İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde 7-10 Aralık
tarihleri arasında düzenlenen Üçüncü Uluslararası Bir Arada Yaşam Zirvesi
(Living Together Summit) kapsamında yapılan “Demokrasi ve İnsan Hakları”
başlıklı oturumda yoksulluk, demokrasi çıkmazı ve insan hakları ihlalleri
konuşuldu. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'ndeki (AASSM) oturuma Cumhuriyet
Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM) Üyesi ve Aydın Milletvekili Bülent
Tezcan, Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo, Türkiye İnsan Hakları Vakfı
(TİHV) Kurucular Kurulu ve Etik Kurul Üyesi Prof. Dr. Nilgün Toker, Roma Kent
Konseyi ve 2020 Roma Sözleşmesi'nin Başlatıcısı, Kültürel Gelişimden Sorumlu
Belediye Eski Başkan Yardımcısı Luca Bergamo ve İzmir Barosu Başkanı Özkan
Yücel katıldı.
“Başka yol yok”
CHP Parti Meclisi Üyesi ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan,
demokrasinin olmadığı yerde hiçbir hakkın teminat altında olmadığını söyleyerek
“Sorunları siyasetle, mücadeleyle çözeceğiz. Başka yol yok. İnsan hakları
mücadelesi her zaman bir siyaset mücadelesi olmuştur. Siyasetle çözmenin yolu
da insan haklarına inanan demokratik güçlerin bir araya gelmesinden geçiyor.
Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Yerel yönetimler her zaman olduğu gibi
demokrasinin güçlendirilmesinde, yaşatılmasında ve yaygınlaştırılmasında en
önemli birimlerdir. Bugün Türkiye’nin en seçkin yerel yönetimlerinden olan
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu paneli düzenlemesi de bunu gösteriyor”
ifadelerini kullandı.
“Yoksulluğun nesilden
nesle aktarılmaması gerek”
Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo ise yoksulluğun
gittikçe derinleştiğini söyleyerek, ziyaret edilen evlerde bebek bezi krizi
olduğunu aktardı. Pandemi gibi iklim krizinin de yoksulları farklı bir şekilde
etkilediğine değinen Foggo, yoksulluğun nesilden nesle aktarılmaması için il ve
ilçe sınırları içinde önleyici, güçlendirici takip sistemine ihtiyaç olduğunu
ve fırsat eşitsizliğine odaklanmak gerektiğini söyledi.
“Son 15 yıldır
iktidar ve devlet aynı”
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Kurucular Kurulu ve Etik
Kurul Üyesi Prof. Dr. Nilgün Toker de insan haklarının evrenselliğini
sağlayabilmek için herkesin o hakları taşıyor olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’de son 15 yıldır iktidar ve devletin aynı olduğunu ifade eden Toker,
“Demokratikleşme kapasitesini tümüyle kaybetmiş bir devlet, insan haklarından
tamamen uzaklaşmış bir devlet var. Bakın iktidar demiyorum. Türkiye Cumhuriyeti
son 15 yıldır iktidar ve devlet ayrımının ortadan kalktığı bir rejimde yaşıyor”
ifadelerini kullandı.
“Bir arada olmamız
gerekiyor”
İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ise güçler ayrılığının
gerekliliğine ve yargı bağımsızlığının önemine değinerek “Hak ve özgürlükler
anayasada var ama uygulanmıyor. Anayasa Mahkemesi kararları beğenilmiyor. Birey
olarak her birimizin hakları için bir arada olmamız gerekiyor” dedi.
“Toplumsal uyum
hayati derecede önemli”
Roma Kent Konseyi ve 2020 Roma Sözleşmesi'nin Başlatıcısı,
Kültürel Gelişimden Sorumlu Belediye eski Başkan Yardımcısı Luca Bergamo da
devletlerin insan haklarına erişim konusunda tüm engelleri ortadan kaldırma
görevine vurgu yaptı. Bergamo, “Toplumun tüm kesimlerinin kültürel ve sosyal
yaşama erişiminin sağlanması gerekiyor. Özgürlük, adalet ve insan haklarına
erişimin, toplumsal uyum ile katılımın sağlanması hayati derecede önemli” dedi.