Türk halkının ozanı, kadim yazarı ve barış elçisi Zülfü
Livaneli, Konak Belediyesi Edebiyat Söyleşileri’nin ekim ayı konuğu oldu.
Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşiye ilgi büyüktü.
Salonun tamamen dolduğu etkinliğe Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’un yanı
sıra CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, Konak Belediyesi meclis üyeleri ile
çok sayıda İzmirli katıldı. Etkinlikte, “Rönesans insanı” tanımlamasıyla
karşılanan müzisyen, besteci, sinema yönetmeni, yazar ve düşün insanı Zülfü Livaneli’nin
hayat öyküsünü anlatan kısa bir film izletildi.
“Bir insan ömrünü neye vermeli?”
300'e yakın beste, 30 film müziği ve 20'den fazla kitabı bulunan Livaneli’nin üretken bir sanatçı ve 22. Dönem Milletvekili olduğunu vurgulayan Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, “Yüreği sanat için atan birinin siyasette söyledikleri, söyleyecekleri de toplum için çok önemli. Tüm bunları bir insan ömrüne nasıl sığdırdığınızı gerçekten merak ediyorum. Siz şiirinizde, “Bir insan ömrünü neye vermeli?” diye soruyorsunuz. Ben fark ettim ki, sizin yanıtınız hayatınız aslında” diye konuştu.
Gerçek sanatçı, halkın sanatçısı
Sanatın olmadığı, kültür ile toplumun bir araya
getirilemediği toplumlarda boşlukları gerici unsurların doldurduğunu ifade eden
Başkan Batur, “Ülkemizin kurtuluşu için bir umut var mı? Bir çıkış yolu var mı?
Elbette var! Ulu önderimiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ve ışığı bizi
aydınlığa çıkaracak tek dayanağımız ve tek yolumuzdur. İşte bu yolda yürürken
bizlere çok değerli sanatçılarımız eşlik edecek. Ama halkın sanatçıları...
Atatürk’ün çağdaş Türkiye anlayışıyla yaşayan ve topluma yön gösteren, gerçek
sanatçılar. Sayın Livaneli de zaten her anını halkın yanında, halkın içinde
geçiren ve onların sorunlarını yakından takip ederek, mücadele veren bir
sanatçımız. Onunla aynı çağda yaşamaktan, aynı ülkenin insanı olmaktan onur
duyuyoruz” dedi.
“Kuşaklar boyunca okunacak”
Söyleşinin moderatörlüğünü ise Gazeteci Barış İnce ve Edebiyatçı Zafer Köse yaptı. Barış İnce, “Zamanının ötesinde bir Rönesans insanı” diye tanımladığı Zülfü Livaneli’nin, Anadolu topraklarına dair dertlenmenin, düşünmenin aracısı olduğunu ifade etti. Livaneli’yle gerçekleştirdiği söyleşiyi, “Livaneli’nin Penceresinden” adıyla kitap haline getiren Köse ise kuşaklar boyunca okunacak bir eser hazırlamak istediklerini söyleyerek, “Solculuğu Marx’tan, Nazım Hikmet’ten, Mahir Çayan’dan, Deniz Gezmiş’ten, Zülfü Ağabey’den öğrendik. Livaneli’nin, toplumsal durumları kültürel olarak açıklaması çok ilgimi çekmiştir” dedi.
“İçimin şarkısını paylaştım”
Zülfü Livaneli ise “Livaneli’nin Penceresinden” adlı söyleşi kitabının uzun bir gözlem sürecinin ürünü olduğunu söyleyerek, “Önce müzik, sonra romanlarım ve ardından düşünce kitaplarımın çıkması zor bir süreçti. İçimin şarkısını paylaştım. Ve bunlar artık halkın; Türkiye’nin dağarcığındadır. Ama daha anlatacak hikâyeler var. Hepimizin ömrü geçiyor. Her yazar aklında binbir fikirle göçüp gider. Bunları bir kitapta derleyip, toparlamak genç kuşaklara yönelik bir borç gibi geldi bana; çünkü biz düşünen bir kuşaktan geliyoruz ve hep gözlem yaptık. Bu gözlemlerin kaybolup gitmesine gönlüm razı olmadı” dedi. Namuslu yaşayanların, namuslu ölmek gibi bir derdi olması gerektiğini de ifade eden Livaneli, “Benim, sizlere olan borcum nedeniyle, namuslu kalmam gerekir” diye konuştu.
