Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, baktığı bir boşanma davasında,
erkeğin "aşırı cimri davranmak suretiyle eşine ekonomik şiddet uyguladığı,
bu nedenle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır
kusurlu olduğu" sonucuna vardı.
Adana'da bir çift, şiddetli geçimsizlik nedeniyle karşılıklı
boşanma davası açtı. Adana 8. Aile Mahkemesinde görülen davada, boşanmaya
sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edildi.
Tarafların boşanmalarına karar veren Mahkeme, kadının maddi ve manevi tazminat
taleplerini, eşlerin eşit kusurlu sayılmaları nedeniyle reddetti. Kararın
temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel
mahkemenin kararını bozdu. Kararda, yapılan yargılama ve toplanan delillerden,
kadın ve erkeğin eşit kusurlu sayılamayacağı tespiti yapıldı.
Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu
davranışlarının yanında erkeğin ayrıca, "aşırı cimri davranmak suretiyle
eşine ekonomik şiddet uyguladığı"nın da anlaşıldığı belirtilen kararda,
gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin,
kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulünün gerekeceği vurgulandı.
Kararda, buna rağmen hatalı kusur belirlemesi ile tarafların eşit kusurlu
olduklarının kabulünün doğru olmadığı, bunun bozmayı gerektirdiği kaydedildi.
"Olaylar kadının kişilik haklarına da saldırı teşkil
ediyor"
Daire ayrıca, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin,
kadına nazaran daha ağır kusurlu olması nedeniyle boşanmaya sebebiyet veren
olayların aynı zamanda kadının kişilik haklarına da saldırı teşkil eder
nitelikte olduğu sonucuna vardı.
Kadının boşanma sonucu eşinin maddi desteğinden yoksun
kalacağına işaret eden Daire, kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun,
"maddi ve manevi tazminat"ı düzenleyen "Mevcut veya beklenen
menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf,
kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan
olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer
taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir"
hükümlerini içeren 174/1-2. maddesinin koşullarının oluştuğuna karar verdi.
Kararda, "Gerçekleşen bu duruma göre, tarafların
ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları
gözetilerek kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata
hükmedilmesi gerekirken eşit kusurlu oldukları yönündeki hatalı kusur
belirlemesi sonucu kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin şartları
oluşmadığı gerekçesiyle reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir"
denildi.
"Daha uygun nafakaya hükmedilmeli"
Yerel mahkemenin kadın için belirlediği "yoksulluk nafakası"nı da az bulan Daire kararında, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır" tespitleri yapıldı.