Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR – Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan, İzmir Ticaret Odası (İZTO) tarafından düzenlenen ‘İzmir İş Dünyası Buluşması’na katıldı.
Buluşmaya Bakan Fidan’ın yanı sıra; İzmir Valisi Süleyman Elban, Cumhur İttifakı Konak Belediye Başkan Adayı ve İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ile çok sayıda oda temsilcisi katıldı.
Buluşmada konuşan Özgener, önemli açıklamalarda bulundu. İÇ SAVAŞLARLA ŞEKİLLENEN BİR KONJONKTÜRDEN GEÇİYORUZ
Beklentilerini dile getiren Özgener, “Küresel boyutta eko-politiğin ve uluslararası ilişkilerin soğuk savaş döneminden bu yana ilk kez bu denli belirsizlikler, bölgesel, ulusal, kıtalararası gerginlikler, çatışmalar ve hatta iç savaşlarla şekillendiği bir konjonktürden geçiyoruz. 80’li yılların başında başlayan Ortadoğu ve Asya’daki savaşlar ve çatışmalar, son olarak da Gazze’de yaşanan trajedi bir yandan dünya barışı ve istikrarı açısından olumsuz etkiler yaratırken, diğer yandan kadınlar ve çocuklar dahil olmak üzere masum sivillere yönelik insanlık dışı katliamlara da yol açtı. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası ve uluslarüstü organizasyonların etkisizleşmesi, hızlı ve kararlı tepkiler verememesi nedeniyle dünya barışına yönelik tehditler her geçen gün artmaya devam ediyor. Tek kutuplu dünya düzeni argümanı kısa sürede anlamını yitirerek, çok kutuplu ve yeni oyuncularla daha da karmaşık hale gelen çok bilinmeyenli yeni bir uluslararası ilişkiler denklemini karşımıza çıkardı. Türkiye’nin son yıllarda izlediği, gerektiğinde proaktif, gerektiğinde ise reaktif dış politika ve uluslararası ilişkiler stratejisi bir bölgesel güç boyutunu zorlayan ve etki alanı itibariyle yoğun küresel yansımaları olan düzeye ulaştı. Dış politika araçlarının soft power ve hard power yaklaşımları ekseninde etkin ve rasyonel kullanımı güçlü bir milli politika duruşunun şekillenmesini sağladı” dedi. ARABULUCULUK ROLÜ TAKDİRLE KARŞILANIYOR
Türkiye’nin arabuluculuk rolünün tüm dünyada takdirle karşılandığını söyleyen Özgener, “Ulusal çıkarların korunması, önleyicilik ve caydırıcılık açısından güçlü bir ordu yanında en az onun kadar etkili bir güç olan diplomasiyi de gerektiriyor. Ülkemizin Ukrayna-Rusya arasındaki savaş başta olmak üzere birçok bölgesel gerginliklerde üstlendiği arabuluculuk rolü, tahıl koridoru konusunda Birleşmiş Milletler ile birlikte üstlendiği inisiyatif tüm dünyada takdirle karşılanıyor. Bu başarılı ve sonuç alıcı diplomasi yüzlerce yıllık köklü bir hariciye geleneğine dayanan Dışişleri Bakanlığımızın izlediği, barışı ve istikrarı ön planda tutan, çok yönlü, akıllı dış politikanın uluslararası arenada yarattığı güçlü duruşun, saygınlığın ve güvenin eseridir. Orta Doğu ve Balkanlardan Afrika’ya, Orta Asya’dan Türk Cumhuriyetlerine kadar bu duruşun izlerini görmek mümkün” diye konuştu. YENİ TİCARET ANLAŞMALARINA İMZA ATILMALI VE MEVCUT ANLAŞMALAR REVİZE EDİLMELİ
