Çiğdem CANPOLAT /
ÖNCÜŞEHİR - İzmir’in Rusya’nın Kazan ve Meksika’nın Merida kentlerini
geride bırakarak ev sahipliği yapmaya hak kazandığı Dünya Belediyeler Birliği
(UCLG) Kültür Zirvesi bugün başladı.
9-11 Eylül tarihleri arasında üç gün sürecek ve “Kültür:
Geleceğimizi Kurarken” temasıyla düzenlenen zirvede 65 ülkeden kültür
üreticileri buluşacak. 346’sı çevrim içi olmak üzere toplam 864 konuşmacı ve
katılımcının yer aldığı zirve kapsamında delegeler Kültürpark 4. Hol’de
hazırlanan özel toplantı salonlarında buluşacak.
Zirvenin açılışına ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Tunç Soyer’in yanısıra; Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ile
milletvekilleri ve belediye başkanları da katılım gösterdi.
SAIZ: KÜLTÜR KONUSUNDA
BİR ARAYA GELMESİ GEREKİYOR
Açılış konuşmasını yapan Dünya Belediyeler Birliği Genel
Sekreteri (UCLG) Emilia Saiz, “Değişikliğin fakrına vararak bunu rotaya
koymasını istiyoruz. Tabii ki kültür de bizim için önemli saç ayaklarından biri.
Bizim kültür konusunda da bir araya gelmesi gerekiyor. Bizde BM'nin ortak
gündemine fayda sağlamamız gerekiyor.
Bütün yerel ekiplerin değerleri ile birlikte sürdürülebilir kalkınma
hedeflerini takip etmemiz gerekiyor. Şu an açılış oturumumuz ile devam
edeceğiz. Bu noktada bir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile devam edeceğiz ve
kendisi de bize destek verecek. Kültürü UCL kalbinde eşitlik konusunda bize
sunum yapacak. Teşekkür ediyoruz Tunç Soyer'e bizi bu güzel şehrinizde
ağırladığınız için” ifadelerini kullandı.
SOYER: KÜLTÜR OLMAZSA
HAYATTAKİ UYUM DA AZILACAKTIR
Daha sonra söz alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç
Soyer, “Kendi şehrimizde sizi ağırlayabildiğim için kendimi şanlı hissediyoruz.
Son derece zorlu geçen pandemi sürecinde dünyada önde gelen siyasilerin
belirlenmiş temalar etrafında ve birlikte fikir alışverişinde bulunacaktı. Kültür
geleceğimizi inşa edecek olgudur. Tabii ki Anadolu'dan bahsediyoruz kültür
olarak. Anadolu medeniye bir kültürü ortay koyuyor ve çerçevesini de binlerce
yıldır var olmuş olarak ortaya koyuyor. Biz yıllardır bir aradayız.
Birlikteysek var oluyoruz, ayrıysak yok oluyoruz. Kültür ağacı bir arada tutan
kökleridir. Kültür bütün bunların hepsinde mevcut. Kültür burada her şey bir
arada kılan şey. Hayatın yapı taşıdır.
Eğer kültür olmazsa hayattaki uyum da azılacaktır. Hayta bir bütün olması
gerekmektedir. Bu nedenle bireysel yapılarını ortaya koymalıdır. Sadece sanat
değil, bilim ve spor hepsi kültürün omuzlarında yükselmektedir. Kültürü sadece
sanat ile kısıtlamak her şeyin önüne geçmektedir. Kültürden eksik ilerleme
egoistlik ve maskülen bir zihni beslemektedir. Kültür olmaksızın bilim olmaz.
Anatomik bir bağ ortaya konmaktadır. Kültürsüz ekonomi olmaz. BU olursa açlık
ve kriz olacaktır ve iklim krizleri ile karşı karşıya kalınacak. Kültürsüz
siyaset olursa yıkım ortaya çıkacaktır. Bu nedenle biz geleceğimize farklı bir
kültürü tanımlamadan ortaya koyamayız. Biz burada hayata bakıyoruz. Şunun
farkındayım ki İzmir'deki tarihi zirve doğru zamanda meydana geliyor. Bu zirve
içinde şehirler kentsel dayanıklılığı rotaya koyacak ve kolektif akıl ortaya
konulacak. Burada çok değerli bir etkinlik yaptığımız fakrındayız. 4,5 milyon
ki yaşamakta burada. 8 bin 500 yıllık bir geçmişe sahiptir. Yıllardırİzmir2deki
tüccarlar Avrupa ve Asya'ya ürünlerini sunmaktadır. Dünyanın ilk şehirler
burada kurulmuştur. Binlerce yıldır bu kültür bir tohum gibi ilerlemiştir.
