Mevlüt DAĞDEVİREN - Türkiye, 330 organize sanayi
bölgesine sahip olsa da sanayileşmede arzuladığı seviyeyi yakalamış değil. Hala
büyük oranda dış ticaret açığı veren ülkemizin yüksek teknoloji ürünlerine
yönelmekten başka da şansı yok. Ancak burada sanayicinin önüne çıkan en büyük
engel kalifiye eleman… Zira milyon dolarlık makineleri en etkin şekilde
kullanmak için de yüksek teknoloji ürünleri geliştirip üretmek için de sonuçta
kalifiye elemana ihtiyaç var. Türk sanayicisinin yıllardır dile getirdiği bu
sorunu çözecek sihirli değnek olmasa da İzmir Atatürk Organize Sanayi
Bölgesinin geliştirdiği bir model var.
O modelin adı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi… Meslek
lisesi tabiri sizi hayal kırıklığına uğratmasın, burada LYS’de Türkiye’nin ilk
yüzde 8’lik diliminden öğrenci alan bir okuldan söz ediyoruz. Tabi bir de geçen
yıl için yüzde 8’lik dilimden söz ediyoruz, yarın ne olacağı belli olmaz. Zaten
hedef de yüzde 1’lik dilimin içinden öğrenci seçmek. Çünkü İAOSB Nedim Uysal
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi yılda sadece 120 öğrenci alıyorlar. O yüzden
aklınıza asla standart bir meslek lisesi gelmesin… Her bir laboratuarı bir
fabrikayı andıran, milyon dolarlık yatırımlarla kurulmuş bir okuldan söz
ediyoruz.
Öyle ki, okuldaki her bir öğrencinin Atatürk Organize Sanayi
Bölgesi yönetimine yıllık maliyeti 25 bin lirayı buluyor. Bu rakam Türkiye’deki
üniversite öğrencilerinin, üniversitelere maliyetinin bile kat kat üstünde…
Zira İAOSB Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, lise mezunu değil
adeta mühendis yetiştiriyor. Zaten bu okuldan mezun olan öğrencilerin işsiz
kalmak gibi bir derdi de yok.
Peki her şey bu kadar iyiyse sorun nerede, diye
sorabilirsiniz. Sorun şu sadece Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde 630 fabrika
var. Yani bu fabrikaların her birine ancak 5 yılda bir bu okuldan mezun olmuş
bir öğrenci düşüyor. Türkiye’de 330
organize sanayi bölgesinin faaliyette olduğunu hesapladığınızda ise her yıl bu
düzeyde bir eğitim almış kaç kişiye ihtiyaç olduğunu varın siz hesaplayın.
MODEL TUTTU ŞİMDİ SIRA DEVLETE
Girdikleri yarışmalardan elde ettikleri başarılarla ve
TÜBİTAK projeleri ile göz kamaştıran İAOSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi yönetimine yıllık faturası tamı tamamına
15 milyon lira… Bu da başarının tesadüflerin sonucu olmadığı tezini doğruluyor.
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetimi bu maliyete rağmen elde ettiği
sonuçtan mutlu… Ancak, bu başarı ne İAOSB’nin ne de Türkiye’nin kalifiye eleman
yarasına merhem olabilecek nicelikte değil. İşte bu noktadan sonraki reçeteyi
ise İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş açıklıyor. Başkan Uğurtaş,
“Türkiye’nin sanayileşme hamlesini tamamlayacak model bu, ancak biraz daha
fazlası gerekiyor” diyor. Uğurtaş’ın ‘biraz daha fazlası’ diyerek anlatmak
isteği şey; devletin olaya el atarak, bu modeli Türkiye genelindeki 330
organize sanayi bölgesine yaygınlaştırması aşaması oluşturuyor. Ancak model
doğru olsa da hala kırılgan yönleri yok değil. En kırılgan yönü de İAOSB’ye
yıllık 15 milyon lirayı bulan maliyeti… Bu çok uzun yıllar sürdürülebilir bir
maliyet değil. Kaldı ki 330 organize sanayi bölgesinin çok azı hali hazırda
böyle bir maliyeti üstlenebilir mali yapıya sahip. Dolayısıyla devletin bu
meslek eğitimi modelini, kalite düzeyini bozmadan her organize sanayi
bölgesinde uygulanabilir hale getirmesi için doğal olarak iyi bir destek modeli
de ortaya koyması gerekiyor.
