Bayır'dan 'kongre' uyarısı: Belediye başkanları karışmamalı!
Öncüşehir TV'de 'Öncü Siyaset' programında konuşan CHP İzmir 27. Dönem Milletvekili Tacettin Bayır, belediye başkanlarının ilçe kongrelerine karışmaması gerektiğini belirterek, “Yarış dediğiniz partiye hizmetle alakalı olur ama belediye başkanları ‘ben bunu destekliyorum’ ifadesini kullandığı anda olay çatışmaya gidiyor. İnsanları birbirlerine kırdırmamaları lazım. Bence belediye başkanları ilçe kongrelerine karışmamalı” dedi.
ÖNCÜŞEHİR - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 25, 26, 27. Dönem İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Öncüşehir TV’de ‘Öncü Siyaset’ programının konuğu oldu. Muhabirimiz Çiğdem Canpolat’ın sorularını yanıtlayan Bayır, gündemde yer alan birçok konu hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
“KEŞKE BÜTÜN TÜRKİYE’Yİ İZMİR YAPABİLSEYDİK”
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimini değerlendiren Bayır, “Cumhurbaşkanlığı açısından baktığımızda çok umutluyduk ve topluma da çok büyük umut vermiştik. Doğrusu ‘görevinizi tam olarak yapabildiniz mi?’ derseniz, tam olarak yaptığımızı iddia edemem. Tam olarak yapsaydık seçimi kazanırdık, demek ki bazı ufak tefek eksiklerimiz var. Önemli olan bu eksikliklerden ders çıkarmak. Benim gördüğüm 3 tarz partili var. Bir tanesi istediğimiz cumhurbaşkanlığı açısından istediğimiz sonuç olmasa da İzmir’de ki oylarla mutlu olmuş, kendisini başarılı sayan kesim var. Bu arkadaşlarımızda genel merkezle ve genel başkanımızla olan ilişkileri daha sıcak tutmak için ‘çok başarılıyız’ söylemini kullanıyorlar. Buna bende katılmak isterdim ama ne yazık ki çok başarılı değiliz. Ben kendi adıma İzmir siyasetine kırk yılını vermiş birisi olarak kâğıdı kalemi elime aldığımda bir önce ki seçimde 6’lı masaya dahil olan partilerin İYİ Parti hariç, oyları topladığımızda İzmir’de ortalama yüzde 74 civarında sonuca ulaşıyorsunuz ama biz bunu yapamadık. Genele baktığımızda oy artışı var gibi gözüküyor ama buna nüfusun artışı olarak baktığımızda çok fark görünmüyor. Keşke bütün Türkiye’yi İzmir yapabilseydik. İzmir kendi bazında başarılı olabilir ama sonucu almaya yönelik yeterli değildik” dedi.
“İZMİR’DE CHP AÇISINDAN DURUM ÇOK İYİ DEĞİL”
İzmir’de CHP açısından durumun çok da iyi olmadığını ifade eden Bayır, “Parti oyu açısından baktığımızda durum Türkiye genelinde çok vahim, ne yazık ki yüzde 25 çizgisini aşamadık. Bunun nedenlerine baktığımızda İzmir’de 2015 yılında ön seçim yaptık, bu seçimden çıkan arkadaşlara Genel Merkez 2’şer ilave yaptı. O ilavelerle 6-6 çıktık. Altı ay sonra tekrar seçim oldu, bu sefer de 7-7 milletvekili çıktık. Bu sefer ise Genel Merkez yönetimi İzmir listelerine diğer siyasi partilerden 4 tane kontenjan koydular. Sayın Genel Başkan da genel başkan yardımcılarından birinci sıraya iki arkadaşımızı koydu, böylelikle 6 tane kontenjan oldu. Seçilebilen 14’tü, yüzde 50 kontenjan gibi oldu. Dolayısıyla parlamento aritmetiğine baktığımızda aslında milletvekili sayımızı yüzde 30’lardan yüzde 60’lara çıkarmış gibi görünsek de önümüzde ki günlerde bu arkadaşlar partimizden ayrıldığında bir önceki dönem milletvekili sayımızın altına düşüyoruz. Burada demek ki hata yapmışız. Şu sorgulanmalıydı; özellikle İzmir seçmeni kendisini tanımayan, İzmir’in sorunlarını bilmeyen insanları parlamentoya göndermek istemiyor. İzmirli seçmenin böyle araştırıcı tarafı var. Elini sıkmış olmak istiyor, tanımak istiyor, Atatürkçü kimlik var mı ona bakıyor. Kim ne derse desin bu İzmir’in çizgisi. Ne yazık ki bu kadar fazla gelen oya rağmen 7-7’de kaldık. Böyle baktığımızda İzmir’de CHP açısından durum çok iyi değil” diye konuştu.
