Yücel mesajında
“Bugün Türkiye’de gazetecilerin mesleklerini yasaların ve anayasanın
tanıdığı haklar çerçevesinde özgürce icra edebildiklerini söylemek, insanların
aklıyla ve zekasıyla dalga geçmektir.” sözlerine yer verdi. Yücel mesajında şu
açıklamalarda bulundu.
O ÜLKE NE YAZIK Kİ…
Her 10 Ocak’ta dışarıda olan gazeteci sayısı azalırken,
cezaevinde olan gazeteci sayısının arttığı, gazetecilerin her yıl haklarının ve
özgürlük alanlarının azaldığı, işten çıkartılan gazeteci sayısının sürekli
yükseldiği, kalemi kiralık olmayan
gazetecinin hain ilan edildiği ülke, ne yazık ki Türkiye’dir.
Türkiye’de onurlu ve tarafsız gazetecilik yapmak isteyen
gazetecilere ve basın kuruluşlarına AKP iktidarı tarafından ağır bedeller
ödetilmeye devam ediliyor. Bu bedeller bazen sarayın ve AKP’nin lehine eğilip
bükülen yasalarla, bazen basın ilan kurumu üzerinden ekonomik kesintilerle,
bazen de hedef gösterilip tehdit edilerek psikolojik baskılarla ödetiliyor.
GERÇEKLER YERİNE
İHALE PEŞİNDE KOŞUYORLAR
Ancak mevcut iktidarın yıllardır anlayamadığı hakikat şu ki,
gerçek gazetecilerin susturulduğu ve sözüm ona gazeteciliğin sadece iktidarın
borazanı olanlar tarafından yapıldığı, yandaş yapılan gazetelerin doğruların ve
gerçeklerin yerine, patronlarının iktidardan alacakları ihalelerin peşinden
koştuğu bir düzenin son kurbanı bu düzeni yaratan anlayış olacaktır. Bu anlayıştan yola çıkarak, bugün Türkiye’de
gazetecilerin mesleklerini yasaların ve anayasanın tanıdığı haklar çerçevesinde
özgürce icra edebildiklerini söylemek, açıkçası insanların aklıyla ve zekasıyla
dalga geçmektir.
Bizlerin savunduğu anlayış çok nettir. Dünyanın neresinde
olursa olsun basın özgürlüğünün olmadığı, gazetecilerin baskı altında
tutulduğu, iktidara muhalif olan gazetecilerin hain ilan edildiği, yargı
tehdidiyle özgür kalemlerin susturulmaya çalışıldığı bir ülke varsa; O ülkede
yolsuzluk, hırsızlık, ahlaksızlık, ihanet ve çıkar ilişkileri vardır. Bir
ülkede özgür basın yoksa adalet yoktur. Bir iktidar yandaş basının yalan ve
iftira dolu haberleriyle ayakta durmaya çalışıyorsa aslında çoktan iktidarını
kaybetmiş demektir.
Gazetecilerimizin yaşadığı tüm sorunların farkındayız ve
hepsi için çözümümüz hazır. Aslında büyük projelere, büyük işlere girişmeye de
gerek yok. Gazetecinin fikrine, kalemine ve özgürlüğüne vurulan prangaları
söküp attığımızda Türkiye’de her şey çok güzel olacak.
Adaletin sağlanması, yolsuzluğun önlenmesi, halkın
gerçekleri öğrenmesi ve beraberinde gelecek, kalkınmayı isteyen bir anlayışa
sahipseniz, isteyeceğiniz en önemli şey özgür basın ve her anlamda bağımsız
gazetecilerdir.
YEREL BASINA ÇOK ŞEY
BORÇLUYUZ
Bu bağlamda özellikle belirtmek isterim ki özellikle hem
genç gazetecilerin mesleklerine olan umudunu korumasına fırsat veren hem de her
şeye rağmen bugün bile gerçek gazetecilik yapmanın mümkün olduğunu gösteren
yerel basın kuruluşlarımıza çok şey borçluyuz. Kısıtlı imkanlarla ve baskılara
rağmen ilkeli ve tarafsız gazetecilik örneği veren İzmir’imizin yazılı, görsel
basın kuruluşlarına ve internet gazeteciliği yapan haber portallarına teşekkürü
bir borç biliyor ve mücadelelerinden dolayı bir kez daha yerel basınımızı
kutluyorum.
Artık neredeyse Özgür Basın ve Çalışanları İçin Mücadele Gününe dönüşen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde mesleklerini yaparken suikastlere uğrayan ve meslekleri uğruna can veren tüm basın şehitlerimizi minnet ve rahmetle anıyor, 10 Ocak’ta özgür basın ve özgür Türkiye için mücadele veren tüm basın çalışanlarımızın yanında ve destekçisi olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum.