Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR – İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Deprem ve Dirençli Kentler’ konferansı düzenlendi.İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen konferansın konuğu Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür oldu.Konferansa Soyer ve Görür’ün yanı sıra; Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, Köy-Koop Birliği Başkanı Neptün Soyer ile çok sayıda vatandaş katıldı.SOYER: DEPREMDE ÖLMEK, ASLA KADER DEĞİLDİRKentlerin en önemli meselesinin dirençli kentler olması gerektiğini vurgulayan Başkan Soyer, “Sadece İzmir’in değil tüm kentlerin en temel meselesi dirençli kentler yaratmak. Bunun dışındaki her şey sonradan gelir. En önemli şey dirençli kentler yaratmak olmalı. Sizlerin vereceği konferans bizler için oldukça önemli. Katılımınız adına tüm İzmirliler adına teşekkür ederim. 30 Ekim 2020'de İzmir'de yaşadığımız deprem, hepimizin hayatında derin izler bıraktı. Kaybettiğimiz 117 canımızın acısı, hala ilk günkü gibi taze. Yaşadığımız felaketler, yuvamız olan şehirlerin afetlere karşı dirençli olmasının ne kadar zaruri olduğunu gösteriyor. Çünkü depremde ölmek, asla kader değildir. Yaşadığımız kayıpların gerçek ve yegâne sebebi, zamanında alınmayan önlemlerdir” diye konuştu.“TOPLAMDA 94 BİN 773 YAPININ ENVANTERİNİ ÇIKARDIK”94 bin 773 yapının envanterini çıkardıklarını söyleyen Soyer, “İzmir'de 30 Ekim Depremi'nin hemen ardından, bir daha kimsenin yüreğine sevdiğinin acısı düşmesin, hiç kimsenin ocağı sönmesin diye İzmir Depremi Ortak Akıl Buluşması'nı gerçekleştirdik. Tıpkı bugün olduğu gibi omuz omuza vererek, içinde yaşadığımız kenti dirençli hale getirmenin yollarını aradık. 14 üniversite, 25 kamu kurumu, 38 STK, meslek odası ve 29 belediyeden oluşan katılımcılarımızla aldığımız kararlar neticesinde Deprem Eylem Planımız şekillendi. Büyük bir kararlılıkla uyguladığımız Deprem Eylem Planımız şu başlıklar üzerinde yükseliyor: Yapı stoğu envanteri çalışmalarımız, depremsellik ve mikro bölgeleme araştırmalarımız ve elbette kentsel dönüşüm. İnşaat Mühendisleri Odası ile birlikte hayata geçirdiğimiz yapı envanteri ve bina kimlik belgesi çalışmalarımız sayesinde İzmirlilerin yaşadıkları binalar hakkında kapsamlı bilgilere erişimini sağladık. Projemize depremden en çok etkilenen, Bayraklı ve Bornova'da başladık. Ve toplamda 94 bin 773 yapının envanterini çıkardık. İzmirliler artık bizizmir.com adresi üzerinden bir tıkla, oturdukları binaların deprem mevzuatına uygunluğu, ruhsat ve proje bilgileri gibi önemli verilere ulaşabiliyor” dedi.“PROJEYİ 2024 İÇİNDE TAMAMLIYORUZ”Mikro bölgeleme çalışmalarından da bahseden Soyer, “Diğer yandan mikro bölgeleme yöntemiyle Bayraklı, Bornova ve Konak ilçelerimizde zemin etüdü çalışmalarına başladık. Kentimizdeki yapıların güvenliğini sağlayacak bu projeyi 2024 içinde tamamlıyoruz. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü birlikteliğiyle yürüttüğümüz İzmir Depremsellik ve Tsunami Araştırma Projesi ile yalnızca şehrimizin değil, komşu illerin de deprem risklerini en ince ayrıntısına kadar incelediğimiz bir süreci başlattık. İzmir'le birlikte, Aydın ve Manisa'nın bir bölümünü de içine alan büyük bir alanın deprem riskini modelliyoruz. Elde edilen veriler, kentimizin afetlere karşı dirençli yapısını güçlendirmek için temel oluşturacak. İzmir’in gelecekte nereye, nasıl yapılaşması gerektiğini tespit ediyor, bu doğrultuda gerekli olan bilimsel verileri büyük bir titizlikle topluyoruz. Bu çalışmalarımızın bir çıktısı olarak, İzmir’in dirençli kimliğini güçlendiren örnek bir yapı doğdu: Ege Şehir Laboratuvarı. Bu laboratuvar, zemin ve yapı malzemelerinin fiziksel özelliklerini belirleyerek, kentsel dönüşüm projelerimizde en üst düzey güvenliği sağlıyor” şeklinde konuştu.