ÖNCÜŞEHİR - Cumhuriyet
Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Öncüşehir TV’de Basın
Meclisi’ programının konuğu oldu.
Deneyimli Gazeteciler Öncüşehir Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt Dağdeviren, Kent Haber Yönetim Kurulu Başkanı Mikail Karadaş ve Can Radyo Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Kafalı’nın sorularını yanıtlayan Sındır, depremzedelerin sorunlarını, emsal artışını ve merkezi hükümetin yatırım programında İzmir’e ayırdığı payı değerlendirdi.
ŞÜKRÜER’İN SÖZLERİNE
TEPKİ: ASLA KABUL EDİLEMEZ
İzmir Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu eski Başkanı Sıtkı Şükrüer’in mübadiller hakkında yaptığı konuşmayı değerlendiren Sındır, “Son konuşması amacını da aşan bir konuşmaydı. Kendisi de eminim kendi iç dünyasında keşke bu noktalara gelmeyecek şekilde ifade etseydim diye düşünmüştüm. İfadesinde aslında şunu söylemek istediğini algıladım; 1950’li yıllarda bir kent suçu işlenmiş, İzmir’in geçmişten gelen kültürü mimari özellikleri dokusu bir anda apartmanlarla yok edilmiş. Bunu yapanlarda mübadil olarak gelip oralara yerleşenler. Bu kente bir kent suçu işlendiyse; bunun suçlusu o insanlar değildir. Bir imar plan değişikliği olsaydı bunun karşılığında gereğini yapan insanlar. O söylemleri bir nefret söyleminde giden ve İzmir’de insanları mübadil olmak olmamak, doğudan gelmiş olmak olmamak gibi bir ayrıma yol açıp bunun tartışmasına yol açan sözlerdi. Asla kabul edilemez. Ben doğal olarak tepkimi hemen gösterdim. Balkan göçmenlerine yönelikte ağır ithamlar vardı. Çok haksız buldum ve haddini aşan bir ifade olarak buldum. Bu kent geçmişten bugüne göç almıştır. İzmir aldığı göçle gelenlerin kültürü değil. Kenti kültürünü gelenlerle bir araya getirerek hamurunu yoğurmuştur. Balkan göçmenleri bizim kardeşimiz. Hepimiz bu ülkenin birer yurttaşıyız. Anayasal haklarımız hepimizin eşit. Eşitlik ve adalet bu ülkenin her noktasında yaşam hakkımız var. Nereden gelirse olsun kim olursa olsun her yerde yaşama ve çalışma ve özgürce kendini ifade edebilme hakkı var. Yöre, etnik ve inanç kimlikleri içerisinde ayırmamak gerekiyor. Biz bir ulus devleti olara önce insan niteliğini öne çıkarmak gerekir” dedi.
“İMAR PLANLARI KANUNDUR”
Depremzedeler için verilen emsal kararı hakkında konuşan Sındır, “İmar planları kanundur aslında. İmar planları kanun özelliğindeki metinlerdir. Uygulanması zorunlu yasal bir gerekliliği vardır. İzmir kenti bütün büyükşehirlerde olduğu gibi yoğun bir göç baskısı altında ve konut talebiyle karşı karşıya. Yapılmış imar planları üzerine yeni imar planları yoğunluğu arttırıcı artıcı planlar. Kent içerisinde arzu etmediğiz bir sürece evrilebiliyor bütün şehirlerde olduğu gibi. Mevcut yerel yöneticilerimiz, belediye başkanlarımız da mevcut üzerinden mümkün olduğunca vatandaşın mağduriyetini gidermeye çalışıyor. Kent dediğimiz alan içerisinde yaşayan insan olmadığı sürece hiçbir anlamı olmuyor. Bu yaşam alanında kaliteli, konforlu ve yaşam kalitesini en üst düzeyde olabildiği bir plan olması gerekir” şeklinde konuştu.
“NEDEN 8 KAT İMAR
PLANI HAKLARI VERİLMEDİ?”
Rezerv alanlarında 8 kat imar haklarının verilmediğini ifade eden Sındır, “Ben şunu kabul edemiyorum; depremzedelere deprem konutları yapıldı. 7 ayrı rezerv alanı tanımlandı. Proje alanlarında neden 5+1 kat yapıldı. Neden 8 kat imar planı hakları verilmedi? Yoğunluk arttırmıyorsun. Aynı imar hakkını veriyorsun. O yapılmayınca o alanlarda bir mağduriyet oluştu. Onun dışında özellikle orta hasarlılarda ikinci bir depremde büyük bir risk altında olan yapılar. Oturma izni veriliyor gerçi ama onların kendilerini binalarını yenileme daha güvenilir ve sağlam yapılarda yaşam haklarının sağlanabilmesi için bu kentin yöneticileri, devletin bütün kamu ve kuruluşlarıyla gereken tüm önlemleri alması gerekiyor. Bir tanesi imar planı ile ilgili yapılacak birey varsa yapılmasıdır. O insanlar, 8 kat imar planlarına emsal artışı istiyor. Biz en azından müteahhit payını oradan çıkarırız, biz fazla para cebimizden çıkmaz diyorlar. Bu insanların çoğu emekli. Emekli ikramiyeleriyle ev sahibi olmuş, bir daha da eline toplu para geçmiş olmayan insanlar. O insanlara bir şey yapmak gerektiği için Büyükşehir Belediyemiz mağduriyeti ortadan kaldırmak amacıyla bir değişiklik yaptı. TMMOB’ta karşı çıktı. Ben TMMOB’u da eleştirmiyorum aslında” dedi.