“KURULTAYDA KALİTEYİ, DÜŞÜNCEYİ VE ÖZGÜRLÜKLERİ YARIŞTIRMAK LAZIM”
Kılıçdaroğlu’nun çok çabalamasına rağmen sonucun değişmediğini ifade eden Bayır, “Sayın Kılıçdaroğlu benim çalıştığım 8. Genel Başkan. 40 yıldır İzmir’de siyasetteyim, özveriyle yapıyorum ve artı bunu kendim için değil, İzmir için ve hala bu partiye verebileceğim bir şeyler olduğunu düşündüğüm için yapıyorum. Doğrusu kimse Sayın Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun görevini doğru yapmadığını ifade edemez. Çok ciddi çalışmalar yaptı, çok çabaladı ama sonuç değişmedi. Siyasetin böyle bir gerçeği var. Zamanı ve yeri geldiğinde bu koltuğu başkasına bırakmak zorundasınız. Kemal Bey de tabi ki bunu başka birisine bırakacak illa. Ancak Kemal Beyin şöyle bir sorumluluğu var; bırakacağı koltuk Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partinin başkanlığı. O koltuğa oturmanın belli sorumlulukları var. Partinin tüzüğü gereği bir seçim takvimi ilan edildi. Burada Sayın Genel Başkanımız ‘ben adayım’ demiyor zaten. Bunun üzerine iki arkadaşımız ‘ben bu göreve talibim’ dedi. Birisi Sayın Ekrem İmamoğlu diğeri Sayın Özgür Özel. Şimdi Sayın İmamoğlu tarafından baktığımızda İstanbul Belediye Başkanı birincisi, biz İstanbul Belediyesi’ni 25 yıl sonra kazanabildik. Bu seçimde tekrar bu işin risk edilmesini doğru bulmam. İstanbul CHP’de kalmalı çünkü İstanbul seçmen nüfusunun 5’te 1’i ve bu oran çok önemli. Ekrem İmamoğlu’nun siyasi yasağıyla ilgili bir mahkeme kararı var. Bu karar henüz üst mahkeme tarafından onaylanmadı. Hakimlerin mahkemeleri ne yapacağını bilmediğimiz ortamda Sayın İmamoğlu aday oldu diyelim, mahkemeden siyaset yasağı çıkarsalar ne olacak? CHP adaysız mı kalacak? Zamanlama önemli. CHP koltuğunda oturan kişinin de böyle bir sorumluluğu var. Partiyi bıraktıktan sonra partinin ne duruma geleceği de önemli. Akıllı ve mantıklı davranmalıyız” dedi.
“TEK ADAM SİYASETİNE KIZIYORUZ AMA…”
Kurultayda düşüncenin ve özgürlüklerin yarıştırılması gerektiği belirten Bayır, “Özgür Özel’in böyle bir engeli yok o aday olabilir. Ama mesele ‘ben adayım’ demek değildir. Bizim geleneklerimizde seçilmiş olan kurultay delegelerine imza toplarlar, ondan sonra ‘adayım’ diye ortaya çıkarlar. Eskiden bu tarz çalışmalar taban sesiyle yapılırdı. Alttan süzerek partiye emek vermiş genç arkadaşlar taşınırdı yukarıya. Şimdi böyle olmuyor. Ekonomide ki durağanlık ve işsizlik o kentlerde yapılan siyaseti o kentin belediye başkanları şekillendirmeye başladı. Halkın sorunlarını çözebilecek ilime, iktidar olamadığınız için yerelde ki iktidarınızda belediye başkanları daha çok belirleyici oluyor. Partinin tabanını halk seçmiş olmuyor. Tek adam siyasetine kızıyoruz ama aynı şey kendimizde de olmaya başladı, bunu doğru bulmuyorum. Biz kendi ulusalcı çizgimizde ve Mustafa Kemal Atatürk ilkelerinde yola devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Kurultayda kaliteyi, düşünceyi ve özgürlükleri yarıştırmak lazım” şeklinde konuştu.
BELEDİYE BAŞKANLIĞI DÜŞÜNÜR MÜ?
Alınan ön seçim kararı sonrası belediye başkanlığı düşüncesini belirten Bayır, “Siyaset yapan insanlar göreve hazır olmalılar. Ben milletvekili adayı olmadığım günden beri her gün 10-15 tane telefon alıyordum, ‘Sayın Vekilim sizi partide farklı görevlerde görmek istiyoruz’ diye. Şu anda herkesin görev yeri belli, arkadaşlarımız çalışıyorlar. Bir yanlış anlaşılmaya da mahal vermemek lazım, saygısızlık etmemek lazım. Ama bir şehrin belediye başkanı benim gözümde çok farklı bir şey. İzmir’de büyüdüm, İzmir’i tanıyorum biliyorum. Burada da bize İzmirli arkadaşlar ‘Sen bu işi yaparsın aday ol, biz seni taşırız’ derlerse görevden kaçmayız ama bunu yaparken diğer talebi olan arkadaşlara saygısızlık yapmamak lazım, demokratik bir yarış olmalı” dedi.
