Hasta kurtarma, yangın, kaza gibi olayların yanı sıra
deprem, sel gibi afetler sırasında da zarar görenlerin yardımına koşan UMKE'ye
gönüllü olarak katılan doktor, hemşire, acil tıp teknisyeni ve paramediklerden
oluşan kadınlar, üstlendikleri zorlu görevi fedakarca yerine getiriyor.
Mesleki gelişim eğitimi alan ve son teknolojiyle donatılan
araçlarla yaralıların hastanelere naklini sağlayan kadın gönüllüler, kar, tipi,
yağmur gibi zorlu doğa koşullarına rağmen görevlerini fedakarca yapıyor.
Son olarak İzmir'de geçen yıl meydana gelen depremde saatler
süren özverili ve titiz çalışmalarla enkazdan yaralı olarak kurtardıkları
birçok canın hayata tutunmasıyla hafızalara kazınan "ilk yardım
melekleri", bir yandan da olası afetler için eğitimlerini ihmal etmiyor.
"Kurtardığımız
canlar bizi motive ediyordu"
UMKE gönüllüsü Ebru Aydın, Narlıdere ilçesindeki
istasyonunda paramedik olarak çalıştığını ve aynı zamanda 9 yıldır UMKE'de
görev aldığını söyledi.
UMKE personelinin olağandışı durumlarda, afetlerde olay
yerinde enkaz altına girip medikal müdahaleyi yapan kişiler olduğunu ifade eden
Aydın, bugüne kadar Soma maden faciası, Suriye sınırı, Elazığ ve İzmir
depremleri gibi yerlerde görev yaptığını anlattı.
İzmir depremini unutmaya çalıştığını dile getiren Aydın,
"İzmir'de böyle bir şey hiç aklınıza gelmezken, evlerin yıkılması bizim için
çok büyük şok oldu. Binaların yıkıldığını duyduğumuzda inanamadık, sonra
sevdiklerimize ulaştık, sağlık durumlarını sorduk. Ardından ilk andan itibaren
enkaz bölgelerinde görev almaya başladık. Günlerce uykusuz şekilde her gün 1-2
saat dinlenmeyle çalıştık. Çok zordu ama kurtardığımız canlar bizi motive
ediyordu." diye konuştu.
Aydın, "Her
zaman göreve gidecekmiş" gibi hazır olduklarına dikkati çekti.
Bütün arkadaşlarının evlerinde kendilerine gerekli olan
çantalarıyla hazır şekilde beklediklerini vurgulayan Aydın, şunları kaydetti:
"Bizim gittiğimiz görevler genelde ucu açık oluyor,
zamanı belli değil, ne zaman döneceğimiz belli değil. Bir hafta sonra da
dönebiliriz, üç hafta sonra da dönebiliriz. O yüzden UMKE'ci olurken baştan
bunu zaten ailelerimize bildiriyoruz ve herkes bunun bilincinde. Herhangi bir
olayda üç dakikada reaksiyon gösterecek şekilde bir UMKE istasyonumuz mevcut. 7
gün 24 saat görevdeyiz."
Gülşah Nayman Korkmaz ise Tepecik Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde Çocuk Acil Servisinde çalıştığını ve 5 yıldır UMKE'de görev yaptığını
ifade etti.
Depremde çalışırken
kuzenini kaybetmiş
UMKE personeli olmanın çeşitli zorlukları olduğunu ama İzmir
depreminde görev yaptığı esnada 2 yakınını kaybetmenin kendisini çok üzdüğünü aktaran
Korkmaz, şöyle konuştu:
"İşimiz zor, insanların yaşadığı en kötü anlarına
tanıklık ediyorsunuz. Zorlu kış şartlarında da görev yaptığımız oluyor, yazın
sıcağında da aynı kararlılıkla çalışıyoruz. İklim şartları da zaman zaman bizi
zorluyor. En son İzmir depreminde görev aldım. Hem afetzede olmak hem de UMKE
personeli olarak çalışmak gerçekten beni çok yordu. Deprem anında evdeydim, 5
yaşında bir kızım var, onunla birlikteydim. Sonra evden çıktık, herkes panik
haldeydi. Ardından UMKE grubunda görev yayınladı, ben de gönüllü oldum.
Yaklaşık yarım saat içinde de enkaz alanına ulaştım. Aktif olarak 7 gün enkaz
alanında görev yaptım. Kurtardığımız canlar oldu ama kurtaramadıklarımız da
maalesef çoktu. Görev aldığım saatlerde Emrah Apartmanı'nda kuzenim ve eşini
kaybettim. Yaşadığım en acı şey de buydu."
İzmir'de 112 istasyonunda çalışan acil tıp teknisyeni Sevgi
Yılmaz Sönmez de insanlara yardım eli uzatmanın tarif edilemez bir duygu
olduğunu aktardı.
Yaklaşık 14 yıldır UMKE gönüllüsü olduğunu ve bu sürede
sınır görevlerinde de bulunduğunu dile getiren Sönmez, "Deprem olduğunda 5
ve 4 yaşlarındaki 2 çocuğum okuldaydı. Yaşadığım çaresizlik duygusunu tarif
edemem. Her artçıda onları düşünüp çalışmaya devam ettim. Gerçekte her anlamda
çok zordu. Bu dönemde ayrıca koronavirüse yakalandım 10 gün de öyle ayrı kaldım
çocuklarımdan. Ama her şeye rağmen insanlara yardımcı olmak güzel bir
duygu." dedi.
İzmir UMKE Sorumlusu Dr. Serhat Sami Çengel ise UMKE'nin
2004 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan bir kurum olduğunu ve gönüllülerden
oluştuğunu ifade etti.
Sayılarının gittikçe arttığını ve Bakanlığın da kendilerine her türlü desteği sağladığını dikkati çeken Çengel, her zaman olduğu gibi İzmir depreminde işlerini en iyi şekilde yapmaya çalıştıklarını aktardı.