ÖNCÜŞEHİR – Milletvekilliği aday adaylığı için Pazartesi günü istifa edeceğini açıklayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, son röportajını Öncüşehir’e verdi.
İstifa sonrası yerine gelecek il başkanı hakkında önemli açıklamalarda bulunan Yücel, “Partimiz bir genelge yayımladı ve bu genel merkez ile istişare edilmeden yapılmaması gerekiyor. Kritik bir seçime gidiyoruz. Bu nedenle yapabilecek birçok arkadaşımız var, bir tanesi bu boşluğu doldurur. Ama içerden, ama dışarıdan, buna bir şey diyemiyorum” dedi.
“KİMSENİN YERİ DOLDURULAMAZ DEĞİL”
İl Başkanlığı görevinin önemli bir görev olduğunu ifade eden Yücel, “Kimsenin yeri doldurulamaz değil. Herkesin yeri doldurulur. Bu görev çok onurlu, önemli bir görev. Bu görevi yapabilecek birçok arkadaşımız var yönetim içinden de dışından da. Tabii ki biz öncelikle bir kongre ile seçilip göreve geldik ve 3 yıldır birlikte çalışıyoruz. 30 kişilik bir yönetimimiz var, Fulya Hanım istifa eti ve 29 arkadaş kaldık. Bu 29 arkadaşımızdan birinin göreve gelmesi ve devam etmesi demokrasi adına daha doğru. Zor süreçler yaşadık, pandemi, kısıtlamalar, deprem, orman yangınları, vs… Çok zor süreçlerde çok güzel çalışmalar yaptık. Saha çalışmalarından tutun da, dayanışmadan, dezavantajlı gruplar için yapılan basın açıklamaları… İş yapabilen, iş üretebilen tecrübeli, uyumlu bir il yönetim grubu var. Bu nedenle bu arkadaşlarımızdan biri olabilir. Ama tabii ki dışarıdan biri de olabilir. Tüzüğümüz bu çerçeveyi çizmiş. Benim istifamdan sonra bir seçim yapılması ve o boşluğun doldurulması… Partimiz bir genelge yayımladı ve bu genel merkez ile istişare edilmeden yapılmaması gerekiyor. Kritik bir seçime gidiyoruz. Hem Cumhurbaşkanı seçilecek hem milletvekilliği seçimleri… İttifaklar söz konusu, bu süreç genel merkez ile istişare edilerek yapılacak. Bu nedenle yapabilecek birçok arkadaşımız var, bir tanesi bu boşluğu doldurur. Ama içerden, ama dışarıdan, buna bir şey diyemiyorum” dedi.
“DIŞARIDAN DA İÇERİDEN DE OLABİLİR”
Yeni il başkanı için il yönetiminde oluşan mutabakatı Genel Merkeze ilettiğini söyleyen Yücel, “Benim isim talep etmem diğer arkadaşlara haksızlık olur. Ancak bir mutabakat, bir uzlaşı çabası var. Böyle bir çaba olduğunu genel merkezde görüştüğüm genel başkan yardımcılarımıza ilettim, bunu dikkate alırlar. Tabi bu içerden olacağı anlamına gelmez. Dışarıdan da içeriden de olabilir. Bu görevi yapabilecek dışarıdan da birçok arkadaşımız var. Ancak bizde doğru olan budur. Uyumlu çalışan bir yapı var bu nedenle bu şekilde devam etmesinin daha doğru olacağını belirtim ancak isim üzerinden bir öneri gibi bir durum söz konusu olmadı. Bu doğru olmaz” diye konuştu.
“HANGİ SEÇENEK OLURSA OLSUN GEMİ YÜRÜR”
“İl yönetimi dışından bir ismin atanması il yönetimi içinde bir sorun yaratır mı” tartışmaları hakkında konuşan Yücel, “CHP 100 yıllık bir parti, bu devleti kuran bir parti. Bu nedenle kişiler üzerinden konuşmak ve tartışmak doğru değil. Herkesin yeri doldurulur bir şekilde. Bu kriterlerde bu işi yapabilecek içeride de dışarıda da arkadaşlarımız var. Hangi seçenek olursa olsun gemi yürür” ifadelerini kullandı.
