Tüm dünyada hayata geçirilen COVID-19 aşısı ise aşılara ve bazı
ilaçlara karşı alerjik reaksiyon gösterenler ile ciddi alerji öyküsü olanlar
hariç diğer astım hastalarına uygulanabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Alerji
Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Adile Berna Dursun, astım hastalarında
COVID-19 enfeksiyonu ve aşı uygulaması
hakkında bilgi verdi.
Hasta sayısı gün geçtikçe artıyor
Tüm dünyada yaklaşık 335 milyon, ülkemizde ise yaklaşık 4
milyon astım hastası olduğu bilinmekte ve bu rakamlar gün geçtikçe artmaktadır.
Ülkemizde her 100 erişkinden 5-7’sinde, her 100 çocuktan 13-14’ünde astım
görülmektedir. Başka bir deyişle astım, tüm dünyada her yaş grubunda
görülebilen bir halk sağlığı sorunu olmaktadır. Pandemi sürecinin ve
COVID-19 aşısının astım hastalarını
nasıl etkileyeceği ve neler yapılması gerektiği de merak edilen konular
arasında yer almaktadır.
Bireye özgü değişik
etkenler astıma sebep olabilir
Astım, havayollarının (bronşların) mikrobik olmayan iltihap
nedeni ile daralmasına bağlı olarak ortaya çıkan kronik bir durumdur.
Tekrarlayan ve ataklar halinde gelen öksürük, nefes darlığı, nefesin
hırıltılı/hışıltılı veya ıslık sesi gibi olması, göğüs kafesinde
sıkışıklık/baskı hissi ile karakterize bir hastalık olan astımda bu
belirtilerden herhangi biri veya bir kaçı bir arada görülebilmektedir. Her
bireye özgü değişik etkenler (alerjenler, egzersiz, hava kirliliği, kimyasal
maddeler, sigara dumanı, soğuk hava, stres vb) belirtilerin ortaya çıkmasında
rol oynayabilmektedir.
Solunum fonksiyon
testi teşhis için önemli ipuçları verir
Astımın teşhisinde bireyin tıbbi öyküsü en belirgin yol
göstericidir. Bununla birlikte kapsamlı
bir fiziki muayene yapılıp, astım tanısı için en önemli tetkik olan solunum
fonksiyon testi yapılmalıdır. Solunum fonksiyon testleri hastane ortamında
yapılabileceği gibi, pandemi döneminde yeni teknolojiler sayesinde uzaktan
erişim ile de yapılabilmektedir.
Hedef hastalığın
kontrol altına alınmasıdır
Astım tedavisinin amacı hastalığın kontrol altına
alınmasıdır. Hekim ve hasta/hasta yakını arasında işbirliği ile astım
tedavisinde ortak hedeflerin belirlenmesi ve bu doğrultuda plan yapılması
sayesinde astım çoğunlukla kontrol altına alınabilmektedir. Öncelikle her
bireye özgü tetikleyicilerin belirlenmesi ve bu tetikleyicilere maruziyetin
azaltılması, mümkünse engellemesi önemlidir. Astıma eşlik edebilen alerjik
nezle, ilaç alerjisi, nazal polip, kronik sinüzit gibi hastalıkların gözden
geçirilmesi ve bu rahatsızlıklara yönelik uygun tedavilerin düzenlenmesi
astımın kontrol altına alınabilmesinde etkili diğer bir faktör olmaktadır.
Sonraki aşamada ise bireye özgü uygun ilaç tedavisinin planlanması yer alır.
