Çelik, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayının
her gün defalarca basın toplantılarıyla bazı iddiaları gündeme getirdiğini
ifade etti.
CHP adayının konuşmasında, "hoşgörü",
"çoğulculuk", "empati", "eşitliğe saygı" gibi
kavramlara yer verdiğine dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:
"Bunlar güzel ifadeler. Siyasetçilerin bunların altını
çizmesi, bunlara bağlılık göstermesi güzeldir ama bunlar sadece sözden ve
retorikten mi ibarettir yoksa bunlar gerçekten yürekten ve aklen mi
söylenmektedir, bu önemli bir meseledir. Bunların retorikten veya sözden ibaret
olup olmadığını gösterecek şey hukuka saygıdır. Bu sempatik cümleler, hukuki
sürecin alternatifi değildir. Sempatik cümleler kurduktan sonra hukuki sürecin
devam etmesinden rahatsızlık duymak sağlıklı bir yaklaşım değildir. Hukuki
süreçlere saygı gösterilmeden bu gibi cümlelerin kurulması tamamen sözden,
retorikten ibaret olduğunu gösterir, bir siyasi makyaj olarak
değerlendirilir."
"Hiç kimsenin oyu yenmemelidir, hiç kimse de oyunu
yedirtmemelidir." diyen Çelik, "Oylar, sadece AK Parti
temsilcilerinin önünde yeniden sayılmıyor. Bu bütün siyasi parti
temsilcilerinin önünde yapılıyor. Yani bütün vatandaşlarımızı temsil eden
temsilciler orada bulunuyor. Son derece şeffaf bir süreçtir." ifadesini
kullandı.
"Sürecin yöneticisi Yüksek Seçim Kuruludur"
"Sürekli sempatik cümleler kurup onun arkasından hukuki
sürece dönük bir tutum almaktan bahsetmek hatta katkı versinler diye Sayın
Cumhurbaşkanımızı ve Sayın Bahçeli'yi hukuki sürece müdahale etmeye davet
etmenin" son derece yanlış bir yaklaşım olduğuna işaret eden Çelik,
"Zaten bu yaklaşımın yanlış olduğunun farkında olarak 'biz girişimde
bulunun demiyoruz, katkı veriyoruz' gibi söz oyunlarına başvuruluyor."
dedi.
Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Unutmayınız hiçbir parti genel başkanı, hiçbir
siyasetçi, hiçbir aday sürecin şu anda hakimi ya da yöneticisi, karar vericisi
değildir. Sürecin patronu, hakimi, yöneticisi Yüksek Seçim Kurulu'dur.
Dolayısıyla YSK, Türkiye'nin demokrasi deneyimine ve hukuki prensiplere uygun
olarak sonucu açıklayacaktır. Biraz sabretmek yetecek. Vatandaşımız kime
talimat vermişse vatandaşımız kime yetki vermişse mazbata ona verilecektir. Bu
kararı da YSK verecektir. Vatandaşımızın iradesi net olarak gözüktükten sonra
da hepimiz diyeceğiz ki 'başımızın üstünde yeri var, saygı duyuyoruz, bu
vatandaşımızın bize emanetidir, bize saygı duymak düşer' ve kazananı tebrik
edeceğiz. Bu kadar basit bir mesele. Olağanüstü, stresli bir durum yok.
Memlekette her şey yolunda ama sürekli olarak bir olağanüstü durum var gibi
açıklama yapmak doğrusunu söylemek gerekirse sağlıklı bir yaklaşım değil."
Devlet geleneği olarak Anıtkabir'in siyasiler, adaylar tarafından ziyaret edilmesinden memnuniyet duyduklarını dile getiren Çelik, "Fakat Anıtkabir ziyaretinin ve Anıtkabir Defterinin mazbatasını almamış bir kişi tarafından resmi unvana, resmi yetkiye sahip olmayan bir kişi tarafından istismar edilmesine itiraz ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.