“KİM OLURSA OLSUN BİZ ELİMİZDEN GELEN HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ”
Kendisinden sonra gelecek il başkanına her türlü desteği vereceğini ileten Yücel, “Kim olursa olsun biz elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz. Ben bu görevi 5 yıldır yapıyorum İzmir’de, hangi ilçede, hangi çalışmanın yapılması, ne şekilde yapılması ya da bugüne kadar ne yaptık, ne yapamadık, neler eksik kaldı gibi konularda bir hafızamız, birikimimiz var. Bunu da kim göreve gelirse gelsin onunla paylaşacağız. Değerlendirir, faydalanır, faydalanmaz o farklı bir şey ancak bütün bu birikimimizi yeni gelen arkadaşımız ve yönetimimiz ile paylaşacağız” diye konuştu.
“SORUN GÖRDÜYSEK, AMAN BANA BULAŞMASIN, DOKUNMASIN DEMEDİK”
Görevi boyunca ekipleşmeye ve gruplaşmaya izin vermediğini ifade eden Yücel, “Bir insanın kendini anlatması çok kolay bir şey değil. Bir insanın kendini objektif anlatması da kolay bir şey değil. Ben şunu bunu yaptım diyerek kendimi anlatmayı doğru bulmam. Biz ne yaptık ne ettik, siz İzmir’de bulunan basın camiasındasınız, basın, İzmir kamuoyu veya parti kamuoyu gerekli değerlendirmeleri yapar. Ancak ben her konuda partimizin menfaatini her şeyden üstün tutum. Özellikle ekipleşme, gruplaşma, klipleşme… O dönemde o iddia ile aday olduk, sahneye çıktık. Ekipleşme, gruplaşma ve klipleşmeye mümkün olduğu kadar izin vermediğimi düşünüyorum. Mümkün olduğunda herkesi kucaklamaya gayret ettik. Özellikle enerjimi, emeğimi, mesaimi, parti içi değil, parti dışı yani CHP’yi güçlendirmek, büyütmek, yeni oy kazandırmak, seçmen kazandırmaya yönelik harcadım. Elbette il başkanlığı hem bir temsil makamıdır hem de tüzüğe göre örgütün başıdır. Genel Başkanı temsil eder. Parti içi meselelerle de elbette ki ilgilendik. Sorun gördüysek, aman bana bulaşmasın, dokunmasın demedik, sorunu gördüysek bunu çözmek adına adımlar atıp irademizi koyduk. Parti içi meseleleri asla basın ve kamuoyu önünde tartışmadım, tartıştırmadım. Tartışan arkadaşlara da gerekli uyarıları yaptım. Israrla parti içi meseleleri dışarıda konuşan tartışan varsa gerektiği takdirde disiplin mekanizmasını da çalıştırdık” şeklinde konuştu.
“DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BÖYLE BİR ŞEY OLAMAZ”
CHP’li belediyelere açılan soruşturmalar hakkında konuşan Yücel, “Bu bir yıldırma politikası. Korku ve baskı… Korku iklimi yaratma, insanları yıldırma, iktidar ile çatışırsan ya da güzel hizmetler verirsen sonun böyle olur, ya da sana da bir şekilde yaptırım uygulanır gibi bir gözdağı verme. Aslına yerel yönetimlerde, seçilmiş belediye başkanlarının hiçbir koşulda görevden alınmaması gerekiyor. Mahkumiyet kararı ayrı ancak Türkiye'de hukuk o kadar siyasallaşmış ki bir Ekrem İmamoğlu’nun davasına baktığınızda İçişleri Bakanı Sayın İmamoğlu bir yurt dışı ziyaretine gidiyor ve gittiğinde diyor ki, ‘AB Parlamentosu’na gidip Türkiye'yi şikayet eden ahmak’a söylüyorum, bunun bedelini bu millet sana ödetecek’ diyor Ekrem İmamoğlu’nu kastederek. Ekrem Bey’de bir tepki veriyor ve ‘asıl bu seçimi iptal edenler ahmaktır’ diyor. Sonra YSK üyeleri sen bizi kastettin diye şikayetçi oluyorlar ve Ekrem Bey yargılanıyor. Hakim değişiyor, yerine seçilmiş ve kurulmuş bir hakim geliyor ve hakaret suçundan ceza veriliyor. Bunun dışında bir de siyasi yasak getiriliyor. Şu anda görevden alınır mı alınmaz mı diye bir tartışma yaşanıyor. 2 sene 7 ay 15 gün ceza veriliyor. Neden? ‘Seçimi iptal edenler ahmaktır’ dediği için. Cumhuriyet Savcısı kalkıp ‘bu ceza az, arttırın’ diyor. Ben hukukçu olduğum için rahat konuşuyorum. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olamaz. Ekrem Bey o cümleyi Süleyman Soylu’nun kendisine yönelik hakaret içeren sözcüğüne tepki olarak kullanıyor. YSK üyelerini kastetmiyor. İkincisi ise hakaret suçunda şöyle bir şey var; 125’nci madde hakaret suçunu düzenler, 129’ncü madde ise ‘hakaret eylemi haksız bir fiile karşı, hakarete karşı tepki olarak söylendiyse ceza 3’de 1’e indirileceği gibi hiç ceza da verilmeyebilir’ diyor. Cezanın ortadan kaldırılmasını düzenliyor. İmamoğlu İçişleri Bakanına tepki olarak bunu söylüyor ancak ‘Sen YSK üyelerine hakaret ettin’ denilerek 2 yıl 7 ay 15 gün ceza ve siyasi yasak cezası veriliyor. Buna hapis cezası verilmesi abest. Bu kişi sabıkalı biri değil, İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı. Sen seçimi iptal etmişsin, 1 milyon 876 bin oy farkla kazanmış. Burada bir kumpas ve tuzak var. İçişleri bakanının bir ifadesi var Ekrem İmamoğlu’na yönelik, o da çok insanı bir şey yapıyor ve tepki veriyor. Neticede şu an ceza kesinleşirse görevden alınması konusu gündemde” dedi.
“ADLİYEYE, CAMİYE, KIŞLAYA SİYASET GİRMEMESİ LAZIM”
Yargının siyasetten arınması gerektiğini savunan Yücel, “Hakaret suçu gibi konularda 53’ncü maddenin uygulanmaması gerektiği yani siyasilerin açıklamasının nereye çekiştirirsen oraya gidiyor şu an ki hukuk düzeninde. Sen 20 yıldır tek başına iktidarsın ve tek başına yönetiyorsun. İstediğin yasayı çıkarıyorsun, istemediğin yasayı çıkarmıyorsun, Anayasa’yı değiştiriyorsun, Valileri, kaymakamları atıyorsun, bütün müdürleri bürokratları atıyorsun, YSK’nın yapısının değişmesi sonrası yargıya da hakimsin, hakime ve savcılar da sen atıyorsun… Şimdi böyle siyasi yönü olan davalarda hakimlerin ya görev yerleri değiştiriliyor ya da iktidarın beklentisi dışında karar veren hakimlere bir takım yaptırımlar uygulanıyor. Yani istedikleri gibi karar vermezlerse hakimler sürülüyorlar başka yerlere. Bunun birçok örneği var. Böyle bir ortamda siyasilerin açıklamalarının 53’ncü maddeden hakaret suçundan uygulanması mümkün olmamalı. Şu anda bizim anayasamıza göre Cumhurbaşkanı her tarafsız olmalı hem partili olabiliyor. Partili bir adam nasıl tarafsız olabilir? Eşyanın tabiatına aykırı, insanların zihni ile alay ediyorlar. Böyle bir sistem ve hukuk düzeni var. Yargının siyasetten arınması lazım. Adliyeye, camiye, kışlaya siyaset girmemesi lazım. Geçmişte bunu yaptılar, bilinçli bir devlet politikası olarak uyguladılar ve biz 15 Temmuz'u böyle yaşadık. Binlerce hakim savcı ihraç edildi” açıklamalarında bulundu.
