ÖNCÜŞEHİR –Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Öncüşehir TV’de ‘Öncü Siyaset’ programının konuğu oldu. Öncüşehir Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mevlüt Dağdeviren’in sorularını yanıtlayan Tugay Karşıyaka’daki 3 yılını değerlendirerek çarpıcı açıklamalarda bulundu.
ÇITA DAHA YÜKSEKTE
TUTULUYOR
Karşıyaka’nın Türkiye’de tanınmasından ötürü bir sorumluluk doğduğunu ifade eden Başkan Tugay, “Diğer ilçelerde, kentlerde insanlar ne tür sorunlarla ilgileniyor yüzde yüz bilmiyorum. Ama 3 aşağıya 5 yukarı her yerde aynı sorunlar var, problemi olmayan yer yok. Sorun bitmez. Belediyecilik ve yerel hizmette iyisini yaptığınız zaman daha iyisini de yapmak istersiniz. Mutlaka yeni hedefler olur ve onların da getirdiği bir iş yükü ve beraberinde sorunlar olur. Karşıyaka ile ilgili iki şey var; Karşıyaka’mız bütün Türkiye’nin bildiği ismiyle biline bir kent. Bu bizi gururlandırıyor. Aynı zamanda bir sorumluluk da yüklüyor. Çünkü bu isme laik bir kent yaşamımız, düzenimiz olması lazım. Buna uygun bir yerel yönetim hizmeti vermemiz gerekiyor. Diğer taraftan aldığımız oyunda yüksekliğine bağlantılı olarak sizden beklenti yükseliyor. Çıta daha yüksekte tutuluyor. Buralardan gelen tatlar var, güzel şeyler. Biraz da zorluklar var ister istemez. Ben severek çalışıyorum. İşimi severek yapıyorum. İnsanlarımıza diyalogumuz daha sıcak ve pozitif yönde gelişiyor. Bu beni mutlu ve motive ediyor. Biraz zor bir dönemde belediye başkanlığı yaptım. 3 yıldır pandemi ve depremi yaşadık. Ekonomik kriz şu anda ciddi olarak her şeyi etkiliyor. Karşıyaka Belediyesi’ni de etkiledi. Bu ortamda biraz zorlanarak çalıştık, çalışıyoruz ama ben yine de kötü gittiğimizi düşünmüyorum. İyi şeyler yaptığımızı biliyorum. Daha iyisini de yapalım istiyorum. Önümüzdeki iki yıl en fazla başarıyı elde etmeye çalıştığımız dönem olacak” dedi.
DÖNÜŞÜM PLANLARINA
DEPREMDEN ÖNCE BAŞLAMIŞTIK
İlçe belediyelerinin kentsel dönüşümle ilgili yetkisi neredeyse hiç yetkisinin olmadığını söyleyen Tugay, “Yetkilerimiz çok sınırlı. Yakın zamanda hükümet riskli yapı tescilliğiyle ilgili kararı İzmir’de ilçe belediyelerine bıraktı. Ondan önce o da bizde değildi. Şu an da bir kentsel dönüşüm müdürlüğümüz var, bu konuyla ilgileniyor. Planlama müdürlüğümüz kentin ada bazı özellikle planlamaları için çalışmalar yapıyor. Biz bunları depremde önce başlamıştık. Çünkü bizim Alaybey, Tershane, Tuna, Bahariye mahallelerinde olduğu bölge eski bir yerleşim alanı ve bitişik izam, emsal oldukça yüksek ve dar sokakları olan adeta konteynırları koyacak yer bulamadığımız, otopark probleminin çok fazla olduğu, yeşil alanının hemen hemen olmadığı alanımız var. bu alana ilgiili evvelde beri ada bazlı dönüşü istenir. Biz de istiyoruz. Fakat bu böyle istemekle olmuyor. Bunun analizini, etüdünü yapmak ve uygulanabilir öneriler ortaya koymak gerekiyor. Depremden önce başlamıştık çalışmalara ama deprem biraz daha tetikledi. Belli bir noktaya da geldi. Bugünlerde bazı bölgesel plan kararları almak istiyoruz ama bunda Büyükşehir Belediyesi ile bir uyumumuz olması lazım. Onların onaylayacağı bir süreç olması lazım. İmar kanununa uygunluğu da önemli. Bölgenin zeminiyle ilgili şartları gözeterek kararlar almamız lazım. Bununla ilgili ciddi bir çalışma yürüttük. Sonuna da geldik. Umuyorum ki istediğimiz sonuca ulaşabiliriz. O bölgenin dönüşümü için daha farklı bir şey görünmüyor. Depremden sonra K sınırı belirlendi. O sınır içerisinde kalan binaların dönüşüm ile ilgili bir kolaylaştırıcı durum oldu” ifadelerini kullandı.