“ODALARI YOK
SAYARSANIZ KENT YAŞAMINDAN BAHSEDEMEZSİNİZ”
TMMOB’un yaptığı itirazı da değerlendiren Sındır, “Adı oda olarak biten ne varsa, bunlar kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Bu kurumların kamusal görevi vardır. Bunları sadece meslektaşların haklı yetkilerin korumak değil aynı zamanda o meslek alanı ile ilgili insana ve yaşama dair ne varsa bun iyileştirmek, toplumu aydınlatmak, eğitim vermek içindir. TMMOB’ta böyle bir kurum. Kendi kanunu olan bir kurum. Mühendisleri mimarları yok sayarsanız, ‘bunlar istemezükçü ne gerek var bunlara’ derseniz bu ülkede ne plandan ne kent yaşamından ne de güvenli yaşamdan bahsedebilirsiniz. Yaşam yaşanılmaz olur. Her açılan davanın arkasında meslek alanıyla ilgili bilimsel, akademik görüşler; akıl, bilim ve meslek disiplini vardır” ifadelerini kullandı.
“İZTEMEZÜKÇÜ DİYENLER
DE İSTERÜKÇÜLER Mİ ACABA?”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer arasında geçen görüşmeyi de aktaran Sındır, “Genel Başkan İzmir’e geldiğinde Tunç Bey ile bir görüşme oldu. Emsal artışı konusu Tunç Bey’in önceden taslak olarak üzerinde çalştığı ama bu konuda bir sonuç alamadığı bir durumdu. Sayın genel Başkanımız, “İnsanların mağduriyetini kaldıralım, ne gerekiyorsa yapalım” diyerek alınmış bir karar ve sonrasında uygulamaya kondu. Basına da yansıdı. O görüşmede TMMOB itiraz eder konuları asla konuşulmadı. Ben bizzat şahidim. TMMOB’un bakışı farklı. Onlar hep istemezülçü denir. İztemezükçü diyenler de isterükçüler mi acaba diyorum. İsterükçüler de rant isteyenler. Körfez geçiş projesi var mesela. TMMOB onu da doğru olmadığını söyledi. Körfez’in ekosistemini bozar diye görüşler ortaya koydu. Şimdi TMMOB istemezükçü oluyor ona itiraz edince… İsterükçüler kimler? Oradan belli rant beklentisi içinde olanlar. İsterükçü olmak yerine istemezükçü olmak çoğu zaman kent halkına, ekosisteme ve doğa adına daha doğru oluyor. İnsanların mağduriyetinin önlenmesi bir konudur, bu kentin 10 yıl sonraki yaşamı ve geleceğini düşünmekte ayrı bir konudur. Bence TMMOB’u bir günah keçisi yapılması yanlış. Depremzedelerin ihtiyacı olan emsal artışının ortadan kalkması da mağduriyeti önleyebilecek bir süreçken o da yanlış oldu. O nedenle belki başka önlemler de almak cazibe alanları yaratıp oralarda daha uygun imar alanları üzerinden buradaki yoğunluğu azaltıcı bir takım çözümler getirilebilir” dedi.
“İNSANLAR, YEREL
YÖNETİM İLE MERKEZİ YÖNETİM ÇEKİŞMESİ GÖRMEK İSTEMİYOR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan kararda, konut yapım ve işyeri yapım kredileri için 200 bin TL'den 400 bin TL'ye yükseltildiğini açıklayan Sındır, “Cumhurbaşkanlığı kararıyla 200 bin liralık kredi limiti 400 bine çıkarıldı. Ama daha henüz faiz oranında ve ger ödeme süresinde kolaylaştırıcı kararlar almak gerekiyor. Henüz çok eksik bir konu. Ben kanun teklifi de verdi. Bu insanların bir sorunu var ve çözülmesi gerekiyor. Kim çözerse çözsün! Bu insanlar, yerel yönetim ile merkezi yönetim çekişmesi görmek istemiyor. 200 bin liralık kredi 400’e çıktı ama inşaat maliyetleri de yüzde 100 arttı. Çok fazla bir şey de fark etmedi” diye konuştu.
