ÖNCÜŞEHİR – İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Türkan Başyiğit, “Öncüşehir TV’de ‘Kentin Dinamikleri’ programının konuğu oldu.
Çiğdem Canpolat’ın sorularını yanıtlayan Başyiğit, Lozan Antlaşması’nın önemine değinerek, “Bugün dünyadaki tartışmalara baktığımızda Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin ne kadar büyük bir başarı elde ettiğini daha net görebiliyoruz” dedi.
“LOZAN ANTLAŞMASI BÜYÜK BİR ZAFER”
Başyiğit, Lozan Antlaşması’nın ‘hezimet mi zafer mi’ sorusuna, “Bunun üzerine çok tartışılıyor. İşin ilginç tarafı böyle büyük bir zaferin olduğu bir ülkede hezimet mi zafer mi diye kitaplar bile yazılmıştır. Tabiî ki zaferdir. Lozan’ın başarısını görebilmemiz için öncelikle hangi antlaşmanın yerine yapıldığına bakarak bir kıyas yapmamız gerekiyor. Bu anlamda da Sevr Antlaşması ile Lozan Antlaşmasını kıyaslamamız gerekiyor. Bir de sadece 1923 yılında imzalanan boyutu değil sonrasında Lozan’ı tamamlayan Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Hataya meselesi noktasına bakmamız gerekiyor. Lozan’ın ne kadar büyük bir zafer olduğunu çok daha net görüyoruz. Bugün dünyadaki tartışmalara baktığımızda Türkiye’nin ne kadar büyük bir başarı elde ettiğini daha net görebiliyoruz” cevabını verdi.
“SEVR İLE OSMANLI DEVLETİ TARİHE KARIŞMIŞTIR”
Lozan Antlaşması’nın savaşın sonunda yapılan bir barış antlaşması olduğunu ifade eden Başyiğit, “1. Dünya savaşı bittiği dönemde; savaşın lideri ve o dönemin süper gücü olan İngiltere, savaşın istediği gibi sonuçlandığını düşünmüştü. Dünya haritasını yeniden şekillendirip, sömürgeciliğin, emperyalizmin, çok uluslu imparatorluklarından bir olan Avustralya Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğunu yıktığını ve kendine göre bir dünya oluşturduğunu düşünmüştü. Sevr Antlaşmasını, Osmanlı’ya imzalattığı bir süreç vardır. Bugün televizyon dizilerini izleyip bir anda 1923’ye gelindiği gibi bir algıya sahip olanların Cumhuriyeti algılaması çok mümkün olmuyor. Ama biz Osmanlı’nın son noktaya geldiğine, son Osmanlı Mebusan Meclisi’ne onaylanmak üzere gelecek olan ve padişah Vahdettin’in bir heyet göndererek 1. Dünya Savaşını bitiren Sevr Antlaşmasını imzalama noktasına bakıyoruz. Sevr ile Osmanlı devleti tarihe karışmıştır. Sevr’e göre İstanbul Osmanlı’nın başkenti olmaya devam edecek ama payitahtın Topkapı Sarayında oturup yönettiği devletle bir bağı olmayacaktır. Sınır olarak Anadolu’nun rotasında küçücük bir alan bırakılmıştır. Sevr’in maddelerine baktığımızda diyor ki; “Türkler eğer uslu durmazsanız size bu toprakları da barındırmayız.” İstedikleri şey Türkleri Orta Asya bozkırlarına sürerek Anadolu’dan çıkarmaktı” dedi.
“LOZAN ANTLAŞMASI TÜRKİYE’NİN TAPUSUDUR”
Anadolu insanının Sevr Antlaşması’nı tanımayarak direnişe geçtiğini söyleyen Başyiğit, “Sevr Antlaşması’nı, Anadolu devleti tanımadığı için direnişe geçmiştir. Kuvayi Milliye doğmuştur. Bizim o dönemdeki en büyük şansımız Mustafa Kemal Atatürk’ün, o dönemde bu topraklarda liderlik yapıp bir milli mücadeleyi başlatmasıdır. Ama liderimiz bunu yaparken bu topraklardaki Kuvayi Milliyeci ruh, ülkesi işgal edildiği zaman direnen bir nokta vardır. Sevr imzalandıktan sonra ülkede işgaller başlar. İşgaller başlayınca da Anadolu’da insanlar bir mücadele yapacaklar. Bu kolay bir mücadele değildir. Dünyaya karşı yapılan bir savaştır. Savaşı çok zor koşullarda ve bir direnişle kazanıyoruz. Sonucu olarak da masaya oturarak Sevr Antlaşmasını tanımıyoruz dedik. Bu sayede de Lozan Antlaşmasını imzalıyoruz. Lozan bir barış antlaşmasıdır, Türkiye’nin tapusudur” diye konuştu.