Astım COVID-19 bulaşma riskini artırmıyor
COVID-19 virüsünün
astım hastaları üzerindeki etkisi ve astım hastalarının bu süreçte nasıl
tedbirler alması gerektiği en çok merak edilen konular arasındadır. Pandeminin
başlangıcından bu yana yapılan araştırmalarda astımlı hastalarda artmış
COVID-19 riski olduğuna dair herhangi
bir veri bulunmamaktadır. Ancak astımı kontrol altında olmayan hastalarda
COVID-19 ile ilişkili ölüm oranının
artmış olduğu gösterilmektedir. Bu sebeple özellikle astımı kontrol altına
alınmakta zorlanılan hastaların koronavirüs tedbirlerine azami dikkat etmesi ve
astımı kontrol altına almaya yönelik tedavi yaklaşımları için sağlık kurumuna
başvurmaları gerekmektedir.
Astım hastalarının
pandemi sürecini en az sorunla atlatabilmek için yapması gerekenler;
•Astımı kontrol altına almaya yönelik ilaçların düzenli
kullanımına devam edilmeli, kesinlikle ara verilmemelidir.
•Ağır astımlı hastaların biyolojik tedavilerine ve ağız
yoluyla alınan kortizon tedavilerine hekim kontrolünde devam etmeleri
gereklidir.
•Astım atak için yazılı eylem planı (atak durumunda hastanın
kendisinin başlayabileceği tedaviler ve atak yönetimi için bilgi) her hastaya
verilmelidir.
•Sağlık kuruluşuna gelemeyen, gelmek istemeyen veya gelmesi
riskli olan hastalar uzaktan erişim teknolojik alt yapısı olan merkezlerde
takip edilebilir.
•Uygun şekilde maske kullanımı, sosyal mesafenin korunması
ve el hijyenine dikkat edilmesine kesintisiz devam edilmelidir.
Dezenfektanların aşırı kullanımının da belirtileri tetikleyebileceği ayrıca
akılda tutulmalıdır.
•Astımlı hastalar influenza (mevsimsel grip) için de aşı
olmalıdır.
COVID-19 pandemi döneminde astım kontrolüne yönelik tüm
önlemlerin etkin şekilde alınması ile astımlı hastalarda COVID-19’e bağlı
ölümlerde azalmaya yol açacaktır.
Aşı uygulamasından sonra alerjik reaksiyon nadir görülüyor
COVID-19 için çeşitli
özelliklerde aşılar geliştirilmiş ve halen bu geliştirme aşamaları devam
etmektedir. Bu kapsamda aşılara karşı lokal (uygulama yerinde)
kızarıklık-şişme, ateş halsizlik gibi yan etki bildirilmektedir. Genel olarak
aşılarla ilgili alerjik reaksiyon gelişimi 1 milyon doz uygulamada 1’den az olacak
şekilde nadirdir. Ülkemizde şu an için bulunmayan mRNA COVID-19 aşılarından Pfizer-BioNTech aşısı ile 200 000
dozda bir, Moderna aşısı ile 360 000 dozda bir 1 anafilaksi(alerjik şok)
gözlendiği bildirilmiştir. Anafilaksi
gelişen olguların yüzde 81’inde daha önce ciddi alerjik reaksiyon öyküsü olduğu
ve bu aşı ile alerjik reaksiyonların yüzde 71’inin uygulamadan sonraki ilk 15
dakika içinde gözlendiği veriler arasında yer almaktadır.
Aşıya karşı alerjik reaksiyon öyküsü olanlar dikkat!
COVID-19 mRNA aşısı
ile anafilaksinin nadir gözlenmesi ve COVID 19 enfeksiyonunun ölümle
sonlanabilecek bir klinik durum olduğu göz önüne alındığında aşağıdaki durumlar
hariç olmak üzere aşı uygulaması astımlı hastalar için de yapılabilmektedir.
Ancak bu durumun mutlaka doktor tarafından tanılı olması gerekmektedir.
İlk COVID-19 aşı uygulaması ile anafilaksi geçirenler
Herhangi bir aşı ile daha önce şiddetli alerjik reaksiyon
öyküsü olanlar
Laksatif ilaçlar, depo kortikosteroidler ve antiasit mide
ilaçlarına alerjisi olanlar
Alerjik öyküsü
olanlar dikkat!