Çiğdem CANPOLAT /
ÖNCÜŞEHİR - 25 Eylül Cumartesi günü yapılması planlanan CHP İzmir İl
Danışma Kurulu toplantısı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in
programıyla çakışması sebebiyle 10 Ekim'e ertelenmişti.
Ağustos 2019’dan bu yana yapılmayan Danışma Kurulu, iki
yıllık bir aranın ardından bugün saat 10.00’da Ahmed Adnan Saygun Sanat
Merkezi’nde toplandı.
Toplantıya ev sahibi CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’in
yanı sıra; Başkan Soyer, CHP İzmir Milletvekilleri Tuncay Özkan, Ednan Arslan, Tacettin Bayır, Kani Beko, Mahir
Polat, Murat Bakan, Bedri Serter, Parti Meclisi üyeleri, Yüksek Disiplin Kurulu
Başkan ve üyeleri, İl Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, İl Disiplin Kurulu
başkan ve üyeleri, Partili belediye başkanları ile il genel meclisi üyeleri ve
belde başkanları, il kurultay delegeleri, İl gençlik ve kadın kolları
başkanları ve ilde kayıtlı kadın ve gençlik kolu Merkez Yönetim Kurulu üyeleri,
ilçe başkanları, sekreterleri ve sayman üyeleri, il komisyon başkanları,
sendikalar, meslek kuruluşları ile tarım üretim ve tarım satış
kooperatiflerinin parti üyesi başkanları, büyükşehir belediye meclisi üyeleri,
üyeliği il çevresine kayıtlı eski Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu
üyeleri, üyeliği devam eden eski milletvekilleri, il başkanları, büyükşehir ve
il belediye başkanları ve parti okulu koordinatörleri katıldı.
Danışma Kurulu Toplantısının Divan Üyeleri İsfahan Naki, Özkan Tice, Şener Akdemir, Fulya Alçay oldu.
YÜCEL’DEN 10 EKİM
ANMASI
Toplantının açılışında konuşan CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, “İl Başkanlığımızın 37. Olağan Kongresi’nden sonra pandemi nedeniyle yaşadığımız kısıtlamalardan dolayı bugüne kadar gerçekleştiremediğimiz il danışma kurulumuzda sizlerle, örgütümüzün değerli üyeleriyle bir araya gelmenin heyecanını yaşadığımı ifade etmek istiyorum. Konuşmamın hemen başında, üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen acısı dinmeyen 10 Ekim Ankara Gar katliamının kurbanlarını anmak isterim. Emek, Barış ve Demokrasi sloganıyla Türkiye’nin dört bir yanından, 10 Ekim 2015 günü Ankara’da düzenlenen mitinge katılanlara yönelik, yasadışı terör örgütü IŞİD tarafından gerçekleştirilen katliamın üzerinden 6 yıl geçti. 103 canımızın hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı katliamın acıları ilk günkü gibi taze duruyor. Baskıcı ortama, artan şiddet olaylarına, ülke içinde yaşanan kamplaşmaya karşı bir nefes olmak, ülkeye bir soluk alanı kazandırmak, barışın sesini Ankara’dan tüm Türkiye’ye duyurmak için sadece bir miting yapmak istediler. Ne yazık ki Türkiye’nin dört bir yanından barış için, demokrasi için, emeğin gücü için gelenlerin toplandığı alanda patlatılan 2 bombayla barış sesleri, kardeşlik türküleri, kana bulandı. Bu katliamın acısını daha da arttıran şeyse, adaletin hala tecelli etmemesidir. Suruç’ta 33, Ankara’da 103 cana kast edilmesinin emrini veren ve bu katliamlara göz yuman eli kanlı canilerin hak ettikleri cezayı hala almamaları. Bu ve halkımızın kardeşliğine, vatandaşlarımızın canına kast eden ve bir yüzü karanlık bırakılan tüm katliamların, katillerin ve göz yuman iş birlikçilerinin peşlerini bırakmayacağız. Ankara gar katliamında hayatını kaybeden kardeşlerimizin anısına İzmir Büyükşehir Belediyemiz bugün bir anıt açılışı da gerçekleştirdi. Onların isimleri ve anıları artık İzmir’de kent meydanında da yaşayacak. Bu bağlamda 103 canımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Mekanları cennet olsun” şeklinde konuştu.
