Uzmanlar, hazır yiyeceklerden unlu mamullere, patates
kızartmasından gofret ve çikolataya kadar çok geniş bir yelpazede kullanılan
trans yağların, koroner kalp hastalığı ve inme riskini artırmasının yanında,
tip 2 diyabet, insülin direnci, metabolik sendrom, obezite ve kanser gibi
birçok hastalığa da davetiye çıkardığını belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, trans yağlar
dünyada her yıl yaklaşık 550 bin kişinin kardiyovasküler kaynaklı nedenler
dolayısıyla ölümüne neden olurken, sayısız hastalığın da görülme sıklığını
artırıyor.
Uzmanlar, trans yağların halk sağlığı sorunu olarak da
değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çekerken, bu yağların zararlı
etkilerinden korunabilmek için mümkün olduğunca az alınması gerektiğine işaret
ediyor.
Dünyada ilk olarak 2003'te Danimarka'nın yapay trans yağ
kullanımına sınır getirdiğine dikkati çeken uzmanlar, Dünya Sağlık Örgütü'nün,
2023'e kadar trans yağların gıda zincirinden tamamen kaldırılması için çağrıda
bulunmasını da önemli bir adım olarak görüyor.
Türkiye'de de kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere
birçok sağlık sorunundan korunmak için yapay trans yağların kullanımının
azaltılması amacıyla çeşitli çalışmalar yürütülüyor.
Bu kapsamda Türk Kardiyoloji ve Sağlığa Evet dernekleri iş birliğinde,
trans yağlar ve sağlığa olumsuz etkileri noktasında farkındalık oluşturmak
amacıyla "Trans Yağ Projesi" başlatıldı. Projeyle trans yağ konusunda
halkı bilinçlendirmek, karar vericilere kanıta dayalı öneriler sunmak ve
mevzuat talep etmek hedefleniyor.
"Bazı süpermarket ürünleri yüksek oranda trans yağ
içeriyor"
Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türk
Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ)
Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç.
Dr. Ayça Boyacı, trans yağın bir çeşit doymamış yağ asidi olduğunu ve doğal
yolla oluşan ya da endüstriyel olarak üretilen yağlar olarak iki gruba
ayrıldığını söyledi.
Doç. Dr. Boyacı, doğal trans yağların et ve süt ürünleri gibi
hayvansal gıdalarda az miktarda bulunduğunu, yapay olanların ise bitkisel sıvı
yağlara hidrojen eklenerek elde edildiğini, bu yolla da yağın raf ömrü ve
tekrar ısıtılmaya karşı toleransı artırılarak ticari cazibe kazanacak şekilde
katılaştırıldığını aktardı.
Boyacı, günlük yaşamda tüketilen pek çok ürünün yapay
trans yağları içerdiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Hazır yiyecek tarzı ürünler, unlu mamuller, patates
kızartması, mücverler, tavuk nugget ve bazı kebaplar gibi kızarmış
yiyeceklerle, mikrodalga fırına verilmeye hazır patlamış mısır, bazı bisküvi,
gofret ve unlu mamuller, yağ ve sıvı yağlar gibi bazı süpermarket ürünleri
yüksek oranda trans yağ içermektedir. Zararlı olduğu bilinen bu ürünleri
toplumda esas olarak genç yetişkinler, üniversite öğrencileri, çocuklar ve
düşük gelire sahip aileler tüketmektedir. Yapay trans yağlar kanda kötü
kolesterol dediğimiz LDL kolesterol ve trigliserid düzeylerini ve buna bağlı
olarak da koroner kalp hastalığı ve inme riskini arttırır. Ayrıca tip 2 diyabet,
insülin direnci, metabolik sendrom, kilo alımı ve obezite, meme, pankreas,
kolon, prostat gibi bazı kanserler, cinsel işlev bozuklukları ve kısırlık,
erken doğum, gebelik hipertansiyonu, bebekte görme ve sinir sitemi gelişiminde
bozukluklar, alzaymır gibi bazı sinir sistemi hastalıkları ve çocuklarda saman
nezlesi, atopik dermatit, alerjik astım, egzema gibi alerjik hastalıkların
riskini de arttırmaktadır."
"Hiperlipideminin önlenmesi koroner kalp hastalığı
riskini azaltıyor"
SBÜ Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Zafer Işılak da kan yağları üzerine yapılan
kapsamlı araştırmalara göre, hiperlipideminin önlenmesinin koroner kalp
hastalığı riskini azalttığını ifade etti.
Sağlıklı bir beslenme için diyet içeriğinde faydalı
doymamış yağların bulunmasının, doymuş yağ olarak adlandırılan trans yağlardan
uzak durulmasının tavsiye edildiğine dikkati çeken Işılak, şunları kaydetti:
"Endüstriyel trans yağlar yaygın kullanımıyla, kanda
yağların taşınmasında rol alan LDL seviyelerini artırmaktadır. Bu yağlar LDL
yapısını bozarak, küçük yoğun LDL oluşmasına yol açmakta, ayrıca iyi huylu
kolesterol olan HDL seviyelerini azaltmaktadır. Trans yağlarla yapılan beslenme
neticesinde vücutta sistemik enflamasyon dediğimiz kronik, düşük seviyeli yangı
durumu ortaya çıkarmaktadır. Bu durum vücuttaki tüm damarların iç yüzeyini
kaplayan, salgıladığı birtakım düzenleyici biyokimyasal maddelerle damarın
fonksiyonel olarak düzgün çalışmasını sağlayan endotel adı verilen hücrelerin
yapısının bozulmasına neden olmaktadır. Ayrıca, hem damar tıkanıklığına zemin
hazırlamakta hem de bunun ilerlemesine yol açmaktadır."
"Trans yağlar yerine tekli doymamış veya çoklu
doymamış yağ"
Dünyada trans yağın kullanımının sınırlandırılması
noktasında yaşanan gelişmelere de değinen Doç. Dr. Işılak, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
"Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, yalnızca trans yağlar her yıl tüm dünyada 550 bine yakın insanın kardiyovasküler nedenli ölümüne sebep olmaktadır. Büyük çaplı iki bilimsel çalışmada total enerji ihtiyacının yüzde 2'den fazlasının trans yağlardan karşılanması durumunda koroner kalp hastalığı ve kalp krizine bağlı ölümler yüzde 23 oranında artmaktadır. Tüm bu bilimsel veriler nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü, tüm dünya ülkelerine 2023'e kadar trans yağ içeren toksik besin maddelerinin kullanımın etkili bir şekilde ortadan kaldırılması için çağrıda bulunmuştur. Endüstriyel trans yağlar enerji kaynağı olmalarının dışında faydalı bir besin öğesi olduğu yönünde bir kanıt saptanmamıştır. Beslenme içeriğindeki endüstriyel trans yağların alternatif yağ kaynaklarıyla değiştirilmesinin koroner kalp hastalığı riskini azaltmakta olduğu ve bu konuda en büyük ilerlemenin endüstriyel trans yağlar yerine tekli doymamış veya çoklu doymamış yağlar ile değiştirilmesi olduğu bulunmuştur."