Rakipleriyle eşit şartlarda yarışabilmesi için yeni ticaret anlaşmalarına imza atılması ve mevcut anlaşmaların revize edilmesinin gerektiğini vurgulayan Özgener, “Ticari ilişkilerimizin güçlendirilmesi adına komşularımızla ilişkilerimizin karşılıklı çıkarlar ekseninde geliştirilmesini ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik yolunda atılacak her adımı önemsiyoruz. Ülkemizin Avrupa Birliği projelerinde daha etkin olarak yer alması gerektiğine inanıyoruz. Bu projelerle ikiz dönüşüm, temiz enerji, ileri teknoloji ve benzeri konularda istihdam yaratan üretken alanlara geçişin kolaylaşacağını düşünüyoruz. Bu noktada, ülkemiz ekonomisinin istikrarının önemli bir unsuru olan cari dengenin, Serbest Ticaret Anlaşmaları ve verimlilik artışlarıyla düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizin ve ülkemiz ekonomisini sırtlayan firmalarımızın rakipleriyle eşit şartlarda yarışabilmesi için yeni ticaret anlaşmalarına imza atılması ve mevcut anlaşmaların revize edilmesinin de gerektiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda, özellikle Gümrük Birliği sürecinin güncellenmesinin de elzem olduğunu düşünüyoruz. Gümrük Birliğinin Yeşil Mutabakatla uyumlu olarak güncellenmesi ve yeşil-dijital ekonomi ekseninde tarım, hizmetler ve e-ticaret gibi yeni alanlarla genişletilmesi iş dünyamız için büyük önem taşıyor. Yanı sıra, Ticaret Bakanlığı ve Bakanlığınız teşkilatının destekleriyle ülkemizin üretim ve ihracat kabiliyeti olan katma değerli ve ileri teknoloji içeren ürünlerinde iş dünyası ile işbirliği içinde aktif uluslararası tanıtım-pazarlama faaliyetleri gerçekleştirebileceğimiz kanaatindeyiz. Ülkemizin mal ve hizmet ihracatının menzilini artırma ve ihracat potansiyeli yüksek ülkelerle ticareti geliştirme hedefine biz de Oda olarak büyük önem veriyoruz” dedi. TÜRKİYE BAZI POLİTİK DÜŞÜNCELERLE ALTERNATİF KORİDORLARIN DIŞINDA BIRAKILMAYA ÇALIŞILSA DA…
Türkiye’nin alternatif koridorların dışında bırakılmaya çalışıldığını ancak jeopolitik konumu avantajı sebebiyle bütün senaryolarda ilk akla gelen ülke olduğunu vurgulayan Özgener, “Bölgesel ve küresel hammadde, ara malları, nihai ürün üretimi ve ticaretinde rekabetçi üstünlüklerin korunması kaygıları yeni lojistik koridorlarını gündeme getirdi. Türkiye bazı politik düşüncelerle alternatif koridorların dışında bırakılmaya çalışılsa da, her geçen gün artan jeopolitik konum avantajı ile bütün senaryolarda ilk akla gelen ülke olmakta. Şehrimiz de lojistik anlamda geniş bir bölgesel hinterlanda açılıyor. İzmir’in hinterlandını uluslararası ölçekte değerlendirdiğimizde, limanlarıyla Doğu Akdeniz’in en stratejik noktalarından birinde olduğunu, etki alanının aynı zamanda Balkan coğrafyası ve Afrika’ya kadar uzandığını görüyoruz. Kalkınma koridorları yeniden tasarlanırken, ülkemizin küresel merkez konumunun güçlendirilmesi hedefi doğrultusunda, Asya ve Avrupa arasında önemli bir köprü görevi gören İzmir’in de bir doğal lojistik üssü ve Akdeniz’in köklü ticaret merkezi konumuyla aktif rol alması gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu. VİZE BİR ENGEL