“KİMSENİN AHINI ALMADAN…”İzmir’de kimsenin ahını almadan kentsel dönüşüm çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Soyer, “Bizim kentsel dönüşümden anladığımız, yalnızca eski binaların yıkılarak yenilenmesi değil. Bizim amacımız İzmir’in herkesin güvenle nefes alıp verdiği bir yuvaya dönüşmesi. Bu amacımıza ulaşmak için, 6 bölgede toplam 248 hektarlık alanda, vatandaşla yüzde yüz uzlaşma sağlayarak, yerinde dönüşüm ilkesi ile çalışmalarımızı sürdürdük. Uzundere’de 817, Örnekköy’de 333 olmak üzere toplam 1150 bağımsız birimin anahtar teslimlerini yaptık. Kimsenin ahını almadan gerçekleştirdiğimiz kentsel dönüşüm hamlemizle, yaklaşık 820 bin metrekare inşaat alanında, toplamda 5 bin 600 bağımsız bölümün inşaatını yapıyoruz” ifadelerini kulandı.“RANT ODAKLI POLİTİKALARLA, HALKIMIZIN CANINI HİÇE SAYDILAR”Rant için değil, halk için bir kentsel dönüşüm seferberliği başlatıldığının altını çizen Soyer, “Geçtiğimiz yıl, 6 Şubat'ta tarifi kelimelerle mümkün olmayan bir felaket yaşadık. On binlerce canımızı yitirdik. Yüz binlerce vatandaşımız depremde evlerini, yakınlarını kaybetti. Depremin etkilendiği bazı bölgeler adeta haritadan silindi. Bu felaket, dirençli kentler inşa etmenin, ülke gündemini meşgul eden tüm politikalardan çok daha öncelikli ve yaşamsal olduğunu, bir kez daha gösterdi. Yazık ki 22 yıldır bu ülkeyi yönetenlerin tek derdi koltuklarında oturmaya devam etmek. 22 yıl boyunca teşvik ettikleri rant odaklı politikalarla, halkımızın canını hiçe saydılar. On binlerce canımızın altında kaldığı yapıları inşa edenleri, bırakın en ağır cezaları vermeyi, yargılamadılar bile! İnsanlar hala çadırlarda yaşarken, bütün ailesini, yuvasını, yurdunu kaybeden insanların karşısına çıkıp, utanmadan diyorlar ki... "Bize oy vermezseniz, böyle olur." Acının siyaseti olur mu? Çocuklarını yitiren ana babaların, yetim kalan çocukların üzerinden siyaset yapılır mı? Biz İzmir'de bu yönetim anlayışının tam tersini yapmaya söz verdik. Bu güzel şehri afetlere karşı dirençli hale getirmeye, İzmirlileri güvenli ve sağlıklı yaşam alanlarına kavuşturmaya odaklandık. Kimsenin yüreğine bir daha sevdiğinin acısı düşmesin diye, olanca gücümüzle çalıştık. Yürüttüğümüz tüm çalışmalar, afet risklerini azaltmayı, can ve mal kaybını en aza indirmeyi amaçlıyor. Rant için değil, halk için başlattığımız kentsel dönüşüm seferberliğimiz ile İzmirlilerin güvenli konutlara sahip olması en büyük önceliğimiz” dedi.“PARTİ, DİN, İNANÇ GÖZETMEDİK”Deprem sonrası belediyenin tüm imkanlarını seferber ettiklerini ifade eden Soyer, 6 Şubat sonrasında Belediyemizin kurumsal gücüyle yıkılan kentlerin ayağa kalkmasına yardımcı olmak için canla başla çalıştık. Başlattığımız Bir Kira Bir Yuva hareketiyle, İzmir dayanışmasını büyüttük. Evsiz kalan yurttaşlarımızı, sıcak yuvalarla buluşturduk. 