“ÖRGÜTÜN FİKRİNİ ALMAK, ÖN SEÇİM YAPMAK LAZIM”
Yeni MYK listesi değerlendiren Bayır, “Bunun seçim takviminin açıklandığı tarihte yapılması enteresan. Seçim sonuçlarıyla ilgili bir başarısızlık söz konusuysa bu başarısızlıkta Kemal Beyin payı başkan olarak yüzde 20 ise Merkez Yürütme Kurulunun da payı çok büyük. Sayın Genel Başkan geçen gün, ‘bu listeyi ben yapmadım’ dedi. O zaman daha da kötü bir durum oluşuyor. Kim yaptı o zaman bu listeyi? İzmir’de 28 milletvekilinin çıkacağı yerde 14 milletvekili çıkarabilip 7 tane kontenjan koyuyorsanız ve bunun içinde sadece 3-4 tane İzmirli kalıyorsa o zaman neden oyumuzu arttıramadığımızın hesabını il başkanına soramazsınız. Bunları yaparken iyi düşünmek lazım, örgütün fikrini almak lazım, ön seçim yapmak lazım. Bunu yapamıyorsan en azından küçük illerde eğilim yoklaması yapmak lazım. Özellikle 3 büyük kentte, İzmir, İstanbul, Ankara’da milletvekili sayısı faza olduğu için Genel Merkezin milletvekillilerini parlamentoda değerlendirmek istediği ön seçimden çıkması mümkün olmayan kontenjanları hep bu 3 ile yüklüyorlar. İzmir’de bu sefer fazla kaçırdılar ve İzmirli olmayanlara yüklediler. Bu doğru değil” ifadelerini kullandı.
“BELEDİYE BAŞKANLARI İLÇE KONGRELERİ KARIŞMAMALI”
Mücadeleye devam edeceğini belirten Bayır, “Biz mücadeleye devam edeceğiz, toplum olarak yapımızda bu zaten ama üretmeden hiçbir şey olmuyor, üretim önemli. Önümüzde ki dönemde de eli ayağı tutan, ağzı laf yapan ister eski ister yeni milletvekili, ister il başkanı olsun, bu arkadaşlarla örgütleniyoruz yavaş yavaş. Bu kongrelerde taraf olmaktan ziyade tarafsız bir mücadeleyi, yani birilerinin başka güçleri kullanarak bu dengeleri bozmasına izin vermeyeceğiz. Çünkü görüyorum ki bazı ilçelerde ilçe belediye başkanı ve büyükşehir belediye başkanı karşı karşıya geliyor gibi. Kocaman ilçede 2 tane aday var, diyorlar ki ‘bu aday ilçenin adayı, diğer aday Büyükşehir’in adayı.’ Böyle bir şey olabilir mi? Yarış dediğiniz partiye hizmetle alakalı olur ama belediye başkanları ‘ben bunu destekliyorum’ ifadesini kullandığı anda olay çatışmaya gidiyor. İnsanları birbirlerine kırdırmamaları lazım. Bence belediye başkanları ilçe kongrelerine karışmamalı. Tabi ki kendi oy atmalı ama tarafsız olmalı. O ilçede yaşayan hepsi senin evladın, böyle düşünmek lazım. Hepsini kucaklayan baba olmalı. Eskiden bu işler böyle gidiyordu, sonradan belediye başkanları örgütü dizayn etmek konusunda öne çıkmaya başladılar ve bu yanlış. Zaten bizim tüzüğümüzde de bu var. Tüzükte ilçe başkanı ilçe belediyesinin meclis grup başkanıdır. İl başkanı da büyükşehir belediye meclis grup başkanıdır. Dolayısıyla denetim yetkisi il ve ilçe başkanındadır. Çünkü onlar Genel Başkanı temsil ederler. Eğer İzmir Büyükşehir Belediye Meclis’inde parti programına uygun olmayan bazı kararlar alınırsa il başkanı müdahale eder. Büyükşehir meclisinin baş müfettişi il başkanıdır ama sistemi terse çevirip belediye başkanı ‘ben il başkanı seçeceğim’ derse o zaman seni denetleyecek adamı sen seçmiş oluyorsun. Bunun ne anlamı kalıyor, bunlar yanlış. Ben İnşallah bu dönem belediye başkanlarımızın örgüt işlerine karışmayacaklarını ümit ediyorum” dedi.