Çiğdem CANPOLAT /
ÖNCÜŞEHİR - Pandemi ile mücadelede sağlıkçılar tarafından en önemli silah
olarak görülen koronavirüs aşıları Türkiye'de ilk olarak 13 Ocak günü Sağlık
Bakanı Fahrettin Koca'ya uygulanmıştı.
İlk aşılamanın ardından gerek sağlıkçılar gerekse iktidar ve
muhalefet partileri aşı çağrısında bulunurken 15 Eylül verilerine göre Türkiye
genelinde toplamda 103 milyon 762 bin 658 doz aşı uygulanırken İzmir'de ise
aşılanma oranı Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre yüzde 87,8 olarak
belirtildi.
Aşılanmada 3'ncü doz uygulanmasının başlamasına rağmen
dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de aşı karşıtları kampanyalar yürütülmüştü.
Yaşanan süreçte bir yandan 3'ncü doz aşı uygulaması sürerken Dokuz Eylül
Üniversitesi, gündemdeki 'aşı karşıtlığı' tartışmalarına son verecek bir basın
açıklaması düzenleyerek 3'ncü dozunu olan sağlık çalışanlarının antikor
oranlarını basın mensupları ile paylaştı.
HOTAR: HASTANE
YÖNETİMİZ PANDEMİ SÜRECİNDE ÇOK CİDDİ VE HIZLI TEDBİRLER ALDI
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nüket Hotar'ın
gerçekleştirdiği basın toplantısında konuştu. Hotar, "Hastane yönetimiz
pandemi sürecinde çok ciddi ve hızlı tedbirler aldı. Pandemi bir süre daha hayatımızı da olacak
gibi gözüküyor. Bu tedbirler bir süre daha uymamız gerekiyor. Birimlerimizdeki
iş akışını, maske ve mesafe kurallarına uygun hale getirdik. Hasta ve yaya
trafiğini düzenledik. Özellikle pozitif olanla il olma riski taşıyanlar ile hiç
olmayanların mesafe düzenin belirledik. Ekipman olarak erekli olan sosyal
mesafe bantları, maske gibi ekipmanları kendi imkanlarımız ile yürüttük bu
konuda sıkıntı yaşamadığınızı gibi diğer kamu kurumları ile de bu üretimlerimi
paylaştık. Pandeminin ilk gününden itibaren virüs tansını hızlı ve güvenli
yapmak için Covid 19 tanı laboratuvarını kurduk ve kovid 19 izleme merkezini
açtık. Bu merkezimizdeki çalışmalarımız halk sağlığı ana bilim dalı, enfeksiyon
hastalıkları anabilim dalı tarafından yapılan bir çalışma ile karşınızdayız. Bu
çalışma 3 ana bilim dalımız tarafında yürütüldü ve Mart 2021'de başkanı.
Finansmanı rektörlülük olarak biz sağladık. Böyle önemli bir çalışmaya hızlıca
kaynak bulmamız lazımdı buna en uygunu da rektörlük kaynağıydı. 3 bin 538
sağlık çalışanında yapıldı ve 1 yıl süreli izlendi ve izlenmekte. Bu bilimsel veriler ortaya koymakta ki aşı
çok bilinmezlikler ile gelişmiş ve halen devam eden hastalığa karşı bulunan en
etkili önemli. Hem kendimiz korumak hem de başkasına zarar vermek adına gerekli
önlemleri göstermek zorundayız. Yüz yüze eğitimde sadece bizim dersliklerimize
70 bin öğrenci gelecek. Bunların aşılı olması hem kendini hem arkadaşlarını
riske atmamak için çok önemli. Hocalarımızın ve idari personelimizin aşı
yaptırmış olması sağlık açısından çok önemli. Bu zaten yapılan çalışma ile
ortada" dedi.