85 milyon bütün Türkiye'nin yüreğini dağlayan bu yarayı sarmak için birbirimize sımsıkı kenetlendik. İlk andan itibaren, arama kurtarma ve tıbbi yardım ekiplerimizi, insani yardım malzemelerimizi bölgeye sevk ettik. Tüm gücümüzle afetzede kardeşlerimizin yanında olduk. Kardeş şehrimiz olan Osmaniye'ye, Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş’a destek olduk. Belediyemizin tüm imkanlarını seferber ederek depremzedeler için barınma, beslenme, sağlık ve psikolojik destek hizmetleri sunduk. Parti, din, inanç gözetmedik. Bir elin verdiğini öbür el duyurmadan gece gündüz çalıştık. Yaşanan bu tarifsiz acıyı bir nebze olsun hafifletebildiysek ne mutlu bize” ifadelerini kullandı.“HEPİMİZİN EN TEMEL ÖDEVİ BUDUR”Soyer son olarak ise, “Afetlere dirençli kentler inşa etmek, başta merkezi yönetim olmak üzere yerel yönetimlerin, meslek odalarının, akademinin, STK’ların, yani bir bütün olarak tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Hepimizin en temel ödevi budur. Yıllardır her platformda hükümeti, yerel yönetimleri ve toplumumuzu afetlere karşı uyaran saygıdeğer hocalarımızın, değerli bilim insanlarımızın önünde saygıyla eğiliyorum. Sizlerin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz bu buluşma, geleceğin dirençli kentlerine ışık tutacak. Sizlerin rehberliği, bu yolda bizim için paha biçilemez bir kaynaktır. Biliyoruz ki afet risklerine karşı koymak için bilimin ışığında ilerlememiz, İzmir'in ve ülkemizin güvenliği için en sağlam temeldir. İzmir'in gücü, birlikteliğimizde ve dayanışmamızdadır. Doğayla uyumlu ve dirençli kentler inşa etmek için ülkemizin her bir köşesine, belediye başkanı olarak geçirdiğim sürede edindiğim tecrübeleri aktarmak için çaba göstereceğim. İzmir’de başlattığımız hikâyenin de takipçisi olacağım. Çünkü benim için İzmirlilerin ve bu ülkede yaşayan her bir yurttaşımızın güvenliği, her türlü makamdan daha kıymetlidir” diye konuştu.NACİ GÖRÜR: İZMİR'DE ÇOK DEĞERLİ BİR ÇALIŞMA YAPILIYORDepremlerin milyonlarca yıl daha devam edeceğini söyleyen Görür, “Şu an İzmir'de çok değerli bir çalışma yapılıyor. Bu çalışma dirençli İzmir için önceden yapılması gereken bir altyapı. Bu çalışma bittikten sonra eşzamanlı çalışmalar ile umarım ki İzmir dirençli bir kent haline gelecektir. Depremler bu coğrafyada 13,6 milyon sene önce mekanizmaları kurularak yaratılarak başladı. 13,6 milyon seneden beri bu topraklarda depremler olabilmekte. Hiç kuşkunuz olmasın milyonlarca sene daha devam edecektir. Böyle bir coğrafyada yurt edinmişiz, topraklarımız var. Topraklarımızın yüzde 90'ına yakını canlı faylarla kesilmiş vaziyette. Bu canlı fayların her birinin kendine özgü karakteri var. Her biri ne kadar büyüklükte deprem üretir, nasıl, ne zaman üretir, ürettiğinde nereyi nasıl etkiler, bölgede depremin şiddeti ne olur, bunların hepsi fayların özelliğine bağlı. Bizim yönetimimiz ve yapılanmamız ile hiç ilgisi yok. Yer yuvarının altındaki dinamikler yer üzerinde Türkler, Araplar, Avrupalılar mı yaşıyor, evleri sağlam mı bilmez. Faylar deprem ürettiği zaman kendi güçleri ile ve o bölgenin karakteristikleri ile etki eder, üstündeki yapılar kendi özellikleri ile uyumluysa onu belirli ölçüde tolere eder. Eğer zıtlaşmış, yanlış ve ters şeyler yapılmışsa gözünün yaşına bakmadan yıkar. O bölgede yaşayan insanları öldürür. Depremlerin hiçbir toleransı, seçeneği bu konuda yok” dedi.