PAYLAŞIMINI SAĞLAMAK”
Geleceği, geçmişin sağlam temelleri üzerinde inşa
edebileceğini söyleyen Soyer, “Geçen haftalarda İzmir’de ev sahipliği
yaptığımız Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi’nde bu ilkenin önemi
defalarca vurgulandı. Kültür Zirvesi’nde dünyanın ihtiyaç duyduğu kültürel
dönüşüm, yeni bir kavram olarak ortaya kondu: Döngüsel kültür. Zirvenin
sonucunda yayınlanan İzmir Deklarasyonu, bu kavram için dört alt başlık tarif
ediyor: Doğayla uyum, birbirimizle uyum, geçmişimizle uyum ve değişimle uyum. İklim
krizinin ele alınmasında teknolojik çözümler kadar, belki de daha fazla, adına
döngüsel kültür dediğimiz bu çok katmanlı değerler manzumesine ihtiyaç var. Bu
kavram sadece sanatın değil; bilimin, siyasetin ve ekonominin de bir kültürel
temele ihtiyaç duyduğunu işaret ediyor. İzmir’deki temel hedefimiz şehrin
refahını büyütmek ve bu refahın adil paylaşımını sağlamak. Bunun için ekoloji
ve ekonomi arasında bir düşman ilişkisi yerine, birbirini besleyen bir uyum
tesis etmek zorundayız. Burada, kadim kültürümüz kadar, değişimin gücü de önem
taşıyor. İzmirli düşünür Herakleitos’un değerli bir sözü var: “Değişmeyen tek
şey değişimdir.” Bu söz, yaşamın özünde değişim olduğunu tarif ediyor. Böylelikle,
kültürlerin zaman içinde dogmalara, tahakküme ve ideolojilere dönüşmesine neden
olabilecek tüm ihtimalleri ortadan kaldırıyor. Geleceği tarif ederken,
değişimle uyuma özel önem atfetmemizin nedeni tam olarak bu. Yaşamın, genç
ruhların yaratıcılığı ve doğanın sonsuz ilham kaynaklarından beslenmesine imkan
tanımak. Böylelikle özünde doğayla uyum ve adalet olan bir İzmir’i, Türkiye’yi
ve dünyayı gençlerle birlikte tasarlamak” dedi.
DEMİR: BİZ YAPMAZSAK
EMPERYALİZM GÜÇLER YAPAR
TÜLOV Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Demir, “Nasıl bir
gelecek bekliyoruz?” diye sorgulama yapılması gerektiğini söyleyerek, “Kendimiz,
ailemiz, geleceğimiz, ülkemiz için nasıl bir gelecek bekliyoruz? Bir gün TÜLOV ekibi
olarak Sayın Genel Başkanı ziyarete gittiğimizde böyle bir cümle geçti gelecek,
siyaset toplum STK’ler ne olacak ekonomi ne olacak? Bu bana takıldı. Bunu üzerine
biz çalışmaya başladık. Apaydın bir gelecek için, yeni bir toplum, yeni bir
emek dünyası, yeni bir iş dünyası ve yeni bir siyaset için. Gerçekten bunu her
alana taşıyabiliriz. Örneğin 50 sene sonra İzmir ne olacak? Biz bunların
tanımlanması ve planlanmasını şimdiden yapmamız lazım. Biz yapmazsak
emperyalizm güçler yapar. Bizde onların seyircisi oluruz. Belki de ezilen insanları
oluruz. Bundan kurtulmak için biz apaydın bir geleceği bugünden düşüp
planlamalıyız. TÜLOV, Türkiye’nin değerlerini tanıtmak iç ve dışta tanıtmak. Bilimsel
ve toplum araştırmalar yapmak. Demokrasimizi ve laikliği tüm ülkemize
yaygınlaştırma ve geliştirmek. En büyük hedefimiz bu. Kuruculara çok teşekkür
ederim, bu vakfı bize kazandırdıkları için. Cumhuriyet kazanımlarına bir
taşıyıcı olmak için yola çıktık” dedi.