Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından; üretim yapan işletmelerin daha verimli ve katma değerli üretim gerçekleştirmelerini ve ihracat odaklı istikrarlı büyümeye katkı sağlayacak nitelikli işgücünün istihdam edilmesini desteklemek amacıyla yeni bir istihdam modeli olarak ‘Üretim Sürecine Katılım Programı’ geçtiğimiz aylarda hayata geçirilmişti.
Bu kapsamda, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) iş birliğinde geliştirilen ‘Üretim Sürecine Katılım Projesi’nin İzmir ayağı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lutfihak Alpkan ve İzmir Valis Yardımcısı Hüseyin Karameşe’nin katılımıyla yapıldı.
Toplantıya Uluslararası Göç Örgütü Türkiye Misyon Şefi Gerard Karl Waite, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Akdaş, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler de katıldı.
ALPKAN: İŞSİZLİK KONUSUNDA SORUMLULUĞU GENÇLERE YÜKLEMEMEK LAZIM
Toplantıda konuşmasını gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Alpkan, “Bakanımız Cumhurbaşkanımızın verdiği başka bir görevle meşgul olduğu için katılamadı ancak ben yedek olarak konuşma yapmak için buradayım. Bu proje çalışma bankalığını yıllardan beri gelen geleneğinden Bakanlığımızın uzun yıllardır gelen büyük bir deneyimi var. Bu proje bizzat bakanlımın kendi fikri olan eğitimden bağımsız doğrudan istihdam sağlayan bir model. Bakanlığımız aslında uluslararası fonlar ve AB fonları vasıtası ile çeşitli programları yapıyorlar. Geçici koru altındaki vatandaşlar dahil olmak üzere bizim de dahil olduğumuz çeşitli projeler var. Esasen BM Kalkınma Organizasyonunun koymuş olduğu 17 temel hedeften biri insana yakışır işler konusu. Genç, kadın, engelli istihdamı, çocuk işçilik ile mücadele gibi konular olmak üzere birçok konuda tecrübe ve bilgi birikimimiz oluştu. Bu konuda yerel sanayiciler ile iş birliği yaparak birçok proje yapma tecrübemiz oldu. Eğitim kurumlarının verdiği ve sanayinin beklediği beklentiler arası bağlantı kurulması lazım. Sorunlar ile ilgili teşhis ve önerilerde büyük benzerlik var. Bunların meyvesinin alınması için yola çıkmak lazım. İşsizlik konusunda sorumluluğu gençlere yüklememek lazım çünkü mezun olduklarında 5 yıl tecrübe ve 2 dil bilme şartı ile karşılaşıyorlar. KOBİ’lerimizin insan sermayesine yatırım yapması ve onlara değer vermesi oldukça önemli. Nitelikli iş gücünü ve genç dinamik iş günü cezp ederek firmalarımızı kazandırarak bunları uzun süre elimizde tutuğumuzda gençlerin yeni bakış açısı ile gelişime daha büyük katkı sağlayacağını ümit ediyoruz. Bu süreçte başvuru yapan 18-34 yaş arası geçlerin bir süreli masraflarını karşılamayı hedefliyoruz. Umarım bu proje İzmir’de de ivme kazarak devam edecek. Göçle ilgili kısmı da 300 kişi uluslararası örgütlerin sağladı fonla istihdam edecek bunun 150’si de Türk olacak. Böylece yabancı vatandaşların da kayıt altına alınması mümkün olacak. Burada nitelikli iş gücü olduğu içinde asgari ücret olmayacak ve aslında bu programda destek sonrası da firma personeli çalıştırmaya devam edecek” dedi.