“RANT KAYGISIYLA SİYASİ NEDENLERLE BİZ KENTLERİMİZİ BÜYÜTMÜŞÜZ”Kentlerin yer altı özelliklerine göre değil de, rant ve siyasi nedenlerle büyüdüğünü söyleyen Görür, “Biz yeryüzünde yaşayan insanlar olarak bu bölgeyi yaşam yeri ilan ettiysek, burada yaşıyorsak İzmir'de yapacağımız her yapıyı, yolu, tüneli, barajı aklınıza gelen tüm mühendislik yapıları yer altının dinamikleri, karakteristikleri ile uygun barışık yapmak zorundayız. Yapmadığımız zaman eninde sonunda yıkılır ve bizde sonuçlarını görürüz. İnşaat Mühendislerimiz, mimarlarımız ya da kent yöneticilerimiz ya da kent mimarlarımız... Her şeyden önce kendi usullerine göre ne yapıyorlarsa elbette yapacaklardır ancak yerin dinamiklerini ve özelliklerini bilerek ihmal etmeyerek onlarla barışık ve uyum için yapmak zorundadırlar. Bugüne kadar Türkiye'de kentlerin gelişimi maalesef bu düşüncelerin dışında olmuştur. Ya gecekondu mantığıyla ya da bir yere göç vasıtası ile ya da herhangi bir bölgede rant kaygısıyla siyasi nedenlerle biz kentlerimizi büyütmüşüz. Kentlerimizi öyle büyümüş ki yer altı özelliklerine uyum halinde değil, rant ve siyaset gibi kaygılarla yapmışız. Bugün kendi yaptığımız hataların altında eziliyoruz, telef oluyoruz. Bunu da düzeltmeye korkuyoruz. Ancak bir yerden taş almak zorundayız. Tıpkı İzmir'in yaptığı gibi... Bir yerden başlıyoruz. Umarım bu başlangıç gerekeni yapar ve bundan sonraki siyasi anlayış ve yönetim bunu devam ettirir ve İzmir deprem dirençli kente dönüşür” diye konuştu.“DEPREMLERİN AFET BOYUTUNA ÇIKMASI BİZİM HATALARIMIZDIR”Depremin afet boyutuna çıkmasının utanılacak bir şey olduğunu belirten Görür, “Depreme dirençli kent demek, deprem geldiği zaman depremi minimum hasarla atlatan kent demektir. Elbetteki büyük depremlerde kentlerde hasarlar görülür. Ancak bunların afet boyutuna çıkması bizim hatalarımızdır. Bu da bizim açımızdan utanılacak bir şeydir. Biz her büyük depremde on binler, 50 binler veremeyiz. Bunu dünyada kabul etmez. Ayın ve bilimle yönetilen ülkelerde depremlerin bu kadar hasar verdiği ülkelere bakış son derece çarpıktır. O ülke kokuşmuş tevessül etmiş bir ülkedir. Siz bir gece 50 bin insanı toprağa gömüyorsanız şapkanızı önünüze koyu düşünmeniz lazım” ifadelerini kullandı.“‘MARAŞ'A DİKKAT EDİN’ DİYE DİYE DİLİMİZDE TÜY BİTTİ”Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremin olacağını önceden söylediğini belirten Görür, “Maraş depremi ‘geliyorum’ diyen biri depremdi. Siz hayatınızda hiç deprem duymamışsanız bir anda deprem gelir ve gafil avlanırsınız. Ancak gafil avlanmamanız lazım. Bu depremin gelişi yıllar önceden söylendi. Biz Marmara depremini konuşurken medya bize 'Marmara'da deprem diyorsunuz başka nerede deprem bekliyorsunuz' diye sorsalardı; ilk cevabımız Maraş olurdu. Her fırsatta ‘Maraş'a dikkat edin’ diye diye dilimizde tüy bitti. 2020 senesinde Elazığ depreminden sonra benim yüzlerce videom var; ‘Maraş'a dikkat edin’ diye. Bir kulaklarından girip diğer kulaklarından çıkıyordu. Herkes hipnotize olmuş gibi kimsenin yaptığı bir şey olmadı. Ben söyleye söyleye bu felaket geldi. Bugün siz İzmir'de oturuyorsunuz ya... Ben ve siz dahil hepiniz suçlusunuz. Bu ülkenin sahibi olarak üzerimize düşen hiçbir şeyi yapamadık. Bunu kader diyerek geçiştiremezsiniz. Jeoloji Mühendisleri Odası bir rapor yazdı; Maraş'ta deprem geliyor diye. Ne kadar büyüklükte olur, nerede olur hepsi raporda belirtildi. Bu başta Cumhurbaşkanına, Meclis Başkanına, bölgenin milletvekillerine ve bölgedeki valilere, belediye başkanlarına gönderildi. Ne oldu peki? Hiçbirimiz bu deprem ile yüzleşmedik. 