Getirilen düzenlemenin küçük esnafı rahatlatmayacağını ifade
ederek sözlerine başlayan Sındır, “Uzun zamandır ilk defa Gelir İdaresi
Başkanlığı tarafından bir bilgi notu ve etki analizi sunuldu. Madde 1, 5, 6 ve
7'yle ilgili düzenlemelerin etki analizine baktığınızda 835 bin 488 mükellefi
ilgilendirdiği belirtiliyor. Bu mükellefler, basit usulle vergilendirilen küçük
esnaf; berber, kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, marangoz, kaportacı, lastikçi,
tornacı, çay ocağı işleticisi, terzi, tamirci, taksici, dolmuşçu ve benzeri.
Ticari kazançlarının gelir vergisinden istisna edilmesi ve bu mükelleflerin
yıllık gelir vergisi beyanname verme yükümlülüklerinin kaldırılması
öngörülüyor. Ancak etki analizinde hepsi 235 milyon liralık bir vergi kaybı
etkisinden bahsediliyor. Dolayısıyla küçük esnaf başına bunu bölerseniz
ortalaması 281 liraya tekabül ediyor. Diğer bir deyişle küçük esnafa yıllık 281
liralık bir rahatlama getiriliyor. Küçük esnaf getirilen bu düzenlemeyle
rahatlamayacağı, içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan ve yok oluş sürecinden
kurtaramayacağı maalesef ortada.” dedi.
“ÇİFTÇİ BAŞINA
ORTALAMA 200 LİRALIK BİR İSTİSNA!”
Çiftçilerle ilgili yapılan düzenlemeleri de eleştirerek sözlerine
devam den Sındır, “çiftçilere yapılan destekleme ödemelerinin gelir vergisinden
istisna edilmesiyle 600 milyon lira vergi kaybı oluşacağı söyleniyor. 3 milyon
mükelleften yani çiftçiden bahsediliyor, onu da böldüğümüzde çiftçi başına
ortalama 200 liralık bir istisna söz konusu. Özetle çiftçi başına yıllık 200
liralık bir fayda, dolayısıyla vergi kaybı söz konusu. Destekleme ödemelerinden
vergi alınmaması tabii ki uzun zamandır ısrarla dile getirdiğimiz olması
gereken bir düzenleme. Lakin Ziraat Bankası üzerinden ödenmesi gereken tarımsal
destekleme ödemesi çiftçiye daha ödenmeden, çiftçinin elektrik veya su borcu
varsa bunlara mahsuben, üretimde kullanılamadan kesiliyor, gasp ediliyor.
Bununla ilgili kanun düzenlemelerini de, bütün itirazlarımıza rağmen, yine
sizin iktidarınız getirdi. Vergide iyi, doğru bir şey yapıyorsunuz; evet, bu
konuyu istisna olarak getiriyorsunuz ama öbür taraftan çiftçinin daha eline
geçmeden elektrik veya su borcunu mahsup ediyorum deyip kesip alıyorsunuz.
Peki, destekleme ödemesi daha eline geçmeden yapılan bu kesinti, çiftçinin
borçlarına, çiftçiye bir rahatlık getirecek mi? Bu ne perhiz bu ne lahana
turşusu. Tarımsal desteklemelerden vergiyi kesmekle iş bitiyor mu? Yetiyor mu?
Mesela çiftçinin kullandığı mazottan ÖTV'yi niye kaldırmıyoruz? Yatlara satılan
mazottan ÖTV alınmıyor ama çiftçinin üretimde kullandığı mazottan ÖTV vergisi
alınıyor. Bu o kadar ciddi bir rakam ki "tarımsal destekleme" adı
altında bir yıl içerisinde verilen toplam desteğin neredeyse tamamı kadar mazottan
ÖTV vergisi alınıyor. Çiftçinin bir cebinden "Sana destek veriyorum"
derken öbür cebinden onu vergi olarak geri almış oluyorsunuz.” dedi.
