ÖNCÜŞEHİR - Demokrasi
ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin çeşitli
programlarına katılmak üzere İzmir’e geldi. İki günlük ziyaretinin ilk gününde
Babacan, Kiraz ve Ödemiş İlçe Başkanlığını açılışı sonrası Ödemiş İlçe
Kongresi’ne katıldı.
Kongreye Babacan’ın yanı sıra; Genel Başkan Yardımcıları; Sanem Oktar, Sadullah Ergin, Mehmet Emin Ekmen, Sema Aliye Kavaf, Aysun Hatipoğlu, Mustafa Ergin, İdris Şahin, Genel Başkan Başdanışmanları Kerem Altun ve Ali İhsan Behramoğlu, DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, Ödemiş İlçe Başkanı Halil Karakaş ve çok sayıda partili katıldı.
Öte yandan kongreye Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş de katılım gösterdi.
BABACAN: YENİ BİR
SİYASET ANLAYIŞIYLA VE YENİ BİR KADROYLA YOLA ÇIKTIK
Kongrede konuşan Ali Babacan, “Sözlerimin başında Ödemiş İlçe Teşkilatımızda görev alan ve görev alacak tüm arkadaşlarımı kutluyor, kendilerine çalışmalarında üstün başarılar diliyorum. Bir aylık aradan sonra ikinci defa güzel İzmir’imizde sizlerle bir arada olduğum için mutluluk duyuyorum. Bugün ki kongremiz İzmir ilimizde ilk kongre aynı zamanda. Sağ olun, var olun. Bizler; yeni bir siyaset anlayışıyla ve yeni bir kadroyla yola çıktık. Siyasete ilk defa Deva çatısı altında giren çok sayıda arkadaşımızla beraber omuz omuza verdik. Türkiye’de siyaset, Deva Partisiyle birlikte yepyeni bir soluk kazandı. Kurulduğumuz ilk günden bu yana, özgür ve zengin bir Türkiye tasavvuru ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hem özgür hem de zengin bir Türkiye istiyoruz. Geldiğimiz aşamada, bu çalışmalarımızın en önemlisi iktidara büyük bir özgüven ve ciddiyetle hazırlanmamızdır” dedi.
BOŞ KONUŞMAK, ATIP
TUTMAK YOK
DEVA Partisi’nin kısa süre içerisinde farkını ortaya koyduğunu ifade eden Babacan, “Nedir bu fark? Kurulduktan 8 ay sonra seçimlere girmeye hak kazanan bir parti oldu. Organik yollardan bu kadar kısa süre içinde kazanan başka bir parti yoktur. Bu da ülkenin Deva Partisi’ne ne kadar ihtiyaç olduğunu gösterdi. Biliyorsunuz, ülkemizdeki yaygın muhalefet anlayışı, sadece sorunlardan şikâyet etmekle sınırlı. Ülkenin problemlerini sıralayıp, çözüme gelince “iktidar olunca konuşuruz” demeye alışmışlar. Deva Partisi ise sorunları konuşmakla yetinmiyor, tek tek çözümleri de üretiyor. Siyasetin bir laf üretme kısmı var, bir de iş üretme kısmı var. Biz, iş üretiyoruz. Neyi, nasıl yapacağımızı, ne kadar sürede yapacağımızı açıkça anlatıyoruz. Ayağı yere basan, sağlam, tutarlı, uygulanabilir eylem planlarını vatandaşlarımızla paylaşmaya başladık. İktidarımızın ilk 90 ve 360 gününde yapacaklarımızı şimdiden hazırlıyoruz. Bu kapsamda yaklaşık 20 ayrı başlık altında, 400’ün üzerinde eylem hazır. Eylem planlarımızı hem belli bir takvime bağlıyoruz, hem de bu eylemlerin bütçesini hesap ederek gerçekçi planlar ortaya koyuyoruz. Boş konuşmak, atıp tutmak yok” diye konuştu.