Kabuğunu aşmıştır bu kök ve İzmir'den genişlemiş ve bütün Akdeniz'e
yayılmıştır. Bu kültürün ortaya konması ve Anadolu'daki akış tabii ki Akdeniz'de
kendini yer bulmaktadır. Buradaki kültür kendini var etmiştir. Evrensel
kavramlar buralardan ortaya çıkmıştır. Deniz ile bilekte bu kıta etrafına hayat
vermektedir. Türkiye'de ninnilerin başında 'ben annemin beşiğinde sallanırken'
diyoruz bunu ilk bakışta anlamak zor ancak buna baktığımızda İzmir' ve Akdeniz
arasındaki bağı ortaya konmaktadır. İzmir daha büyük Akdeniz'i beşlemiştir.
Yüzyıllar içinde kültür akışı bu mavi kıtada gelişmiştir. Akdeniz ile birlikte
birbirine hayat vermiştir. Bu mavi kıtadaki kültü sınırları aşmıştır. Bu
nedenle Türkiye'deki İzmir'deki kültür zirvesi çok önemli bir durumdadır.
Türkçede her şey rüku eder diye bir kelime vardır” şeklinde konuştu.
“HER 10 DAKİKA DA BİR
BİR TÜR KAYBOLMAKTADIR”
“Bu toplantıda kültürün tohumlarını İzmir'den atalım her
yere yayalım istiyorum” diyen Başkan Soyer; “Bunu yapmazsak çok ciddi bir zaman
kaybedecek. Yoksulluk açık, pandemi gibi, biyoçeşitlilik azalması gibi çeşit
azalması ile karşı karşıya kalırız. Bu nedenle kültürden yenin bir katman
olarak bahsetmeliyiz. Doğamız ile uyum, geçmişim ile uyum, birbirimiz ile uyum
ve değişim ile olan uyum. İnsanlık çok ama çok uzun zamandır her zaman kendi
aklının evren aklından büyük olduğunu düşünüştür. Bu bir devrim aslında, bizi
diğer türlerden farklı kullanmıştır. İnsanların yani sanatın ortaya çıkarılması
tabii ki bütün evren üzerinde kendi yapılarını ortaya koymuştur ve buradaki
baktığınızda her 10 dakika da bir bir tür kaybolmaktadır. Bu nedenle dolaşımsal
kültür programı son derece önemlidir. Bu dağılmaksızın bizim uyumumuzu
söylemektedir. Biz geçmişim ile uyumlu olmanın hayalini kuruyoruz. Bizden önce
yaşayan kültürü değerlendirmen bunu ortaya koyamayız. Geçmişimiz ile uyum çok
önemli. İMC şURA... Bunlar Türkçede birkaç kelime bunlar geçmiş ile uyumu
ortaya koymaktadır. Buna bakacak olursak dünyanın ihtiyacı olan üçüncü saç ayağı
başlangıç ayağı olmalıdır. Bu da birbirimiz ile uyumdur. Demokrasi her alanda
karşımıza çıkmalıdır. insan haklarının önemini ortaya koymalıyız. Heraklatos
'Burada hayatta tek değişmeyen şey değişimin kendisidir' demiştir. Bu kültürün
DNA'sında da vardır. Değişim ile olan uyuma baktığımızda dolaşım kültünün
önemli bir yapıtaşıdır. Kültür devrimi burada genç jenerasyonların yaratıcılığı
bırakmaktadır. Burada yeni bir kavram ortaya koymaktayız. Cittaslow haline
getirmektedir. Bilimi hayallerimiz ve sanatı bir araya getirerek hayatı bir
arya koymaktadır. Bu modelde yerel ve evrensel değerler birbiri ile
buluşmaktadır. Akdeniz'in öne çıkan cephesine hoş geldiniz. Böyle bir etkinliği
İzmir'de geçekleştirdiğimiz için çok mutluyum. Bizim de zirvemizin çıktısı da
aynı zamanda evrenimizin şekillendirecektir” dedi.
