Yaşar Üniversitesi Psikoloji Topluluğu öğrencilerinin
düzenlediği çevrimiçi etkinlikte Covid-19 sürecinde strese ve bağışıklık
sistemini güçlendirme isteğine bağlı olarak yeme bozukluklarının arttığını
söyleyen Psikolog Banu Dereyurt, “Tıkınırcasına ve atipik yeme bozukluğu ciddi
derece artmış durumda. Bu artışı sadece kilo alımıyla hesaplamıyoruz. İnsanlar
duygularını regüle edip rahatlayamadıkları için çok fazla besin almaya yönelmiş
durumdalar. Herkes beslenme konusunda tetiklendi. Covid-19 döneminde mutlaka
herkeste yemek yeme atakları olmuştur” dedi.
“Beden algımız
salgınla birlikte değişti”
Beslenme ve yeme bozuklukları hakkında temel bilgiler veren
Psikolog Banu Dereyurt, yeme bozukluklarının 4’e ayrıldığını söyleyerek,
“Bunlar anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, tıkınırcasına yeme ve atipik yeme
bozukluklarıdır. Kişi uyguladığı diyetin sebebini bilmiyorsa, bu yeme
bozukluğunun en büyük sebebidir. Duygusal açlık, şekil ve kilo hakkındaki
endişeler, katı diyetler yeme bozukluğuna neden olabilir. Beden algımız
salgınla birlikte değişti. Bazıları motivasyonla müthiş bir sağlıklı beslenme
ve spor yapma çabasına girmiş durumda. Bir kısım ise, yeme davranışını artırmış
durumda. Anoreksik ve bulumik kişilere baktığımızda hayatlarında çok ciddi bir
beden baskısı görüyoruz. Kişi korktuğunda, öfkelendiğinde, gergin olduğunda
yeme davranışı gösteriyor. Genelde insanların duygu yükleri arttığında beslenme
davranışları değişiyor. Bunu çok sık yaşadığımız anda müdahale etme ihtiyacımız
var. Beslenmenin temeli duygular. Duyguları boşaltıp öyle devam etmek
istiyoruz. En hızlı reaksiyon veren şey yemek olduğu için de yemek yemeyi
seçiyoruz” diye konuştu.
Rahatlamak isteyen
yemeğe sarıldı
Covid-19 döneminde kişilerin evde daha çok vakit geçirmesi
ve psikolojik etkenler sonucunda yeme bozukluklarının arttığını söyleyen
Dereyurt, şunları anlattı:
“Tıkınırcasına ve atipik yeme bozukluğu ciddi derece artmış
durumda. Bu artışı sadece kilo alımıyla hesaplamıyoruz. İnsanlar duygularını
regüle edip rahatlayamadıkları için çok fazla besin almaya yönelmiş durumdalar.
Herkes beslenme konusunda tetiklendi. Kendinize dönüp bakarsanız, Covid-19
döneminde mutlaka herkeste atak dönemleri olmuştur. Koşulsuz beslenme çoğaldı.
Sıvı tüketiminde kafein alımı arttı. Bağışıklık sistemini güçlendirme adı
altında beslenme artışı var. Bu da beslenme bozukluğuna neden oluyor. Kilo
artışı da kişilerde endişeye neden olunca yeme bozuklukları tetiklendi.”
"Tedavi
edilmediği sürece hem zihne hem bedene zarar veriyor"
Yeme bozukluklarının tedavisinden bahseden Dereyurt, “Tedavide amacımız; kişiyi sınırlandırmadan, kontrol etme gayretine girmeden kişinin beslenme alışkanlıklarını değiştirmek. Bilişsel davranış ve şema terapi yeme bozukluğu tedavisinde en çok kullanılan yöntemler. Nefes terapisi, meditasyon, telkin yöntemleri de kullanılabilir. Mutlaka diyetisyen desteği alınmalı. Tedavi edilmezse kişi kendisine her daim öfke duyacaktır, başarısız ve beceriksiz hissedecektir. Bedensel olarak ise şeker hastalığı ve bel bölgesinde yağlanma riski artar” dedi.