Prof. Dr. Nesrin
Dilbaz: “Covid, sağlık çalışanları için de ciddi bir travma”
Covid’in toplumda olduğu kadar sağlık çalışanları için de
ciddi travma olduğunu belirten Dilbaz, bilinmezlikle birlikte uzun dönemdeki
sonuçların sisli göründüğünü kaydediyor. Covid-20 psikolojik krizine dikkat
çeken Dilbaz, toplumsal bir sorun karşısında dayanışma çağrısında bulunuyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi AMATEM
Koordinatörü ve Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, 14 Mart Tıp Bayramı
dolayısıyla yaptığı açıklamada başta doktorlar olmak üzere sağlık
çalışanlarının pandemiyle geçen bir yılda zor bir süreçten geçtiğine dikkat
çekti.
Kaygı bulaşıcıdır…
Bu olağanüstü dönemde kendimiz ve sevdiklerimizle ilgili
endişe ve kaygı duyduğumuzu vurgulayan Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Uykularımız
düzensizleşti, beslenme alışkanlıklarımız değişti, dikkatimizi toplamakta
zorlanıyoruz ve sürekli diken üstünde hissediyoruz. Daha tahammülsüz ve kolayca
sinirli tepkiler veriyor olabiliriz. Kaygı bulaşıcıdır ve tüm toplum yaklaşık
bir yıldır kaygı dönemini yaşıyor” dedi.
Vefat eden sağlık
personeli sayısı 385’e ulaştı
Sağlık çalışanlarının bu ölümcül virüsle her gün karşı
karşıya geldiğini kaydeden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Bazı meslektaşlarımız
bütün mesailerini hasta bakımı ve tedavisiyle, bazıları ise filyasyonla
sürdürüyorlar. Son gelen rakamlara
bakıldığında şu an itibariyle bir yıl içinde virüs nedeniyle vefat eden
emekliler dahil sağlık personeli sayısı 385’e ulaştı. Sağlık Bakanlığı’nın
verilerini derinlemesine incelendiğimizde yaklaşık her 100 vakadan 7 ila 8’inin
sağlık çalışanı olduğunu görmekteyiz. Günlerce evlerine gitmedikleri,
ailelerine virüs bulaştırma riski nedeniyle uzunca süreler çocuklarına
dokunmadıkları ve genel topluma göre daha fazla kaygılı bir alanda yaşadıkları
göz önünde bulundurulduğunda sadece kendilerinin değil, tüm yakınlarının da
onlar için kaygı duydukları yadsınamaz” diye konuştu.
Covid-19’dan sonra
psikolojik kriz olabilir
Bir yılın sonunda artık Covid-20’den söz edilebileceğini
belirten Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Yani psikolojik krizden bahsedebiliriz. Tüm
topluma baktığımızda anksiyetenin, korkunun, depresyonun, öfkenin, kederin,
yasın, madde kullanımının, aile içi çatışmaların, çocuk istismarının ve hatta
intihar düşünceleri ile davranışlarının arttığını söyleyebiliriz. Tüm toplumda
huzursuz bir enerji olabileceği görülüyor. Bu olumsuz enerjinin ya da korku ve
kaygıların toplumda yarattığı durumla iki davranış oluşabilir: İnsanlar durumun
ciddiyetinin fark edip daha fazla önlemlere uyarlar ya da zaman zaman
gördüğümüz gibi tahammülsüzlüklerinden ve sıkıldıklarından dolayı durumu
yadsıyarak önlemlere uymazlar. İşte bu dönemde sağlık çalışanlarının yükü daha
da artıyor” diye konuştu.
Hastanelerin ve
sağlık çalışanlarının yükü artıyor
İnsanların kendi tahammülsüzlüklerinin ve kurallara
uymamalarının, hastalık oranı ile birlikte hastanedeki hasta yükünü artırdığını
ifade eden Prof. Dr. Dilbaz, “Bu durum tabii ki sağlık çalışanlarının hem
yükünü artırıyor hem de enfeksiyonla daha fazla karşı karşıya gelmelerine neden
oluyor. Rakamları bakıldığında sağlık çalışanlarının tümü ikinci kez
aşılandılar. Aşının da yaklaşık yüzde 90 koruyucu olduğunu biliyoruz. Ancak tüm
bunlara rağmen en fazla virüs yüküyle karşı karşıya gelen yani bütün gün hasta
bakarken virüs taşıyan insanlarla karşılaşan bir gruptan bahsediyoruz” dedi.
