Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR – İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Eylül ayı Olağan Meclis toplantısının birinci oturumu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer idaresinde, Kültürpak 4 No’lu Holde yapılan yeni meclis salonunda gerçekleştirildi.
SOYER: KAĞIT KULLANIMINDA BÜYÜK ÖLÇÜDE TASARRUF ETMEMİZİ SAĞLAYACAK
Oturumun başında yeni meclis salonu hakkında bilgi veren Başkan Soyer, “Meclis salonunun hayırlı olmasını diliyorum. Konuşma süreleri her iki ekranda da gösterilecek. Herkesin takip etmesi mümkün olabilecek. Asıl güzel olan kağıt kullanımında büyük ölçüde tasarruf etmemizi sağlayacak bir yöntem gerçekleştirilecek. Ayda 20-30 bin civarında basılan gündemler aşağıda düşmüş olacak. Hem tebrik hem teşekkür ediyorum arkadaşlarım” ifadelerini kullandı.
Soyer daha sonra ise öncesi Kolombiya'nın Cali şehrinde düzenlenen Dünya U20 Atletizm Şampiyonası’nda birinci olup dünya şampiyonluğunu elde eden İsmail Nezir’i takdim etti. Alkışlarla kürsüye çıkan Nezir’i, Başkan Soyer tebrik etti.
BOZTEPE: BUGÜN BURADA KAMUSAL FACİANIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN…
Gündem dışı konuşmalarda söz alan AK Partili Meclis Üyesi Hüsnü Boztepe, “Bugün burada kamusal facianın önüne geç olmasın diye geçmek için bir duyuru yapmak istiyorum. İmar Komisyonunda oy çokluğu ile bir karar aldık. Meclis gündemine alınmadı, bunun nedeni sanırım yetişmedi diye çarşamba veya Cuma günü gelecekti. Tartışma çıkmasın diye getirilmedi. Siz de buradayken dile getireyim; sit alanı içinde fütursuzca ve ısrarla bir plan yapılmak istenmiş. Oy birliği ile reddettiğimiz planın aynısıdır. İmar komisyonumuz burada gönülsüzce oy çokluğu ile evet vermeye adeta zorunda bırakıldı. Ki bu kürsüde Başkan Bey, oy çokluğuna olan olumsuz bakış açsısını defalarca dile getirmiş olmasına rağmen yine bugün oy çokluğu ile bir plan meclisten geçirilmeye çalışılıyor üstelik Başkan'ın olmadığı bir mecliste. Arkadaşlar Başkan burada değilken meclise gelmesi kurgulanmış olan plan; Urla'da yer alan ve 2018 yılına kadar 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak korunmuş daha da ötesi 12 iyon kentinden biri olan Urla-Klazomenia (Kilazomenya) antik kentinin bir parçasıdır. Hepimizin önemini az çok bildiğimiz Selçuk-Efes, Sığacık-Teos, Foça-Fokayi, Çeşme Ildır gibi Urla-Kilazomenya da tarihte ve kültürümüzde çok büyük önem arz eden 12. iyon antik kentinden biridir. Urla'daki bu antik kent 2.800.000 metrekarelik bir alanda. Ne kadar trajikomik bir durum aslında. Bir belediye düşünün ki; kentindeki bu tarihi güzelliklerin halkı tarafından bilinmesi için rotalar oluştursun, güzergahlar belirlesin ve bunu yaptığı projelerle yaygınlaştırmaya çalışsın ama yine aynı belediye bu tarihi ve doğal güzelliklerin katledilmesinin de yolunu açsın, ön ayak olsun. İçler acısı bir durum gerçekten. Bir belediye yaptığı işlerden ve onun sonuçlarından bu kadar bihaber olmamalı. Olacak işlere hayır derken en olmayacak işlere evet denmesinin sebebinin Başkan Tunç Soyer'in teknik açıdan yanlış yönlendirilmesinden kaynaklandığını düşünüyoruz.