İMAMOĞLU: İZMİR’İN
DAĞLARINDA ÇİÇEKLERİN YENİDEN AÇMAYA BAŞLADIĞI GÜNÜN YIL DÖNÜMÜ
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu
konuşmasında 9 Eylül İzmir’in Kurtuluş Günü’ne değinerek, “Bugün gerçekten İzmir’in
dağlarında çiçeklerin yeniden açmaya başladığı günün yıl dönümü. Tohumları 19
Mayıs 1919’da Samsun’da atılan çiçeklerdi. Aslında İzmir’in kurtuluşu aynı
zamanda bu toprakların özgürlüğüne ve bağımsızlığa karşı emperyalist heveslere
karşı inananların bağımsızlık mücadelesiydi. Anadolu bu ortaya konan mücadele
bu güzel cumhuriyetin, demokrasinin, özgürlüğün bu topraklarda var oluşun yıl
dönümüzdür. Yeniden özgür İzmir'in bugününün kutlu olmasını diliyorum. İzmir özgürlüğe
kavuşması sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin değil yakın coğrafyandaki ülkelerin
hak ve hukukun yeşerdiği gündür. Aslında İzmir kurtuluşuyla bu toprakların ve
yakın coğrafyanın ihtiyaç duyduğu felsefi bir anlayıştır. 9 Eylül bunlar ifade
eder. Bir savaştan sonra Yunanistan Başbakanı Mustafa Kemal Atatürk’e 1934’te Nobel
Barış Ödülüne aday göstermesi yurtta barış, cihanda barış sözünün en kıymetli
örneğidir. Günümüzde dünyanın belki de nüfusunun yarısından fazlası kentler
yaşıyor. Bu aynı zamanda büyük bir değişim demektir. Bunu yeni kentsel gündemin
sunduğu yerelden başlayan çözüm stratejilerini
büyün dünyada görerek anlıyoruz. Bunu yeni kentsel gündemin sunduğu
yerelden başlayan çözüm stratejilerini tüm dünyada görerek başlıyoruz. İklim
stratejilerinin yereldeki eylemini yerelle başlayan büyük bir değişim. Bu değişim
şehircilerimiz çağın gereklerine vizyonlar planlama vaktinin geldiğini gösteriyor.
Kentlerin rekabet alanı sanayi değil yaratıcı sektörleri bellidir. 2 yıl önce
söz verdiğimiz kentimiz adına bazı sıfatlar vardı. Adil, yeşil ve yaratıcı
olması İstanbul’un hedefi olacak dedik. Bu yolda İstanbul’un en fazla beslendiğimiz
karakteri tarihi geçmişi ve kültürel zenginliği. İstanbul’un eşsiz kültür ve ekosistemine
yakışır tavır sergilemek bizim gövemiz. İstanbul’u sevmemiz, İstanbul bilinci yarabilmesini
adına güçlü bir yerel politika yaratmakla mümkün olabilir. Kültürün en üst
seviyede birleştirici ve iyileştirici gücünü ön planda tutuyoruz. Kültür ve sanat
zor zamanlarda sıkı sarılmamız ve sahip çıkmamız gereken en önemli araç” dedi.
BAKAN ERSOY: KALKINMANIN
TÜM BOYUTLARINI ETKİLER
Sorunu bilmek ile onun için harekete geçmenin çok farklı
konular olduğuna dikkat çeken Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy,
"Dönemin en güçlü devletlerinin bütün imkanları ile parçalamaya
çalıştıkları bu kutlu toprakların, imkansızlıkları inancı metanet ve
cesaretiyle aşarak bu yüce milletin ferdi olmaktan bir kez daha gurur
duyduğumuz ifade etmek istiyorum. Böylesi özel bir günde 2021 yılı kültür
zirvesi çatısı altından sizlerle bir arada olmakta derin bir memnuniyet
duyuyorum. Bu değerli birlikteliği birleşmiş kentler ve yerel yönetimler
teşkilatına ev sahipliğine gerçekleştiren İBB teşekkür ediyorum. Zirvenin
hedeflenen amaçlarına layıkıyla hizmet edecek sonuçlar vermesini de diliyorum.