“HEDEFİMİZ İKTİDAR”
Danışma kurullarının hedefinden bahseden Yücel, “Danışma
kurullarında; partimizin genel politikası açısından sosyal, ekonomik, kültürel,
siyasal konularda, Türkiye genelinde ve yaşadığımız kent özelinde yönetim
kademelerinin ve karar organlarının politika oluşturmasına katkı sunmak, yapılan
parti çalışmalarını ve örgütsel faaliyetleri geliştirmek üzere demokratik bir
ortamda konuşmak, tartışmak, istişare etmek ve fikir üretmeyi amaçlıyoruz. Hedefimizi
tek bir kelimeyle ifade etmek mümkün! Hedefimiz iktidar. Ama nasıl bir iktidar?
Toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir iktidar. İnançları nedeniyle, etnik
kimlikleri ya da yaşam tarzları nedeniyle kimseyi ötekileştirmeyen,
ayrıştırmayan, siyaseti yönetmek için toplumun sinir uçlarıyla oynayarak
toplumu kutuplaştırmayan bir iktidar. Nasıl bir iktidar? Kendi öz yurtlarında
yurtsuz kalan gençlerini, kayyum rektöre itiraz ettikleri içinde demokratik
haklarını kullanan gençlerini, akademisyenlerini terörize etmeyen, toplu
gözaltılarla tutuklamalarla toplumu sindirmeye çalışmayan bir iktidar. Kadına
şiddete dur diyen, devletin tüm kurumlarıyla kadına şiddete karşı tedbir alan,
aktif tavır alan ve uygulayan bir iktidar. İşçiye, memura, emekliye, hak
ettikleri ücreti veren, EYT’lilerin emeklilik hakkını, polise, infaz memuruna,
sağlık personeline, din görevlisine 3600 ek gösterge hakkını teslim eden bir
iktidar. Nasıl bir iktidar? Her geçen gün artan mazot fiyatları, elektrik
parası, yem, gübre gibi girdi maliyetleri altında ezilen çiftçiyi koruyan, kol
kanat geren, bir iktidar. Eğitimi yaz boz tahtasına çevirmeyen, halk sağlığını
hasta garantili ticarethanelere teslim etmeyen, Gençlerimiz, insanlarımız
işsizlikten kırılırken, eş, dost, akraba atamalarıyla, liyakatsiz kadrolara 3 –
5 yerden maaş vererek devletin kurumlarını arpalığa çevirmeyen bir iktidar. Nasıl
bir iktidar? Ülkenin zenginliklerini eşit ve adil bir şekilde dağıtan, çalışan,
üreten, hakça bölüşen; Tasada ve kıvançta birlik duyan, Geçmişiyle barışık,
geleceğe umutla bakan, mutlu ve huzurlu bir toplum için çalışan ve çabalayan
bir iktidar. Çağdaş demokrasilerde olduğu gibi yasama organının etkili bir
şekilde çalıştığı, halkın sorunlarına çözümler getiren yasalar çıkardığı, Yargının
özgür ve bağımsız olduğu, siyasi baskıyla ya da talimatla değil, Türk milleti
adına, Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre kararlar verdiği, Yürütmenin sadece
icracı olduğu, yasama organı ve bağımsız yargı tarafından denetlendiği, Basının
özgür olduğu, kuvvetler ayrılığının tam anlamıyla hayata geçtiği bir sistemde,
halkına hesap veren bir iktidar” dedi.
“PARTİ DEVLETİNE
DÖNMÜŞ UCUBE BİR SİSTEMLE YÖNETİLDİĞİMİZ GÖRÜYORUZ”
Ülkenin durumunu ele alan Başkan Yücel, “Ülkemizin şu an
içinde bulunduğu duruma baktığımızda; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurumsal
yapısının bozulduğu, bin yıllık devlet geleneklerinin yok edildiği, bütün
kararların ve güçlerin tek bir kişinin elinde ve uhdesinde toplandığı ve ne
yazık ki - de facto – fiili durumda, parti devletine dönmüş ucube bir sistemle
yönetildiğimiz görüyoruz. Bu düzeni değiştirmek için göreve geldiğimiz ilk
günden beri İl yönetim kurulu üyelerimizle birlikte canla başla çalışıyoruz.