“DÜNYA BANKASI
KREDİSİ ALINAMAYACAK DURUMDA”
Sındır, Dünya Bankası kredisi hakkında ise, “Finansman kolaylığı sağlayacak uzun vadeli olan Dünya Bankası ile olan antlaşma; ülkenin dış finans arayışındaki verdiği faizin çok daha altında faizle yapılan özel bir antlaşmaydı. O krediyi şu anda alamayacak durumda. Hatta öğrendim ki; diğer illerinde katılarak yapılan sulandırılmış ve çok daha düşük rakama indirilen kredi de pek gelmeyecek. O kredi beklentisi de artık bir hayal. Halbuki o krediyi alabilseydi Büyükşehir Belediyemiz, vatandaşın mağduriyetini çözecekti” dedi.
“İZMİR’DE MERKEZİ
HÜKÜMETTEN YAPILAN BİR YATIRIM YOK”
Geçtiğimiz haftalarda iktidara 18 soru yönelten ve soruların cevaplarını iktidar partisinin yöneticilerinden ve sorumlu Milletvekillerinden bekleyen Sındır, “İzmir’de merkezi hükümetten yapılan bir yatırım olduğunu düşünmüyorum. Geçen de dedim; ‘İktidar partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi İzmir’i sevmiyor’ diye. Çünkü her yıl izlerim onları, bir milletvekili sorumluluğuyla. Benim seçildiğim kent özellikle, sorunları neleri yatırımlar neler diye bakarım. Her yıl o yıla ait kamu yatırımları programını Cumhurbaşkanı tarafından açıklanıyor. Her kamu yatırımı proje numarasıyla hangi yıl başladığını belirtir. İncelerim programı. Bu yıl gördüğüm şey; İzmir’e yönelik 3,6 milyarlık bir kamu yatırımı var. Üniversiteleri hariç tutuyorum” dedi.
“550 PROJENİN SADECE
41’İ TAMAMLANMIŞ”
Yapımı devam eden İzmir Ankara yüksek hızlı tren projesine de değinen Sındır, “İzmir Ankara yüksek hızlı tren. 2007 yılında ilk kamu yatırımına alınmış. Şu ana kadar yüzde 20’si tamamlanmış bir proje. Hala devam ediyor. Niye 15 yıldır tamamlanamadı, neden bitmiyor? Toplamda 3,36 milyar lira olan projesi 6 yılı kapsıyor. AK Partili milletvekillerimiz, “İzmir’e bakın şöyle yapıyoruz, yüksek hızlı tren, 3,6 milyar liralık proje yatırımı yapıyoruz” diyorlar. Ben de diyorum ki; “yapmayın, İzmir halkı kanmaz buna.” İzmir’de kalkan o ten Afyon’dan da, Uşak’tan da, Eskişehir’den geçip Ankara’ya varıyor. 6 ili kapsıyor. Sen neden o projenin bütün bedelini İzmir’e kamu yatırımı diye aktarıyorsun. İzmir’e giriş çıkışıyla olan İzmir’im hat üzerindeki mesafesine göre oran kur, İzmir’e ona göre yatırım yap. Bende onu 6’ya böldüm. İzmir’e kalan 1,8 milyar lira. 2021 yılında 17 Bakanlığın, İzmir’de yıllardır yürütmekte olduğu ve bir türlü bitirilemeyen toplamda 14,7 milyar lira değerindeki 550 projesinin gerçekleşme oranı sadece yüzde 15. 550 projenin sadece 41’i tamamlanmış. 225’ine ise daha hiç başlanmamış. Yatırım programına alınmış ama başlanmamış” açıklamalarında bulundu.
“İZMİR’İN 60 MİLYAR
İÇİNDEKİ PAYI SIFIR”
2021 yılında İzmir’e merkezi hükümetin kent içi raylı sistem yatırımlarında pay vermediğini söyleyen Sındır, “İzmir’in en büyük sorunlarından biri ulaşım. Toplu ulaşım deyince raylı sistem bizim en çok arzu ettiğimiz dünyanın en modern ulaşım sistemi. İzmir Büyükşehir Belediyesi gerek metro hatları gerekse de tramvay hatları üzerinden raylı ulaşımı sürekli artıma içerisinde. Ciddi anlamda yatırım var. İZBAN hattı var. Yine AK Partili milletvekillerimiz, “Bak İZBAN’ı yaptık biz, niye yapmadınız?” der. 2021 yılında Bursa, Gaziantep olmak üzere birçok ilde toplam 60 milyar lira kent içi raylı sistem yatırımı yapılmış. İzmir’in bu 60 milyar içindeki payı sıfır. Bütün Bakırçay Havzası, Aliağa Menderes hattının Bergama’ya uzatılmasını bekliyor. Aliağa, Çandarlı, Bergama. Bu İZBAN hattının Bergama’ya uzatılmasıyla ilgili proje, yatırım projesinden de kaldırıldı. Buradan bütün Bakırçay Havzasındaki dostlarımıza seslenelim. Artık umut etmeyin, hayal bile etmeyin. Bu proje yok. İzmir, merkezi yönetimin yatırımın programında yatırım yoksunu ve fakiri kalmış bir kent” dedi.