DEPREM SONRASI HER
ŞEY BELEDİYELERE YÜKLENDİ
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından alınan emsal artışı kararını değerlendiren Tugay, “Bayraklı’da bir karar alındıktan sonra ona uygun ve yarattığı avantajın Karşıyaka’da da uygulanması için bir karar aldık. Ancak daha sonra Büyükşehir Belediyesi İzmir’in geneli için bir karar alma durumuna yöneldi. Haklı da bu konuda. Çünkü ilçeden ilçeye değişen plan kararlarının olmaması lazım. Bayraklı’yı hariç tutabiliriz, tutmalıyız. Ağır hasar oldu. Bir afet bölgesi oldu aslında. Afet bölgesi olarak ilan edilmesi gerekirdi. Ama maalesef ki hükümet bunu yapmadı. Bu yüzden belediyeye yüklendi her şey. Büyükşehir Belediyemiz burada Bayraklı’daki mağduriyeti gidermek için öyle bir karar aldı. Bizde de hasarlı binalar var. Bu alınan karar orta ve hasarlı binalara bir emsal artışı verdi; yüzde 20. O şu anda uygulanıyor. Şu an için insanların sorunları çözen yönetim olduğuna inanıyorum. Bit de yapıları riskli olup dönüşüm gerektiren vatandaşlarımız var. Parsel bazında dönüşüm istiyorlar. İstiyorlar ki eski binalarının olduğu yerde yeni bina yapsınlar” dedi.
SOSYAL DONATILARI,
YEŞİL ALANLARI YETERLİ DÜZEYDE BIRAKARAK KARARLAR ALMAMIZ LAZIM
İzmir’de bina yoğunluğunun fazla olduğunu vurgulayan Tugay, “Herkesin tekrar hatırlaması lazım; yıllardır şikayet ediliyor. İzmir’de bina yoğunluğu çok fazla. Olması gereken çağdaş şehircilik anlayışıyla baktığınız zaman, olması gerektiği kadar yeşil alan yok. Otopark ihtiyacını karşılayacak yeterli alan yok. Rahat bir trafik akışını sağlayacak geniş yollarımız yok. Durum böyleyken bunlarken muzdaripken dar ve sıkışık alanları ilave kat vermek, ilave emsal vermek, ilave nüfus yığmak sorunu daha da ağırlaştıracak. Böyle olunca yaşadığımız yerde iyice mutsuz olacak. İnsanların emlak değerleri de düşer. Böyle şehirlerde kimse gidip yüksek paralar verip emlak almaz. İzmir’de kent yaşamını korumak için kalitesini, yaşanılabilir bir kent olabilmesi için bundan daha kötü bir hale gitmememiz lazım. Onun için alacağımız kararlarda sosyal donatıları, yeşil alanları yeterli düzeyde bırakarak kararlar almamız lazım. Riskli yapısı olup da dönüştürmeyi isteyen ancak müteahhit yeterli parası olmayan vatandaşlarımıza bugün belediyeden ilave kat istenmesi çözüm olarak gösterilmemeli. Bunu yaparsak onların yaşamını ve kent yaşamını çok daha kötü hale getiririz” diye konuştu.