“ÜRETİCİLERE 211
MİLYAR LİRA EKSİK ÖDEME YAPILDI”
Türkiye’nin dört bir yanında yanlış tarım politikaları nedeniyle
çiftçilerin traktörüne, tarlasına haciz konulduğunu ifade eden Sındır,
“iktidarınızda çıkardığınız tarım kanunu, bizim de destek verdiğimiz bir temel
kanundu. Bu kanunun 21'inci maddesi, üreticilere desteğin gayri safi yurtiçi
hasılanın yüzde 1'inden az olamayacağını söyler, 2020'de bırakın bu yüzde
1'ini, yüzde 0,39’u ancak bütçeye konuldu ki daha halen önemli bir kısmı da
ödenmedi. Son on dört yılda kanun gereği çiftçiye yapılması gereken destekleme
ödemesi toplam 376 milyar lira olması gerekirken, bugüne kadar ödenen toplam
165 milyar lira, yani 211 milyar lira eksik ödeme yapılmış. Çiftçimiz
devletinden alacaklı durumda. Neden ödenmiyor? Bir yandan çiftçi başına
yaklaşık 100 bin lira borçlusun, bu düzenleme ile çiftçi başına hepsi topu 200
liralık bir istisnadan bahsediyorsun! Diğer yandan, örneğin 2021 yılında, mazot
ve gübre desteği 229 milyon lira azaltıldı, hayvancılık destekleri 558 milyon
lira düşürüldü, arz açığımızın olduğu ürünlere olan destekler 252 milyar lira
geriledi. Bugün burada 600 milyon liralık bir vergi kaybından bahsediyoruz.
Düzenlemenin çiftçiye rahat bir nefes aldıracak bir düzenleme olmadığı apaçık
ortada” dedi.
“ÇİFTÇİNİN BORCU TAM
83 KAT ARTTI”
Üreticilerin artan bir borç yükü altında üretimden
koparıldığının altını çizen Sındır, “2002 yılında çiftçilerimizin borcu 2,4
milyar liraydı. Bugün çiftçilerimizin borcu 2021 yılı temmuz ayında; kamu
bankalarına 111,7 milyar, özel bankalara 37 milyar, Tarım Kredi
Kooperatiflerine de 11 milyar lira olmak üzere 160 milyar liraya ulaştı. Yani
2002'ye göre çiftçi borcu, resmi rakamlara göre 67 kat arttı. Tabii, bayilere
olan borç bunun içinde yok, akaryakıt istasyonlarına yaptığı veresiye
ödemelerle ilgili borçlar bunun içerisinde yok, tefeciye elini kolunu
kaptırmış, bunun içerisinde yok. Toplamda borcun 200 milyar lira olduğunu
varsayarsak 2002'ye göre çiftçinin borcu tam 83 kat artmış durumda. Sayın
Cumhurbaşkanı "Asgari ücret 16 kat arttı." diyordu ya, işte, çiftçi
borcu da 83 kat artmış. Öbür taraftan bakıyorsunuz, bu çiftçi borçları dışında
yine iktidarınızda vatandaşın borcu 2002'de 6,9 milyar lira iken 2021'de 24
Eylül itibarıyla 954 milyar liraya ulaşmış yani 139 kat artmış. Hani asgari
ücret 16 kat artmıştı ya vatandaşın borcu 139 kat artmış. Eğer çiftçilerimizi
ve esnafımızı rahatlatmak istiyorsanız, bankalara olan borçlarının faizlerini
silelim ve borç anaparasını uzun vadeye yayalım ve, borç sıkıntısından
kurtaralım ve hiç olmazsa çiftçimiz, esnafımız önünü görsün.” dedi.
Getirilen düzenlemenin ne çiftçiye ne esnafa ne de vatandaşa
rahat bir nefes aldırmayacağını vurgulayarak sözlerini sonlandıran Sındır şöyle
konuştu: “tarımsal üretimle ilgili 83 milyar dolar ihracata karşılık 114 milyar
dolar ithalat yapmışız. Tarım ürünlerinde 31 milyar dolar net dış ticaret
açığımız oluşmuş ki bitkisel ürünlerde 5,6 kat, hayvancılıkta 17 kat artmış
ithalatımız. Bu düzenleme yönetilemeyen pandemi, yüksek kur, ağır vergiler,
zamlar, artan girdiler ve yüksek enflasyon altında ezilen esnafımız da
çiftçimiz de vatandaşlarımız da ekonomisini doğrultamaz. Bu düzenleme ülke
ekonomisine de, üretime de, yatırıma da, doğrudan yatırıma da, istihdam yaratan
yatırıma da katkı sağlamaz, vergi adaleti getirmez.”