Covid ile sisli
psikolojik dönem…
Koronavirüsün toplum için ciddi bir travma olduğuna dikkat
çeken Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Kriz sonundaki ışığı görmeden süregelen bir
biçimde devam ettiğinde travma daha da güçleşiyor. Uzamış bu travmatik stres
ile virüs, işler, okullar ve yaşam gibi bilinmezler birleştiğinde yeni yaşam ve
normların ne olacağının bilinmezliği ile uzun dönemdeki sonuçları sisli
görünüyor. Bütün bu benzer durumlar, toplumda olduğu kadar sağlık çalışanları
için de ciddi bir travma. İnsanlar travma ile gerileme, regresyon ve işlev
kaybına ulaşabiliyorlar. Bazıları içe kapanabilir, bazıları ise saldırgan
olabilirler. Bütün bir toplum için bahsettiğimiz bu özellikler sağlık
çalışanları için de geçerli. Sağlık çalışanlarının da insan olduklarını, yoğun
stres altında çalıştıklarını ve yaklaşık 1 yıldır gerekli maddi ve manevi ödülü
almadan bu çalışma düzenini devam ettirdiklerini göz ardı etmemek gerekiyor”
ifadelerini kullandı.
Birbirimize destek
olmamız gerekiyor
Bu travmanın toplumsal bir sorun olduğunu belirten Prof. Dr.
Dilbaz, “Yargılama, düşmanlık ya da ötekileştirmektense sırt sırta verip
birbirimize destek olarak mücadele etmemiz gerekiyor. Zor günlerde birbirimize
yardımcı olmalıyız. Sizin hayatınızın başkalarının davranışına bağlı olduğunu,
başkalarının hayatının da sizin davranışlarınıza bağlı olduğunu unutmayın.
Toplum sorumluluklarını ve önlemlerini alırsa onlara zor günlerinde yardımcı
olacak sağlık çalışanlarının işlerini biraz olsun kolaylaştırabilirler” diye
konuştu.
Problemin değil,
çözümün bir parçası olmalıyız
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, Covid-19 sürecinde psikolojik krizi
yatıştırmanın yollarını şöyle özetledi:
“Gerekli önlemler
alınarak resmi güvenlik protokollerine uyum sağlanması gerekli. Özellikle biz
sağlık çalışanları olarak sevdiklerimizle ilişkiyi artırmalı ve birbirimize
sahip çıkmalıyız. Birbirimize sahip çıkmazsak unutuluruz. Özellikle temel
gereksinimler konusunda uzun ve kısa dönemli çözümler için beyin fırtınası
yapmak ilk aşamada çok önemli. Sükûneti savunup umut mesajlarının yayılmasını
sağlayarak, birlik ve beraberlik duygularına odaklanarak, meslek grupları
olarak bu gibi zorlayıcı durumlarda farklı seçenekler ve fırsatlar bularak ve
bu seçenekleri sevdiklerimizle paylaşarak problemin değil çözümün bir parçası
olmalıyız. Unutulmuş olan duygusal ve manevi gereksinimlere odaklanmak,
kaynakları ve önemli şeyleri biriktirmek yerine paylaşmayı teşvik etmek ve
meslek gruplarımızda rekabet etmek yerine iş birliği içinde olmak önemlidir.”
Davranışlarınıza göre
hangi alandasınız?
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, toplumun davranış biçimlerine göre
yer aldıkları alanları şöyle ifade etti: “Korona günlerinde ihtiyacım olmayan
şeyleri stokluyorum, etrafıma öfke ve korku yayıyorum, kolayca tetikleniyorum,
sürekli şikayet ediyorum, aldığım haberlerin tümünü başkalarına iletiyorum’
grubundaysanız korku alanında yaşıyorsunuz demektir. Eğer ‘kontrol edemeyeceğim
şeyleri bırakmaya başladım, haber ve yiyecek gibi bana zarar verenleri tüketmeyi
bırakıyorum, duygularımı fark ediyorum, durumun farkındayım ve nasıl
davranacağımı bilinçle düşünüyorum, herkesin elinden geleni yaptığının
farkındayım’ gibi düşünüyorsanız artık korona günlerinde öğrenme alanına
yükselmişsiniz demektir. Ama eğer ‘başkalarını düşünüyorum ve onlara nasıl
yardım edebileceğime bakıyorum, yeteneklerimi ihtiyacı olanlar için
kullanıyorum, şimdiki anda yaşıyorum ve geleceğe odaklanıyorum, kendime ve
başkalarına empati yapıyorum’ diyorsanız ki bütün sağlık çalışanlarının bu şekilde
baktığını biliyoruz, büyüme alanındasınız demektir.”
Covid-20 psikolojik
krizini atlatabiliriz
Aynı zamanda daha iyi olabilmek için huzurlu bir ruh hali
ile birlikte umut yaymanın, başkalarına teşekkür ve takdir edebilmenin önemine
vurgu yapan Prof. Dr. Nesrin Dilbaz,
“Yeni değişikliklere kolayca adapte olabilmenin yollarını
araştırıyorsak, sessizlik ve sabırla ilişkilerin içinde kalarak,
yaratıcılığımızı tekrar tekrar kullanabiliyorsak o zaman gerçekten Covid-20
dediğimiz psikolojik krizi daha kolay atlatabileceğimizi söyleyebiliriz. Ama
sağlık çalışanları, bu mücadelenin en ön safhalarında ve kendileri bu
mücadeleyi verirken empati yaparak mutlaka çok fazla özveride bulunuyorlar.
Benzer davranışın da tüm toplumda onlara yönelik yapılmasını umut ediyoruz”
dedi.