“TAMAMEN HEM GÖZDAĞI VERME VE ALGI YARATMA”
Açılan soruşturma kapsamında görevden alınan Menderes Belediye Başkanı Mustafa Kayalar olayını aktaran Yücel, “Bizim yasal mevzuatımız buna elveriyor. Belediye ile ilgili, belediyenin işleyişi ile ilgi iddialar varsa, belediye başkanı ile ilgili iddialar varsa, belediye başkanı geçici görevden alınabiliyor. Sonra ne oluyor, belediye meclisinden bir seçim yapılabiliyor ve Menderes’teki süreç bu. Bir operasyon yapıldı, yaklaşık 30 kişi gözaltına alındı, sonra 4 kişi daha alındı, neticede 1 kişi bile tutuklanmadı. Cumhuriyet Savcısı tutuklamaya bile sevk edemedi. Çünkü delil yok. Herkesle ilgili her şey iddia edilebilir. Özellikle siyasilerle ilgili her şey iddia edilebilir. Ancak somut delil olsaydı başta belediye başkanımız olmak üzere birçok şüpheli ve bürokrat tutuklanırdı. Tamamen hem gözdağı verme ve algı yaratma. İtibarsızlaştırma ve gözdağı verme…” diye konuştu.
“NE OLURSA OLSUN 53’NCÜ MADDENİN UYGULANMASI DOĞRU DEĞİL”
Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda’nın ceza verilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Yücel, “Halil Arda’nın bildiğim kadarıyla yargılandığı sosyal medya paylaşımlarının kendi hesabından, ya da kendisinin paylaşmadığına yönelik bilirkişi raporları ile tespit edildiğini biliyorum. Yani sosyal medya paylaşımı gibi konular teknik konular. Böyle bir şey olması durumunda Halil Arda’ya ceza verilmesi mümkün değil. Halil Arda beraat eder. Ancak ne olursa olsun, seçme ve seçilme hakkının kaybetmesi, 53’ncü maddenin uygulanması doğru değil. En azından suç vasfı yani belli suçlarda uygulanabilir. İstanbul’da meclis çoğunluğu CHP’de değil. Orada seçim öncesi böyle bir durum yaşanırsa amaç oraya kendilerinden birini oturtmak. Yani Büyükşehir Belediyesi’nin gücü seçim süreçlerinde çok önemlidir. AK Parti yıllarca böyle yapmıştır. Seçimleri belediyelerden finanse etmişlerdir. Tayyip Erdoğan’ın İBB Başkanlığı döneminde çok ciddi soruşturmalar ve teftişler geçirmişlerdir ancak bir takım hamleler yapılarak o dosyaların hepsi zaman aşımına uğratılmıştır” sözlerine yer verdi.
