Türkiye'de yapılan insan hakları ihlalleri ve AKP
iktidarının 17 yıllık insan hakları karnesi ile CHP İzmir'in çalışmalarını
yürüttüğü İnsan Haklarına Dayalı Örgütlenme Strateji Belgesi'ne vurgu yapan
Yücel, mesajında şunlara yer verdi.
Türkiye, böyle bir zorunluluk olmamasına rağmen, dönemin
Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı tarafından, Evrensel Beyanname'yi 6 Nisan 1949
tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile Resmi Gazete'de yayımlamış ve bu
Beyanname'nin okullarda ve diğer eğitim kurumlarında okutulması ve
yorumlanmasını; radyo ve gazete gibi basın kuruluşlarında yayınlanmasını
kararlaştırmıştır.
Evrensel Beyanname, "Bütün insanlar özgür, onur ve
haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine
karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar." sözleriyle başlar. 2. Dünya
Savaşı'nda yaşanan büyük dehşet, yıkım, açlık, soykırım ve dönemin dünya
nüfusunun yüzde üçüne karşılık gelen yaklaşık 80 milyon insanın ölümü, İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kaleme alınmasının en temel nedenidir.
Bu acıların bir daha yaşanmaması için insan haklarını temel
alan bir evrensel düzen oluşturmak Beyanname'nin esas amacı olmuştur.
MASUMİYET KARİNESİ HER GÜN İHLAL EDİLMEKTE
Başta yaşam hakkı olmak üzere, ayrımcılık yasağı, kişi
güvenliği ve özgürlüğü, kölelik yasağı, işkence yasağı, adil yargılanma hakkı,
keyfi tutuklanma yasağı, masumiyet karinesi, seyahat özgürlüğü, iltica hakkı,
mülkiyet hakkı, düşünce ve din özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, seçim hakkı,
sosyal güvenlik, çalışma ve dinlenme hakkı, sağlık, beslenme, giyim, tıbbi
bakım hakkı, parasız eğitim hakkı, bilimsel gelişmeye ve kültürel yaşama
katılma hakkı gibi hak ve özgürlükler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde
düzenlenmiş ve uluslararası hukukun en önemli parçası haline gelmiştir.
Bugün yaşadığımız Türkiye'de, daha 1949 yılında Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarının büyük önemle ele alıp Resmi Gazete'de yayımladığı bu
temel ilkelere uyulduğunu söylemek ne yazık ki çok güçtür.
AKP'nin 17 yıllık iktidarında "yurtta ve dünyada
barışı" tesis etmenin en önemli imkanı olan insan hakları konusunda
sürekli bir gerileme yaşanmaktadır. Çocuk tacizinden kadın cinayetlerine, ifade
özgürlüğünden eğitim hakkına kadar hemen her alanda var olan büyük sorunlar
ısrarla çözülmediği gibi bu sıkıntılar giderek artmaktadır.
Evrensel Beyanname'de yer alan ve çağdaş uygarlığın temel
aldığı bütün değerler bugünkü iktidar partisi tarafından aşındırılmıştır. Adil
yargılanma hakkı, keyfi tutuklanma yasağı, masumiyet karinesi hemen her gün
ihlal edilmektedir. İhlallerin büyük kısmı ifade özgürlüğü, kadına uygulanan
şiddet, işçi ölümleri, yargı bağımsızlığının sağlanamaması başlıkları altında
toplanıyor.
UTANÇ VERİCİ BİR DURUM, TÜRKİYE ÖZGÜR OLMAYAN ÜLKELER
KATEGORİSİNDE
Kendisini eleştiren, yandaş olmayı reddeden gazeteciler ya
terörist ilan ediliyor, ya tutuklanıyor ya da işsiz bıraktırılıyor. Türkiye,
Avrupa Birliği raporlarında işçi ölümlerinin en fazla yaşandığı ülke
sıralamasında ilk sırada yer alıyor. İşçi sömürüsü, fakirlik ve yoksulluk
sınırının altında belirlenen asgari ücretle de işçi sınıfı üzerinde psikolojik
bir baskı uygulanıyor. 2018 yılı Dünya Ekonomik Forumunda açıklanan "Yargı
Bağımsızlığı" sıralamasında Türkiye 144 ülke arasında 111'nci sırada. Bu
konuda Çin, Gana, Burkina Faso, Tanzanya ve Uganda gibi ülkelerin çok gerisinde
yer alıyor. Bu rakam bile ülkedeki yargı bağımsızlığı için utanç verici durumu
anlatmaya yeterli.
