Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Seçim gecesi Genel Merkez’e davet ettik, gelmedi" sözlerini sert bir dille reddeden Muharrem İnce, “Bu hayatımda gördüğüm en büyük siyasi yalandır. Böyle bir davet olmadı. Bunu kim söylüyorsa yalan söylüyor” dedi.
Milliyet'ten
Tunca Bengin'e konuşan Muharrem İnce ile söyleşisi şöyle:
Muharrem
İnce anlatıyor:
“Ortanın
solunun 2020 versiyonu gibi yepyeni bir vizyon ortaya koyması gereken CHP, şu
anda kısır çekişmelerle günü kurtarma derdinde. Oysa özgüveni yüksek bir parti
olması lazım. Erzurum, Konya, Trabzon, Diyarbakır büyükşehir belediye
başkanlıklarını alabiliriz iddiası olan bir parti. Bu iddiayı ortaya koyması
lazım. Ve gençler, kadınlar bağı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde gençlerle o bağı
kurduğumuzu düşünüyorum. Gençlerle, Kürtlerle, kadınlarla, Cumhurbaşkanlığı
seçiminde el sıkıştık. Bu el sıkışmayı, kucaklaştırmaya dönüştürebiliriz. Bunun
için de partinin bir yenileşmeye ihtiyacı var. Yeni bir lidere, yeni kadrolara,
yeni söyleme, yeni iddialara ihtiyacı var.”
- Olağanüstü
kurultay girişimi sürecinde yaşananlar malum. Ama Kemal Bey şimdilerde “Bana
bir felsefi derinlik gösterirseniz, bırakın kurultayı, yarın sabah koltuğu terk
ederim” dedi?
“Bu da yeni bir
kriter çıktı. Dünyada böyle bir kriter yok. Ee, ne yapacağız şimdi? Altı oktan
vazgeçip yeni bir felsefi akım mı oluşturacağız? Bu ipe un sermek. Nedir yani,
ne yapacağız? Yeni bir altı ok mu yazacağız? Bizim geçmişimiz, birikimimiz
belli. Bütün değişimler sancılı olur. Bu mutlaka olacak, süreç biraz uzuyor
sadece. Ama ben bu değişimden sadece lideri değil, yönetim anlayışını da
kastediyorum. Kuralların hakim olduğu bir parti olmalıyız. Mesela son
milletvekili seçiminde 81 vilayetin hiçbirinde ön seçim olmadı. Bu
kuralsızlıktır, istediğin zaman yapıyorsun, istediğin zaman yapmıyorsun.
Türkiye’de demokrasi isteyen bir CHP önce kendi içinde demokrasiyi yaşamalıdır,
örnek olmalıdır. Bakın benim partimin içinde demokrasi var, Türkiye de böyle
olacak diyebilmelidir. Yani Erdoğan’ı eleştiren, onun için tweet atan birisinin
kapısına sabah 05.00’te polis geliyor, CHP yönetimini eleştiren bir kurultay
delegesi de disipline gönderiliyor. Fark ne? Arada bir fark yok.”
- Yani şu an CHP’de
demokrasi yok?
“O cümleyi öyle
kurarsak olmaz tabii ki. Yani benzememeliyiz. Türkiye’de 16 yılda demokrasiden
uzaklaşılmasından CHP de nasibini aldı. Türkiye demokrasiden uzaklaştıkça, CHP
de parti içi demokrasiden uzaklaşıyor.”
- Yerel seçimlerin
bazıları, özellikle de CHP lideri için veda seçimi olduğu iddiaları da var?
“Ben Sayın Genel
Başkan’ın ve MYK’nın, Parti Meclisi’nin başarılı olması için elimden geleni
yapacağım. Aman başarısız olsunlar, sıra bana gelsin, o benim düşüncem olamaz.
Ben partiliyim. Yani ben başarısız olsunlar diye kenarda durmam, başarılı
olmaları için elimden geleni yaparım. Önce Türkiye, sonra CHP, sonra ben...”