MERKEZ BANKASI VE
BERAT ALBAYRAK ELEŞTİRİSİ
Tarım için hazırladıkları eylem planlarından bahseden Babacan, “İlk eylem planımızı Adana’da açıkladı. Tarım politikaları gününde neler yapacağımızı 56 madde ile hazırladık. Böyle bir çalışmayı hiçbir siyasi parti yapmadı. İktidar partileri sadece kendi siyasi ikballeri için çalışıyorlar. Onun için çözüm üretemiyorlar. Bugün her adımda çiftçimizle karşıladık. Çiftçimizi çok dertli. Maliyetler almış balını gitmiş. Geçen sene bu günlerde gübre fiyatları en az ikiye katlanmış durumda. 3 katına kadar artmış gübreler var. Yem maliyetleri ne az ikiye katlanmış. Mazot fiyatları alıp başını gitmiş. Bütün fiyat artışlarının kök sebebi şu an ki hükümetin dolar döviz kurunu kaybetmesi. Kayıp bakan var ya ben döviz kuruna bakmıyorum diyordu. O gün bugündün gören olmadı kendisini. İlaç ithal döviz, gübre, üretimde kullanılan güç... Sen bakmaya bakmaya ne hale getirdiniz ülkeyi. Herkes dert içinde kaldı. Taraflı bir cumhurbaşkanı göreve başladı. Biz teslim aldığımızda Merkez Bankası’nın döviz rezervi 27 milyar dolardı. Biz bunu aldık 136 milyar dolara çıkardık. O döviz rezervleri bizim ihracatçımızın alın teriydi. Tarımsal üretip ihraç eden çiftçimizi alın teriydi. Çarçur ettiler. En önemli savunma sistemiz bir de onlar. Ak akçe kara gün içindir. Merkez Bankasının yedek akçeleri vardı. Tam 65 milyar TL’lik yedek akçeyi bir günden sıfırladılar. Yıllardır biriktirdik biz onu. Bunarlın hepsi pandemi öncesi oldu. Salgın hastalık gelince de vatandaşlın katlandığı çektiği sıkıntıyı giderecek miktar kalmadı. Maalesef ki şu anda ülkeyi yönetenlerin bu ülkenin gerçeklerinden tamamen konuş. Erdoğan ‘ya açlık mı var, varsa biraz da siz doyurun’ diyor. Gittiğim her yerde çöpten gıda toplayan insanlar gördüm. Türkiye’de mutlak yoksulluk var. Biz bunu sıfırlamıştık. Bunlar mutlak yoksulluğu tekrar getirdiler. Zengin daha zengin fakir daha fakir oluyor. Fakat ülkeyi yönetenler etrafındaki zenginleri gördükleri için ülkenin gerçeklerinden kopmuş durumdalar. İktidarın milletvekilleri biz halk içine çıkamıyorlar” dedi.