ÇİN’İ UÇURAN SİSTEM BÖYLE İŞLİYOR
İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Uğurtaş, bu kaynağı
OSB’lere çok fazla yük olmadan sağlayacak modeli de öneriyor. Uğurtaş’ın
önerdiği destek modelinin dünyada başarılı örnekleri de var. Uğurtaş, “Organize
sanayi bölgelerinde bütün alt yapıyı OSB Yönetimi yapıyor. Elektrik, su,
doğalgaz, yol, kanalizasyon, temizlik… Özetle bir belediyenin verdiği tüm
hizmetleri OSB yönetimleri olarak bizler veriyoruz. Ancak OSB’lerde,
belediyelerin sahip olduğu gelirlerin hiç biri yok. Ne belediyeler gibi emlak
vergisinden pay alıyoruz, ne elektrikten, ne vergi gelirlerinden ne de nüfus
başına verilen genel bütçe gelirlerinden pay alıyoruz. Türkiye’de OSB iyi model
olsa da bu haliyle sürdürülebilir değil, gün gelir duvara çarpar. Zira Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesini düzeyindeki bir eğitim yatırımını da aidatlarla
döndürmek mümkün olmaz. Kaldı ki, bizim daha bu kalite seviyesini üniversite
ile taçlandırmak gibi bir hedefimiz var. Lise maliyeti 15 milyon lira olan bir
eğitim modelinin varın üniversite maliyetini siz hesaplayın.
OSB’LER VERGİLERDEN PAY ALMALI
O yüzden ben emlak, aydınlatma vergilerinin bir kısmı bizde
kalmalı diyorum. Bunun yanında çevre temizlik vergisinin bir oranı bizde
kalmalı. Genel bütçeden de pay almalıyız. Bunu Çin yapıyor. ‘Çin uçuyor’
diyoruz ama Çin böyle uçuyor. Oradaki OSB’lerin içinde kocaman üniversiteler
var. Bunu hangi kaynakla başarıyorlar derseniz, işte orda sistem böyle işliyor.
Çin’deki sanayi bölgelerinden doğan kurumlar vergisinin ve diğer vergilerin bir
kısmını o sanayi bölgelerinin yönetimlerine kalıyor. O sanayi bölgelerinin
yönetimleri de işte bu kaynaklarla dünya ekonomi devlerine meydan okuyorlar.”
MESLEK EĞİTİMİ TİCARİLEŞMEMELİ
Devletin artık meslek eğitimini desteklediğini de hatırlatan
Uğurtaş, ancak burada da ciddi bir tuzağa düşüldüğü uyarısını yapıyor. Uğurtaş,
“Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesindeki her öğrencimizin İAOSB Yönetimine yıllık
maliyeti 20-25 bin lira civarındadır. Devlet de meslek eğitimi veren liselere
öğrenci başına 5-6 bin lira gibi bir destek yapmaktadır. Ancak, bu kaynağın
özel meslek liselerine aktarılması önemli bir kaynağın heba olması sonucunu
getiriyor. Biz burada devletin verdiği paranın üzerine her öğrenci için
neredeyse 20 bin lira daha koyarken; özel sektör devletin verdiği bu 5-6 bin
lira ile maliyetini kurtarıp, bir de buradan kendine para arttırmak
durumundadır. O durumda da nitelikli bir meslek eğitimi sağlamanın imkansızlığı
matematiksel olarak zaten ortadadır.”