Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR - Cumhuriyet Halk Partisi'nin 100. Kuruluş Yıldönümü sebebiyle, İzmir İl Başkanlığı ‘100 Yıllık Yolculuk’ başlığı altında kutlama programı düzenledi.
Açılış konuşmalarının ardından eski genel başkanlarla “100 Yıllık Yolculuk” paneli il başkanı Aslanoğlu moderatörlüğünde düzenlendi. CHP’nin eski genel başkanları Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın panelin konuşmacıları oldu.
ÇETİN: TÜRKİYE’NİN GÜVENCESİ KADINLAR
İzmir'in kendisi için önemine vurgu yapan Hikmet Çetin, "Bütün ilçeleri gezdiğim tek il İzmirdir. İzmir'in güzelliği bana her zaman çok moral veriyor. Dünyada 100 yıla ulaşan çok az partiler var. CHP savaşı yapan ve Cumhuriyeti kuran bir parti. CHP böyle kurulmuş Atatürk devrimci bir lider. Dünyada iyi akset olan liderler var bir de devrimci olan liderler var. Mustafa Kemal gibi hem iyi bir akset olan hem de eşi bulunmayan bir lider yoktur. CHP devrimci, 6 oka baktığınız zaman çok önemli maddeler var. Atatürk böyle bir yoklukta ulus devlet çıkarabilmiş bir lider. Attığı her adım bir devrimdir. Kadına ve gençlere çok inanmıştım. İçinde bulunduğu tüm güçlüklere rağmen Türkiye'nin güvencesinin kadınlar olduğuna inanıyorum. Ben bu inancımı her yerde de söylüyorum" dedi.
Seçimlerin kazanılması gerektiğini belirten Çetin, "Bu seçimi kazanmamız lazımdı. Cumhuriyetin 100'ncü yılı CHP'ye yakışırdı. Koşulların çok elverişliydi. Ayrımcılığın olduğu bir dönemde maalesef bu süreci parti örgütü iyi yönetemedi. Bu seçim mutlaka kazanılabilirdi" diye konuştu.
EĞER İYİ YÖNETİBİLEBİLSEYDİ BU SEÇİMİ KAZANIRDIK
Parti içinde tüzük değişikliğinde olmasını istediği konulara değinen Çetin, "Bir kişinin 2-3 dönem sonrasında milletvekili yazılmaması lazım. CHP'de 7-8 defa milletvekili yazılan isimler var. Bu önemli bir sorun. Bizim yeniden genel sekreterliğe dönmemiz lazım. Genel sekreterlik partinin başbakanı. Biz ak partinin sistemine geçtik. Genel Başkan Yardımcılarının, PM'nin yetkisi yok. Geçmişte öyle zamanlar olmuştu ki Genel Sekreteri de üyeler seçmişti. Partinin muhatabı genel sekreterdi. Biz kendimiz gibi olmalıyız. Biz genel sekreterlik sistemine dönmeliyiz. Milletvekilliği sürelerine de dönem kısıtlaması koymalıyız. Parti üyesi olmayan arkadaşımız bizde 5 dönem milletvekilliği yapıyor. Eğer iyi yönetibilebilseydi bu seçimi kazanırdık" ifadelerini kullandı.
Çetin ayrıca İzmir'in son durumu ile ilgili ise şu ifadeleri kullandı;
"İzmir asimilasyona gitmiyor, entegrasyona gitmiyor. Nereden gelirse gelsin insanlar İzmirliyim diyor. Bu İzmir halkının hoşgörüsü, insanlara olan sevgisi bağlılığı..."
KARAYALÇIN: TEMBELLİK SÜRECİNE GİRMEK SÖZ KONUSU OLABİLİR
Örgütün önemine vurgu yapan Murat Karayalçın, "Örgütler siyasi önderlerdir. Bunların parti örgütüne taşınmasıdır. Umudu örgütleyip bunu başarıya taşıyabilmek için bu anlamda etken olabilmek için, işlevsel olabilmek için örgütün tam kapasite ile çalışması gerekir. Eğer örgütlenmemizi tam kapasite ile çalıştırmazsak o zaman o örgütün sonuç alması olanaklı değildir. Örgütün kendisinden beklenilen görevleri yerine getirmesi olanaklı değildir. Bana göre örgütün sonuç alabilmesi için örgütün milletvekili adaylarını ve belediye başkan adaylarını seçebilmesi gereklidir. ani ön seçimin olması gereklidir. Örgüt kendi adaylarını seçemiyorsa örgütün sonuç alabilmesi olağan değildir. Bir tembellik sürecine girme söz konusu olabilir. Örgüt tam kapasite ile çalışamıyorsa bir süre sonra öyle bir genel başkan yapalım ki o çok iyi konuşsun, çok çalışsın ki çok dolaşsın, hepimiz adına işi o yapsın denmeye başlar. Biz madem ki oy alamıyoruz, sağdan transfer edelim o da gelirken bir miktar seçmen getirsin diye düşünmek siyasi tembelliktir. Şimdi 100'ncü yılımızdayız ve çok önemli günleri geçiriyoruz" dedi.
