Prostat nedir?
Prostat, ortasından idrar yolu geçen ve meninin
akışkanlığını sağlayan bir salgı bezidir. İdrar yolunu tıkayan her türlü
problem prostatta sorun çıkarmaktadır. Salgılamayı yapan hücrelerden ve bunlara
ait destek çevre dokusundan meydana gelen prostatta hücrelerin anormal
gelişmesi sonucunda kanser oluşur. Erken dönemde tanı konamadığı takdirde
prostat kanseri lenf ve kan damarları yoluyla çevre dokulara yayılabilir.
Riski görmezden gelmeyin
Her erkeğin prostat kanserine yakalanma riski vardır.
Sayılara baktığımızda ise dünyada her 3 dakikada bir kişiye prostat kanseri
tanısı konurken, 14 dakikada bir de prostat kanserine bağlı yaşam kayıpları
görülmektedir. Genellikle orta yaşın üstündeki erkeklerin hastalığı olarak
bilinen prostat kanserini erken teşhis etmek için 40 yaşını geçmiş her erkeğin
yılda bir kez ürolog muayenesinden geçmesi gerekir.
Bu belirtilere dikkat!
Sık sık
idrara çıkma,
İdrar
yaparken zorlanma,
İdrarın
kısık kısık gelmesi,
Gece sık
sık idrar yapma ihtiyacı hissetme,
İdrarını
yapsa da tam olarak yapamama hissi,
Ereksiyon
zorluğu,
İdrarda
görülen kan,
Tüm bu belirtiler başka bir hastalığın belirtisi olabileceği
gibi prostat kanserinin tanısında erken teşhis için oldukça önemlidir. Haliyle
bu semptomların hangi hastalık ile ilgili olduğunu anlamak için bir üroloğun
muayenesi şarttır.
Risk grubu içerisinde yer alıyor olabilirsiniz
Prostat kanserinin belli bir risk faktörü olmasa da ortak
kabul edilen bazı etkenler vardır. Bunlar;
İleri
yaş. Özellikle de 40 yaşın üstündekiler bu hastalık için en riskli gruptur.
Prostat kanseri 40 yaşın altındaki erkeklerde nadir olarak görülür.
Genetik
faktörler de risk faktörleri arasında sayılmaktadır. Ailesinde özellikle de birinci
derece akrabalarda görülen vakalar genetik bir miras olarak kalabilir.
Diğer bir
faktör ise ırktır. Genellikle Afrikalı erkeklerde beyaz ve Asyalı erkeklere
nazaran daha fazla görülmektedir.
Kesin tanı için bir uzmana görünün
Prostat kanseri teşhisi prostattan alınan iğne biopsisi ile
patolojik değerlendirme sonucunda konulmaktadır. Genellikle kandaki PSA
düzeyine göre bir tanı koymak mümkün olsa bu düzeyin düşük olması o kişinin
prostat kanseri olmadığını göstermeyeceği gibi, yüksek olması da kesin olarak
kansere işaret etmez. Bunun yanında
parmakla muayene ile sağlıklı bir tanı koymak mümkün hale gelir. PSA değerinde
sınır 4 ng/ml olarak düşünülse bile, günümüzde birçok merkezde 2.5 ng/ml
değerinin üstünde dikkatli davranılarak, alt değerlendirmeler ile prostat
biopsisi önerilebilmektedir.
Tedavi süreci
Prostat kanseri tedavisinde kanserin büyüme hızı, hastanın
genel sağlık durumu ve uygulanacak tedavinin etkinliği kapsamında bir yol
izlenmektedir. Eğer prostat kanseri erken bir evrede teşhis edildiyse takip
önerilmektedir. Bu noktada en etkili yöntem ise cerrahi uygulamalardır. Cerrahi
yöntemde amaç prostatın tamamının alınmasıdır. Uygun vakalarda ise prostat
çevresinde bulunan ve peniste sertleşmeye yardımcı olan sinirler korunabilir.
Prostat kanserini önlemek için hangi besinler tüketilmeli?
Birçok hastalıkta olduğu gibi prostat kanserinde de yaşam
düzeninin değiştirilmesi ve beslenme önemli bir rol oynuyor. Bu konuda yapılan
birçok araştırmaya göre domatesin içinde bulunan lycopene maddesi prostat
kanseri riskini %15’e kadar azaltıyor. Bunun dışında soya fasulyesi
vücudumuzdaki estrojene benzer bir madde olan phytoestrogen bitkisel maddesini
içeriyor. Aynı şekilde kanser riskini düşürdüğü araştırmalarca kanıtlanmıştır.
Balık yağı, Omega 3, vitamin ve mineral takviyeleri de prostat kanseri için
koruyucu önemler arasındadır.