BOZTEPE: BU KENT ARTIK YALNIZCA SÖYLEMDE KALAN UYGULAMASI BAMBAŞKA…
İmar komisyonunda oy çokluğu ile evet oyu verilen plana katliam planı diyen Boztepe, “Bu plan; az önce saydığım 12 iyon kenti olan Urla-iskele Mahallesi sınırları içindeki, Antik Kent sınırları içinde yapılmak isteniyor. Antik kent; "1. Derece Arkeolojik Sit Alanı" statüsünde ve yapılaşma yasağı olan bir alan iken, 2018 yılında bu sınırlar içindeki yaklaşık 40 bin metrekarelik şahıs arazisinin sit derecesi, 1. dereceden 3'e düşürülüyor. Akabinde, bu alanda 1984 yılında yapılmış imar planları vasıtasıyla antik kent içinde müktesep hakkı olduğu iddia edilen 40 bin metrekarelik şahıs arazisi 3. Derece arkeolojik sit alanı mevzuatı gereği sözde koruma planı yapılarak imara açılmak isteniyor. Villa imarlı olması tasarlanmış bu alanda, 1 milyarlık rant sağlanması hedefleniyor sayın meclis üyeleri korunması gereken kültür varlıklarımızı daha 12 iyon kentinden birini bile koruyamıyorken, bundan sonrasında nasıl koruyacağız? Böylesi katiyen yapılaşma yasağı olan alanlarda sit derecesi düşürüldü diye ödül olarak yapılaşmanın önünü bir kere açarsak, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir sayın meclis üyeleri, tutamayız, koruyamayız? Burada kentin tarım olmayan, orman olmayan, sit alanı olmayan veya korunacak bir hiçbir kısıtı olmayan herhangi bir yerinde bile 1 m² alanın imara açılmasını 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planına aykırı diye sakıncalı bulan bürokratların Sayın Başkanı bu plan için nasıl yönlendirdiklerini merak ediyorum. Başkan Bey'in "bir senede ne değişti yapılaşma yasağı olan sit alanları inşaat yapılabilecek hale getirildi, peki bilimi nereye koyacağız" sorusunu bugün ben kendisine soruyorum. Burası, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilmiş bir alan. Bir anda 3. Derece Arkeolojik Sit Alanına dönüştürüldü ve bize de imara açmak mı düştü sayın Başkan? Peki bilimi nereye koyacağız? Şimdi bazı arkadaşlar söz alıp ama sit derecesini düşüren kurum biz değiliz Bakanlığınız diyecekler. Ben de onlara şimdiden soruyorum. Antik kent içinde kalan alanın 1'den 3'e düşürülmesini imara açarak mi ödüllendireceğiz? Aslinda hep antik kent sınırları içinde kalan 1984 yılındaki imar planlarını 2022 yılında kazanılmış hak kabul etmek içinize sinecek mi? Sayın Başkan; İzmir'i kültürel varlıklarıyla UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine sokmak için çaba sarf eden sizin "Biliyorum ki bir kent, kimliğini geçmişinden, yani bugüne taşıdığı fiziki, kültürel ve tarihsel mirasından alır. Bu mirası korumak, yaşatmak ve geleceğe taşımak, bu şehrin belediye başkanı olarak benim en temel önceliklerimden biri." sözleriniz aslında görünmek istediğiniz kişiyi mi tarif ediyor. Bu kent artık yalnızca söylemde kalan uygulaması bambaşka olan çelişkilerden yoruldu” dedi.
AYDIN: BİR DAHA İNMEMEK ÜZERE BAYRAĞIMIZ ÇEKİLDİ
CHP Grup Başkanvekili Murat Aydın, tarihe tanıklık edildiğini ifade ederek, “Başkanlığınızın ve Meclisimizin görev yaptığı 5 yıllık dönem hem şehrimiz hem de ülkemiz için tarihi anlara tanıklık ediyor. 15 Mayıs 1919’da Hasan Tahsin’in sıktığı ilk kurşun ile başlayan kurtuluş mücadelemiz, 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan kalkan gemiyle yola çıkan Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman askerlerimiz 1213 gün sonra 9 Eylül 1922’de İzmir’e ulaşmasıyla zaferle sonuçlandı. Yüzbaşı Şerafettin, Teğmen Ali Rıza ve Teğmen Hamdi tarafından İzmir Hükümet Konağının gönderine bir daha inmemek üzere bayrağımız çekildi. 10 Eylül günü Büyük Atatürk, İzmir Kordon Boyuna muzaffer bir komutan olarak girdi. O tarihten bu yana “İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir toprak”, yurdun en güzide köşesi olarak, barış ve özgürlük içinde yaşıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesinde dile getirdiği gibi “Memleketin dâhilinde iktidara sahip olanların; gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde” olduğu ateşten günlerden geçen Türk Halkı, yedi düvele karşı verdiği kurtuluş mücadelesini İzmir’de zaferle sonlandırdı. Düveli muazzama denilen emperyalizmi de onun işbirlikçisi Yunanistan’ı da yenerek denize döken Türk halkı, Büyük Atatürk’ün önderliğinde kurduğu Cumhuriyetin 100. Yılını da başkanlığınız döneminde kutlayacak.