MERKEZ BANKASI
BAŞKANINI ŞAMAR OĞLANINA ÇEVİRDİ
“Vatandaşlarımızın sorunlarına kulak vererek, partimizin çözüm önerilerini anlatmayı ilke edindik” diyen Babacan, “Farkımızı apaçık ortaya koyduk. Çünkü bizim gündemimizde Türkiye’nin yakıcı sorunlarına acil ve somut çözümler üretmek var. Bizim gündemimizde; boş sloganlardan, hamasetten, polemiklerden uzak durup tüm mesaimizi ülkemizin sorunlarını çözmeye ayırmak var. Sorunları görüyoruz, biliyoruz. Milletimizle konuşuyoruz ve çözümlerimizi sunuyoruz. İşte Deva Partisi’nin farkı budur arkadaşlar. Tarımsal ilgili eylem planımızı ortaya koyduk. Çok önemli birkaç tanesini paylaştık. İlk doksan günde biz çiftçimizin borcunuz 2 yıl faizsiz olarak erteleyeceğiz. Yapılandırıyor, eski borcun üzerine koyuyorlar. Zaten ödeyemiyor ki çiftçimiz öylesini de ödesin. Çiftçimiz ile ilgili haciz işlemlerini kaldıracağız. Benim döneminde çiftimizin yüzde 99’u tam ve gönüllü ödüyordu. Çiftçimizin zarar etmesi çiftçimizin suçu değil. Suçlusu ülkemizi yönetenler, başkası değil. Siz kötü yönetin, döviz kurunu yönetimini elinizden kaçırın. Bu halde çiftçimiz ne yapsın? Bugün ki hükümet diyorum ama yeni sistemde sorun tek imzada. Bütün yetkiyi bana verin, faizden enflasyonda nasıl düşülür görün dedi. Ne oldu. Hepsi aldı başını gitti. Arada ezilen çiftçi, esnaf, emekliler. Sorunlardan bahsedilmeyince o sorunlar ortadan kalkmıyor. Öyle bir iki bakan değiştirmekle, gece yarısı Merkez Bankası başkanı değiştirmekler bu işlerden kurtulamaz. Merkez Bankası Başkanını şamar oğlanına çevirdi. Bütün yetki elindeyken bu faiz oranları neden düşmüyor? Buradan soruyorum; Merkez Bankası’nın faizi neden halan yüzde 19. Neden düşürmüyorsunuz? Merkez Bankası başkanlarını laf dinlemiyor diye değiştiren sizlersiniz. Tek sorumlusu Cumhurbaşkanının kendisidir. Milletimizin artık gözü açık. Biz mazottaki ÖTV’yi çiftçimize iade edeceğiz. Gübrenin yarısını devlet olarak biz karşılayacağız. Yemde de yüzde 50’ye kadar çiftçimizin yanında olacağız. Çiftçimizin acil sulamaya ihtiyacı var. Hesap ettik, tam 22 milyar dolar. Yüzlerce projen toplamı bu” ifadelerini kullandı.
KANAL İSTANBUL
GÖNDERMESİ: SÖYLEMİYORLAR AMA GÖZLERİNDE DOLAR İŞARETİ VAR
Kanal İstanbul projesini eleştiren Babacan, “Kanal İstanbul en az 20 milyar tutacağı tahmin ediliyor. 60 milyar dolara da varabiliyor. Acelesi mi var. Bu ülkenin tarım yatırımlarına ihtiyacı var. O kaynağı derhal sulama yatırımlarına sevk edin. Hemen. Olmayan kanalın üzerindeki köprünün üzerinden temel atma töreni yapacaklar. Katkısı ne olacak diye soruyoruz. Söylemiyorlar ama gözlerinde dolar işareti var. Rant var rant. Kim bilir kimler paylaşacak onları. Maalesef bu rant paylaşanlar var ya, hukuksuzluk yapanlar suç örgütleri ile mafyayla, çetelerle iş birliği yapanların arasında hiç Türk parası geçmiyor. Siz onların arasında paylaştırın ama bütün konuşulan rakamlar Euro, Dolar. Maaşlar bile öyle. Hani millilik, yerlilik. Bizim milli para Türk Lirası değil mi? Kendileri de biliyor. Milli paramızı pul ettiler. Kendi aralarında dövizle işlerini döndürüyorlar. Bunu görüyoruz” şeklinde konuştu.