“URLA VE MENEMEN'DE YAŞANAN YOL KAZASI BİR ŞEKİLDE TAMİR EDİLDİ”
Birçok ilçede yaşanan sıkıntıların seçimlerde sorun yaratıp yaratmayacağı sorusuna yanıt veren Yücel, “Ben İzmir’de böyle bir sorun yaşandığını düşünmüyorum. İnsanın olduğu yerde, insanla yapılan çalışmalarda her zaman bir takım farklı görüşler olabilir. Ama bir sıkıntı yaşanırsa ya da yaşandıysa biz bunlarla gerekli müdahaleleri yapmışızdır. Ben özel olarak bir ilçemizde sorun yaşandığını düşünmüyorum. Siyasetin içinde bunlar vardır. Urla meselesi ayrı bir konu. Menemen meselesi ayrı bir konu. Onun dışında herhangi bir ilçede herhangi bir sorun yaşanmadı. Urla ve Menemen'de yaşanan yol kazası bir şekilde tamir edildi, giderildi, oradaki örgütümüz, partililerimiz, ilçe başkanlarımız hepsi birbirine kenetlenmiş durumda. Bu yaşanılan süreçlerden ders çıkararak gerekli çalışmaları yapıyorlar” ifadelerini kullandı.
“BÖYLE BİR GÖREV VERİLİRSE…”
Hiçbir zaman kişisel hedeflerle görev yapmadığını vurgulayan Yücel, “Eğer bu görevimizde değişiklikler olursa, milletvekili olursam da yine kişisel saiklerle, hedeflerle yapmayacağım. CHP’nin ortaya koyduğu bir iddia var. Özellikle Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde bu millet ittifakını kurulması, 6’lı masanın kurulması, ülkemizi 20 yıldır tek başına yöneten AKP iktidarının verdiği zararın tahribatın onarılarak, ülkeye yeniden demokrasi getirilmesi. Milletvekilini bu süreçte nasıl bir misyonu vardı? Milletvekili hem TBMM’de yasama faaliyetlerine katılır ki şu anki sistemde de meclis büyük ölçüde etkisizleştirilmiş durumda. Orada sandalye çoğunluğu kimdeyse bir talimat ile insanların adalet duygusunun rencide eden, vicdanlarını sızlatan kararlarda bile talimatla el kaldırıyorlar, el indiriyorlar. İnsanların sorunlarına çözüm üretecek, dertlerine deva olacak yasa önerileri muhalefetten gelirse ne olursa olsun bunu engelliyorlar. Biz böyle bir göreve gelirsek öncelikle yasama faaliyetleri ancak tabii ki bir milletvekilinin… Adı üstünde milletvekili halkın, milletin vekilidir. Onların nabzını tutmak, sorunlarını hem meclis kürsüsüne taşımak, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasına ön ayak olmak, hem de halkla iç içe olmak… Yani böyle bir görev verilirse bu mantıkla partimizin ideolojisi, parti politikası ve genel başkanımızın çizmiş olduğu çerçeve noktasında bu görevi karınca kanaatince yerine getirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
“SİYASETİN ÖZNESİ İNSANDIR”
Arttırılan saha çalışmaları hakkında konuşan İl Başkanı Yücel, “Ben bir ihtiyaç olduğunu gördüm bu nedenle böyle bir çalışma yürüttük. Siyaset insanla yapılıyor. Bizim seçmenle halkımız ile doğrudan doğruya vatandaşlarımız ile temas edebilmemiz gerekiyor. İzmir büyük bir yer, İzmir’de bütün seçmenlerimiz ile doğrudan doğruya temas edebilmek çok kolay bir iş değil. Bir de kırsal ilçelerimiz var. Özellikle Bakırçay ve Küçük Menderes’te köy sayısı fazla olan ilçelerimiz var. Oralara ağırlık vererek hem milletvekillerimiz ile bunları yaptık. Hem genel merkezimizin görevlendirmesi ile 25 milletvekili ve İzmir Milletvekilleri ile yaptık, hem de İzmir meclis grubumuz ile yaptık. Yani sürekliliği olsun istedik belirli periyotlarda. Ben böyle bir ihtiyaç olduğunu hissettiğim için böyle bir çalışma yaptım. Siyasetin öznesi insandır, siyaset insanla yapılır. Bu nedenle bu çalışmaların yapılması çok doğal. Sadece basın ve kamuoyu üzerinden ya da sosyal medyadan bu işin yürütülmesi bence yeterli olmuyor. Bu nedenle bizim sahada olmamız gerekiyor. Bide ekonomik krizi hayat pahalılığı almış başını giderken, böyle bir süreçte iktidar iddiasında olan ana muhalefet partisi CHP’nin sahada olması lazım” açıklamalarında bulundu.
