CHP Karşıyaka Danışma Kurulu, Başkan Dr. Cemil Tugay'ın konuşması ile devam etti. Tugay, konuşmasında çok sert mesajlar verdi. İşte Başkan Tugay'ın adrese teslim o sert açıklamaları:"Bu konuştuklarımla ilgili eğer bunu biz yapamayız diye inanç eksikliği hisseden arkadaşım varsa, lütfen bunu değiştirsin. Karşıyaka’nın Türkiye için ne olduğunu herkes tekrar fark etsin. Karşıyaka sıradan bir yer değil. Cumhuriyet Halk Partisi, bu dünyanın en köklü partilerinden, en köklü siyasal görüşlerinden birisi. Bizi böyle bir şekilde bin bir farklı şekle sokmaya çalışanlar var ama bizim ne olduğumuz, ne düşündüğümüz gayet açık, gayet belli. Mülteciler konusunu dillerine doladılar, hassasiyetleri çarpıttılar. Hayır efendim, biz mültecilere düşman falan değiliz. Biz onları mağdur insanlar olarak görüyoruz ama bu o insanları buraya hesapsız kitapsız getirmeye çalışan anlayış bu ülkeyi sevemeye, düşünmeyen, ülkenin insanlarını düşünmeyen anlayıştır. Avrupa’nın, dünyanın zengin ülkeleri adamları seçerek alırken bizimkiler binlercesini sınırdan canının istediği gibi geçiriyor. Neyi planladıklarını kimse bilmiyor. Yarın belki bunlara kimlik verip oy bile kullandırabilirler. Yani buna tabi ki itiraz edeceğiz. Buna itiraz etmek demek, mültecilerin insan hakkına karşı koymak değildir. Geçenlerde birisi beni bu konuda eleştirirken, Bostanlı’daki okulla ilgili, ‘Siz ne diyorsunuz, bunlar inşa, ne yapsınlar, ölsünler mi’ diyor. Abi senin oturduğun evinin oturma odana, salonuna yabancı biri gelip yerleşse ne diyeceksin? Buna saygı gösteriyorum mu diyeceksin. İnsan hakkıyla ne alakası var bunun’ dedim. Karşıyaka’da mülteci yok, Bostanlı’da mülteci okulu tartışması yapıyoruz. Böyle bir mantıksızlık olur mu, buna karşı çıkmayacağız da neye karşı çıkacağız? Diyeceksiniz ki, o gün bizde bir karmaşa oldu, nedeni basit arkadaşlar. Bir gece önce Altındağ’da olaylar oldu. Mülteci çocuklar yaralandı, hepimizin vicdanını üzen bir şeyler oldu. Benzer bir provokasyon burada olur mu diye bir endişe olduğu için bir duralandık. Ama ne düşüncemizde ne tavrımızda bir yanlışlık yoktu, değişen bir şey de yoktu. Burada provokatörlere, bizleri tartışmaların, kavgaların içine çekmeye çalışan insanlara tabi ki dur diyeceğiz. Tabi ki gerektiğinde onların önüne çıkacağız. Bunda da yanlış bir şey yok.
CHP İKTİDARINI GÖRENE KADAR LÜTFEN BİRBİRİNİZLE UĞRAŞMAYINBen rica ediyorum, önümüzdeki genel seçimde iktidarımızı görene kadar lütfen birbirinizle uğraşmayı bırakın. Koltukların geçici olduğu kesin. Hiç kimse ebedi olarak hiçbir koltukta kalmıyor. O gün geldiğinde parti içi mücadele verilir. Kimse kimsenin önünde duramaz. Bunu yaşadık, yine yaşarız, yaşayacağız. Ama ne olur, şu önümüzdeki genel seçimin ne kadar önemli bir seçim olduğunu ve o seçime giderken birbirimizi eleştirip, birbirimize laf yetiştireceğiz diye Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı güveni azaltma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu unutmayın. Allah aşkına şu sosyal medyada yazdığınıza çizdiğinize dikkat edin. Ya şu seçim geçsin, iktidar olalım ondan sonra ne yapacaksak yapalım. Yani ben olmayabilirim, gerçekten, çok hırslı falan değilim. Sadece şu 5 seneyi alnımın akıyla, kimseye mahcup olmadan, partime mahcup olmadan, Mustafa Kemal Atatürk’e mahcup olmadan geçirmek için uğraşıyorum, onun için