KARAMEŞE: İZMİR’DE YAŞAYAN 120 BİN SURİYELİ VAR
Genç işsizlik üzerinden örnekler vererek açıklamalarda bulunan Vali Yardımcısı Hüseyin Karameşe, “Ülke ve dünya olarak zor bir zamandan geçiyoruz. Özellikle kovid durumu tüm sektörleri etkiledi. Güzel İzmir’imizde iş gücü piyasası olarak bundan etkilenenlerden bir tanesi. Biz 3 ayda bir İŞKUR’dan İzmir’in verilerini toplar ve tartışırız. Sektörün tüm temsilcileri ve kamu bir araya gelerek İzmir’deki istihdamı tartışır. Dünyada genç işsizlik 15-24 yaş olarak tanımlanıyor, dünya nüfusunun yüzde 16’sı 1 milyar 300 milyona tekabül eden genç kapasitesine giriyor. Türkiye’deki oran da yüzde 16 ve 16 milyon genç bu kategoriye giriyor. Dünyada eğitim dışında olup işe girmeyen milyonlarca insan var. Tam Türkiye nüfusu kadar genç hiçbir alanda çalışmıyor. Türkiye’deki orana bakarsak bu da az değil, 3,5 milyon civarında. Türkiye’deki işsizlik oranları yüzde 10’a indi İzmir’deki oran ortalamanın üstünde yüzde 14 civarında. İzmir’deki en büyük işsizlik gençlerde. İzmir’de 270 bin işsiz var, İŞKUR’a başvuran ise 120 bin civarında. Bunların yüzde 30’u genç işsiz kategorisine giriyor ve yüzde 40’ı da kadınlardan oluşuyor. Büyük resimde; bizim gençlerimiz ne yazık ki piyasada sektörde iş bulamıyor. 130 bin İŞKUR’a başvuran var ancak sektörün istediği de en az 103 bin. Neden bunlar örtüşmüyor? İŞKUR yine 70 bin istihdamı sağlamış ancak 30-40 bin civarında sektörün istediği ancak İzmir’in karşılayamadığı bir istihdamdan bahsediyoruz. Bunları neler olabileceğini oturup düşündük. Birkaç tanesi ön plana çıktı. Bu proje de bunla örtüşüyor. Biz projeden habersiz İzmir’de bir çalışma yaptığımızda özellikle bu konudaki lider temsilci kuruluşlar ile çalışıp neden iş bulmadıklarını tespit etmeye çalıştık. Buradan çıkan İzmir’de 10 üniversite var ve 170 bin öğrenci var. Fakat meslek lisesinde çalışan on binlerce gencimiz var. Örgün eğitimde verdiğimiz eğitim ile sektörün istediği kalifiye birbiri ile örtüşmüyor. Hem ciddi bir eğitim veriyoruz fakat sektörün istediği nitelikler farklı. Bu ciddi bir sorun. Bunu gidermemiz lazım. Bunu için İŞKUR ve Milli Eğitim ek çalışmalar yapıyor. Bunlardan biri de bu program. Üniversiten veya meslek lisesinden mezun olan öğrencinin ek bir çalışmaya ihtiyaç duymadan sektörün istediği niteliklerle örtüşmesi gerekiyor. Özellikle genç işsizliğin özellikle Türkiye’de çözülmezse bunun sosyal ve psikolojik sonuçlarını göreceğiz. İzmir’de yaşayan 120 bin Suriyelinin aramızda yaşadığını, bu insanların niteliklerinin artmasını hem üretime katkı vermesinin ülke ekonomimiz için faydalı olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
WAITE: İŞ GÜCÜNÜN GELİŞİMİNE KATKI SAĞLAYACAK
Projenin yararlarına değinen Uluslararası Göç Örgütü Türkiye Misyon Şefi Waite, “Bu proje hem göçmenlere hem de işverenlere katkıda bulunabilir. Türkiye çok yüksek sayıda göçmen ve mülteciye ev sahipliğe yapıyor. Göçmen ve mültecilerin iş piyasasına dahil edilmeleri önemli rol oynuyor. Uluslararası göç kuruluşu olarak bu projenin başından beridir çok yakından çalışıyoruz. Yakın ortaklıklar kurup bu programların devamlılığını sağlayıp herkesin çıkarına olması için çalışıyoruz. Bunu İzmir’de yapmamızın sebebi şu; İzmir Türkiye’nin en canlı ekonomik merkezine sahip ilçe. Makine, tekstil, gıda gibi önemli sektörler var. Nüfus açısından en büyük 3. şehri. Aynı zamanda Türkiye ekonomisinin itici güçlerinden biri. İş gücünün gelişimine katkı sağlayacak. Özellikle imalat sektöründe iş gücünde talebi doldurmak çok güç. Bu açığı fark ederek bu projeye küçük ve orta büyüklükte işyerlerinde bu açığı kapatmak için uğraşıyoruz. Bu tabi ki Türk vatandaşların ve yabancıların doğru bir şekilde iş gücüne dahil edilmesiyle olacak. Göçmen ve mültecilerin iş gücüne katılımlarıyla birlikte geçim kaynakları olacak ve bu da ülke ekonomisine katkı sağlayacak. Bu proje bizim kuruluşlara bağış yapanlar olmasaydı gerçekleşemezdi. Bunun için teşekkürlerimi sunmak istiyoruz. Türkiye devletine vizyonu için teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiye’nin istihdam ihtiyacına karşılık bu konuda bir çalışma yapmak bizim için önem arz ediyor” diye konuştu.
AKDAŞ: İZMİR’DE NİTELİKLİ ELEMANA İHTİYAÇ ARTMIŞTIR
İzmir’de son yıllarda göçle birlikte nitelikli elemana ihtiyacının arttığını ifade eden Akdaş, “’Her şer’de bir hayır vardır’ diyen atalarımızın bu sözünü, Pandemide bir kez daha andık. Çünkü, Covid-19 ile başta gıda olmak üzere kendi kendine yetebilme becerisinin ve üretimin stratejik önemini teyit ettik. Yeniden ve güçlü bir yerlileşme politikası, hem içeride, hem dışarda bize ciddi bir kazanç sağlayacaktır. Ancak, güçlü ve sürdürülebilir üretimi için de nitelikli elemana durulan ihtiyaç ortadadır. Bizler, işsizlik değil mesleksizlik vardır inancındayız. O nedenle de aranan eleman olarak tanımladığımız nitelikte işgücünün artırılmasına yönelik her projeye gönülden destek vermekteyiz. Özellikle de İzmir gibi ülke milli gelirine katkısı yüzde 6 ile 3. sırada, ülke ihracatının yüzde 7’sini karşılaması ile 2. sırada ve ülke sanayisindeki payı yüzde 7,3 ile İstanbul’dan sonra yine 2. sırada olan bir şehir için nitelikli eleman ihtiyacı çok daha büyük önem taşımaktadır. Geçmişten bugüne ekonominin itici güçlerinden biri olmaya devam eden ve net ihracatçı bir şehir olan İzmir’de de özellikle son yıllarda göçle birlikte nitelikli elemana ihtiyaç da artmıştır. Sektörel çeşitlilik açısından zengin olan İzmir’de seçilen sektörlerde yoğunlaşmanın olması (Metal, makine, gıda, tekstil, kimya) projeyi daha anlamlı kılmaktadır” dedi.
