Sındır, “İktidara geldiğimizde ekonomide, eğitimde, sağlık
sektöründe olduğu gibi tarımda da bir enkaz devralacağız. Lakin AKP’nin 19
yılda yerle bir ettiği tarım sektörünü yeniden ayağa kaldıracağız. Çiftçiyi değil sermayeyi koruyan, çok uluslu
şirketlerin çıkarlarına göre davranan bu iktidar ilk seçimlerde tarihe
karışacak” dedi.
“TÜRK ÇİFTÇİSİ TÜM
DÜNYAYA ÖRNEK OLDU!”
Tarımdan sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı ve Bursa
Milletvekili Orhan Sarıbal ve Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı
Tevfik Türk’le birlikte üreticilere seslenen Sındır, “Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk şöyle diyor: ‘Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi gerçek üretici olan
köylüdür.’ Türk köylüsü, Türk çiftçisi Atasından aldığı güçle, inanç ve
bağlılıkla Cumhuriyet döneminde şahlandı ve tüm dünyaya örnek oldu. Ezilen,
boynu bükük, Aşar vergisine mahkum edilen bu kır/köy topluma Cumhuriyet dönemi onurlu
bir üretici ve onurlu bir vatandaş, yurttaş kimliği kazandırdı. Fakat 80’li
yıllardan sonra Türkiye neoliberal politikalarla kıskaç altına alındı ve içinde
bulunduğumuz süreç, sonuçlar ortaya çıktı. 19 yıllık AKP iktidarında da bu
neoliberal politikalar en vahşi şeklinde, acımasızca uygulandı. Pazara giriş serbestliği, gümrük vergilerinin
kaldırılması, ihracatı teşvik uygulamalarının kaldırılması ve tarımsal
desteklemelerde daraltmalar işte bu sürecin dayatmalarıdır. Bu iktidar ne yazık
ki üretime, çiftçisine, köylüsüne, toprağına değer vermedi. Bu değerleri yanlış
tarım politikalarıyla bilinçli olarak yok etti. Kadim Anadolu tarımının gücü
büyük önderin şu sözlerinde saklıdır; ‘kılıç ve saban bu iki fatihten birincisi
ikincisine daima mağlup olmuştur.’ Sabanı bir tarımsal üretim imgesi olarak ele
alan ve savaşarak bir toprak elde etmeden ziyade üreterek toprağı üretim
yaparak değerlendirmenin önemini vurgulayan büyük bir lidere sahibiz. İktidarın
yerle bir ettiği üretim kültürünü yeniden ayağa hep birlikte kaldıracağız”
dedi.
“DÖNÜM NOKTASI”
2012 yılında çıkarılan Bütünşehir Yasası’yla Anadolu’nun
kadim köy kültürüne, üretim kültürüne AKP tarafından ölümcül bir darbe
vurulduğunu söyleyerek sözlerine devam eden Sındır, “2005 yılında Köy
Hizmetleri’nin kapatılmasıyla ve 2012 yılında çıkarılan Bütünşehir Yasası’yla
kırsal yerleşim yerlerindeki yaşam kökünden sarsıldı. Köy Hizmetlerinin
kapatılmasıyla iktidar altyapıdan ve üst yapıdan kırsal yerleşimlerimizi mahrum
bıraktı. Bu yetmedi 2012 yılında çıkarılan Bütünşehir Yasası ise bir dönüm
noktası oldu. Bu kanunla büyükşehirlerde illere bağlı ilçelerin mülki sınırları
içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırıldı,
köyler ve beldeler isimleriyle mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin
belediyelerine katıldı. Köylerin kapısına kilit vuruldu, köyler boşaldı, üretim
sekteye uğradı. Büyükşehirlerde köy ve belde tüzel kişilikleri tamamen ortadan
kaldırıldı. Kırsal, köy, tarımsal nitelikleri yok sayılarak kentsel
yerleşimlerden onları ayıran özellikleri, ayrıcalıkları, sahip oldukları ortak
taşınır ve taşınmaz malları, mera alanları, diğer tüm hak ve yetkileri
ellerinden alınarak şehirlerle tamamen aynı statüye getirildi. Kır ve köy
kavramının tanımını, toprakla ilişkisinden, bağından kopardılar. Oysa kır ve
köy tarımsal üretim alanıdır, bunu bilinçli olarak yaptılar. Sonuç olarak bu
kanundan sonra köylerde artan hayat pahalılığı yaşanamaz bir hal aldı. Fakat
köylerimizin imdadına, yardım çığlığına CHP’li belediyeler yetişti. Köylerde,
yürütmenin, iktidarın boşluğunu CHP’li büyükşehir, il ve ilçe belediyelerimiz
doldurdu” dedi.
“ÇİFTÇİMİZİ ASLA SAHİPSİZ
VE ÇARESİZ BIRAKMAYACAĞIZ”
Türkiye’de tarım sektörünün kötü gidişine dur diyecek hiçbir
devlet kurumunun kalmadığını ifade ederek sözlerine devam eden Sındır, “tarım
toprakları kirleniyor kim önleyecek bunu, Tarım ve Orman Bakanlığı mı yapacak?
Paramız var İthal ediyoruz diyen bir tarım bakanından Türkiye topraklarına
sahip çıkmasını bekleyebilir misiniz? Paramız var ki ithal ediyoruz demek
yerine kendi topraklarımızda üretim yapıyoruz, yapmalıyız diyen bir tarım
bakanı olsaydı 35 Milyon dönüm verimli toprak üretim dışında kalır mıydı?
‘Çiftçi çok çok çalışır az az kazanır işin doğasında bu vardır’ diyen bir tarım
bakanının verimliliği arttırmasını, üreticileri korumasını bekleyebilir
misiniz? Bu iktidar doğru tarım politikalarını uygulasaydı çiftçilerimizin
borcu 83 kat artar mıydı? Su kaynaklarının orman alanlarının yok olup gitmesini
bu iktidarın yönettiği kurumlardan hangisi engelleyebilir? Çiftçiyi değil
sermayeyi koruyan, çok uluslu şirketlerin çıkarlarına göre davranan bu iktidar
ilk seçimlerde tarihe karışacak. İktidara geldiğimizde ekonomide, eğitimde,
sağlık sektöründe olduğu gibi tarımda da bir enkaz devralacağız. Lakin hiç
merak etmeyin AKP’nin 19 yılda yerle bir ettiği tarım sektörünü yeniden ayağa
kaldıracağız. Cumhuriyet döneminde köylümüzü, çiftçimizi, tarımı ve üretimi
nasıl kalkındırdıysak kimsenin kuşkusu olmasın yarın da AKP’nin bıraktığı
enkazdan ülkemizi kurtaracağız. Enkaz devralsak da Türk tarımını yeniden ayağa
kaldıracağız. Ürününü ederine satamayan, girdiler ve borç yükü altında ezilen,
traktörüne, üretim araçlarına, tarlasına haciz konulan çiftçimizi asla sahipsiz
ve çaresiz bırakmayacağız” dedi.