MÜLK SAHİPLERİ İÇİN
DEVLET FON YARATMALI
Kentsel dönüşüm devletin katkı sağlaması gerektiğini söyleyen Başkan Tugay, “Ancak başka bir yol var, bu talep edilmeli. Bu tür kentsel dönüşüm ihtiyacı olan binalarda mülk sahiplerine devlet fon yaratmalı ve bunun üzerine gelir vermeli. 20 yılda çok düşük faizlerle ödenecek kredi verdiğiniz zaman bu sorun çözülür. Devletin bugün buna gücü var. Pek çok şeyi yapıyor, bunu da yapabilir. Yeter ki bu konuda samimi olarak sorun çözmeyi istesin. Ama malesef ki hükmet bu konuyu kendi üzerinde bir göre yokmuş gibi tamamen görmezden geliyor. Hiç sesini çıkarmıyor. Sadece TOKİ’nin yaptığı toplu konuları çözüm olarak gösteriyorlar. Ama sayıları çok yetersiz. Samimi olarak çözüm istense bugün bu fon yaratılır. İnsanları bu krediler verilir ve dönüşüm kolaylaşır. Bundan 6 ay önce 100 lira olan inşaat maliyeti, bugün 400-500 liraya çıktı. Hem mülk sahipleri hem müteahhit açısından bu dönüşüm çok zorlaştırdı. Bu da tamamen belediyenin dışında olan bir durum. Bunların çözümü bizde değil. İnşaat maliyetlerini düşürme şansımız yok. Bunlara karşı emsal verelim kat arttıralım, nüfusu arttıralım dersek kendi elimizle iyice nefes alamayacağımız, iyice trafik ve otopark, sosyal donatı sorunu yaratırız. Eğitim, sağlık alanı lazım. Bunlar zaten yetersiz. Keşke binalarımız iki katlı olsaydı da bitişik nizam olmasaydı, 3 kata çıkarsaydık sorun çözülseydi. Ama böyle bir durum yok ki” şeklinde konuştu.
VATANDAŞ NE İSTİYOR?
Karşıyakalıların belediyeden isteklerini açıklayan Tugay, “Karşıyaka’da yaşayan bir vatandaş olarak; siyasette deneyimi olan ve siyasette insanların belediyenin yapması gerekenlerle ilgili beklentilerini uzun uzun dinlemiş biri olarak kabaca yeşil alan istendiğini, yollardaki bozuklukların giderilmesini istendiğini daha temiz bir kent, ilaçlamayla ilgili eksik olmaması istediklerini biliyordum. İş yerlerinin işgaliyle ilgili sorunlar vardı. Bütün bunlara müdahale ettik. Her birisiyle ilgili pek çok çalışma yaptık. Yeni pek çok otopark yaptık, hala yapmaya devam ediyoruz. Fazla sayıda ağaç diktik” dedi.
KENT ORMANI PROJESİNİ
ANLATTI
İlçe sınırlarında yapmayı planladıkları Kent Ormanı projesini detaylı anlatan Tugay, “Kent ormanı için bir proje yaptık, çalışmalarını yürütüyoruz. Mustafa Kemal Mahallesi ile Zübeyde Hanım Mahallesi arasında bir vadi var. Arada kalan bölge kent içerisinde bir bölge ama biraz tepelik ve yamaç. Ağaçlandırması zor bir alan. Biz bu alanı kökünden yapılandıracak şekilde çalışıyoruz. Hem ağaç dikmeye uygun hale getirmek hem de yağmur suyunu tutacak şekilde yapılandıracağız. 3-4 aydır yoğun bir şekilde çalışma devam ediyor. Şu an 232 dönüm alan var. İlave de olabilir. Amacımız piknik alan yapmak değil. Ancak insanların doğa içerisinde yürümesi, bisiklet sürmesi, spor yapması için uygun bir ortam olacak. Tarımla, bitkilerle uğraşması için uygun bir ortam olacak. Biraz daha doğayla iç içe olması için insanların tercih edeceği bir alan olacak. Bizim amacımız doğayı kentin içine taşımak. Çünkü ağaçlardan bahsediyoruz ama ağaçlar oldukça kuşlar ve başka canlılarda olacak. Biz istiyoruz ki şehir içinde biraz daha doğa olsun” dedi.