Düne kadar Türban üzerinden siyaset yapan ve bu konuyu
siyaset malzemesi haline getiren zihniyet, bugün türbanlı kadınlarımızı biber
gazıyla, kolluk kuvveti zoruyla meydanlarda gözaltına alabiliyor. Yine
kadınlarımızın şarkılarla, danslarla alanlarda şiddeti kınamasına bile tahammül
edemeyen anlayış, bu konuda önlem almak, yasal boşlukları düzeltmek, eğitim
vermek yerine kadınları susturmaya çalışıyor. ABD merkezli düşünce kuruluşu
"Freedom House" tarafından açıklanan "2018 Dünyada Özgürlükler
Raporu”nda, son 10 yılda "özgürlüklerin en çok azaldığı ülke” olarak
tanımlanan Türkiye, "kısmen özgür” kategorisinden "özgür olmayan
ülkeler” kategorisine gerilemiş durumda.
ADALET YÜRÜYÜŞÜ BÜYÜK BİR ADIM
Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan
İstanbul'a başlattığı Adalet Yürüyüşü işte tam böyle bir ortamda insan
haklarının evrensel değerlerinin korunması ve ülkemizin kurucu ideolojisi olan
çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak hedefinin gerçekleşmesi adına büyük
bir adım olmuştur. Bizler bu yaklaşımdan aldığımız cesaret ve özgüvenle,
Türkiye'yi insan haklarının ve demokrasinin tam manasıyla korunduğu bir ülke
haline getirmeye kararlıyız. Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Örgütü olarak
2019 yılında başlattığımız insan hakları çalışmalarıyla kentimizi tüm
Türkiye’ye model olacak bir insan hakları kenti yapmak üzere yola çıktık.
Bu anlamda başta İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Barosu
ile İzmir İnsan Haklarının Başkenti vizyonuna destek verdik. İzmir'in tamamında
yürüttüğümüz çalışmalar ile yurttaşlarımızın insan hakları ve demokrasi
konularındaki taleplerini aldık ve almaya devam ediyoruz. 2020 yılında
hedefimiz, İzmir'in insan hakları haritasını çıkararak her bölgede İzmirlilerin
temel sorunlarını belirlemek ve bu konularda yerel yönetimlerimizle beraber
doğrudan çözümler üretmektir.
CHP İzmir İl Örgütü söz konusu yeni insan hakları yaklaşımı
ile iş, çalışma hayatı, çevre hakkı, adalete erişim, çocuk hakları, kadın
hakları, engelli hakları dahil olmak üzere tüm insan hakları konularında
İzmirli hemşerilerimizin sorunlarını dinleyecek ve her kesimden insanımızın
sıkıntılarına kimliğine, siyasi görüşüne, düşüncesine bakmaksızın hızlı ve
yapıcı çözümler üretecektir.
Yereldeki gücümüzü yurttaşlarımız için kullanarak Türkiye'yi
yeniden çağdaş, özgür ve insan haklarının tam anlamıyla uygulandığı bir ülke
haline getireceğiz.
İNSAN HAKLARI BELGESİ İZMİR'DE AÇIKLANACAK
Bu bakımdan şimdiden il örgütümüzce hazırlıkları
tamamlanmakta olan, CHP İnsan Haklarına Dayalı Örgütlenme Strateji Belgesi'ni
tamamlamak üzereyiz . Bu belge ile insan
haklarına dayalı bir kalkınmanın yöntemlerini tüm Türkiye'ye örnek olacak
şekilde İzmir'den açıklayacağız.
Bugün Cumhuriyet Halk Partisi'ne düşen büyük sorumluluğun
farkındayız. Ülkemizin gençlerinin, kadınlarının, çocuklarının, emekçilerinin,
yoksullarının, engellilerinin, emeklilerinin umudu Cumhuriyet Halk Partisidir.
Cumhuriyetin kurucusu olan CHP, çağdaş uygarlığın temeli
olan insan hakları ve demokrasiyi de ülkemize tüm kurumları ile yerleştirecek
ve yurttaşlarımıza barış içinde özgür bir ülkede yaşama imkanını en kısa süre
içinde sağlayacaktır.
Bu duygularla İzmirli hemşerilerimizin İnsan Hakları Gününü
en içten duygularımla kutluyor, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 71.
yılında, insan odaklı bir düzen ve hakların teslim edildiği bir Türkiye dileğiyle,
tüm insanlığa barış ve huzur diliyorum.