Faaliyetlerimizi burada sıralamak yerine yaklaşık 20 dakikalık sunumuyla
sizlerle paylaştık. En önemli önceliğimiz mümkün olduğu kadar vatandaşımıza
ulaşmaktı. Şunu çok çok iyi biliyoruz. Biz kendimizi anlatmazsak, insanlar,
bizi başkalarının anlattığı şekilde değerlendiriyorlar. Her türlü iftirayı,
karalamayı, algı yaratma yöntemlerini kullanan bir iktidar karşısında en doğru
yöntem; herkese ulaşmak, herkese dokunmak, herkesi kucaklamaktır” şeklinde
konuştu.
“SEN UZAYDA MI
YAŞIYORSUN?”
2 gündür bir çalışma yaptıklarını belirten Yücel, “İzmir
milletvekillerimiz ve genel merkezimizce görevlendirilen milletvekillerimizle
birlikte toplam 30 milletvekilimizle Kınık / Bergama / Aliağa / Menemen – Kiraz
/ Beydağ / Bayındır ve Tire’de köy çalışması yaptık. 194 köy ve 41 merkez
mahallede çiftçimizle, üreticimizle ve esnafımızla bir araya geldik. Bu çalışma
birilerini rahatsız etmiş ki; AKP’li bir vekil “Misafir milletvekillerini şehir
merkezine sokamadılar” diye bir şey yumurtlamış. Her zamanki gibi kirli
dilleriyle Belediyelerimize çamur atmış. Behey gafil! Sen İzmir’de yaşamıyor
musun? Siz ülkeyi batırdınız farkında değil misin? Cumhuriyet Halk Partili
Belediyeler her türlü engellemelere rağmen, her türlü karalamaya rağmen halkın
sorunlarına çözüm üretiyorlar. Sen uzayda mı yaşıyorsun? İzmir Büyükşehir
Belediyesi yangınlara rağmen, sel felaketine rağmen, pandemiye rağmen, depreme
rağmen tüm yatırımlarına projelerine devam ediyor. Daha yeni Bayındır’da süt
işleme tesisinin temeli atıldı. AKP iktidarı zor anında, dar anında vatandaşa
İBAN numarası gönderip para isterken, Narlıdere metrosunun yapımı hiçbir aksama
olmadan devam ediyor. Çiğli Tramvayının yapımı hızla sürüyor. Buca Metrosunu
yapım ihalesi yapıldı. Buca Bornova tünelinin yapım işleri devam ediyor. Siz 4
tane yangın söndürme uçağı alamazken / İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir’e 364
adet yeni otobüs kazandırdı. Deniz ulaşımı için yolcu gemileri alındı. Siz
İzmir’e çivi mi çaktınız? Siz 3 tane maskeyi dağıtmayı beceremezken,
belediyelerimi milyonlarca maskeyi vatandaşımıza ücretsiz ulaştırdılar. İktidara
geldiğinizde dolar 1 lira 67 kuruştu, Bugün dolar 9 lira. İktidara geldiğinizde
asgari ücretle 11 çeyrek altın alınıyordu, bugün 4 çeyrek altın zor alınıyor. Şimdi
söyle bakalım kim becerikli kim beceriksiz?” dedi.
“BU DÜZENİ
DEĞİŞTİRECEK GÜCÜMÜZ VAR”
“Şunun altını çizerek ifade etmek istiyorum” Yücel sözlerini
şöyle tamamladı:
“Biz başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer
olmak üzere, Belediye Başkanlarımızla gurur duyuyoruz. Zor koşullarda fedakarca
görev yapıyorlar. Milletvekillerimiz Türkiye’nin her yerinde çalışıyorlar. Parti
meclisi üyelerimiz Türkiye’nin her yerinde çalışıyorlar. İlçe örgütlerimiz,
Kadın kollarımız, gençlik kollarımız özveriyle çalışıyorlar. Bu düzeni
değiştirecek gücümüz var. İnancımız var. Kararlılığımız var. Bir misyonumuz
var; Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emaneti olan
Cumhuriyetimizi; 2. Yüzyılında demokrasiyle taçlandırmak. Genel başkanımız
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde, örgütümüzle ve yerel
yönetimlerimizle birlikte, kadınlarımız ve gençlerimizle birlikte, esnafımızla,
işçimizle, memurumuzla birlikte, bu düzenin değişmesini isteyen, dostlarımızla
ve halkımızla birlikte, danışma kurulumuzun partimize, ülkemize mücadelemize
faydalı olmasını diliyorum.”