çalışıyorum. Ben bu görevin gururu için buraya geldim. Başım dik, alnım açık, tertemiz bu görevi yapıp ayrılmak istiyorum zamanı geldiğinde. Bu bir görev, parti tarafından verilen bir görev. BEN ÖN SEÇİM TARAFTARIYIMBen kişisel olarak ön seçim taraftarıyım. Günü geldiğinde inşallah bunu benim ağzımdan tekrar duyacaksınız. Ön seçim taraftarıyım, açık açık söylüyorum. Ama bu kararı bizim tek başımıza vermemiz ya da buradan böyle bir şey yapmamız neyi değiştirir bilmiyorum, göreceğiz. Örneği var, Malatya Hekimhan’da belediye başkan aday adayları toplanıp kendi aralarında ‘Biz böyle birbirimizi yiyerek böyle bir süreç yaşamak istemiyoruz’ demişler. Genel Merkeze gidip, ‘biz hepimiz razıyız, ön seçim yapalım, kim çıkarsa hep beraber arkasında duralım’ demişler. Ve yapmışlar, en fazla oy alan aday olmuş, diğerleri de yamuk yapmamış, onun arkasında durmuş, sonuçta Hekimhan’da uzun zamandan sonra CHP’li bir belediye başkanı seçimi kazandı. Ben böyle bir sürece varım kendi adıma. Meclis üyeleri için de bunun böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Ama bunu yapmak demek, bugün CHP’ye içten çok büyük sevgi besleyen, üye olarak yürekten bağlı olan ama bir şekilde bu zamana kadar yürütülmüş, gruplaşma siyasetine tepki gösterdiği için kendini evinden dışarı çıkarmayan bir sürü üyemiz var. Onların bize inancını kaybettirecek başka türlü ayak oyunlarıyla beraber olmamalı, samimi olmalıyız. Böyle bir şeyi istiyorsak, samimi olarak istemeliyiz. O zaman iyi şeyler çıkar, bu konuda cesaret çok zor bir şey değil. Çalışan kazanacaktır, dürüst olan kazanacaktır, insanların sevgisini saygısını kazanmış olan kazanacaktır emin olun. Görev isteyen varsa bu özelliklere sahip olacak. BİZ CHP'NİN HANGİ İLKESİNİ UNUTTUK DA BÖYLE ELEŞTİRİYORSUNUZ?Burada olmayan bir arkadaşımız, ‘Ben adayım’ diyor, aday olmayınca CHP’nin en büyük düşmanı oluyor. Arkadaş sen nasıl CHP’lisin ya, nasıl bir insansın sen! Sen bizim hangi ilkemize inandın, biz hangi ilkemizden kaybettik de sen bugün böyle yapıyorsun? Ayıp yani, onursuzluk bu. Normal bir vatandaş, parti üyesi olmayan, bu partiye oy veren 1 sorumluysa biz 10 sorumluyuz bu ülkenin geleceğiyle ilgili olarak. Ben bunu rica ve talep ediyorum. Bana verilen her türlü görevi de yapmaya hazırım. Genel seçimde göreceksiniz, gece yarılarına kadar sahada en çok çalışan adam ben olacağım. Göreceksiniz. Ben ilçe başkan yardımcılığımdan ve daha önceki görevlerimden buna alışığım. Bunu yapmayı çok iyi bilirim. Şu anda bu semtin her bir sokağını biliyorum. Kimin neye ihtiyacı olduğunu biliyorum, kimin nerede hassas olduğunu, bize oy vermeyenlerin kimler olduğunu, onları nasıl ikna edeceğimizi biliyorum. Bunlara dair çalışmalara da başladık. Ben kendime çalışmıyorum, ben gerçekten partime çalışıyorum. Bugün varız, yarın yokuz. Öleceğiz zaten eninde sonunda, dünya kimseye kalmıyor. Benim için yorgunluk, çaba, fakirleşme, sosyal hayattan ödün verme, ailemden kopma, insanlıktan adeta çıktığımız bir çalışma düzenidir bu olay. Ortada ne konfor, ne gelir ne de güç var. Sadece sürekli taleplerle karşılaştığımız bir görev bu. Bunlar yapılır ne için, onur, şeref için… Hem geçmişte hem bugünde bizi utandıran insanları biliyorsunuz. Örgütümüzün üzerinde sorumluluktur, boynunun borcudur, bizi utandıran insanları tepemize getirip yanlış şeyler yaptırtmamalıdır."
