ÖNCÜŞEHİR -Türkiye Cumhuriyeti 21 Mart gecesi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile imzacısı
olduğu ve aile içi, kadına yönelik şiddetle mücadele etme ve toplumsal cinsiyet
eşitliğini temeline dayanan İstanbul Sözleşmesi imzacısı olmaktan ayrıldı.
CHP İzmir İl Başkanlığı, kadınlar halen ikincil vatandaş
muamelesi görürken ve kadın cinayeti oranları bu kadar yüksekken İstanbul
Sözleşmesi’nin feshedilmesine, düzenlenen basın açıklamasıyla tepki gösterdi.
Konak Atatürk Meydanı’nda düzenlenen açıklamaya CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’in yanı sıra, CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel, CHP İzmir Milletvekili ve PM üyesi Devrim Barış Çelik, Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya, Selçuk Belediye Başkanı filiz Ceritoğlu Sengel, CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Nurdan Şenkal Uçar, CHP İzmir İl Başkan Yardımcıları ve ilçe başkanları katıldı.
“KADINLAR SINIFSAL
BİR AYRIMA MARUZ BIRAKILAMAZ”
AK Parti’nin iktidarı boyunca kadını her zaman ikinci sınıf
insan yerine koyduğuna dikkat çeken Başkan Yücel, “AKP ve onun menfaat ortağı,
bir avuç oy kaygısıyla bir kısım tarikatlara ve kadınları ikinci sınıf insan
yerine koyan çağdışı anlayışa teslim olmuştur. Adı Cumhur ittifakı olan ama
aslında, sadece ve sadece çıkar ve menfaat ortaklığı olarak hayata geçen
ittifakın bileşenleri, yeni iş birlikçi ortaklar bulma hevesiyle, 42 milyon
kadının yaşam hakkını, vücut dokunulmazlığını, bedensel ve ruhsal bütünlüğünü
riske atmıştır. Aynı anlayış bugün de kadınlarımızı ve bu ülkenin geleceğini,
aydınlık yarınlarını kendi iktidarlarını sürdürmek için riske atıyorlar.
Kadınlar arasında bizden olanlar ya da olmayanlar şeklinde, sınıfsal bir ayrım
yapacak kadar, halkın gerçeklerinden uzaklaşmış olanlar şunu iyi bilmelidir ki;
kadınlar sınıfsal bir ayrıma maruz bırakılamaz. Kadın her şeyden önce insandır.
Yaradılışından, Anayasa’dan ve yasalardan gelen hakları vardır. Ve bu haklar;
bir tek adamın, kadın düşmanı politikalar uygulayan bir menfaat ittifakının
tekelinde değildir” dedi.
“SADECE İZMİR’DE
TOPLAM 30 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ”
Türk kadınının birçok ülkedeki kadınlardan daha önce seçme
ve seçilme hakkı gibi toplumsal haklara sahip olduğunu hatırlatan Başkan Yücel,
“Yaklaşık yüzyıl önce atılan bu adımların ileri gitmesi beklenirken, son 20
yılda her geçen gün daha da geriye gidiyoruz. Yılda, ortalama 300 kadının
öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Kadın istihdamının yüzde 28.7’de kaldığı,
kahkaha atan kadını ‘iffetsiz’, hak arayan kadını ‘terörist’ ilan eden bir
anlayışın yönettiği bir ülkede yaşıyoruz. Kadın katillerinin cezasında töre
indirimi, namus indirimi, iyi hal indirimleri yapılırken taciz, tecavüz
suçlularını özel aflarla serbest bırakan bir anlayışın yönettiği bir ülkede
yaşıyoruz. O yüzden; ‘İstanbul
Sözleşmesi’nden çekildik ama daha iyi tedbirler alıp yasalar çıkaracağız’
vaadi; her vaatleri gibi içi boş, günü kurtarma ve kadınları susturma amaçlı
sahte bir vaattir. 2020 yılı başından bu
yana sadece İzmir’de toplam 30 kadın öldürüldü. Geçtiğimiz hafta daha 17
yaşında, karnındaki 5 aylık bebeğiyle 16 yerinden bıçaklanarak öldürülen Sezen
Ünlü gibi, dün ise Çiğli’de eşi tarafından boğularak öldürülen 32 yaşında Ceyda
gibi niceleri bu kadın düşmanı anlayış nedeniyle hayatını kaybetti. İzmir gibi
eğitim seviyesi yüksek, çağdaş bir kentte bile rakamlar böylesine korkutucuysa,
Türkiye’nin tamamı için insanın ürkmemesi, korkmaması mümkün değildir”
ifadelerini kullandı.
