Didar DEMİRCİ - İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi
Kasım ayı beşinci oturumu Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in iş
gerekçesiyle olmamasından kaynaklı Başkan Vekili Mustafa Özuslu idaresinde
gerçekleşti.
Büyükşehir Belediyesinin şiddet mağduru kadınlara yönelik
güçlendirme ve farkındalık çalışmalarının etkili bir biçimde yürütülmesi için
İzmir Barosu ile Ortak Hizmet Protokolü imzalaması hakkındaki önerge meclisi
gerdi. Hukuk Komisyonunda AK Partili üyelerin muhalefet şerhi koyduğu önerge,
mecliste AK Partili ve CHP’li meclis üyeleri arasında tartışmalara neden oldu.
Diğer yandan mecliste Torbalı, Gaziemir, Ödemiş, Tire, Urla,
Seferihisar, Kınık ve Karaburun ilçelerinin 2020 yılı bütçeleri mecliste
oybirliği ile kabul edildi.
İZMİR BAROSU’NUN AÇIKLAMALARI GEREKÇE GÖSTERİLDİ
İzmir Barosu ile Ortak Hizmet Protokolüne ret oyu
vermelerinin gerekçelerini açıklayan AK Partili Meclis Üyesi Burçin Kevser
Tourchian, “Komsiyonda ret oyu vermemizin gerekçeleri var. Birincisi,
protokolün esasına ilişkin, ikincisi ise AK Parti grubu olarak siyasi duruşumuz
gereği ve aslında ret oyu vermemizin de yüksek sebebini oluşturan şey; protokol
esasıyla ilgili de bir önceki belediye başkanı ve bir önceki baro başkanı
döneminde yapılmış bir protokol. Burada süre ve aynı zamanda içerik açısından
muğlaklık olması, sürenin bir yıla düşürülmüş olması, fesih edile hakkı
verilmesine rağmen taraflar irade beyanında bulunmazsa bir yıl daha uzayacağı
şeklinde karar bağlanmış olması, bizim esasa yönelik itirazlarımızın en
önemlilerini oluşturuyordu. Hukuk Komisyonu ve AK Parti grubu olarak şiddetin
her türlüsüne karşıyız. Özellikle kadına karşı fiziksel, duygusal, psikolojik,
ekonomik fark etmez ya da kimden nasıl geldiği önem arz etmeksizin şiddetin
karşısında olduğumuzu beyan ediyoruz. Ülkemizin birliği ve bütünlüğü, ulusal ve
uluslararası güvenliği söz konusunda ortak sorumluluklarımız ve
hassasiyetlerimiz var. Protokolün yapıldığı İzmir Barosu en son Barış Pınarı
Harekâtı’nda hem twitter üzerinden hem de internet sitesi üzerinden bir
açıklama yaptı. Burada kullanmış olduğu ‘siyasi iktidarı daha fazla can kaybı
yaşanmadan savaşa son vermeye çağırıyoruz’ ifadesini hiçbir şekilde kabul
etmediğimizi, bu sebeple de bu cümleyi ve savaş söylemini geri çekmediği
takdirde baroyla yapılacak hiçbir protokol iş ve eyleme kabul oyumuz olmadığını
bildirmek istiyoruz” diye konuştu.
“BU YAKLAŞIMI DOĞRU BULMUYORUM”
AK Parti Grubu’nun yaklaşımını doğru bulmadığını belirten
CHP Grup Sözcüsü Nilay Kökkılınç, “Baro hukuk alanında çalışan bir meslek
kuruluşudur, burası da yerel yönetimler alanında çalışan bir belediye
meclisidir. Her iki kurumu birbirine karıştıramayız. Baronun kendi faaliyetleri
çerçevesinde yaptığı söylemler, icraatlar baroyu ilgilendirir. Biz yerel
yönetimler olarak baronun faaliyetlerinden ve söylemlerinden dolayı neden yerel
hizmet yönünü açmayalım, herhangi bir protokol yapılması önüne geçecek bir konu
değil. Birbirinden çok daha farklı alanlar. Bu yaklaşımı doğru buluyorum.
Protokolde esasa yönelik sıkıntı yoktur. Geçmiş dönemlerde yapılmış ve yeniden süre
uzatımı ile meclisimize gelmiş bir protokol. Bir yıl süresince yapılır taraflar
fesih etmediği süreyle uzar. Bu tamamen hukuki bir konu... Belediyemizin
kadınlara yönelik yaptığı hizmetlerde kadın sığınma evi, kadın danışma
merkezleri vardır. Bizim kadın sığınma merkezlerinde ve kadın şube müdürlüğünde
hukukçularımız bulunmaktadır. Hukukçu arkadaşlarımız ücretsiz ve gönüllü hizmet
veriyor. Bu protokolün kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda önemi büyük”
açıklamasında bulundu.
“İZMİR BAROSU’NUN REKLAM AJANSI DEĞİLİZ”
İzmir Barosu’na eleştirilerde bulunan AK Parti Grup Başkan
Vekili Özgür Hızal, konuya ilişkin şu şekilde konuştu:
“Biz burada Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve şanlı silahlı
kuvvetlerimizin terör odaklarına yapılmış operasyonla ilgili destek
açıklamalarımızı yapmıştık, meclis heyeti olarak desteğimizi belirtmiştik.
Demokrasi, özgürlük ve farklı düşünmek demek Türkiye Cumhuriyeti’nin silahlı
kuvvetlerini işgalci bir ordu gibi göstermek değildir. Bu ne demokrasiye ne
özgürlüğe sığar. Bu konuşmadan ötürü baro tarafından disiplin soruşturmasına
maruz kalabilirim ama hiç önemli değil. İzmir Barosu 1908 yılında kuruldu,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında ve kurtuluşunda ciddi bir mücadele
verdi. Ama maalesef ki bugün bulunduğu yer, bu mücadeleyi verenlerin kemiklerini
sızlatıyor. Bu kadar hassas bir konuda protokol hazırlanırken, İzmir Büyükşehir
Belediyesi’ne verilmiş olan yükümlülükler var; merkeze ilişkin bilgilerin yer
aldığı afişleri olanaklar dahilinde tasarlar. Belediye tarafından tasarımı
yapılmış olan afişlerin asılmasını sağlar. Merkeze ait tanıtım broşürlerini
olanaklar dahilinde bastırır ve dağıtılmasını sağlar. Biz İzmir Büyükşehir
Belediyesi olarak İzmir Barosu’nun reklam ajansı değiliz”
Hızal’ın ‘Reklam ajansı değiliz’ çıkışının ardından CHP’li
bazı meclis üyelerinden ‘İzmir Barosu’nun reklama ihtiyacı yok” şeklindeki
yanıtlarla tartışmalar büyüdü. Meclis üyeleri arasında yaşanan tartışmaların
ardından önerge oy çokluğuyla kabul edildi.