“GELECEĞE DAİR UMUDUMUZU TAZELEDİ”
İzmir’in işgale direnmenin haklı gururunu 100 yıldır yaşadığını ifade eden Aydın, “Başkanlığınızın önderliğinde, tüm İzmir halkı ve yurdun her yerindeki yurttaşlarla birlikte 100. Kurtuluş gününü büyük bir gurur ve coşkuyla kutladık. Birlik olmanın, birlikte coşkuyla kutlama yapmanın özlendiği günlerde; kurtuluşumuzun 100. Yılı nedeniyle yapılan kutlamalar bize özlemini duyduğumuz duyguları yaşattı.
İzmir Kurtuluşunun 100. Yılı vesilesiyle bir kez daha söylemek isteriz ki; ilelebet payidar kalacak Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında demokrasimizi güçlendirme azmindeyiz. Tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi bugünde “milletin özgürlük ve bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığının kurtaracağını” biliyoruz. Tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi bugün de halkımızla birlikte; özgür, bağımsız, refah içinde, geleceğe umutla bakan bir ülke olmak için canla, başla, aşkla çalışmaya devam edeceğiz. Yaşadığımız coşku dolu günler bu azmimizi güçlendirdi ve geleceğe dair umudumuzu tazeledi. Sayın Başkanım, Cumhuriyet Halk Partisi, İzmir Büyükşehir Belediye Meclis Grubu olarak; 100 yıl nedeniyle yapılan tüm çalışmalarda ortaya koyduğunuz liderlik ve emek nedeniyle; size, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm çalışanlarına, İzmir halkına, yurdun ve dünyanın her yerinden bu gururu ve coşkuyu paylaşan herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunmak isteriz. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın özgür ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti” dedi.
HIZAL: KIYMETLİ OLAN GÜNÜN ÜZERİNE BİR GÖLGE DÜŞÜRDÜNÜZ
Başkan Tunç Soyer’in 9 Eylül kutlamalarında sarf ettiği sözleri eleştiren AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, “Şehrimizde konuşulan esasında ülkemizde gündem olan konu 9 Eylül ve 100. yıldönümü. Malesef ki son 3 yıldır, sizin göreve geldiğiniz güden bu yana şehrimizde sizin ifadeleriniz bir takım ulusal ve uluslar arası meseleler üzerinden koyduğumuz ifadeler neticesinde şehrimiz istemediğimiz şekilde gündem oluyor. 9 Eylül günü yapılan kutlamalarda gördük ki; sabahından yapılan birlik ve beraberlik yürüyüşünü bir tarafa iterek ayrıştırıcı bir dil kullanarak yaptığınız konuşmayla malesef ki İzmir’in kurtuluşunu bizim için kıymetli olan günün üzerine bir gölge düşürdünüz. 9 Eylül 1922 günü İzmir için Türkiye için hepimiz için çok kıymetti bir gün. Kurtuluşun, zaferin yıl dönümü. Zaferin 100. Yıl dönümü. Aslında biz anlamıştık, İzmir sokaklarını barışın yüzüncü yılı diye başladığınızda, 9 eylül günü birşey olacağını tahmin etmiştik. Kıbrıs’ı Kıbrıs’tan öğrenmek gerekir dediğinizde tahmin etmiştik, İzmir parası, İzmir’in bayrağı dediğiniz gün gibi. Bugün de yine İzmir’de ve Türkiye’de konuşulması gereken konuların dışında başka konular vardı. Bunun sorumlusu da malesef sizlersiniz” ifadelerini kullandı.