SONUÇLARI MADDELER
HALİNDE ANLATTI
Maddeler halinde araştırmanın sonucu hakkında rakamlar veren
Hotar, "1)Araştırmamızın ilk sonuçlarına göre antikor düzeylerinin Dokuz
Eylül Üniversitesi sağlık çalışanlarının iki doz CoronaVac aşısından 4 ay sonra
anlamlı şekilde düştüğü ancak %89'unda halen yeterli düzeyde olduğunu tespit etti
çalışana arkadaşlarımız. Üçüncü doz aşı sonrası (CoronaVac veya BioNTech aşısı)
sağlık çalışanlarının %100'ünde antikor düzeyinin arttığı ve yeterli düzeye
eriştiği saptandı. Sağlık personelinin 3. doz aşısını CoronaVac olarak
yaptıranlarda aşıdan en az 7 gün sonra antikor düzeyinin 7.5 kat arttığı;
BioNTech olarak yaptıranlarda ise 106 kat arttığı tespit edildi.
2) Katılımcılardan 3. doz aşısını BioNTech ile olanların
durumları değerlendirildiğinde antikor düzeylerinin zaman içinde düştüğü, ancak
halen var olan antikor düzeyinin (aşıdan yaklaşık iki ay sonra) oldukça yeterli
düzeyde olduğu (16865 AU/ml) saptandı. Aşıdan sonra yüzde 100 arttı ancak
düşmesine rağmen 2 ay geçmesine rağmen hala yeterli koruma sağlandığı görüldü.
3) ilk iki doz aşı arasında sağlık çalışanlarımızın %4'ünde
(20 sağlık çalışanı) COVID-19 hastalığı gelişmiştiği göründü.. 3. doz aşısını olan 293 kişiden sadece 1
kişide (%0.3) koroanya yakalandı, ancak gepsi hafif atlattı."
“RİSK İLE EN ÇOK
KARŞI KARŞIYA KALAN BİR GRUBU OLUŞTURMAKTA”
Yeniden söze girerek sağlık çalışanlarının risk altında
olmasına rağmen alınan sonları belirten Hotar, "Bu çalışma tamıyla sağlık
çalışanlarını kapsadığı için sağlık çalışanları bu risk ile en çok karşı
karşıya kalan bir grubu oluşturmakta. Sağlık çalışanlarımızda bile böyle
sonuçlar verdiğine göre bizim daha az risk altında kalan kişiler için bunun
koruyuculuğu kat ve kat fazla olacaktır. En azından kanunen zorlayıcı bir
durumumuz yok ancak akıl ve mantığımızı kullanıldığımızda aşı olmamayı
gerektirecek hiçbir reel durum yok. insanlar tercihini böyle kullanabilir ancak
eğitim kurumlarında yanında ders dinleyen arkadaşını, dersi anlatan hocasını ve
kapıda bekleyen güvenliği riski atma hakkına sahip değil."
HOTAR’DAN RİSK
AÇIKLAMASI: BU BİR ÖZGÜRLÜK DEĞİL
Aşı karşıtları için suç duyurusunda bulunulabileceğini de
belirten Hotar, "Kişiler kendi özgürlük alanı içinde böyle bir özgürlük
hakkını sahip olsalar bile ki sadece kendileri bir adada yaşıyorsa bu
özgürlüklerini kullanabilirler. Ancak her bir kişi çalışma arkadaşlarını riske
attığı için bu bir özgürlük değil. Kitleleri engelleyecek aşı karşıtlarına
karşı bir suç duyurunda bulunabilir toplumu riske attığı için."
“HOCALARIMIZ İÇİN ÇOK
CİDDİ BİR AŞILANMA ORANI VAR”
Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde yer alan hocaların
çoğunluğunun aşılandığını belirten Hotar, "Hocalarımız için çok ciddi bir
aşılanma oranı var. Olmayanlardan da haftada 2 kere PCR testi isteyeceğiz.