HAKLA, HUKUKLA İŞİ
KALMAMIŞ BUNLARIN
Ülkenin sorunlarının temelinde hukuksuzluk olduğunu öne süren Babacan, “Kendisini yasalarla ve anayasayla bağlı hissetmeyen bir yönetim zihniyeti var. Hukuku işletmiyorlar. Kurumları zayıflatıyorlar. Güveni yok ediyorlar. Bunların sonucunda da yatırımlar azalıyor. Ekonomimiz nefes alamıyor. Ülkemizin hedefleri küçülüyor. Vatandaşımızın cebi küçülüyor. Bakın biz aylardır söyleyip duruyoruz ama kopya çekmeyi bile beceremiyorlar. Ne diyoruz? “Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuk devletinden geçer” diyoruz. Reçete çok basit. Çok çok basit. Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuk devletinden geçer. Şu anda Türkiye’yi yönetenlerin, bunu büyük puntolarla masalarının üzerine yazmaları lazım. Her gün, sabah akşam, günde on defa da onu okumaları lazım. “Ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuk devletinden geçer.” Kopya çekmekle yapamıyorlar, tembel öğrenci kopya çektikten sonra unutuyor. Bunu unutmadan, her gün on defa tekrarlamaları lazım. Yanlarında çalışanlara da ‘bana her gün hatırlat; ekonomiyi düzeltmenin yolu hukuktan geçer’ demeleri lazım. Ama yapmıyorlar. Neden biliyor musunuz? Çünkü hakla, hukukla işi kalmamış bunların. Biliyorsunuz, iktidardaki partinin meşhur bir 3y’si var: Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar. Bunlarla mücadele vaadiyle iş başına geldiler. Yoksulluğu her gün artırıyorlar. Yolsuzluğu zaten hiç söylemeye bile gerek yok” diye konuştu.
ESAS SİZ KUSURA
BAKMAYIN SAYIN ERDOĞAN
“Üçüncü y” olan yasaklar üzerinden açıklanan müzik yasağını eleştiren Ali Bacan, “Biz de diyorduk, yasaklar nerede kaldı? Hemen bir yasak daha getirdiler. Müzik yasağı. Gerekçesi neymiş, biliyor musunuz? Pandemi. Pandemi önlemlerini açıklarken söylüyor bunu. Ya, hani diyor ya, “Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini pandemi döneminde harcadık.” Milletin gözünün içine baka baka gerçekleri çarpıtıyorlar. Rezervleri pandemiden önce eritmeye başladılar. Pandemi başladığında rezervler sıfıra düşmüştü zaten. Ama sığına sığına koronavirüse sığınıyorlar. Bakın gene aynısını yapıyorlar. Yahu, pandemiyle müziğin ne alakası var? Sizin şu müzisyenlerle alıp veremediğiniz ne var? Bu nasıl bir akıldışılıktır? Zaten tüm bu pandemi dönemi boyunca müzisyenlerimize dertlerine derman olacak bir destek vermediniz. Hepsini açlığa mahkûm ettiniz. İnanılır gibi değil. Sayın Erdoğan yasağı açıklarken bir de diyor ki “kusura bakmasınlar.” Esas siz kusura bakmayın Sayın Erdoğan, siz kusura bakmayın. Bu toplum birbirine saygı duymayı sizin yasaklarınızdan öğrenmeyecek. Siz; inanç özgürlüğü yasaklanan, eğitim hakkı yasaklanan insanların onurlu mücadelesiyle iktidara geldiniz. Şimdi siz yıllarca özgürlük mücadelesi veren o insanlardan aldığınız yetkiyle, başka insanların özgürlüğünü mü kısıtlamaya çalışıyorsunuz? Biz buna izin vermeyeceğiz. Yasaklarla, baskılarla sanatı ve toplumu şekillendiremeyeceksiniz. Neymiş? Gürültü oluyormuş. Çok ses oluyormuş. Koronavirüsten önce ses olmuyor muydu? Müzik aletinden ses çıkmasını koronavirüs mü sağladı? Pandemiyi, bu sağlık afetini, baskı mazeretine çevirdiler” dedi.