DÜNYA KAMUOYUNA UYARI ÇARKLARI YAPTIĞI GÜNLERİ YAŞIYORUZ
Yapay zekanın sosyalizm için önemine dikkat çeken Karayalçın, "Yapay zekanın hem bizim için hem dünya solu için çok önem taşıdığı kanısındayım. Özellikle faşizmin yeni şekli olan popülizmin güç kazandığını görüyoruz. Dünya solunu 1970'lerin ortasında kaçırmaya başladı toplumlar. Bizim solumuz üretim sistemine dayalı olarak geliştirilmiştir. Şimdi yapay zeka dönemindeyiz. 6 ay içinde dünyanın önde gelen insanlarının dünya kamuoyuna uyarı çarkları yaptığı günleri yaşıyoruz. Bence burada üzerinde durmamız gereken konu şu; Bizim bildiğimiz sol düşünce çerçevesinde kullandığımız anlamda emek girdisinden bağımsız bir değer yaratıldı. Sol düşünceyi taşıyan siyasetçiler olarak meseleyi klasik anlamda değer yaratmadığı, farklı anlamda değer taşıdığı ortamda biz bu emeği nasıl koruyacağız. TİS'de emekçi emeğini örgütlenme ile alabiliyordu. Şimdi yok böyle bir şey. Konuları yapay zeka ile özel bir komisyon kurarak akademisyen ve işçilerimizin katılımı ile ele almalıyız, tartışmalıyız. Yapay zeka sosyalizmi diye bir kavram üzerinden tartışmalar yapılıyor. Bu kavramı çok sayıda iktisatçı kullanmaya başladı. Piyasa mekanizması ile merkezi plancılarının seçenek olarak ortada olduğu dönemleri yaşadık. Sovyet tipi planlama çok sayıda değişkeni dikkate alamadığı için başarılı olmadı" ifadelerini kullandı.
YENİ YERLEŞİM ALANLARINA İHTİYAÇ VAR
İzmir'in artık yerelleştiremediğini belirten Karayalçın, "İzmir aldığı göçü yerelleştiren bir ketti. Mardinli de İzmir olabiliyordu, Rizeli'de İzmirli olabiliyordu. Ancak galiba o kapasitesi kayboldu, ya da kaybolmaya yüz tuttu. İzmir'in taşıma kapasite bir yere kadar. Buradan hareketle yeni dönemde sayın başkanımızın yeni belediye başkanlığı döneminde İzmir'in yeni yerleşim yerleri açmasıyla sorunu aşması söz konusu olabilecektir" diye konuştu.
ÖRGÜTÜN GÜÇLÜ KILINMASI GEREKİYOR
Genel sekreterlik makamının geri gelmesi fikrine karşı çıkan Karayalçın, "Mayıs seçimlerinden sonra çok sayıda partilinin genel başkanın gücünün fazla olduğu, bunu törpülenmesi için bir genel sekreterlik gücünü düşünmeye başladılar. Bazı arkadaşlarımız genel başkan yardımcılarını da seçimle gelmesini dile getirdiler. Bu denilen şey aslında genel merkezde yoğunlaşmış yetkinin genel merkez aktörleri tarafından paylaşılmasıdır. Bence bu doğru değil. Yetki örgütte olmalıdır. CHP örgütü yetkiyi kullanmalıdır. Güçlü genel sekreter bana göre bir çözüm değildir. Bana göre olması gereken şey örgütün güçlü kılınması gerekliliğidir. 200 kişilik PM üyemiz olması ve 16 farklı alanda örgütlenerek sürekli çalışmalı. 200 kişinin 81 tanesini her il seçmeli. İl yönetimi il başkanını seçerken bir de PM'ye göndereceğiniz üyeyi seçmeniz de eklenebilirdi. Yani PM'nin yarısı illerden gelmeli. Bu egemenliğin kullanımında yerel yönetimlerimizin çok güçlü bir konum elde etmesini sağlayacaktır. 200'ü yuvarlak rakam olduğu için önermiyorum. Bunun altında yatan neden PM'nin komisyonlar şekilde çalışması. Siyaset ideologlar tarafından yapılmıyor. Artık kendi inanç ve düşüncelerin çerçevesinde tavır almanız yoluyla yapılıyor. Bu nedenle CHP yöneticilerinin görüşlerini yurttaş ile paylaşabilmesi gerekir. Komisyonlarımızda gençlerimizi ve kadınlarımızı ilk defa gerçek anlamda çalıştırma imkanı bulacağız. 2 ayda 1 toplanan PM'de hepsi kadın, genç olsa ne olacak? Kadın ve gençlerimizi sahada görevlendirildikten, yetiştirildikten sonra ne olacak" dedi.
