Suda boğulmaya karşı dikkatli ve tedbirli olunması
gerektiğini dile getiren Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Merda Erdemir Işık,
boğulma esnasında hava yollarının suyla dolması sonucu kişinin solunum
fonksiyonlarının bozulduğunu ve hatta solunumun durabildiğini dile getirerek,
“Kandaki oksijen düzeyinin düşmesi sonucu başta kalp ve beyin olmak üzere
hayati organlarda hasar ortaya çıkabilir. Vücudun oksijensiz kalma süresi,
kişinin hayata tutunmasını etkileyen en önemli faktördür. Suda boğulan
kişilerde kontrol edilmesi gereken en önemli üç şey; solunum ve kalp atımının
kontrolü ile boynunda omurga hasarının olup olmadığıdır” dedi.
Artan sıcaklıklar ve pandemi yasaklarının gevşetilmesi ile
birlikte tatil beldeleri doldu taştı. Boğulma vakalarında son günlerde yaşanan
büyük artışın genellikle yüzme bilmeme ve akıntıya kapılma nedeniyle
görüldüğünü ifade eden Medicana International İzmir Hastanesi Göğüs
Hastalıkları Uzmanı Dr. Merda Erdemir Işık, suda boğulmanın zamanında fark
edilmemesi ve müdahale edilmemesi durumunda ölümle sonuçlanabildiğini ifade
etti. Suda boğulma sırasında hava yollarının ve akciğeri oluşturan hava
keseciklerinin su ile dolması sonucu akciğer ödemi ve akut akciğer hasarı
gelişebildiğini, kişinin solunum fonksiyonlarının bozulduğunu ve hatta
solunumun durabildiğini dile getiren Uzm. Dr. Işık, “Kandaki oksijen düzeyi
düşüp karbondioksit düzeyi yükselirken çeşitli elektrolit bozuklukları
gelişmekte ve başta kalp ve beyin olmak üzere hayati organlarda hasar ortaya
çıkmaktadır. Kalpte ritm bozuklukları ve durma sık gözlenirken beyinde
oksijensiz kalmaya bağlı bilinç kaybı, koma ve sonrasında kalıcı hasarlar ne
yazık ki gelişebilmektedir. Vücudun oksijensiz kalma süresi, boğulma sonrası
geri dönüşün seviyesini belirleyen en önemli etkendir. Bu yüzden ne kadar hızlı
fark edilir ve doğru müdahale edilirse geri dönüş o kadar az hasarlı olacaktır”
diye konuştu.
"Bu kontrolleri
mutlaka yapın"
Suda boğulan kişinin en hızlı şekilde ağzı ve burnu suyun
üstünde kalacak şekilde suyun üstüne çıkartılıp bir can simidi ya da ip
yardımıyla su dışına çıkartılması gerektiğini belirten Uzm. Dr. Işık, şöyle
konuştu: “Suda boğulan kişilerde kontrol edilmesi gereken en önemli üç şey;
solunum ve kalp atımının kontrolü ile boynunda omurga hasarının olup
olmamasıdır. Su dışına çıkartılırken ve çıkartıldıktan sonra herhangi bir
omurga travmasına karşılık düz bir pozisyon verilmeli, baş ve bel bölgesi sabit
tutularak düz yatar pozisyona getirilmelidir. Hastaya sabit bir pozisyon
verildikten sonra hızlıca kalp atımı ve solunumu kontrol edilerek yeniden
canlandırma manevralarına başlanmalıdır. Kalp atımı ve solunumu normale dönen hasta
hızlıca en yakın hastaneye götürülmelidir. Hasta hastaneye götürülürken kalp
atımıyla beraber solunumu monitör aracılığıyla kontrol edilmeli ve hastaya
mutlaka oksijen tedavisi başlanmalıdır."
"Zatürre
başlayabilir"
Hastanede hastanın solunumunun en az 6-12 saat gözlenmesi ve
eğer solunum yetmezliği gelişmiş ise hızlıca solunum cihazına bağlanarak yoğun
bakımda takibinin yapılması gerektiğini dile getiren Uzm. Dr. Merda Erdemir
Işık, “Çekilen akciğer röntgeninde zatürre tespit edilmişse antibiyotik tedavisi
başlanmalıdır. Solunumsal destek için nefes açıcı ilaç tedavisi verilmelidir.
Boğulma geçiren hastalarda belirgin sıvı kaybı olacağından sıvı desteği de
mutlaka başlanmalıdır. Boğulma sonrası en sık ölüm sebebi zatürreye bağlı
solunum yetmezliği ya da oksijensiz kalmaya bağlı kalıcı organ hasarlarıdır. Bu
yüzden boğulmaya karşı önlem almak ve boğulmalarda erken tedavi uygulamak hayat
kurtarıcıdır” dedi.