‘Davet olmadı’
İnce denilince,
öncelikli konular arasında elbette ki seçim gecesi yaşananlar ve kurultay
çıkışı nedeniyle kendisine karşı güven sarsılması iddiaları da var. Çünkü “Seçim
gecesi Genel Merkez’e davet ettik, gelmedi” gibi gelişmeler söz konusu. İnce,
yanıtlıyor:
“Bıktım bunlara cevap vermekten. Bakın o gece çıkıp konuşsaydım da o zaman bir cümlemi alacaklardı, ona takılacaklardı, beni itibarsızlaştırmak için. Bana 15 milyon oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum: Bu oyunun parçası olmayın; birincisi bu. İkincisi, seçim sonuçları Genel Merkez’de, benim elimde veri yok. Televizyonlar kaybettiğimizi, Genel Başkan Yardımcısı ikinci tura kaldığını söylüyor. Ben çıkıp da ne diyecektim? Bir diğeri Sayın Genel Başkanım seçim gecesi beni davet etmiş, ben gitmemişim. Bu hayatımda gördüğüm en büyük siyasi yalandır. Bundan daha büyük bir yalan görmedim. Böyle bir davet olmadı. Bunu kim söylüyorsa yalan söylüyor. Artı, o gece için partinin yöneticileriyle şöyle kararlaştırmıştık; Buna Bülent Tezcan, Engin Altay, Yaşar Tüzün dahil. Dedik ki seçim 2. tura kalır, yakasındaki rozeti çıkarmış, Türk bayrağı takmış birisi olarak seçim sonuçlarını Genel Merkez’de izlersem 2. turda SP’liden, İYİ Parti’liden, MHP’liden oy isteyemeyiz. O gerekçeyle bir otele gittik. Bu benim görüşüm değildi. Bir konsensüs sonucu ikinci turu düşünerek otele gittik.”
- Bunlar biliniyorsa
böyle sözler nasıl söyleniyor?
“Ben bunu Genel
Başkan’ın ağzından duymadım. Parti Meclisi’nde konuşulanlar diye haber yapıldı.
Ben ağzından böyle bir laf duymadım.”
- Yalanlama da
olmadı ama?
“Bilemiyorum. Bu
haberi yapan, yaptıran, söyleyen dünyanın en büyük yalancısıdır. Kim söylüyorsa...
Böyle bir davet olmadı. Böyle bir davetin olduğunu ispatlasınlar siyaseti
bırakırım.”
- Amaç ne? Ne
yapılmak isteniyor?
“Amaç Çankaya,
Bakırköy, Şişli, Beşiktaş... Buralara razı, mutlu bir azınlık var partide. Bu
mutlu azınlık koltuklarını terk etmek istemiyor. Muharrem İnce gelince taşların
yerinden oynayacağını biliyorlar; olay bu.”
‘İSTANBUL’A HEVESLİ
OLANLAR ADAY OLSUN’
“İstanbul’u alan
Cumhurbaşkanlığını alır” çıkışının ardından “İnce, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı’na adaylık için yeşil ışık yaktı” yorumları konusunda İnce
düşüncelerini şöyle aktarıyor: “Ben bir siyasi öngörüde bulundum. Yani 25
yıldır İstanbul’u yöneten AKP’nin elinden CHP’nin adayı burayı alırsa, o çok
güçlü bir figür olur, ben onu söylemeye çalıştım.”
- Partiniz derse ki
biz sizi aday göstermek istiyoruz? Muharrem İnce buna evet der mi?
“Ben Cumhurbaşkanı
adayı olmak istiyorum.”
- Dediğinize göre bu
da o yolu açmıyor mu?
“Bir başka arkadaşım
da kazanabilir. Muharrem İnce’den ibaret değil ki CHP... Ben onu genel olarak
söyledim. Bir başka arkadaşımız da pekâlâ İstanbul Büyükşehir’e aday olabilir,
kazanabilir. Kazanırsa, 2018’in Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’den çok daha
güçlü bir figür olabilir. Ben onu söylemek istedim.”
- Bu “Kesinlikle
İstanbul’a aday olmam” anlamında mı?
“Siyasette böyle
kesinlikle olurum olmam, ben öyle cümleleri kurmaktansa, diyorum ki CHP’nin
genel başkanı Cumhurbaşkanı adayı olmalıdır. Onun için, genel başkan olmak ve
bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanmak istiyorum. Partimizde
İstanbul Büyükşehir’e hevesli yöneticiler, milletvekilleri var. Bunlar
olabilirler, seçimi kazanırlarsa da en az benim kadar güçlü bir figür olurlar.