CHP İKTİDARINI GÖRENE KADAR LÜTFEN BİRBİRİNİZLE UĞRAŞMAYINBen rica ediyorum, önümüzdeki genel seçimde iktidarımızı görene kadar lütfen birbirinizle uğraşmayı bırakın. Koltukların geçici olduğu kesin. Hiç kimse ebedi olarak hiçbir koltukta kalmıyor. O gün geldiğinde parti içi mücadele verilir. Kimse kimsenin önünde duramaz. Bunu yaşadık, yine yaşarız, yaşayacağız. Ama ne olur, şu önümüzdeki genel seçimin ne kadar önemli bir seçim olduğunu ve o seçime giderken birbirimizi eleştirip, birbirimize laf yetiştireceğiz diye Cumhuriyet Halk Partisi’ne karşı güveni azaltma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu unutmayın. Allah aşkına şu sosyal medyada yazdığınıza çizdiğinize dikkat edin. Ya şu seçim geçsin, iktidar olalım ondan sonra ne yapacaksak yapalım. Yani ben olmayabilirim, gerçekten, çok hırslı falan değilim. Sadece şu 5 seneyi alnımın akıyla, kimseye mahcup olmadan, partime mahcup olmadan, Mustafa Kemal Atatürk’e mahcup olmadan geçirmek için uğraşıyorum, onun için çalışıyorum. Ben bu görevin gururu için buraya geldim. Başım dik, alnım açık, tertemiz bu görevi yapıp ayrılmak istiyorum zamanı geldiğinde. Bu bir görev, parti tarafından verilen bir görev. BEN ÖN SEÇİM TARAFTARIYIMBen kişisel olarak ön seçim taraftarıyım. Günü geldiğinde inşallah bunu benim ağzımdan tekrar duyacaksınız. Ön seçim taraftarıyım, açık açık söylüyorum. Ama bu kararı bizim tek başımıza vermemiz ya da buradan böyle bir şey yapmamız neyi değiştirir bilmiyorum, göreceğiz. Örneği var, Malatya Hekimhan’da belediye başkan aday adayları toplanıp kendi aralarında ‘Biz böyle birbirimizi yiyerek böyle bir süreç yaşamak istemiyoruz’ demişler. Genel Merkeze gidip, ‘biz hepimiz razıyız, ön seçim yapalım, kim çıkarsa hep beraber arkasında duralım’ demişler. Ve yapmışlar, en fazla oy alan aday olmuş, diğerleri de yamuk yapmamış, onun arkasında durmuş, sonuçta Hekimhan’da uzun zamandan sonra CHP’li bir belediye başkanı seçimi kazandı. Ben böyle bir sürece varım kendi adıma. Meclis üyeleri için de bunun böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Ama bunu yapmak demek, bugün CHP’ye içten çok büyük sevgi besleyen, üye olarak yürekten bağlı olan ama bir şekilde bu zamana kadar yürütülmüş, gruplaşma siyasetine tepki gösterdiği için kendini evinden dışarı çıkarmayan bir sürü üyemiz var. Onların bize inancını kaybettirecek başka türlü ayak oyunlarıyla beraber olmamalı, samimi olmalıyız. Böyle bir şeyi istiyorsak, samimi olarak istemeliyiz. O zaman iyi şeyler çıkar, bu konuda cesaret çok zor bir şey değil. Çalışan kazanacaktır, dürüst olan kazanacaktır, insanların sevgisini saygısını kazanmış olan kazanacaktır emin olun. Görev isteyen varsa bu özelliklere sahip olacak. BİZ CHP'NİN HANGİ İLKESİNİ UNUTTUK DA BÖYLE ELEŞTİRİYORSUNUZ?Burada olmayan bir arkadaşımız, ‘Ben adayım’ diyor, aday olmayınca CHP’nin en büyük düşmanı oluyor. Arkadaş sen nasıl CHP’lisin ya, nasıl bir insansın sen! Sen bizim hangi ilkemize inandın, biz hangi ilkemizden kaybettik de sen bugün böyle yapıyorsun? Ayıp yani, onursuzluk bu. Normal bir vatandaş, parti üyesi olmayan, bu partiye oy veren 1 sorumluysa biz 10 sorumluyuz bu ülkenin geleceğiyle ilgili olarak. Ben bunu rica ve talep ediyorum. Bana verilen her türlü görevi de yapmaya hazırım. Genel seçimde göreceksiniz, gece yarılarına kadar sahada en çok çalışan adam ben olacağım. Göreceksiniz. Ben ilçe başkan yardımcılığımdan ve daha önceki görevlerimden buna alışığım. Bunu yapmayı çok iyi bilirim. Şu anda bu semtin her bir sokağını biliyorum. Kimin neye ihtiyacı olduğunu biliyorum, kimin nerede hassas olduğunu, bize oy vermeyenlerin kimler olduğunu, onları nasıl ikna edeceğimizi biliyorum. Bunlara dair çalışmalara da başladık. Ben kendime çalışmıyorum, ben gerçekten partime çalışıyorum. Bugün varız, yarın yokuz. Öleceğiz zaten eninde sonunda, dünya kimseye kalmıyor. Benim için yorgunluk, çaba, fakirleşme, sosyal hayattan ödün verme, ailemden kopma, insanlıktan adeta çıktığımız bir çalışma düzenidir bu olay. Ortada ne konfor, ne gelir ne de güç var. Sadece sürekli taleplerle karşılaştığımız bir görev bu. Bunlar yapılır ne için, onur, şeref için… Hem geçmişte hem bugünde bizi utandıran insanları biliyorsunuz. Örgütümüzün üzerinde sorumluluktur, boynunun borcudur, bizi utandıran insanları tepemize getirip yanlış şeyler yaptırtmamalıdır."