50 binden fazla insanımız ölüyor biz hiçbir şey yokmuş gibi davranıyoruz. Normal insanlar bir araya gelir o insanlar konuşur. Bu ülke bir deprem ülkesi. Biz şimdi bu deprem kentlerinde neyi yanlış yaptık, neyi yapmadık diye bunu oturup konuşalım sonra ülkemizi depreme hazırlanalım, yararlanalım diye. Tövbe böyle bir hazırlıkta yok” dedi.“YOKSA TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATILIR GİDERİZ”Depreme dirençli kentler kurmanın öneminden bahseden Görür, “Yaşanan olaylar üzerine büyük çoğunlukta deprem dirençli kent sözünü ortaya attım. Biz depremleri durduramayız. Bir gece 10 binlerce insanı toprağa veremeyiz ancak bir şeyi yapabiliriz. Bu benim rüyam mı, hayır. Aydın çağda, insanına önem veren dünyada bunlar yapılmış. California'ya gidin dirençli kent. Japonya, Brezilya, Hindistan, Çin... Buralarda depreme dirençli kentler var. Daha 1,5 ay önce Japonya’da 7,6 büyüklüğünde deprem oldu. Bizde olsa ülkeyi felç ederdi. Orada günlük hayatta değişim olmadı. 122 kişi hayatını kaybetti o da tsunamiden. Depreme dirençli kentler yapılabilir. Bunu yapabilecek her şey var. Olmayan ne biliyor musunuz? Siyasi irade halkın gözetim ve denetim iradesi. Halk isteyip talep etmezse siyasetçi bu işe girmez ve bizde her depremde binlerce insanımızın toprağa veririz. Bu iş böyle gitmez. Bu ülkeyi ekonomik ve siyasi olarak bağımsız özgür çıkmasını istiyorsak bu deprem işini halletmemiz lazım. Yoksa tarihin çöplüğüne atılır gideriz” diye konuştu.“İZMİR'DE ÇOK DEPREM KAYNAĞI VAR”İzmir’in bir deprem kenti olduğunu, 7 ve üzerinde deprem üretebileceğini söyleyen Görür, “İzmir bir deprem kenti mi? Evet. Depremi asla zamanla ölçmeyin. Zamanı depreme karıştırırsanız en büyük hatayı yaparsın. Deprem ne zaman olursa olsun önemli değil, ancak ne zaman olursa hazır olmazsak insanımız ölecek demektir. İzmir deprem kenti. MS 175, 688, 1039, 1688, 1739, 1864 yıllarında İzmir'de 7'nin üstünde depremler var. İzmir'in depremleri yanlış söyleniyor. İzmir'de çok deprem kaynağı var. Manisa'da deprem olsa İzmir depremi deniliyor. Akdeniz'deki depreme İzmir depremi deniyor. Herkes İzmir'e yakıştırıyor. İzmir depremlerden oluşmuş. Aletsel dönemde 1928, 1939-1949-1953-1966-1974-1977-1979-1992-1994-2003-2017-2020 de 6-7 şiddetinde depremler olmuş. İzmir bir deprem kenti. İnanmamazlık etmenin bir anlamı yok. İzmir'de sadece deniz içinde değil her yerde faylar var. Bunların her biri 7 ve üzerinde deprem üretebilir. Bunlar 7 ve üzerinde deprem üretirler ise bugün İzmir'i felç eder. 120-130 insan vefatı ile kurtulamaz bu kent. Mümkün değil. Bu deprem tehditleri olan faylar Çeşme Fayı, Güzelbahçe Fayı, Seferihisar, Tuzla Fayı, Grabel Fayı, Manisa Fayı... Bu fayların hepsi gerçek, tespit edilmiş, canlı ve her birinin büyük deprem üretme kapasitesi var. Bu faylar İzmir'i vuracak olan faylar. Ne zaman nasıl ne büyüklükte bilmiyoruz. Bizim kendimizi tehdit eden bu fayları biz özelliklerini bilmiyoruz. Bundan daha büyük aymazlık olur mu? Nasıl biz Cumhuriyet Dönemini yaşayım 2023'e kadar bu kadar naif, inanmayan, bilime önem vermeyen mantıkla nasıl geldik. İzmir'i tehdit eden faylar kuzu gibi oturuyor. Biz bunların özelliklerini biliyoruz. Ne zaman uyanırlar, ne büyüklükte deprem üretirler, nasıl üretirler, depremin dalgaları İzmir'in zeminin altına girince nasıl davranır, bizi nasıl etki eder, nerelerde depremin hızı artar-azalır bunları bilmeden nasıl oturduk. Bu faylara rağmen hiçbir şey yokmuş gibi bu çağa kadar nasıl geldik. Çok şükür çok şanslıyız bu güne kadar ki kayıplarımızla” şeklinde konuştu.