HIZAL: ZİHNİNİZDEKİ GERÇEKLERİ ORTAYA KOYUYOR
Nutuk’tan birkaç satır okuyarak sözlerine devam eden Hızal, “Elbette ki tarih dersi verecek değilim ama kullanmış olduğunu ifadeler zihninizdeki gerçekleri ortaya koyuyor. Nutuk’ta da belirtildiği gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dile getirdiği gibi İzmir 15 Mayıs 1919 günü Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Sizin dediğiniz gibi, “tarihi bilmek tarihi okumak önemlidir, bugün günümüzde yaşadığınız süreçleri okumamıza faydalı olur. 15 mayıs 1919’da kendi ifadeleri doğrultusunda İzmir’i işgal etmişlerdi Yunanlılar. Sadece işgalle kalmamışlardır, yakmışlar, yıkmışlardır, tecavüz etmişlerdi. Kültürpark yıkıntıların toplanarak kurulduğu alandır. Müslüman ve Türk coğrafyası olan bir coğrafyayı Yunanlaştırmak istemişlerdir. Ama girdiği onlarca savaş nedeniyle canını dahi yitiren bu milleti Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde son bir hücumla o düşmanı Yunanı, Yunanlıları sizin konser verdiğiniz alanda denize dökmüştür. İşte o gün sizin bir kelime dahi olsun Yunandan bahsetmediniz, Yunanistan’dan bahsetmediniz. 100 yıl sonra bugün Ege’de hakkı, hukuki gerekçelerle verdiğimiz mücadeleyi de görmezden gelerek kendince ABD senatosunda şikayet eden savaş uçaklarımızı uluslararası hava sahasında radar kilidi atmaya çalışan, uluslararası sularda kurşun sıkan Yunanistan’dan bahsetmediniz. Biz zaten bunu tahmin ediyorduk. Bunlar yaşanırken ülkemizin haklı duruşunu bir kenara bırakarak Atina Belediye Başkanıyla görüşmeye gittiniz. Bu bütün İzmirlileri, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının içini acıtmıştır. Bununla da kalmazdınız, poz verdiğiniz Atina Belediye Başkanı densizce bir tweet atarak Sayın Cumhurbaşkanına dil uzatma cüretinde bulunmuştur. Uyarıyı yapmak istiyorum; bütün bunları neden yaptığınızı bilmiyorum ama Atina’daki Yunanistan’daki arkadaşlarınıza başta Atina Belediye Başkanına uyarıyı yapın. 100 yıl önce bu toprakları kirli çizmeleriyle işgale gelen dedelerinizi, bizim delerimiz nasıl denize döktüyse; bugün yine bu toprakları işgale etmek adına emperyalistlerin oyuncağı olma çabalarına giren Yunanlıları yine aynı denize dökerler. Bu konuda hizmetiniz varsa bu uyarıyı kendilerine yapmanızı diliyorum” dedi.
ŞAHİN: AYIDAN POST, YUNAN’DAN DOST OLMAZ
MHP Grup başkanvekili Selahattin Şahin’de, Soyer’in 9 Eylül kutlamalarında yaptığı konuşmayı eleştirdi. Şahin, “İzmir, 1071 de Türk’lerin Anadolu’ya girişinden 10 yıl sonra Çaka Bey tarafından fethedilmiş kadim bir Türk yurdudur. Yüz binlerce kişinin hep bir ağızdan İzmir'in kurtuluşunu kutladığı 9 Eylül gibi mukaddes bir günde, İBB Başkanı’nın denize dökülen düşman yerine ecdadımızı hedefe koymasını kınıyorum. En büyük öksüzlük, köksüzlüktür. 9 Eylül Sadece İzmir’in kurtulduğu gün değildir, aynı zamanda işgalci emperyalist ülkeler ve onların maşası işgalci Yunan ordusunun mezalimine karşı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazandığımız Kurtuluş Savaşının taçlandığı, Yunan ordusunun Ege’nin sularına döküldüğü gündür. Bizim için Selçuklu neyse, Osmanlı o’dur. Osmanlı neyse Türkiye Cumhuriyeti Devleti o’dur. Sayın Başkan, Siz değil miydiniz Kıbrıs’ı Kıbrıslılar’a bırakalım diyen? Peki siz niye tarihi tarihçilere bırakmıyorsunuz? Siz hangi tarihi bilgi ve birikiminizle ceddimizi hain ilan edebiliyorsunuz? 