4 KEZ İHALEYE ÇIKTIK
VE İHALEMİZE BAŞVURAN OLMADI
Çarşı dönüşüm projesi ihalesine kimsenin başvurmadığını söyleyen Başkan Tugay, “Bazı büyük problemlerimiz ve ihtiyaçlarımız var. Birincisi çarşı konusu. Çarşımız ile ilgili projemiz tamamen hazır. Malzemeyi temin etmekte, ekonomik kriz döneminden dolayı zorlandık. Biz hazırız. Satın almak için mevzuatın izin verdiği imkan doğrultusunda ihale hazırlıklarımızı yaptık. İhalemizi çıktık ama başvuran olmadı. 4 kez ihaleye çıktık ve ihalemize başvuran olmadı” açıklamalarında bulundu.
ÇOK BÜYÜK BİR AYIP
Tarihi Karşıyaka Tren İstasyonu hakkında yaşanan olayları aktaran Tugay, “Daha önce devlet demiryolları bölge müdürlüğü, söz alan mülkün sahibi şu anda. Devlet demiryolları orayı ihaleyi çıkmış ve kiraya vermiş. Kiralayan kişi ve kişiler orayı bir kafeterya restoran olarak kullanmaya başlamış. Üstelik biraz eklentiler yapmışlar. Bu arada haklı duyarlılığı olan Karşıyakalı vatandaşlarımız bu durumda tepki göstermiş. İstasyon binası tarihi bir bina, kentin kültürel değeri burayı ticaret amaçlı kullanamazsınız. Bu uygun değil, buranın bir kültür tesis olması lazım. Bir kütüphane olabilir, kültür sanat etkinliklerinin bir alana dönüşebilir” diye isyan etmişler. Uzun süre devam eden itiraz ve eylemler oldu. Hepsi de haklıydı. Ben göreve geldiğim zaman bu kafeterya restoran olan işletmenin bir kere bütün eklentilerini kaldırmasını istedik. Eklentilerinin kaldırmaya zorlayınca adam kapattı işyerini. Sonrasında ise devlet demiryolları ilginç bir şey yaptı; başak birisine vermediler, kiralamadılar. Biz de defalarca resmi yazılarla, sözlü taleplerle, araya aracılar sokarak dedik ki; “burayı belediye olarak biz kiralayalım. Tahsis ederseniz daha memnun olur ama kiralamaya da razıyız. Vatandaşın istediği gibi kültür amaçlı kullanalım, bir müze veya kütüphane yapalım.” Kentin merkezinde olan öneli bir konumda bir yer. Öyle değerlendirelim ki insanlarımız mutlu olsun istedik. Bazı kurumlarımız var; Muhalif Gaziler Derneğimiz. Şu anda öyle bir yer arıyor. Gazilerimiz için ne yapsak az. Onlarla beraber de girişimlerde bulunduk. Vali beye gittik, gazilerimiz AK Parti’nin il başkanına, il yöneticilerine, milletvekillerine konuyu ilettiler. Onlara da olumsuz cevap verdiler. İlklev; Karşıyaka Lisesi Vakfı… Tamamen hayır amaçlı çalışan, öğrencilere burs veren, Karşıyaka’nın en köklü eğitim kurumun temsiliyeti sürdüren bir vakıf. Müze yapmak istiyorlar onlar. Bunları şart olarak yazdığınız bir protokol yapalım dedik kirasını da verelim dedik. Cevap bile vermediler. Benim ağrıma giden şey bu. Bir gerekçe bile gösterirsiniz. Çünkü gerekçe gösterecekleri konu yok. Bir kentin belediyesi, bir kentin kültürel mirası olan yapıyı, kültür amaçlı olarak kar ve maddi konu gözetmeden hizmet amaçlı istiyor. Buna ne diyebilirsiniz ki zaten. Onlar da bir şey diyemedikleri için cevap veremiyorlar. Belediyeye, halkın kurumuna vermemek için Gençlik ve Spor Müdürlüğüne vereceklermiş. Onlar orada ne yapacaklar ki, bir spor tesisi yapamazlar onlar. İdari bir bina olarak kullanacaklar herhalde. Kentte idari yapı olarak kullanacak o kadar yer varken başka yer mi kaldı ki burayı veriyorsunuz. En ağrıma giden konularında biri de şu oldu; İl koordinasyon kurulunda devlet demiryollarından gelen yönetici bize, “biz bu konuda onayı Cumhurbaşkanına sunduk” dedi. Karşıyaka’nın tarihi tren istasyonuyla ilgili bir kararı cumhurbaşkanına niye sunuyorsunuz? İnanmadım. Bu olay bu kadar büyüyecek bir şey değil. Bu hale getirdiler olayı. Tamamen siyasi bir art niyet, başka hiçbir şey değil. Çok büyük bir ayıp” dedi.