“İZMİR’DE 10-15 TANE DÜŞMAN VAR”İzmir’de öncelikli olarak fay analizi yapılması gerektiğini söyleyen Görür, “Tüm söylediklerim düşmanımızı tanıma. 10-15 tane düşman var. Bunlar İzmir'de soteye yatmışlar. Ne zaman yaptıklarını bilmiyoruz. Uyandıklarında bizi vuracaklar. Uyandıklarında da yüzlerce, binlerce insanımızı öldürecekler. Bize saldıracak düşmanın gücünü bileceğiz ki önlem alacağız. İzmir’de önce fay analizi yapacak. Bugün İzmir'de bu başladı. ODTÜ'deki arkadaşlar ağırlıklı olarak bu analiz çalışmaları başladı. Daha çalışılacak yol var. İzmir'de kimi yer dağınık yüksek, kim yer ova. Topografya depremde önemlidir. Yüksek yerler daha dayanıklı yerlere işaret edebilir. Bir yer topografik olarak alçalıp yükselmişse onun çevresinde fay olabilir. Çukur yerlerde alüvyon birikintiler farklıdır ve depremde bizi mahveden bu zemindir. Topografik olarak İzmir'i değerlendirmek lazım. Topografyanın yüksek olduğu yerlerde genellikle kayma göçme heyelanları meydana gelir. Bunların hepsinin çalışılması lazım” ifadelerini kullandı.“DEPREMLERDE YER ALTI SULARI BÜYÜK PROBLEM ÇIKARIR”İzmir'in jeolojisinin de incelemesi gerektiğini söyleyen Görür, “Bu konuda sorun olduğunu zannetmiyorum kentteki üniversiteler bunları yapmıştır. İzmir'in altındaki su rezervleri... Bunlar bize problem çıkartan yapılardır. Depremlerde yer altı suları büyük problem çıkarır. Zeminimizin altında su varsa deprem sırasında başımıza iş gelecektir. Nelerde su akışları var onları yeraltı jeolojisi çalışması ile tespit edilmelidir. Jeolojiyi süs olarak yazmıyoruz, tüm bu çalışmaları yapmak lazım. İzmir’de bunlar da yapılıyor. VS30... Kayma dalgaları hızıdır. İzmir’de çeşitli zeminlerde VS30 bazı yerlerde çok düşük, bazı yerlerde çok farklıdır. Düşük olduğu yerler deprem bakımından tehlikeli yerlerdir. Deprem olduğunda yer altında ve bu zemine geldiğinde 0-30 metre derinliğin S dalgaları hareket ettiğinde killi, sulu zeminde S dalgaları orayı salladıkça sallar ve kolay kolay çıkmazdır içinden. Üstündeki yapıları yıkılıncaya kadar oraya zarar verir. Geçtikleri zemin kayalık ise daha hızlı orayı geçerler ve daha az zarar verir. Siz hükümet olarak başkan olarak İzmir'in VS30 haritasını göz önüne almadan deprem dalgalarını nerede yıkıcı, nerelerde can alıcı hasarlar oluşturacağını bilmezsiniz” dedi.“DEPREM DİRENÇLİ KENTLER YAPMAZSAK…”Depreme dirençli kentler yapılmazsa yaşanan senaryoyu anlatan Görür, “Bir büyük başkan geldi, kendi partisinin başkanına dedi ki; ‘uçaktan gelirken şurayı çok beğendim 3 bin ev yapalım’ diyebilir. Belediye başkanı tamam der ve inşaata başlarsanız. Oranın jeolojisi, sismik karakteristiklerini bilmediğiniz için yaparsınız. Belediye başkanın bilgisayara girip sayısallaştırılmış rakamlarına bakıp 'değil 3 bin binayı 1 çivi çakamam' diyebilmesi lazım. Belediye meclisi oluyor şuraya 10 katlı bina yapılsın. Öbürü diyor 1 kat da ben verdim 12 kat olsun... Onun oradaki sismolojisi yer altı ile ilgi bilgi yok. Kent dinamiğinde mikro bölgeleme verileri esastır. Buna karar verecek belediye meclisi ve belediye başkanı olamaz. Burada yasal değişikliklerde gerekir. İmarı mikro bölgeleme verilerine göre karar verilir diye bir kanun çıkmalı. Deprem dirençli kentler yapmazsak ebediyen ölmeye devam edeceğiz demektir” şeklinde konuştu.