PUANI TOPLAYAMAYAN ADAY OLAMASIN
Parti içinde puan sistemi önerisinde bulunan Karayalçın, "Hepimiz ön seçim yapılsın diyoruz, ama bir yandan da örgütler önseçim yapacak durumda değil diyoruz. Bence CHP üyeleri 4 konuda puan toplamalı. Eğitimden geçireceğiz partililerimizi. Ben bazı ülkelerde parti eğitimi alarak bakanlıklara çıkan kişilerin olduğunu biliyorum. Bu 0,40 Parti görevlerinin yerine getirilmesi... Ben İstanbul İl Başkanlığı yaptım. Orada AKP'lilerin üyelerinin başarılarını üyelerin kendilerine verilen görevleri yerine getirip getiremediklerini nasıl kontrol ettiklerini izledim. Bu 0,30. Üçüncüsü aidatlarımız ödeyeceğiz. Dördüncüsü de kıdem konusu. Kıdemli partililere 10 puan verilmeli. Dün gelen belediye başkanı milletvekili olmasın. Biraz kıdem arayalım. Toplam 100 puan. Şu kadar puan toplayanlar milletvekili ve belediye başkan adayı olsun. Puanı toplayamadıysanız aday adayı olamazsınız denilsin. Şu kadar puan toplayanlar da adaylar arasında seçim yapabilsin" diye konuştu.
ÖYMEN: İLK SEÇİMLERDE GEREKNE SONUÇLAR ALINACAKTIR
Dünyadaki aşırı sağ yönelimiyle ilgili düşünceleri sorulan eski genel başkan Altan Öymen, “Rejimler değişir. Bugün dünyada bazı ülkelerde otoriter rejimlerin etkili olduğunu öne süren bir kanat var. Aslında dünya 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana… O savaşta 25 milyon öldürüldü. O dönemi ben çocukluğumdan hatırlıyorum. Karartma gecelerinden bahçelerimize sığınak kazılması kadar. Nasıl oldu da Türkiye 2. Dünya Savaşı’na girmedi? Bir yandan 12 milyonluk bir devlet var ve 1 milyonu asker. Hem doğudan hem batıdan tehdit altındaydı. Birinci tehdit İtalya’ydı. Onlar Yunanlıların karşısında kaldıralar. Almanya Trakya'ya dayandı. Bir yandan da Rusya, Almanlarla sürpriz bir şekilde anlaşma yaptı. Komünist Rusya, Nazi Almanya’sıyla anlaştı. Bizden Boğazlar’da Rus askeri bulunmasını istedi. Bu iki baskı altında Türkiye, nadir bir ülke olarak savaş sürecinde tek bir kurşun atmayan ve kurşun isabet etmeyen bir ülke olmuştur. Bulgaristan işgal altında, Rusya sonradan Almanya ile savaştı. Hepsi toprak kaybetti. Bugün ne oldu? Bugün dünyadaki bütün ülkelerin bundan örnek alması lazım. Bazılarında otoriterleşme tehlikesi var. Sonunda savaş da çıksa kazanırız diyenler de var. Bu, o kadar kolay değil Geçmişi hatırlamaları lazım. Burada CHP diye bir parti var. Bakmayın siz 6’lı masanın az bir farkla kaybetmesine.. ben inanıyorum ki bundan sonraki ilk seçimlerde gereken sonuçları alacaktır" dedi.