Ancak öğrenciler için hem sayı fazla hem de personelimiz olmadıkları için ne
yapabileceğimiz de ancak hukuki bir düzenleme çıkması durumunda görürüz. Ancak
öğrenciler için turnike sayılarımızı arttırıyoruz, güvenlik sayımızı
arttırıyoruz, girişlerimiz arttırıyoruz ki hem de aşı hem de test sonuçlarını
her gün kontrol edebilelim" dedi.
Okullar açıklaması ile aşılanma sayılarını değişeceğini
belirten Hotar, "Okullar açılana kadar bu sayılar değişecektir. Ben bu
rakamının 0'a yakın olacağını düşünüyorum. Tolumu aşı karşıtı söylemi
etkilemekte. Vatandaşlarımız duyarlılık gösterip bunlara karşı bir tepki ortaya
koyması lazım. Kendisini tamam ama başkasını riske atamaz."
KILIÇ: YAKLAŞIK İKİ
AYDIR BU DURUMU İZLİYORUZ
Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Dalı Bülent Kılıç
çalışmanın önemine değinerek, “Sağlık çalışanlarda ve belli bir yaş gurubunda 2
doz Sinovac aşısından sonra bir doz MRNA aşısı yapılan bir gurup var. Bununla ilgili
sonuçlar bilinmiyor. Bütün dünyada bilinmiyor. Türkiye’de de bu konuda başlayan
çalışmalar var ama sonucu ilk açıklayan biziz. Dünyada ve Türkiye’de ilk kez iki
doz inaktif aşıdan sonra 1 MRNA aşısı yapılanlarda ilke kez bir sonuç
açıklanıyor. İki doz koronavac aşılarının hiçbir aşısı etkisi yok, mutlaka
herkes sıfırdan Biontech yapalım diye bir düşünce vardı. Ama daha önce yapılan
aşıların bir yararı olduğunu ve üçüncü doz olarak tek doz MRNA aşısı
yapılmasıyla bile çok yüksek miktarda antikor oluştuğunu gösteriyor. O düşünce
böylelikle yok olmuş oldu. Yüksek antikor oluşuyor daha önce yapılan yok
sayılır iki doz biontech aşısı yapılır düşüncesi yanlış. Biz yaklaşık iki aydır
bu durumu izliyoruz. Şu an ki verilere göre üçüncü olarak bir doz Biontech
aşısı yeter. Biz aralık ayından tekrar bir izleme yapacağız antikor düzeyleri
düşebilir. Ama ir sorun yaratacağını düşünmüyoruz. Biz zaten hastalığa yakalananları
izliyoruz. Bizim durumumuzda hastalığa yakalanan çok az kişi var. 300 kişiden 1
kişi hastalığa yakalandı. Hastalığa yakalanmaktan koruyor, ikinci bir MRNA aşısına
gerek olup olmadığını araştırıyoruz” dedi.
KÜÇÜKGÜÇLÜ: AŞININ
ÖNEMİ KENDİNİ BELLİ EDİYOR
DEÜ Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Semih Küçükgüçlü ise pandemi sürecinin başından beridir hastanede başhekim olarak görev yaptığını belirterek, “Bütün sürçleri birebir yaşadım. Aşının yararını şu an ki çok net bir şekilde görüyorum. Şu an bizim servisimizde pandemi servisinde 17 hasta yatıyor. 16 tane yoğun bakımda yatan hastamız var. Bu pandemiye ilk dalgasında biz 112 yatağa kadar çıkmıştık. Yatak hasta sayımız ve yoğun bakım isteği çok fazlaydı. Ama burada aşının önemi kendini belli ediyor. Süreçte herkesin bilgilenmesi gerekiyor. Eğitim, eğitim, eğitim… şunu da yapmamak lazım, ben aşılıyım, maske mesafe, hijyen kuralları yine de geçerli. 5-10 gündür başka bir viral enfeksiyon var. Enflüanza salgını gibi. Bu salgını da önlemek için yine maske geçerli. Okullar açıldı. Orada da bunun uygulanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.