“DEPREMİN EN HIZLI OLDUĞU YERDE 30 KATLI EVLER YAPMAK ÇILGINLIK”Depremin en hızlı olduğu yerlerde 30 katlı ev yapmanın çılgınlık olduğunu vurgulayan Görür, “PGV, PGA... PGV depremin hızı. İzmir'de herhangi bir yer deprem olduğunda hangi hızla sallanıyorsa o PGV'dir. Bunun haritasının İzmir boyutunda yapılması lazım. Depremin nerede en hızlı nerede en yavaş olduğunu bileceksiniz ki imar, iskan, tünel, metro ne yapacaksanız o veriye göre yapacaksınız. Depremin en hızlı olduğu yerde 30 katlı evler yapmak çılgınlıktır. Önünüzde bir harita olması lazım. PGA... İvme demektir. Hızdaki ani artıştır. İzmir'de deprem dalgaları geldiğinde ivmenin nerede ne kadar olduğu gösterir bunu önemi yapılarda yanal yük bindirmesidir. İzmir'de depreme dayanıklı olup olmamasını kontrol eden en önemli parametre ivmedir. Bir yapıya çok yanal yük binerse o yapı yıkılır” diye konuştu.“7 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREM 1 MİLYON 800 BİN TON DİNAMİTİN…”7 büyüklüğünde bir depremin 1 milyon 800 bin ton dinamitin aynı anda patlamasına denk enerji açığa çıkartabileceğini söyleyen Görür, “Depremin şiddeti 12’ye kadar çıkıyor ama o ad dünyanın sonu. En fazla 9 büyüklüğünde oluyor İzmir'de beklediğimiz 7 şiddetinde olur. Depremin şiddeti büyüklüğü ile eşdeğer değildir. 7 büyüklüğünde bir deprem 1 milyon 800 bin ton dinamitin aynı anda patlamasına denk enerji açığa çıkartır. Güneydoğu da 5 milyon ton TNT'nin patlamasına eşdeğer enerji çıktı. Depremin şiddeti ise onu hissetmedir. Deprem şiddeti haritasını yaparsanız, belediye başkanı haritayı aldığında şiddetin en fazla olduğu yer kırmızı boyalı olur. Deprem gelmeden bu haritayı yapmış olsanız, başkanın önünde böyle bir harita olsa deprem şiddetinin 8 olduğu yerlerdeki arazilere asla imar ve iskan vermez. Deprem şiddetinin en yük olduğu yerlere sen hangi akılla 5-10 katlı yapı veriyorsun” dedi.“KÖRFEZ BOYU HİÇBİR BİNA KALMAZ”30 Ekim 2020’deki depremin İzmir depremi olması halinde Körfez boyu hiçbir binanın sağlam kalmayacağını söyleyen Görür, “Vadilerdeki yerlerde… İzmir körfezinin ve Bornova’nın olduğu yerlerde alüvyon zeminlerde sıvılaşma da çok oluyor. Bizim akıllı insanlarımız İzmir Körfezini en güzel yerlerinde ranta kapılıp en yüksek binaları dikmişler. Sisam’da deprem oldu gördünüz. Allah korusun İzmir fayı devreye girse körfez boyu hiçbir bina kalmaz. İnşaat mühendisleri diyebilir ki ben şöyle güçlendiririm, böyle olurum diye. Bana da diyorlar ‘biz her yerde sağlam bina yaparız’ diye. Niye orda yapıyorsun? Niye orada bina yapacak adam, tehlikeli demiyorsun. Yapsan da bina yapma fiyatı 35 bin TL ise sen 70 bin TL verirsen yaparsın. Çok zorunda, kafama tabanca dayarsan 70 bin metrekare verir” diye konuştu.“İZMİR’DE TSUNAMİ YAŞANABİLİR”İzmir'de tsunami yaşanabileceğini söyleyen Görür, “Özellikle deniz içinde fay hareketleri ile deniz hacminde hareketlilik olursa tsunami meydana geliyor. Bizim ülkemizde de tsunamiyi gördük. Son depremde de gördük. Bu çalışmada İzmir'de yapılıyor. Umut ediyorum ki bundan sonraki belediye ve belediye çalışanı bu çalışmaları kesintiye uğratmadan yapar ve İzmir Anadolu’ya örnek bir kent olarak çıkar. Bunları yapmak deprem dirençli kent olmak değildir. Bu verilerle çalışma yaparsanız deprem dirençli kent olursunuz. İzmir'de yapılanlar hazırlık kısmı. Bu hazırlık bitince veriler ele geçince sonra İzmir deprem dirençli yapılacak” ifadelerini kullandı.