“BİZ BÜYÜK RESME BAKIYORUZ”
İYİ Parti’nin “İzmir’de birinci parti olacağız” söylemini değerlendiren Yücel, “Başarılar diliyorum. Centilmence bir rekabet olsun. Siyaset bir yerde oyun kurmak, bir yerde oyun bozmaktır. 2018 seçimlerinde İYİ Partinin seçimlere girmesi engellenmeye çalışılırken, girip giremeyeceği tartışılırken Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun adımı ile bizim 15 milletvekilimiz büyük bir özveri ile İYİ Parti’ye geçtiler ve tartışmaların önü bıçak gibi kesildi. Ve iyi partiye yapılan bir jest değil, Türkiye2nin siyaset hayatına ve demokrasiye yapılmış bir özveri diyebiliriz. İYİ Parti’de bunu iyi değerlendirdi. Millet İttifakı o zaman 4 partiydi, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti… Bunların yanına DEVA ve Gelecek Partileri de eklendi ve birilerinin oyunu bozulmuş oldu. Yıllarca ülkeyi tek başına yöneten bir siyasi parti ki MHP’yi de yanına almış bir siyasi parti şu anda korku, kaygı ve panik içinde. Neden? İktidarlarını kaybedecekleri için. Bu nasıl oldu? Başta Millet İttifakı ile sonra da 6’lı masa ile oldu. Bu nedenle Millet İttifakı ve 6’lı masa oldukça kıymetli ve önemli. Ülkeye demokrasinin yeniden gelmesi, güçlendirilmiş parlamenter sistem dönülmesi, yargı bağımsızlığını tesis edilmesi, hayat pahalılığının, enflasyonun, işsizliğin Bitilmesi 6’lı masanın başarıya ulaşması ile olacak. Elbette siyasetin içinde rekabet vardır. Biz bunlardan rahatsız olmayız. Biz büyük resme bakıyoruz. Kimsenin kişisel hareket etme hakkı yok. 6’lı masaya dahil siyasi partilerin de bireysel hareket etme hakkı yok. Zaten bireysel hareket de etmiyorlar. Yatıyorlar kalkıyorlar masayı dağıtmak için AK Parti, MHP Cumhur İttifakı bir takım hamleler yapıyorlar. Şu an iktidarlarını koruyabilmek için tek bir şanları var o da masayı bozmak, ancak o masa bozulmayacak. Bu nedenle biz bu tip açıklamalarda rahatsız olmayız. Bizim CHP olarak özgüvenimiz tam. Belediye başkanlarımız ile milletvekillerimiz ile örgütümüz ile bizim İzmir’de yaptıklarımız, yarattıklarımız ortada. O nedenle bir rahatsızlığımız var diyemeyiz” dedi.
“VEKİLLİK BAŞVURUSUNUN FAZLA OLMASI DOĞAL”
İzmir’den yaklaşık 400 kişinin milletvekilliği aday adaylığı için başvurduğunu iddiasına cevap veren Yücel, “400 diyemeyiz ancak geçen sefer 200 civarıydı. Şimdi daha fazla olması doğal. CHP iktidar yürüyor, ya da iktidar ortağı olmaya aday. Dolayısıyla vekillik başvurusunun fazla olması doğal. Ancak sayıyı bilmiyorum, onla ilgili takvim ayrıca açıklanacak, ayrı bir genelge yayınlanacak ve o zaman onu göreceğiz” ifadelerini kullandı.
Cenap BORUHAN kardeşimizi il baskani olarak görmek isteriz, Tecrübeli,eski bir siyasetçi,İyi bir siyasetci