“BU DURUMU LEHİMİZE ÇEVİREBİLİRİZ”
Projeye her türlü desteği vermeye hazır olduklarını belirten Akdaş, “Yüzyıllardır süregelen göç hareketleri doğa kaynaklı iklimden bugün ülkelerin yaşadığı politik iklime evrilmiş ve bu da yakın coğrafyamızda sıkça rastlanır olmuştur. Özellikle de Suriyeli mülteci özelinde çok daha yakından konuya vakıf olduğumuz bu durumu lehimize çevirebiliriz. Büyük çoğunluğunun yakın bir gelecekte geri dönmeyeceklerinden hareketle, ülke kaynaklarının doğru değerlendirilmesi adına, maddi yardımlardan ziyade, ekonomik ve sosyal hayata katılımları daha öncelikli olmalıdır. Bu nedenle, mesleki eğitim almaları aranan eleman ihtiyacımız açısından çok önemlidir. Özellikle emek yoğun sektörlerde beceri eğitimleri ile yabancıların işgücüne dahil edilmesi karşılıklı fayda sağlamak açısından önemli olacaktır. Ülke ortalamasının çok üstünde işsizliğe sahip İzmir için konu çok daha kritik değer taşımaktadır” şeklinde konuştu.
KIZILGÜNEŞLER: KENTİMİZ EKONOMİSİNİN CANLANMASINA BÜYÜK KATKI YAPACAK
Kızılgğneşler ise, “İşletmelerimizin daha verimli ve katma değerli üretim gerçekleştirmelerini sağlayacak, ihracat odaklı istikrarlı büyümeye katkı vererek, nitelikli işgücünün istihdam edilmesini destekleyecek her türlü proje ve çalışmayı çok değerli ve önemli buluyoruz. Bugün de bu unsurları içeren ve yeni bir istihdam modeli olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız tarafından hayata geçirilen "Üretim Sürecine Katılım Programı" için birlikteyiz. Projeden faydalanacak sektörler olarak seçilen gıda, makine, metal, kimya ve tekstil sektörleri, kentimiz ekonomisinin ağırlığını taşıyan, istihdam deposu olarak katkı veren ve kentimiz ihracatını üstlenen sektörlerin başında geliyorlar. Bu alanda imalat yapan üyelerimizin yeni istihdam olanakları ile kentimiz ekonomisinin canlanmasına büyük katkı yapacaklarını düşünüyoruz. Yeni istihdam yapmayı planlayan işletmelerimizin projeye dahil olması konusunda Üyelerimize duyurularımızı yaptık. Projenin gerçekleşmesi aşamasında da destek vermeye devam edeceğiz” dedi.
“MYK MESLEKİ YETERLİLİK BELGESİ TEŞVİKİ UYGULAMASININ TEKRAR BAŞLATILMALI”
Çağrıda bulunan Kızılgüneşler, “Nitelikli istihdamın artırılması ve sürdürülebilir olması konusunda Meslek Liseleri, iş dünyamız açısından yaşamsal önemde. Bu konuda İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile ortak çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Konunun istihdamı yakından ilgilendirmesi nedeniyle görüşlerimizi sizlere de arz etmek istiyoruz. Mesleki ve Teknik Liselerde bulunan alan ve dalların birbirleriyle bağlantılı sektörlerle kümelenmesinin, ileri seviyede uzmanlık ve yetkinliğin sağlanabileceği düşüncesindeyiz. İlgili bölümlerin belirli okullarda toplanması, bu okulların kendi alan ve dallarında daha ileri seviyede uzmanlaşmasına olanak sağlayacaktır. Bu durumun sürdürülebilir istihdam gelişimine doğrudan katkı sağlayacaktır. Yine bir diğer önemli konu, MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi teşvikinin 31 Aralık 2021’de sonlanması. Bununla birlikte, madencilik ve mobilya gibi sektörlerde belge zorunluluğu yeni getirilmesine rağmen bu alanda çalışan kişiler, MYK belge teşvikinden yararlanamadılar. Bu kapsamda MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi teşviki uygulamasının tekrar başlatılmasının, bu alanda yakalanan başarılı ivmenin devamı için önemli olduğunu da vurgulayarak sizin bu konuda desteğinizi diliyoruz” açıklamalarında bulundu