“ÖNCE YÖNETİM BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRECEKSİN”İzmir’i dirençli bir kent haline getirmek için önce yönetim biçiminin değiştirilmesi gerektiğini belirten Görür, “İzmir'i nasıl dirençli yapacaksın? Önce yönetim biçimini değiştireceksin. Kent yönetimi mikro esaslama yöntemine göre yapılır. Kent yönetimdeki yapılanmayı değiştireceksiniz. Deprem daire başkanlığı kuruluyor... Yönetim şeması depreme göre değişiyor. İzmirlileri eğileceksiniz. Deprem bilinçli bilgili olmadığı sürece başkanlar ne yaparsa yapsın kenti deprem dirençli yapmazsınız. İzmirliler 30 kaçak kat çıkabilirler. Ancak depremde, deprem öncesinde halk bilmediği için yaparken çocuğunun tabutunu yapıyor. Deprem öncesinde kaçak katlara izin verenleri omuzlarında taşıyor alkışlıyor. Halbuki o imar aflarıdır ki bizim bir gece 10 binlerce insanımızı toprağa gömmemiz. Dünyada deprem konusunda halkın deprem kültürü kazanması lazım. Bunun için anaokulundan başlayacaksın ve durmadan depremle ilgili bilgi beceri, kültür insanlara vereceksin” dedi.“YAPI STOKU ÇOK ÖNEMLİ”Yapı stokunun önemine dikkat çeken Görür, “Tüm siyasilerimiz yapıştığı kentsel dönüşüm adı altında sanki yapı stokunu halledersek kentleri depreme hazırlarız havası veriyorlar. Kentsel dönüşüm yapı stoku ile olurmuş gibi anlatıyorlar. Yapı stoku dediğimiz Güneydoğu örnek. Yol, köprü, kanalizasyon, havaalanı, içme suyu kanalizasyona karışmış, yılan akrep etrafı sarmış, doğru dürüst gıdası yok, çevre yok, milyonlarca ton molozu gömmüşler, sen orada kalkıp diyorsun ki benim binam sağlam. Bütün altyapı tarumar olmuş, senin yapı stokun sağlam olsa ne olur? Altyapıyı yapmak için sağlam yapıyı biz yıkıyoruz. Sadece yapı stokuna yönelirseniz deprem problemini gelecek nesillere ihraç edersiniz ve o insanların ölümüne neden olursun. O insanlar bize ataları olarak küfreder” diye konuştu.“MOLOZLARI BERTARAF EDECEK YÖNTEMİ VE YERİ BELİRLEMEK LAZIM”Deprem sonrası ortaya çıkacak molozları bertaraf edecek yöntemi ve yerin belirlenmesi gerektiğini söyleyen Görür, “İzmir'de yaşam koşulları çok iyi. Havası, suyu güzel. Parkları, çiçeği böceği, denizi var. Ekosistemi gayet güzel. Ancak Güneydoğu'ya bakın, ekosistemi çevre tahrip etmiş. Milyonlarca ton moloz kentlerin kenarına depolanmış. Bunların içinde asbest, demir, çimento, kağıt var. Hasta bir ekosistemden sağlıklı bir sonuç alamazsınız. Olası bir depremde İzmir'de milyonlarca ton moloz çıkacak. Bunları nereye nasıl uluslararası yöntemlerle bertaraf edeceksiniz? Denize mi dökeceksiniz? Deprem olduğu hızla ne kadar süreçte geri dönüşüm yapacaksınız? Bugünden o molozları bertaraf edecek yöntemi ve yeri belirlemek lazım” şeklinde konuştu.
Yerel Haberler
11 Mart 2024 - 14:52
Güncelleme: 11 Mart 2024 - 14:59
Naci Görür'den dikkat çeken İzmir mesajları: Körfez boyu hiçbir bina kalmaz!
‘Deprem ve Dirençli Kentler’ konferansında konuşan Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, “İzmir körfezinin ve Bornova’nın olduğu yerlerde alüvyon zeminlerde sıvılaşma da çok oluyor. Bizim akıllı insanlarımız İzmir Körfezini en güzel yerlerinde ranta kapılıp en yüksek binaları dikmişler. Sisam’da deprem oldu gördünüz. Allah korusun İzmir fayı devreye girse körfez boyu hiçbir bina kalmaz” dedi.
Yerel Haberler
11 Mart 2024 - 14:52
Güncelleme: 11 Mart 2024 - 14:59