“Batı arayı ilimle, düşünceyle aştı”
Söyleşide Barış İnce, Zülfü Livaneli’nin, “Anadolu topraklarında
dönüşüm şiirle olmuştur” sözüne vurgu yaparak, şu soruyu sordu: “O halde bu
yaşadığımız sefalet niye?”. Livaneli soruyu şöyle yanıtladı:
“Osmanlı ile arayı ilimle, düşünceyle aştılar. Batı’yı düşünce sistemi geliştirdi. Hep kitaplarla, hep bilimle oldu. Ama bizde bilim olmadı. Felsefe zaten yasak… Bizde ulema denilen kesim vardı ve etkisi ağırdı. 1485 yılında 2. Beyazıd’a, Avrupa’dan bir makine getiriyor ve ‘Bu bütün dünyayı değiştirecek bir şey. Bilgiyi yayacak bir şey’ diyorlar. Ama padişahların üstünde ulema denilen bir yapı var. Cüppeli cüppeli adamlar. Oturuyorlar ve ‘Zinhar günahtır’ diyorlar. Dolayısıyla yasaklanıyor. Matbaa bize 300 sene geç geliyor. O ülke batar. Tabii ki biz de battık. Batı ise düşünce eserleriyle gelişti. Bizim için ne kalıyor geriye, hamaset! Padişah ve yakın çevresine güzellemeler yazmak! Ve ‘Düşünüyorum o halde varım’ diyen bir sisteme karşı, ‘Düşün düşün boştur işin’ diyen bir anlayışın durabilmesi mümkün mü?”.
Mustafa Kemal’in etkisi
Livaneli fikirlerin dünyayı değiştirdiği gerçeğini en iyi bilenlerin başında Mustafa Kemal’in geldiğini söyleyerek, “O yüzden eğitime, bilime önem verdi. Manastır İdadisi’nde okuyan öğrenciler… Düşünce eseri yok. Fransızca da bilmiyorsan, hiçbir şey okuyamazsın. Ne var? Şiir var. Namık Kemal’in vatan şiirleri, hürriyet şiirleri bu genç çocuklarda büyük heyecan yaratıyor ve o hızla hürriyete, devrimlere, cumhuriyeti kurmaya gidiyorlar. Kurduktan sonra cumhuriyet şiirleri dönemi başlıyor. Atatürk’ün ve Kurtuluş Savaşı’nın önemini çok iyi bilen insanlar çıkıp bu alanda şiir yazıyor. Nazım Hikmet örneğin. Nazım Hikmet şiirleriyle, Yaşar Kemal’le, Orhan Kemal’le insanlar solcu oldu” diye konuştu.
“Atatürk gerçek bir kahramandı”
Mustafa Kemal’le ilgili olarak çok okuduğunu söyleyen Zülfü
Livaneli, şöyle devam etti: “İnsanlara kolay kolay kahraman demem ancak Mustafa
Kemal Atatürk gerçek bir kahramandı. Öyle bir insandı ki, en zor zamanda üstüne
düşeni yaptı. Yüzyıl önce şunu söyledi: Eğer vatan savunması için şart değilse
her savaş bir cinayettir. Bu sözü söyleyen tek generaldir dünya tarihinde. Çok
büyük bir entelektüeldir. İlim, irfan tartışılmıştır sofralarında. Şiir, dil,
kültür önceliğidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür, sözünü söylüyor.”
Homeros’un şehri
Anadolu’nun dört bir yanını gezdiğini de dile getiren
Livaneli, Konak’ın tarihine işaret ederek, “Temelimde bir kök var. O kök de
Anadolu müziği. Anadolu’nun her şairini bilerek yeni şeyler öğreniyoruz. Biz çok
büyük bir medeniyetin üzerinde yaşıyoruz. Homeros’un şehrinde konuşuyoruz
örneğin şu an” dedi.
Etkinliğin sonunda Başkan Batur, üzerinde Türk motifleri bulunan özel bir vazoyu Livaneli’ye hediye etti.