KİMSENİN MALI MÜLKÜ
DEĞİL
2020 yılında İzmir’de yaşanan deprem sonrası Bayraklı’nın afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğini savunan Başkan Tugay, “Bayraklı’da deprem oldu, binalar yerle bir oldu. Siz burayı afet bölgesi ilan etmiyorsunuz. Afet bölgesi ilan etmediğiniz için insanlar buradan yararlanacakları haklardan yararlanamıyorlar. Kentsel dönüşüme ihtiyacı olan insanları uygun kredi sağlayamıyorsunuz ya da piyasayı düzgün tutamıyorsunuz, insanlarda dönüştüremiyor. Belediyeden kat verin diyorsunuz. Şehri yaşanmaz hale getirmeye çalışıyorsunuz. Bir tane kamu binasını, kullanmak istiyoruz. Devlete, halka ait bir bina orası. Kimsenin malı mülkü değil. Buna benzer çok şey var. Koskoca 350 bin nüfuslu Karşıyaka’da devlet hastanelerini kaldırıyorsunuz. Tapu dairesini Alsancak’a taşıyorsunuz. Bütün kuzey İzmir’in adliye yükünü taşıyan Karşıyaka Adliyesini imkansızlıklar içerisinde bırakıyorsunuz. İhmal edilen, yanlış yapılan çok şey var. Bunları konuşmayın, anlatmayın diyorsa birisi bunu yapamam. Çünkü burada halkın hakkı ve hukuku var. Bunu belediye başkanı dile getirmeyecek de kim getirecek?” ifadelerini kullandı.
STAT KONUSUNU YILAN
HİKAYESİNE ÇEVİRDİLER
Karşıyaka Stadı hakkında yaşanan tartışmaları da ele alan Tugay, “Stat konusunu yılan hikayesine çevirdiler. Bu sorun öyle ya da böyle çözülecek. Hassas taraftarlarımıza tekrar söylüyorum; herkes haklı olarak hadi başlayın diyor. Başlanması için tamamlanması gereken bir prosedür var. Hükümet tarafından üstü örtülü bir şekilde bazı laflar edip kafa karıştırılarak durduruluyor, engelleniyor. Stadı yapması gereken kurum; Gençlik ve Spor bakanlığıydı. Çünkü Sayın Binali Yıldırım stadı yıktığı zaman, “buraya stat yapacağız” dediğinde, bu stadı yapma görevi onlarındı. Seçim oldu, bitti. Sonrasında davalar açıldı. O davalardan dolayı yapılamadığını söylediler. Davalar bitti, “buyurun, yapın. Ben de yardımcı olayım” dedim. Karşı çıkan yok. Her şey tamam. “Paramız yok, buraya kaynak ayıramıyoruz” dediler. İnsanlar stadın yapılmasını istiyor, bizde istiyoruz. Ben burayı yapamam diyen bir irade var karşımızda, ne yapacağız? Bende başka çözüm aradım. Bu çözümü de Büyükşehir Belediyesi’nin desteğini istemek olarak gördüm. Tunç Başkanla konuştum, o da “biz yaparız” dedi. Ondan sonra da “siz yapamıyorsanız, o zaman Büyükşehir Belediyesi’ne verin” dedik. “Tamam” dediler sözlü olarak. Fakat oranın projelerinin hazırlanmamış olduğu, proje hazırlanmadan nasıl oldu da oraya beton döküldü, ne oldu aklım almıyor. Bildiğiniz kaçak bir beton dökülmüş ve kaçak olduğunu söylüyorlar. Çünkü kaçak olduğu için gidip imar affından faydalanıp belge almışlar. Yere döktüğünüz kaçak betondan imar affından niye belge alırsınız? Ne işinize yarayacak? Anlamsızca bir şey yapıldığını düşünürken sonradan öğrendik ki o belge yüzünden oranın projesiyle ilgili mevcut