Vize konusunun dış ticaret yapmak isteyen iş insanlarının önünde büyük bir engel oluşturduğunu ifade eden Özgener, “İş seyahatleri, dış ticaretimizin geliştirilmesi yönünde önemli fırsatlar sunuyor. Ancak vize konusu, son zamanlarda dış ticaret yapmak isteyen iş insanlarımızın karşısında önemli bir engel oluşturuyor. Özellikle Schengen Bölgesine yönelik vize başvurularında randevu sistemi ya kapalı oluyor, ya da çok az kontenjan açılıyor. Pandemi sonrası süreçte Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İspanya, İtalya ve Yunanistan diplomatik misyonlarından veya yetkilendirdikleri vize ofislerinden randevu alabilmenin giderek zorlaştığını sizinle paylaşmak istiyorum. Konsolosluklar, ticari fuar heyet organizasyonları veya stantla fuar katılımında bulunan firmalara yönelik kolaylıklar sağlıyor, kendileriyle Oda olarak iş birliği halinde çalışıyoruz. Bununla birlikte, vize randevularının belirli bir düzene kavuşması ve mağduriyetleri giderecek nitelikte ilave önlemler alınması konusunda Bakanlığımızın desteğini bekliyoruz” ifadelerini kullandı. SEYAHAT GÜZERGAHLARINA İZMİR’İN EKLENMESİNİ ÖNEMSİYORUZ
Dijital göçebe konusunda konuşan Özgener, “Kentimiz için sizden bazı konularda istirhamımız olacak. İzmir’i girişimcilik, inovasyon ve teknoloji merkezi haline getirme hedefimiz doğrultusunda; uzaktan çalışabilen ve özgürce seyahat edebilen “Dijital Göçebe”leri kentimize çekmek için uygun koşullara sahip olduğumuz kanaatindeyiz. Dijital göçebelere özel “inovasyon turizmi”nin bir strateji olarak benimsenmesi ve seyahat güzergahlarına İzmir’in eklenmesini önemsiyoruz. Bakanlığımızdan bu stratejimize yönelik prosedürlerin kolaylaştırılması konusunda desteklerinizi bekliyoruz. Bununla birlikte, kentimizin uluslararası toplantı ve konferansları düzenlemeye yönelik geçmişten gelen bilgi birikimi ve kültürü göz önüne alındığında Dışişleri Bakanlığımızın himayesinde düzenlenen uluslararası toplantı ve konferansların bir kısmının İzmir’de de gerçekleştirilmesinin kentimiz ve Ege Bölgemizin tanıtımına ve ekonomisine de büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
Buluşmaya Bakan Fidan’ın yanı sıra; İzmir Valisi Süleyman Elban, Cumhur İttifakı Konak Belediye Başkan Adayı ve İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ile çok sayıda oda temsilcisi katıldı.
Buluşmada konuşan Özgener, önemli açıklamalarda bulundu. İÇ SAVAŞLARLA ŞEKİLLENEN BİR KONJONKTÜRDEN GEÇİYORUZ
Beklentilerini dile getiren Özgener, “Küresel boyutta eko-politiğin ve uluslararası ilişkilerin soğuk savaş döneminden bu yana ilk kez bu denli belirsizlikler, bölgesel, ulusal, kıtalararası gerginlikler, çatışmalar ve hatta iç savaşlarla şekillendiği bir konjonktürden geçiyoruz. 80’li yılların başında başlayan Ortadoğu ve Asya’daki savaşlar ve çatışmalar, son olarak da Gazze’de yaşanan trajedi bir yandan dünya barışı ve istikrarı açısından olumsuz etkiler yaratırken, diğer yandan kadınlar ve çocuklar dahil olmak üzere masum sivillere yönelik insanlık dışı katliamlara da yol açtı. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası ve uluslarüstü organizasyonların etkisizleşmesi, hızlı ve kararlı tepkiler verememesi nedeniyle dünya barışına yönelik tehditler her geçen gün artmaya devam ediyor. Tek kutuplu dünya düzeni argümanı kısa sürede anlamını yitirerek, çok kutuplu ve yeni oyuncularla daha da karmaşık hale gelen çok bilinmeyenli yeni bir uluslararası ilişkiler denklemini karşımıza çıkardı. Türkiye’nin son yıllarda izlediği, gerektiğinde proaktif, gerektiğinde ise reaktif dış politika ve uluslararası ilişkiler stratejisi bir bölgesel güç boyutunu zorlayan ve etki alanı itibariyle yoğun küresel yansımaları olan düzeye ulaştı. Dış politika araçlarının soft power ve hard power yaklaşımları ekseninde etkin ve rasyonel kullanımı güçlü bir milli politika duruşunun şekillenmesini sağladı” dedi. ARABULUCULUK ROLÜ TAKDİRLE KARŞILANIYOR