10.Ağustos akşamı Habertürk Tv’de canlı yayına bağlandınız ve “aslında bunlar benim sözlerim değil, ben Nutuk’tan ilham aldım” dediniz. Sizin ilham aldığınızı söylediğiniz Nutuk’un 5. Sayfasındaki paragrafta Atatürk 1919 yılında memleketin içinde bulunduğu durumu özetlemiş, fakat asla Sultan Vahdettin için gaflet delalet ve hain kelimelerini kullanmamıştır. Siz Atatürk’ün sözlerini bağlamından kopardınız. Nutuk ve Atatürk’ü referans göstererek kendi kişisel düşüncelerinizi deklare ettiniz. Hem Atatürk’e hem de 625 sene üç kıtada adaletle hüküm süren ecdadımıza en büyük haksızlığı yaptınız. Son padişahımız Sultan Vahdettin ne bir hain ne de bir kahramandı, 1. Dünya Savaşı sonrası içinde bulunulan olumsuz koşullarda başarılı işler gerçekleştiremedi. İmkan ve zemin dahilinde kendince faydalı gördüğü politikaları benimsedi ve uygulamaya koydu. Bunlardan en önemlisi de aynı zamanda yaveri olan Osmanlı Subayı Mustafa Kemal’i geniş yetkilerle Anadolu’ya yollamaktır. Çevresinde tecrübeli askerlerin ve devlet adamlarının azlığı, bilgi ve birikiminin eksikliği, doğru kararlar alamamasına sebep olmuş olabilir. Ancak bu durum O’nu hainlikle suçlamanıza gerekçe olamaz. Başkan, sıkça dile getirdiğiniz barış sözcüğünün, samimi ilişkiler kurduğunuz Yunan tarafında hiçbir karşılığı yok. Ayıdan post, Yunan’dan dost olmaz. Ege’de uçaklarımızı taciz edip, bizim karasularımızda gemimize ateş ediyorlar, uluslararası sularda balıkçılarımızın canlarına ve mallarına kast ediyorlar. Vazgeçin artık barış söyleminden. 3,5 yıldır hayat geçirdiğiniz tek bir proje yok, var olanları da tamamlama gayretiniz yok. Kentsel dönüşüm, trafik, altyapı, koku ve daha nice kronikleşmiş sorun dağ gibi duruyor. Biz de size Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle seslenelim; “Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır.” İşinizi yapın, söylemlerinizle değil, hizmetlerinizle gündem olun” dedi.
SOYER: BAŞKA BİR TARİH YAZMAYA KALKIŞILABİLİR AMA GERÇEKLER DEĞİŞMEZ
Tüm eleştirilere cevap veren Başkan Soyer, “Ülkeler 100. yıllarını her zaman görkemli bir şekilde kutlamak istemişlerdir. Ben kampanya döneminde de demiştim, ben ne şanslıyım ki bu memleketin kurtuluşunun 100. Yılında belediye başkanlığı yapıyoruz. Bizler ne şanslıyız ki 100. yılını kutluyoruz. Çok neşeli ve çok mutluyum. Bu memlekette eğer o hafızayı tazelemeliyiz, Çünkü bir gün birileri vatan hainlerini kahraman yapmaya kalkar. Onlarca meşaketle kazanılan zaferleri bir kurşun bile sıkılmış olanlar anlatmaya kalkar. Biz hafızamızı tazelemek zorundayız. Selahattin Bey, Vahdettin ve Mustafa Kemal Atatürk aynı anda savunmak istiyor kendileri. Bu çok sıkıntılı bir durum. Bunun için tarih bilgileri olmaya gerek yok, ilkokul bilgileri ile anlatabilir. Başka bir tarih yazmaya kalkışılabilir ama gerçekler değişmez. Başka bir çaba içine girebilir, onu kahraman olarak göstermek isteyebilirsiniz ama gerçekler değişmez” dedi.
“VATAN HAİNLERİ İLE VATAN KAHRAMANLARINI AYNI KABA KOYARSANIZ OLMAZ”
Sözlerine devam eden Soyer, “Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’u almış, dünyanın o tarihte en karizmatik vizyon sahibi genç bir lideri. Bizim atamız, iftihar ediyoruz. Bizim ecdadımızla bir problemimiz yok. Neyi ayrıştırdım biliyor musunuz? Vatan hainleri ile vatan kahramanlarını aynı kaba koyarsanız olmaz. Şehitlerin ruhunu incitirsiniz. Bizim milli kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk’e 5 tane idam fermanı çıkarıp öldürmek istemişler, kim; Vahdettim. Kaç tane suikast düzenlemek istemişler. Kim, Damat Ferit Paşa. Şimdi ben bunun nesini savunayım. Milliyetçilikte, yurtseverlikte kimsenin tekelinde değil bu memlekette kardeşim. Bizler Atalarımızı saygıyla anmaya devam edeceğiz. Hırsızlar ve haramilerden yolumuzu ayırmak zorundayız. Tarih bize bunu söylüyor” şeklinde konuştu.