anlaştıkları, çalıştıkları mimar dışında hiç kimsenin bir şey yapamayacağı hale gelmiş. Bize başında, “biz projeleri hazır vereceğiz” dendi. Verin, proje yok. Nerede diye sorduğumuzda, “siz yapın” dendi. “Biz nasıl yapacağız” diye sorduğumuzda; “gidin, anlaşın, yapın” dendi. Mimarda bir teklif sunuyor Büyükşehir’e. Büyükşehir’de o teklifi yüksek buluyor. Bugün eğer Bakanlığa yazılan yazının karşılığı olarak buradaki mimarın hakkında vazgeçtiğine dair cevap gelirse Büyükşehir Belediyesi hem projesini yaptıracak hem de inşaatın ihalesine çıkacak. Bu arada ayıpladığım şeyler oldu. “Bunun projeleri vardı, siz kaybettiniz” dendi. Bu iftiradır. Neyi kaybedeceğiz, ortada öyle bir şey yok ki. Buyurun getirim projeyi diyoruz, madem kaybettin bir yerde örneği vardır. Ama yok öyle bir şey tabi ki. Kalkıp böyle açıklama yapmaları bence utanılması gereken bir durum” dedi.
BU BİR BELEDİYE İÇİN
KORKUNÇ BİR ŞEY
İller Bankası’ndan düşük oranlarda katkılar aldıklarını ifade eden Tugay, “İller Bankası’ndan bütçemizin 4’te 1’i, 5’te 1’i hatta daha düşük oranlarda katkı alabiliyoruz. Bu bir belediye için korkunç bir şey. Çünkü belediyenin gelir kaynağı İller Bankasının bize her ay gönderdiği para. Bunun dışındaki kaynaklar küçük miktarlar ve önemsiz miktarlar. Bunun dışında seneden iki kez alınan emlak vergisi var, o da düşük bir rakam. 2021 yılında biz 455 milyon liralık bütçe yaptık, 120 milyon lirası İller Bankası’ndan geldi. Bu ay ki tahakkuk miktarı yüzde 29. Oranı düşürmüşler. Neredeyse yüzde 30 daha düşük. Bu ekonomik kriz ortamında bir taraftan çalışanlar daha yüksek maaş isterken, bir taraftan her şeyi maliyet yükselmişken, yakıt fiyatları 3-4 katına çıkmışken, belediyenin giderleri yükselmişken yatırım yapma ihtiyacımız varken, bir belediyeye reva görülecek şey midir? Akıllara ziyan. Sadece Karşıyaka Belediyesi de değil, bütün belediyeleri aynı şekilde yapılıyor. Bazı belediyeler hükümete yakın olanlar şöyle oluyor; yatırımlarını devlet yapıyor. Ek kaynak sağlıyorlar ama bize bir şey yok. Seyrediyoruz, kendi başımızın çaresine bakıyoruz. Hiçbir yerden hiçbir desteğimiz yok, bütün belediyeler sıkıntı da. Biz geçmişten biraz da borç yüküyle başlayınca daha da büyük sıkıntı yaşadık. Biz bunlardan dolayı hizmet yapmayacağız demiyoruz. Ne olursa olsun yapacağız. Çözüm bulacağız. Amacımız ülkemize, her partiden her görüşten insana hizmet etmektir. Her görüşten hizmet etmek, biz sadece CHP’ye hizmet edelim bakışı olmadı. Bu ülkenin her vatandaşı bizim için değerli ve herkese eşit hizmet götürmek için uğraşıyoruz. Bu bakışa hükümetinde sahip olması lazım. Belediyeler ve benden olmayan belediyeler diye ayırma hakkı yok. Bu ülkenin her vatandaşı vergi veriyor. O paralar o vergilerden geliyor. Kimse çıkarıp kendi cebinden vermiyor. O yüzden o vergilerin gereğini yerine getirmek durumundalar. Belediyelere kaynak vermek zorundalar” dedi.