Türkiye’nin arabuluculuk rolünün tüm dünyada takdirle karşılandığını söyleyen Özgener, “Ulusal çıkarların korunması, önleyicilik ve caydırıcılık açısından güçlü bir ordu yanında en az onun kadar etkili bir güç olan diplomasiyi de gerektiriyor. Ülkemizin Ukrayna-Rusya arasındaki savaş başta olmak üzere birçok bölgesel gerginliklerde üstlendiği arabuluculuk rolü, tahıl koridoru konusunda Birleşmiş Milletler ile birlikte üstlendiği inisiyatif tüm dünyada takdirle karşılanıyor. Bu başarılı ve sonuç alıcı diplomasi yüzlerce yıllık köklü bir hariciye geleneğine dayanan Dışişleri Bakanlığımızın izlediği, barışı ve istikrarı ön planda tutan, çok yönlü, akıllı dış politikanın uluslararası arenada yarattığı güçlü duruşun, saygınlığın ve güvenin eseridir. Orta Doğu ve Balkanlardan Afrika’ya, Orta Asya’dan Türk Cumhuriyetlerine kadar bu duruşun izlerini görmek mümkün” diye konuştu. YENİ TİCARET ANLAŞMALARINA İMZA ATILMALI VE MEVCUT ANLAŞMALAR REVİZE EDİLMELİ
Rakipleriyle eşit şartlarda yarışabilmesi için yeni ticaret anlaşmalarına imza atılması ve mevcut anlaşmaların revize edilmesinin gerektiğini vurgulayan Özgener, “Ticari ilişkilerimizin güçlendirilmesi adına komşularımızla ilişkilerimizin karşılıklı çıkarlar ekseninde geliştirilmesini ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik yolunda atılacak her adımı önemsiyoruz. Ülkemizin Avrupa Birliği projelerinde daha etkin olarak yer alması gerektiğine inanıyoruz. Bu projelerle ikiz dönüşüm, temiz enerji, ileri teknoloji ve benzeri konularda istihdam yaratan üretken alanlara geçişin kolaylaşacağını düşünüyoruz. Bu noktada, ülkemiz ekonomisinin istikrarının önemli bir unsuru olan cari dengenin, Serbest Ticaret Anlaşmaları ve verimlilik artışlarıyla düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizin ve ülkemiz ekonomisini sırtlayan firmalarımızın rakipleriyle eşit şartlarda yarışabilmesi için yeni ticaret anlaşmalarına imza atılması ve mevcut anlaşmaların revize edilmesinin de gerektiğini düşünüyoruz. Bu bağlamda, özellikle Gümrük Birliği sürecinin güncellenmesinin de elzem olduğunu düşünüyoruz. Gümrük Birliğinin Yeşil Mutabakatla uyumlu olarak güncellenmesi ve yeşil-dijital ekonomi ekseninde tarım, hizmetler ve e-ticaret gibi yeni alanlarla genişletilmesi iş dünyamız için büyük önem taşıyor. Yanı sıra, Ticaret Bakanlığı ve Bakanlığınız teşkilatının destekleriyle ülkemizin üretim ve ihracat kabiliyeti olan katma değerli ve ileri teknoloji içeren ürünlerinde iş dünyası ile işbirliği içinde aktif uluslararası tanıtım-pazarlama faaliyetleri gerçekleştirebileceğimiz kanaatindeyiz. Ülkemizin mal ve hizmet ihracatının menzilini artırma ve ihracat potansiyeli yüksek ülkelerle ticareti geliştirme hedefine biz de Oda olarak büyük önem veriyoruz” dedi. TÜRKİYE BAZI POLİTİK DÜŞÜNCELERLE ALTERNATİF KORİDORLARIN DIŞINDA BIRAKILMAYA ÇALIŞILSA DA…