Bu sayede insanlığın geleceğini şekillendirerek bir konu olan sürdürülebilir
kalkınmamanın ve kültür olgusunun bu bağlamdaki değer ve önemini daha iyi
anlaşılabileceğini yürekten inanıyorum. Katılımcılar bir konuyu bilmek ile o
konuda eyleme geçmek çok farklı şeylerdir. Birleşmiş Milletlere bağlı ola
ekonomik ve sosyal konseyin 2020’de gerçekleştiğini bir çalışmanın metninde bir
türün sürdürülebilir kalkınmayı yönlendireceği ve destekleyici olarak iki
koldan desteklendiği dikkate alınmalıdır deniyor. Yine kültürün toplum
genelinde sosyal ekonomik ve çevresel etkilerle birlikte kalkınma biçimde ciddi
bir göç olabileceği burada vurgulanıyor. Bunu da ekliyorlar. Kültür mirası
kültüre ve yaratıcı endüstrilerin sürdürülebilir kültürel turizm ve kültürel
alt yağı gelişmekte ola ülkelerde gelir yaratmada stratejik bir araç olarak
hizmet verebilir. Kültür endüstrilerin ekonomiye olan etkisini birazdan
Türkiye’ye örneği üzerinden kısaca değineceğim. Ama şimdi kültürün
sürdürülebilir kalkınma noktasındaki önemini biraz daha açmak istiyorum.
Ekonomiyi değindik, sosyal kalkınmayı biraz da ele alalın. Deniyor ki
sürdürülebilir gelişimi destekleyen kültür insan halkları temelli bir yaklaşımda
kültürel çeşitliliğe saygıyı sağlayabilir. Kültürel arası diyalogu
kolaylaştırabilir. Çatışmayı önleyebilir. Kulağa bugün insanlığı yüzleştiği
sorunlara açık ve net bir çözüm gibi geliyor. Sizlerin de bu düşüncede
olduğunuza inanıyorum. Son olarak şu ifadeyi de paylaşmak istiyorum: kültür
çapraz ve kesişen bir meseledir. Bu nedenle kalkınmanın tüm boyutlarını
etkiler" diye konuştu.
“GEREKEN ÖZENİ
GÖSTERMEK GEREKİR”
Kültürün ihtiyaçlar ve stratejik açıdan planlanması
gerektiğini belirten Ersoy, "Bununla birlikte kültürün sürdürülebilir
kalkınmadaki rolüne dikkat etmek gerekir. Süreçte de gereken özeni göstermek
gerekir. 2012’nin üzerinden 9 yıl geçmiş. O halde devletlerin Uluslarılar
kurumların teşkilatın bu gerçekler ışığında neler yaptıklarını ve çalışmaların
yeterliliğini sorgulanması gerekiyor. Eylül 2015’te 193 ülkenin imzasıyla
kabule dilen sürdürülebilir kalkınma için 2030 yılı gündemi bir anlam
taşıyorsa, orada belirlenen 17 tan sürdürülebilir kalınma amacına dair samimi
bir yaklaşım ve ulaşmak yılında kararlı bir duruş varsa buna da zorunluyuz.
Saygıdeğer misafirler sürdürülebilir kalkınmanın tanımına gelecek nesillerin
kendi ihtiyaçlarını karşılama becerilerinden ödün vermeden bugünün
ihtiyaçlarını karşılayan kalkınma olarak da tanımlanabilir. Bu tanımı açarken 3
temel faktör olarak; Çevre koruma, ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma
başlıkları ortaya konulmuştur. Baktığımızda bu 3 esas ayakta organik bir bağı
olan kültürün 4 faktör kimliği içinde hak ettiği özeni görmesi ciddiyetle ve
stratejik planlama içerisinde değerlendirmek gerekir" dedi.
“ÖZEL SEKTÖRÜN
KATKILARIYLA ÇÖZÜMLENDİRİLENSİNİ HEDEFLEDİK”
"Kültür bir milletin tüm varlığını kapsar. Maddi ve
manevi bütün değerler, ürünler, unsurlar bunun içindedir. Böylesi geniş bir
kapsamı göz ardı ederek sosyal kalkınmanın sağlanması mümkün değildir. Kültür
toplumsal gelişim ile birebir ilişkilidir toplumsal değişim kültürün gelişimini
sağladığı gibi kültürel yaklaşımlar etkinlikle ve ürünleri toplumun değişimini
tetikler. Toplumsal kurumların kurulmasını ve biçimlenmesini sağlar. Sosyal
kalkınmanın çarkları olan ekonomik toplumsal siyasal yapılarda bundan bağımsız
değiller. Aksine direkt ir bağlılık söz konusu. Çevrenin korunması ise çok
başlıklı çok detaylı bir konu. Biz Türkiye turizm stratejisi 2023 ve eylem
planında Türkiye’nin doğa kültürü, doğal ve tarihi değerlendiren konum kullanma
dengesi içinde faydalanması gerektiğine amaç ve kararlılığımızı vurguladık.