SOYER: İZMİR’DE
BARIŞIN SİMGESİ OLAN BİR ANIT OLDU
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de 10 Ekim’de yaşanan Ankara Gar katliamını anarak, “6 yıl önce yaklaşık tarihimizin en büyük katliamlarından biri yaşandı. Art arda patlayan bombalarla emek ve demokrasi mücadelesi veren, barış ve demokrasi mücadelesi veren 103 canımızı kaybettik. Acılar çok taze. Göreve başladığımız yılın 10 Ekim’inde mutlaka bir anıt yapacağımı söylemiştim. Söz vermiştim. Gerçekten de onların anısına layık bir anıt yapmak için bir yarışma düzenlendi. Bugün açılışını yaparken gördük ki jürimiz çok isabetli kararlar vermiş. Hepimizin boğazını düğümleyen o hatıraları yaşamamıza imkan veren bir anıt olmuş oldu. Alsancak Garımızın tam karşısında 103 canımız için yapılan ve İzmir’de barışın simgesi olan bir anıt oldu. Ankara Garında yaşadıklarını bu sabah İzmir’de bir kere daha hatırlamanın ağırlığı işe başladık” dedi.
“İKTİDAR GİDEREK DAHA DA HIRÇINLAŞIYOR”
Soyer, bugün gerçekleşen danışma kurulu toplantısının son
derece heyecan verici olduğunu söyleyerek, “Çünkü hakikaten belki de 20 yıldır iktidara
en yakın olduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Bunu nerden biliyorum? Genel olarak
iktidar mücadelesine seçim yaklaşırken iktidar sahipleri daha suhulet ve usulet
gösterirler. Muhalefet daha çok sesini yükseltir. Fakat bugün durum tersine döndü.
Biz sükûnet ve suhuletimizi koruyoruz. İktidar giderek daha da hırçınlaşıyor.
İktidarın korkuyla yarattığı kitleler üzerindeki suskunluk, bizlerin gösterdiği
yakınlaşmayla kırılmayla; sese, söze dönüşmeye başladı. Özellikle milletvekillerimizi
olağan üstü ciddi ve yoğun çalışmalarından biliyoruz. Gittikleri her yerden
dönüşlerinde aktardıkları bilgilerden biliyoruz. Milletvekillerimize şükranlarımızı
sunuyorum. Benim bildiğim hiçbir tatilde bu kadar yoğun ve yaygın çalışma görmedik.
Hepsine minnettarız” diye konuştu.
“EKSİKLERİMİZİ,
KUSURLARIMIZI DERİNLEŞTİREN DEĞİL…”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerine de
değinene Başkan Soyer, “Biz genel başkamızın söylediği gibi iyilikte yarışmaya devam
edeceğiz. İyilikte rekabete devam edeceğiz. Genel Başkanımızın dediği gibi ikinci
yüzyıla Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırarak gitmek istiyoruz. Bizim
siyaset yapmamızın en önemli sebebi bu topraklarda Atalarımız bize bıraktığı
mirasa ve torunlarımızı olan borca layık olmak; onun gereğini yerine getirmek
için uğraşıyoruz. Emek, barış ev demokrasi mücadelesini ileriye taşımak. Bu asli
görevimiz doğrultusunda belediyecilik yapmaya çalışıyoruz. Bu görev de siyaset
üretiyoruz. Bizim asli görevimiz diye tarif ettiğim bu çerçeve içinde canla
başla çalışmaya devam edeceğiz. Yoğun bir çalışma il yöneticilerimiz ve ilçe
yönetimlerimiz yapmış ama biliyoruz ki çok daha fazlasını üretmek mecburiyetindeyiz.
Başka çaremiz yok. Bu duygu ve düşüncelerle bu danışma kurulumuzun eksiklerimizi,
kusurlarımızı derinleştiren değil; güçlü yönlerimizin, sağlam yanlarımız daha
fazla görünür hale gelmesini saplayan sonuçlar diliyorum. Birbirimizden ilham
alacağımız, birbirimize ilham vereceğimiz, birbirimizin gücüne güç katacağımız
bir danışma kurulu toplantısı olmasını diliyoruz” dedi.