TBMM Çevre Komisyonu CHP Sözcüsü İzmir Milletvekili Murat
Bakan, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. İklim krizi kapsamında dünyada
yeni bir ekonomik düzen oluştuğuna ve Türkiye’nin bu yeni düzenin dışında
kaldığına dikkat çeken CHP’li Bakan, “Türkiye ekonomisi ateş topuna dönecek”
dedi.
CHP’li Bakan’ın açıklaması şu şekilde:
Uzak gelecek değil,
birkaç sene içinde…
“Dünya var olduğu günden bugüne beş tane kitlesel yok oluş
yaşamış. Altıncı kitlesel yok oluşu yaşamakla karşı karşıya; iklim krizi.
Dünya, bu şekilde hızla ısınma devam ederse, yeni bir kitlesel yok oluşla karşı
karşıya kalabilir. Bizim ülkemizde insanların kendi varoluş problemleri var
dolayısıyla dünyanın var oluş problemleriyle ilgilenmiyorlar. Vatandaş
açlıktan, sefaletten intihar ediyorsa o insanın var oluş problemi odur. Ülkenin
denizleri, dereleri, ormanları var oluş problemi çekiyor; eğitimden dış
politikaya kadar var oluş problemi yaşıyoruz. Tüm bunlar dünyanın en önemli
krizinin, iklim krizinin üstünü örten konular. Fakat iklim krizi bir uzak
gelecek değil. Bugün yaşadığımız kuraklık, ani ve aşırı yağışlar bunun en büyük
göstergesi. Ve bunların ekonomik da sonuçları olacak. Önümüzdeki 10 yıldan 20
yıldan bahsetmiyorum; birkaç sene içinde Türkiye iklim krizinden dolayı ciddi
ekonomik risklerle karşı karşıya kalacak.
Türkiye’nin ‘kimleeer
kimlerle’ beraber olduğuna bakın!
Dünya’da Paris İklim Sözleşmesi’ni onaylamayan beş ülkeden
biriyiz artık. Türkiye’nin ‘kimleeer kimlerle’ beraber olduğuna bakın; Yemen,
İran, Irak, Eritre ve Türkiye. Paris Anlaşması’nın sonucu olarak; Avrupa
Birliği, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında küresel ısınmayı engellemek için
2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 55 düşürmeyi, 2050 yılına kadar
ise karbon nötr kıta olmayı hedefliyor. Bir an önce Paris’i parlamentomuzda
onaylamak zorundayız.
Türkiye’yi ekonomik
anlamda ateş topuna çevirecek vergiler geliyor
Avrupa Birliği sadece kendileri tedbir ve hedeflerinin bu
krizi çözemeyeceğini bildiği için, işbirliği ve ticaret yaptığı ülkeleri de
kendi kurallarına uymaya zorluyor. Bunlardan bir tanesi; sınırda karbon
vergisi. Yüzyılın sonuna kadar dünya ateş topuna dönecek beklemiyoruz,
Türkiye’yi ekonomik anlamda ateş topuna çevirecek bir riskle karşı karşıyayız.
Avrupa Birliği diyor ki; ben sektörlerimde düzenleme yaptım yüksek teknolojiyle
daha az enerjiyle daha az karbon salınımı yapan bir sisteme geçtim. Türkiye’ye
de dönüyor, sen demir çelik sektöründe yüksek enerji kullanıyorsun çok karbon
emisyonu çıkarıyorsun sen AB sınırlarına ihracat yaparken karbon vergisi
ödeyeceksin diyor. Bu vergi, alüminyumda, demir çelikte, tekstilde, kağıtta ve
birçok sektörde Türkiye’ye ciddi riskler getirecek.
Yıllık 1.8 milyar
Euro sınırda karbon vergisi!
AB, Türkiye’nin en büyük ticari partneri. Yıllık ticaret
hacmimiz 2020 yılında 143 milyar dolardı. Türkiye’nin AB’ye ihracatı 69 milyar
dolar. Bizim tüm ihracatımızın yüzde 41’i AB’ye gerçekleşiyor. Eğer biz Türkiye
olarak, bu yeni yeşil ekonomi düzenine ayak uydurmazsak. Türkiye’ye yükü ton
başına 50 Euro’dan hesaplarsanız yıllık 1.8 milyar Euro. Bir diğer risk ise;
AB’nin diğer ülkelerde de döngüsel ekonominin uygulanması talebi. Her ürettiğin
ürünün bir kısmı geri dönüştürülmüş üründen olmalı, yeniden kullanılabilir,
uzun ömürlü ve tamir edilebilir olmalı. Üretim dünyayı kirletiyor, daha az
üretimle yeniden kullanılabilir atık yaratmayacak sisteme geçmeni bekliyor.
Sınırda karbon vergisi ödeyeceğiz, döngüsel ekonomiyi uygulamadığımız için de
ayrıca vergi ödeyeceğiz. Diğer yandan da markalar senden ürün almamaya
başlayacak. Ayrıca dünya finansmanı iklim finansmanına dönüşüyor.
Yatırımlarınızı iklim krizine uygun yatırımlar haline getirmiyorsanız,
dünyadaki hiçbir finans kuruluşundan Türkiye’ye bir finansman gelmesi söz
konusu değil. Ve Türkiye bunlara hazır değil.
Millet ittifakı ile
başka bir Türkiye mümkün!
Oysa Türkiye olarak yeşil ekonomiye, mavi ekonomiye bu yeni ekonomik düzene hazır olmamız lazım. Ne yazık ki ülkeyi yöneten şahsımın haberi yok, bürokratlarının yok. Tüm bu riskler Türkiye için bir fırsat olabilir. Biz dünyayı takip ediyoruz, buna dair bir vizyonumuz var. Ülkenin ekonomisi için bu hazırlıkları yapmak zorundayız. Çok az kaldı, erken seçim olacak. Millet İttifakı ile başka bir Türkiye mümkün.”