Ekoturizm, kırsal turizm ve agroturizm konularında kamu özel ve sivil toplum
ulusların bilgilendirilensini ve
turizmin yoğunlaştığı ortaya çıkan alt yapı ve çevre sorunlarının; yerel
yönetimler ve özel sektörün katkılarıyla çözümlendirilensini hedefledik. Hatta
buna bir adım daha attı."
“BİREYİ TOPLUMSAL KÜLTÜRE KAZANDIRIRSANIZ, KÜLTÜR O
DEĞERİ GELECEK NESİLLERE ÖĞRETMEYE DEVAM EDER”
"Son 3 yıldır, büyükşehir belediyelerine destek olarak
alt yapı çalışmaları yapıyoruz. Muğla Antalya bölgesinden bazı noktaları kültür
ve turizm bakanlığı olarak üstlendik. Önümüzdeki sezonu da tamamlayıp açacağız.
Turizm çevreden çevreyle kültürü bağımsız düşünemezsiniz. Şu da bir gerektir
ki; çevrenin korunması devletlerin kurumların çabasıyla sağlanacak bir konu
değildir. Küresel ölçekte karasal ekosistemleri okyanusları denizleri ve deniz
kaynaklarını korumak biyolojik çeşitlilik kaybını engellemek iklim değişikliği
ile mücadele etmek gibi başlıkların altında hepimiz eziliyoruz. Gerçek
kişilerin eylemlerini tüzel kişileri ancak bir yere kadar kontrol edebilir ve
zararı telafi edebilir. Hepimiz tecrübe ediyoruz ki gidişat ta pek iyi değil.
Bu gidişat tersine çevirmek insanı değiştirmekle mümkün olabiliyor. Çevreyi
korumak bir bilinçtir. Toplumsal bilinç kültürleme kavramı ile ifade edilen
bireyi yetiştirme ve eğitme kişilik gelişime yön verme sayesinde kazandırılır.
Siz bireyi toplumsal kültüre
kazandırırsanız, kültür o değeri gelecek nesillere öğretmeye devam eder."
“TÜRKİYE’NİN AYNI
DÖNEMDEKİ İHRACATI ÜZERİNDE BİR BÜYÜME GÖSTERMİŞTİR”
"Son olarak ekonomik büyüme faktörü var. Geleceğimiz
kurarken filiz üzerinden kültü parantezini de açıyoruz devletlerin ayrı ve
birlikte atacağı adımların merkezinde kültür endüstrilerinin yer alması doğa
bir sonuç olacaktır. Zira söz konusu değişikliklerin ekonomik ölçekte
geldikleri seviye ülke ekonomileri için ciddi bir pay teşkil ediyor. Kısa bir
Türkiye vereceğim. Özellikle bunu da ifade etmişti. Biz dünyanın durma
noktasında geldiği son 2 yıllık dönemin öncesinde 2009-2018 arasını kapsayan 10
yıllık süreçte kültür endüstrilerin Türkiye ekonomisine katkısını mercek altına
alan bir çalışma yaptık. Sonuçta söz konusu sektörlerin gücü ve önemini ciddi
bir şekilde gözler önüne serdik. Ülkenizde kültür endüstrilerinin yarattığı
ciro yüzde 100’ün üzerinde bir reel artış göstermiştir. Bu alandaki istihdam
ise yüzde 4.82oranıdna artmıştır. Türkiye’de kütür endüstrilerinin yurt için
hasılatı insan sağlı ve sosyal hizmet faaliyetleri mesleki bilimsel ve teknik
faaliyetler ile madencilik idari ve destek hizmet faaliyetlerine sunduğu
katkının üzerindedir. Telif haklarına
dayalı endüstrilerini toplam ihracatı bir önceki çalışma verilerine göre
yaklaşık 9,3 milyar dolar iken 2018 yılında bu rakam 12 milyar dolar seviyesine
yükselmişti. Bu yüzde 29,4 oranında artarak karlılık geliyor toplam ihracatı
yüzde 24,47 oranında artmıştır. Buna göre 2009-2018 arası 10 yıllık verilerle
birlikte telif haklarına dayalı endüstrilerin ihracatı Türkiye’nin aynı
dönemdeki ihracatı üzerinde bir büyüme göstermiştir. Telif haklarına dayalı
endüstrilerin ihracatının Türkiye’deki toplam ihracatı içindeki payı da 2011’de
yüzde 6,82 iken; 2018’de yüzde 7,14’e yükselmiştir" dedi.