Pekâlâ Cumhurbaşkanı adayı da olabilirler.”
- Varsayalım bir
başka CHP’li İstanbul’u kazandı. Cumhurbaşkanı adayı olma iddianız devam mı
edecek?
“Tabii devam
ettiririm, koyarız 1 milyon 250 bin üyenin önüne sandığı, kim çıkarsa o
olur...”
‘Taktik hata
yapmadım’
Tabii son sözler
de bu yaşananların yerel seçimlerde sandığa etkisinin olup olmayacağı üzerine...
“Mutlaka olacaktır diyen İnce, devam ediyor:
“Sorumlusu ben
değilim ki. Ben mitinglere devam edecektim. Hakkari’den başlayacaktım,
Türkiye’de 950 ilçeye gidecektim. Mitinglerimi yapacaktım, o rüzgârı hiç
dağıtmayacaktım.”
- Niye yapmadınız?
Hatta “İnce dediği gibi yapıp 81 ili dolaşsaydı zaten genel başkanlık
kendiliğinden gelecekti” deniliyor?
“Bunu söyleyenler
siyaseti bilmeyen insanlar. Nereye gideceksiniz? Bu sefer partiyle aranızda
sorun çakardı. İl sizi karşılardı, karşılamazdı, genel merkezden baskı
yapılırdı. Bir sürü sorun çıkardı. Bunlar siyaseti bilmeyen insanların
uydurmaları. Genel başkan olarak gitmek başka bir şey, sıradan birisi olarak
gitmek başka bir şey.”
- 15 milyon oy almış
bir Cumhurbaşkanı adayı olarak gidecektiniz?
“O geçmiş, seçim
bitmiş, Cumhurbaşkanı seçilememişsiniz. Siz 2018’in Cumhurbaşkanı adayısınız.
Nereye gideceksiniz, genel merkez baskı kurar oraya...”
- Peki, hiç taktik
hata yaptığınızı düşündünüz mü?
“Hayır. Ben uyarı görevimi yaptığımı düşünüyorum. İnsanlara bu değişimi sağlayalım, sağlayamazsak durum kötü dedim, ben üzerimden sorumluluğu attım. Hiçbir taktik hatamın olduğunu düşünmüyorum...
”‘DEĞİŞİM İSTEĞİNİ
DİLE GETİRMEK SUÇ MU?’
Yönetimi koltuk
sevdalısı olmakla eleştiren İnce, aynı eleştirilerin çevresindeki insanlar için
de yapıldığını, hatta “kurultay sürecini başlatmak için gaza getirildiğine”
dönük iddialar olduğunu anımsattığımda da hafiften sinirlenerek, devam ediyor:
“Olur mu böyle bir
şey? Yeni bir durum olmuş. Cumhurbaşkanı adayı yüzde 31, CHP 22.5 almış. 4
milyon fazla oy almış, 4 milyon. Sadece İstanbul’da 920 bin fazla oy almış.
İstanbul’da Cumhurbaşkanlığı oyu CHP’nin oyundan yüzde 10 fazla, Ankara’da
yüzde 10 fazla, İzmir’de yüzde 13 fazla. Partinin oyu Cumhurbaşkanlığı oyuna
eşit olsa, 50 milletvekili fazla çıkarıyoruz. Diyarbakır’dan, Erzincan’dan,
Aksaray’dan milletvekili çıkarıyoruz. 194 milletvekili olacak yani. Bu yeni durumda
tabanda bir değişim isteği varsa bunu dile getirmek suç mu? Neden gaza gelmek
olsun yani? Artı bir şey daha var; ben diyorum ki bu yeni durumda CHP’nin genel
başkanı Cumhurbaşkanı adayı olmaya mecburdur. Bu seçimde olmadı genel başkan.
Gelecek seçimde olacak mı? Büyük olasılıkla olmayacak. O zaman olacak birisi
gelmelidir diyorum.
- Tersi durum
olsaydı siz ne yapardınız?
“Ona devrederdim.
Partiden 8 puan fazla oy almış birine devrederdim partiyi. 41 yıl sonra CHP 30
bandını geçmişse, ben ona devrederdim.