İZMİR’DEN ÇAĞRI…
İstanbul Sözleşmesi’nin kadınların yaşam hakkı anlamına
geldiğini ifade eden Başkan Yücel, şunları söyledi; “TBMM’de, tüm siyasi
partilerin ortak desteği ve oy birliğiyle kabul edilen ve fakat geçtiğimiz
hafta tek adamın bir gece yarısı kararnamesiyle çıkılan İstanbul sözleşmesi, bu
korkulardan Türkiye’yi kurtaracak, canilerin kadının bedeninden, duygularından
ve hayatından elini çekmesi sağlayacak olan Sözleşmenin adıdır. İstanbul
Sözleşmesi; Kadınları her türlü şiddete karşı korumak, kadına karşı şiddeti ve
aile içi şiddeti önlemek, etkin bir şekilde kovuşturmak ve ortadan kaldırmak;
isteyen sözleşmedir. Kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan
kaldırılmasını, hayatın her alanında kadın erkek eşitliğinin sağlanmasını
amaçlayan ve bu konuda tedbirler alması için devletin resmi kurumlarına
sorumluluk yükleyen sözleşmedir. Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin
ortadan kaldırılması için tüm kurumların ve kuruluşların kolluk kuvvetleriyle
etkili bir iş birliği yapmalarına imkan veren sözleşmedir. Çocukları aile içi
şiddetin her türlüsünden koruyan sözleşmedir. Kadın Yaşasın diyen sözleşmedir. İstanbul
sözleşmesinin içeriğinden, kadına ve haklarına sahip çıkması ve korumasından
rahatsız olanlar, aslında kadının toplum içindeki varlığından rahatsızlardır.
O yüzden; demokrasi ve eşitliği ilke edinmiş tüm
vatandaşlarımıza, kurum ve kuruluşlara,
İzmir’den çağrımızdır; Kadınlarımızın
haklı tepkilerine ortak olalım, ülkemizin dünyada kadın düşmanı bir ülke gibi
yaftalanmasının önüne hep birlikte geçelim. Türkiye yeniden İstanbul
Sözleşmesi’nin tarafı olana kadar, toplumun tüm bireyleri şiddetten korunana
kadar mücadelemizi sürdürelim. Gelin, bir avuç kadın düşmanının, kendisini
dogmalar ve töreler dışında tüm dünyaya kapatmış gericilerin ve kadını sadece
evde eş ve anne olarak gören, çağ dışı anlayışın esiri olmayalım.
Kadınlarımızın ve şiddet mağduru tüm kesimlerim kalkanı olan İstanbul Sözleşmesi’nin amacı; temel insani değerleri kadın lehine güçlendirmek ve kadının ezilmişliğine son vermektir. Bu sözleşmeden çekilmek ezilen, taciz edilen, şiddet gören ve öldürülen kadınlara karşı gözlerini kulaklarını kapatmaktır. Tarihimizde ilk kadın ayaklanması olan, 1828 İzmir Ekmek ayaklanmasının yaşandığı bu kadim kentten iktidara sesleniyoruz; İstanbul Sözleşmesine geri dönülünceye kadar susmayacak, durmayacak ve yılmayacağız.”
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
KADINLARIN CAN SİMİDİDİR”
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Nurdan Şenkal Uçar ise kararın ‘yok hükmünde’ olduğunu ifade etti ve “Bizim Cumhuriyet Halk Partisi ailesi İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye olarak Cumhuriyeti bakımından feshine dair Cumhurbaşkanı kararına ilişkin tavrımız çok nettir: hükmündedir! Bu karar yok. Bir süredir anlamsız bir şekilde çarpıtılarak kamuoyuna kötülenen, hedef gösterilen "İstanbul Sözleşmesi"nin tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Sözleşmesi'dir. Konseyi Bizler, sözleşmenin Türkiye Cumhuriyeti tarafından fesih girişimini bir gece yarısı öğrendik. Cumhurbaşkanının imzasıyla alınan karar 20 Mart tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. Tek cümlelik bu karar, ne bir gerekçe içeriyor, ne de bir açıklama... AKP iktidarı döneminde 18 yılda en az 7500 kadın sırf kadın oldukları için katledildi. Tanımadığımız ve tanımayacağımız fesih açıklamasının üzerinden 12 saat bile geçmeden 6 kadın daha koparıldı. Tam da bu yüzden İstanbul Sözleşmesi kadınların can simididir. Ata'mızın sayesinde dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinden daha önce eşit haklara sahip olan biz kadınlar, haklarımızın gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Şu çok net bilinmelidir ki; İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir. Nihayetinde, tek bir kadının hayatı dahi, manasız siyasetinizden daha üstün, daha önemlidir. Partimiz, ilk seçimde iktidar olduğunda, Sözleşme'nin gereklerini tamı tamına yerine getirecektir. Biz, Cumhuriyet Halk kadının yaşam hakkının Partisi olarak, 42 milyon elinden alınmasına izin vermeyeceğiz. Tekrar söylüyoruz: Katledilen her kız kardeşimizin kanı, bu sözleşmeyi iptal etme eline bulaşmıştır. Ve bizler, tek adam hükümetine bakıp, ‘kadınlar 1'den büyüktür' diye haykırıyoruz. Cumhurbaşkanının milletin iradesini ve hukuku yok sayarak aldığı İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını tanımıyoruz, tanımayacağız. Bizlerin inatla ve dayanışma bilinci ile sürdürdüğü mücadelemiz sayesinde, bu Sözleşme'ye taraf olunacak, taraf kalınacak ve ülkemizin her bir karışı kadınlar ve çocuklar için güvenli hale gelsin diye gerekleri yerine getirilecektir” dedi.