Türkiye’nin alternatif koridorların dışında bırakılmaya çalışıldığını ancak jeopolitik konumu avantajı sebebiyle bütün senaryolarda ilk akla gelen ülke olduğunu vurgulayan Özgener, “Bölgesel ve küresel hammadde, ara malları, nihai ürün üretimi ve ticaretinde rekabetçi üstünlüklerin korunması kaygıları yeni lojistik koridorlarını gündeme getirdi. Türkiye bazı politik düşüncelerle alternatif koridorların dışında bırakılmaya çalışılsa da, her geçen gün artan jeopolitik konum avantajı ile bütün senaryolarda ilk akla gelen ülke olmakta. Şehrimiz de lojistik anlamda geniş bir bölgesel hinterlanda açılıyor. İzmir’in hinterlandını uluslararası ölçekte değerlendirdiğimizde, limanlarıyla Doğu Akdeniz’in en stratejik noktalarından birinde olduğunu, etki alanının aynı zamanda Balkan coğrafyası ve Afrika’ya kadar uzandığını görüyoruz. Kalkınma koridorları yeniden tasarlanırken, ülkemizin küresel merkez konumunun güçlendirilmesi hedefi doğrultusunda, Asya ve Avrupa arasında önemli bir köprü görevi gören İzmir’in de bir doğal lojistik üssü ve Akdeniz’in köklü ticaret merkezi konumuyla aktif rol alması gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu. VİZE BİR ENGEL
Vize konusunun dış ticaret yapmak isteyen iş insanlarının önünde büyük bir engel oluşturduğunu ifade eden Özgener, “İş seyahatleri, dış ticaretimizin geliştirilmesi yönünde önemli fırsatlar sunuyor. Ancak vize konusu, son zamanlarda dış ticaret yapmak isteyen iş insanlarımızın karşısında önemli bir engel oluşturuyor. Özellikle Schengen Bölgesine yönelik vize başvurularında randevu sistemi ya kapalı oluyor, ya da çok az kontenjan açılıyor. Pandemi sonrası süreçte Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İspanya, İtalya ve Yunanistan diplomatik misyonlarından veya yetkilendirdikleri vize ofislerinden randevu alabilmenin giderek zorlaştığını sizinle paylaşmak istiyorum. Konsolosluklar, ticari fuar heyet organizasyonları veya stantla fuar katılımında bulunan firmalara yönelik kolaylıklar sağlıyor, kendileriyle Oda olarak iş birliği halinde çalışıyoruz. Bununla birlikte, vize randevularının belirli bir düzene kavuşması ve mağduriyetleri giderecek nitelikte ilave önlemler alınması konusunda Bakanlığımızın desteğini bekliyoruz” ifadelerini kullandı. SEYAHAT GÜZERGAHLARINA İZMİR’İN EKLENMESİNİ ÖNEMSİYORUZ
Dijital göçebe konusunda konuşan Özgener, “Kentimiz için sizden bazı konularda istirhamımız olacak. İzmir’i girişimcilik, inovasyon ve teknoloji merkezi haline getirme hedefimiz doğrultusunda; uzaktan çalışabilen ve özgürce seyahat edebilen “Dijital Göçebe”leri kentimize çekmek için uygun koşullara sahip olduğumuz kanaatindeyiz. Dijital göçebelere özel “inovasyon turizmi”nin bir strateji olarak benimsenmesi ve seyahat güzergahlarına İzmir’in eklenmesini önemsiyoruz. Bakanlığımızdan bu stratejimize yönelik prosedürlerin kolaylaştırılması konusunda desteklerinizi bekliyoruz. Bununla birlikte, kentimizin uluslararası toplantı ve konferansları düzenlemeye yönelik geçmişten gelen bilgi birikimi ve kültürü göz önüne alındığında Dışişleri Bakanlığımızın himayesinde düzenlenen uluslararası toplantı ve konferansların bir kısmının İzmir’de de gerçekleştirilmesinin kentimiz ve Ege Bölgemizin tanıtımına ve ekonomisine de büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz” diye konuştu.