Didar DEMİRCİ - CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, bugün Konak meydanında düzenlediği
basın açıklamasında hükümeti ekonomi ve yatırımlar konusunda eleştirdi. Ayrıca
Başkan Gruşçu’nun açıklamalarıyla birlikte bir yandan da CHP Konak gençliğinin tiyatro
gösterisi vatandaştan büyük alkış aldı.
Toplantıya, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel de eşlik etti. Başkan Gruşçu’nun konuşmalarının ardından söz alan Başkan Yücel, gündemdeki intihar vakalarına değinerek, ekonomideki gidişatın iyi olmadığını vurguladı.Ayrıca Başkan Yücel, gündemdeki İş Bankası tartışmalarına da değinerek, şunları dile getirdi:
“İş Bankası’nın Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakılan
hisselerine bugün AKP iktidarı göz koymuştur! Sadece ranttan para kazanmayı
kendine alışkanlık edinen AKP iktidarı, Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine bir
bir göz dikiyor. Bugün de İş Bankası hisselerine göz dikmiş durumdalar. CHP
kasasına İş bankasından giren tek bir kuruş yoktur. İş Bankasından elde edilen
gelirler, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de istediği gibi Türk Dil Kurumu’na
ve Türk Tarih Kurumuna bağışlanıyor… Bankanın kaynakları yine Türkiye
Cumhuriyeti ve halk için kullanılacaktır. Bu gelirlere el uzatanlara asla ama
asla izin vermeyeceğiz.”
‘Türkiye’nin Ekonomik Yapısı’ adlı toplantıda Konak İlçe Başkanı
Gruşçu’nun konuşmalarından satır başları şu şekilde:
“Kızılay Başkanı ‘Vergi kaçırma değil, vergiden kaçınma’
yaptıklarını söylemişti. Şimdi de hükümet, bu projelerle yolsuzluk yapmıyor.
Yolsuzluktan kaçınmak için ihale yapıp minareyi kılıfına uyduruyor. Bu işin
kılıfıdır.
‘Cebimizden 5 kuruş
çıkmayacak!’ sloganlı Yap-İşlet-Devret modeli ile inşa edilen 1 milyon 262 bin
yolcu garantili Türkiye’nin 4.büyük havalimanı olan Kütahya Zafer Havalimanı’na
günde sadece 2-3 uçak iniyor. Bu da müşteri garantisinin %4üne tekabül ediyor.
Kalanı milli gelirimiz hazinenin üzerine yük olarak kalıyor.
Minareyi çalan kılıfına uyduruyor! Bu projeler bu işin
kılıfıdır!
Evet, bizlere hazır müşteri gibi bakılan, kullanmadığımız
halde her birimizden, milli gelirimizden ödeneği alınan, yanlış güzergahta inşa
edilip göçmen kuşların göç yolunda doğanın katledildiği ve ilk yağmurda su
altında kalan 29 yılda toplam 205 milyar Euro yandaşa bırakılan havaalanı
olmasaydı, ne olurdu? Ne olurdu hemen söyleyeyim…
İzmir’imizin nüfusunda olan işsiz yurttaşlarımıza yeni iş
sahaları açılır, fabrika olmayan bölgelerimizde fabrika açardık.
410 adet okulumuzu sıfırdan inşa eder, taşımalı eğitimle
yollarda perişan olan evlatlarımızı, kendi köylerinde, sıcak sınıflarda okuturduk.
453 milyar dolar olan dış borcumuzun büyük kısmını kapatır,
dışa bağımlılığımızı minimuma indirebilirdik.
Bir de köprü ve otoyol hikayemiz var! İki yakayı bir araya
getirmesi gerekirken, yine vatandaşın, yine bizlerin boynuna dolanan!
Son %20lik zamla tarihi rekor kıran ve ‘geçsen de geçmesen
de senin, bizlerin cebimizden çıkan vergisi ile can yakan otoyol ve köprü
ücretleri yine yandaşın cebini dolduruyor. Yandaş büyüyor, vatandaş her gün
soyulmaya devam ediliyor.
Tarihimizin en büyük kara deliği olacak olan; 25 yılda
kamuya 142.4 milyar lira zarar ettirecek 30 şehir hastanesinin amacı sağlıklı
toplum yaratmak değil; sağlığımızı dahi kötü emelleri için kullanıp rant elde
etmektir.
1 şehir hastanesi maliyeti ile 1200 yataklı 29 hastane
açılabilecekken; şehirden uzak bölgelere açılan hastaneler devletimizin
kalbine, vatandaşımızın sağlığına atılan birer darbedir.
Halk sağlığı temelli sağlık politikası uzun yılladır yok
edilmiş durumda. Bu hastaneler bir avuç azınlığı mutlu eden bir düzen projesidir.
Sağlık şirketleşti. Sağlığımız tekellere teslim edildi.
Peki tekellere teslim edilen her birimizin serveti olan
142.4 milyar dolar ile ne yapabilirdik?
862 adet tam teşekküllü hastaneyi ülkemize kazandırır. 1-2
ay hastayı tedavi olmak için bekleten randevu sistemini ortadan kaldırırdık.
İlaç ödeneği olmayan kanser ve MS hastalığı gibi birçok
hastalığın ilacının devlet tarafından karşılanmasını sağlar, zaten yükü omzunu
aşmış vatandaşımıza destek olabilirdik.
Sağlıkta devrim yaratır; geçici sağlık sigortası gibi
mantıksız bir anlayış yerine, herkes
için eşit sağlık hizmeti mantığını ülkemize kazandırırdık
Yoksulluk sınırının 7229 Türk Lirasına, açlık sınırının da
2219 Türk Lirasına yükseldiği ülkemizde her hane 2324 Türk Lirası asgari ücret
ile yaşamaya çalışıyor. Her hanenin mutfağında yangın var! Her geçen gün artan
intiharların sebebi de işte bu yangın!...
Vatandaşın asgari ücretine, emeklinin maaşına komik
rakamlarla yansıtılan zam, konu bu ucube projelerle yandaş zengin etmek olunca
gözleri dönüyor!
Toplumumuz sizden refah içinde yaşamayı beklerken,
vatandaşlarımız tefecilere, faiz lobilerine teslim edilen ülkemizde yaşamak
zorunda bırakılıyor.
Mevcut iktidar her bir yurttaşı birer müşteri olarak
pazarlama peşinde ve gözü kör olmuş durumda!
Yeter ki döndün değirmenin suyu! Yeter ki kazansın yandaşı
para! Hiç birimiz umurlarında değiliz; değilsin kardeşim!..
Bir farkına varsan ekmek herkese yetecekti aslında! Tarlaya
karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete harami!
Memlekete harami dadandı, harami!”