BEREKET AKACAK,
BOLLUK AKACAK, REFAH AKACAK
Deva Partisi’ni ‘umudunu asla yitirmeyenlerin partisi olarak’ ifade eden Genel Başkan Babacan, “Yasaklara daha fazla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye’nin hak ettiği hukuk düzenini; adil, şeffaf ve demokratik bir yönetim düzenini kuracağız. Önce güveni tesis edeceğiz, ardından topyekûn zenginleşeceğiz. Ülkemizi bir avuç çetenin, mafyanın ve suç örgütlerinin cirit attığı bir ülke olmaktan kurtaracağız. Önce hukukun üstünlüğünü tesis edip, ardından ekonominin çarklarını döndüreceğiz. Deva iktidarında, bu verimli topraklarda, fakirlik değil, işsizlik değil, yoksulluk değil; bereket akacak. Bolluk akacak. Refah akacak. Biz hazırız. Türkiye’nin devası hazır. Emaneti teslim almaya geliyoruz” dedi.
ÖSEN: ÜLKEMİZİ
TARIMDA KENDİ KENDİNE YETEN GÜÇLÜ BİR KONUMA YERLEŞTİRECEĞİZ
DEVA Parti İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, İzmir’in 20 ilçesinin 10’unda teşkilatlandıklarını söyleyerek, “Pandemi şartlarında rağmen teşkilatlanmaya ve halkımızın sorunlarına deva olmaya devam ediyoruz. Hepimizin, ülkemiz ve kedimiz için elimizi taşın altına koyduk. Birçoğumuz geçmişinde siyaset yok. Milletimizin derdine deva olmak var. Ülkenin gücünden yararlanmak, fedakarlık var. Kısır çelişkilerde vakit kaybetmeden çözüm önerilerimizi anlattık. Bütün ilçe teşkilatlarımız böyle çalışıyor demokrasi milletimizin sesini egemen kılmaktır. İşte Deva bunun için var. il ve ilçe başkanlarımız atılımın ve çözümün merkezleridir. Küçük Menderes havzamız, Ödemiş hak ettiği ekonomiye ulaşamıyor. Yem fiyatları yüzde 70 zamlandı. Ama sütün fiyatı geri çekilme çalışmakta. Patates tarlada para kazandırmıyor. Yakın gelecekte gıda alarm verecek. Mazot gübre tohum fiyatlarında ki artış çiftçinin belini büktü. Banka borçları nedeniyle traktörlere haciz gelmektedir. Gelecek için üreticimize sahip çıkmamız gerekiyor. Bugün devlette yargı yürütmenin emrinde, basın büyük baskı altındadır. Bu nedenle eşitlik ve özgürlüğe ödün vermeden toplumsal refahı yaygınlaştımak için şeffaf bir yönetim oluşturmak zorundayız. Ayrımcılığı reddetmek demokrasinin temel unsurudur. Deva Partisi kadınlar, gençlere inanan, güvenen; sevgi ve saygı ile yaklaşan toplumun her kesimine kucak açan çoğulcu bir partidir. Bu mücadelede çiftçinin alın terinin heba olmasına izin vermeyeceğiz. Ülkemizi tarımda kendi kendine yeten güçlü bir konuma yerleştireceğiz. Köylümüzün, çiftçimizin hak ettiği refaha ulaşmak için elimizden geleni yapacağız. Partimiz İzmir ve Türkiye’ye hayırlı olsun” dedi.
KARAKAŞ: BU DERTLİ
GÜNLERİN DEVASI OLACAĞIZ
DEVA Partisi Ödemiş İlçe Başkanı Halil Karakaş, “Ülkemizin geçti bu zor günlerde her birimize bir umut ışığı olarak yola çıkan Genel Bakanımız ve Deva partimiz yarınlara daha güvenli bakmamız için bizlere ilham kaynağı oluyor. Bizlerde ilçe yönetimi olarak Ödemiş’imizin sorunlarını çözüm, sizlerin gözü kulağı olacağımıza söz veriyoruz. Artık izlemeyi bırakıp sorunları çözmek ve ödemişe deva olma vakti geldi. Bu dertli günlerin devası olacağız. Milletimizi ve ödemişe deva olmak inşallah bizlere nasip olacaktır” diye konuştu.