Kuşadası Belediyesi tarafından, Türkiye’de deprem alanında
uzman isimlerin katılımı ile düzenlenen Deprem ile Kentsel Dönüşüm
Kurultayı’nın İTÜ Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet
Ercan başkanlığında gerçekleşen birinci oturumunda konuşan depremzede Gülçin
Aykut Soydan, geçtiğimiz yıl 30 Ekim’de Ege Denizi’nde meydana gelen depreme
Yılmaz Erbek Apartmanı’nda yakalandığını söyledi. Tesadüfen Yılmaz Erberk
Apartmanı’nda bulunduğunu belirten Gülçin Aykut Soydan “Markete gitmiştim.
Sarsıntı oldu. Sonrasında göçük altında kaldım. Dehşet derecede karanlıktı ve
toz kokusu vardı. Alnım yarılmıştı. Kolumu hissetmiyordum. Umutsuzluğa kapıldım
ve birazdan bu hayattan kopacağımı düşündüm. Saatler sonra UMKE ve AFAD
ekipleri bize ulaştılar. 3 ay Ege Üniversitesi’nde tedavi gördüm. Artık sol
elimi kullanabiliyorum. Umarım bu depremlerde en son yaralanan kişi ben olurum.
Umarım kimse can kaybına uğramaz” diye konuştu.
“30 EKİM DEPREMİ
SİSAM DEPREMİDİR”
Depremzede Gülçin Aykut Soydan’ın ardından “Depremde Yer,
Yapı Etkileşimi” başlıklı bir sunum yapan İTÜ Jeofizik Mühendisliği Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Kuşadası’nın Foça gibi yapılaşmaya
kapatılması çağrısında bulundu. 30 Ekim depreminin İzmir’deki yıkım gücünün
9-10 şiddetinde olduğunu belirten Ercan, “30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen
depreme İzmir depremi demek doğru bir kavram değil. Deprem Sisam depremidir.
İzmir’i çok etkiledi. 7 büyüklüğünde bir depremin İzmir’deki yıkım gücü 9, kimi
yerlerde 10 oldu. Deprem 5 saniye daha sürseydi Karşıyaka, Bostanlı, Mavişehir,
Çiğli gibi yerlerde çok ağır yıkımlar yaşanacaktı. Deprem sonrasında gördük ki
Kuşadası’nda hastane dolaylarındaki kesimler yerleşim için doğru yerdir” dedi.
“YIKIMLARIN YÜZDE
80’İ YAPISAL HATALARDAN KAYNAKLANIR”
Kentsel dönüşümün yapıları yıkıp yerine yenilerini yapmak
olmadığını ifade eden Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan şöyle konuştu: “Sisam ve Kuşadası depremleri ayırt edilemez.
Bu bölgenin en büyük depremi 7’dir. Kuşadası depreminde yapılar 7
büyüklüğündeki bir depremle sınandı. En büyük deprem bu olacaksa oldu ve
göçmediler. Hataların yer seçimi konusunda değil, yapısal olduğunu görüyoruz.
Yıkımların yüzde 80’i de yapısal hatalardan kaynaklanır.”
“KUŞADASI’NDA TSUNAMİ
TEHLİKESİ YOK”
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Gözlemevi’nden Jeofizik
Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Doğan Kalafat ise “Kuşadası’nın Deprem ve Tsunami
Potansiyeli” başlıklı bir sunum yaptı. Depremsellik anlamında Kuşadası’nın
Sisam’dan ayırt edilemeyeceğini belirtererek Kuşadası’nda tsunami oluşma
riskinin bulunmadığını ifade etti. Depremin yıkıcı etkisinin zeminden ve
binaların yapısından kaynaklandığına dikkat çeken Doç. Dr. Doğan Kalafat,
Türkiye’de 7’nin üzerinde bir büyüklükte deprem beklenmediğini ve alınacak
önlemlerle yıkıcı etkilerin en aza indirilebileceğini söyledi.
Kurultayın ikinci oturumunda konuşan İTÜ İnşaat Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertaç Ergüven, 2018 yılında düzenlenen deprem
yönetmeliğinin oldukça kapsamlı olduğunu belirterek son dönemde yapılan
denetimler neticesinde yeni yapıların geçmişe kıyasla depreme daha dayanıklı
inşa edildiğini vurguladı. Şehir
Plancısı Necati Uyar ise“Kentsel dönüşüm ülkemizin uzun süredir devam eden
gündemi. Türkiye’de dönüşüm büyük oranda yap-yık biçiminde devam ediyor.
Müteahhitlerin yada TOKİ’nin olduğu alanlarda rant sağlanabiliyorsa dönüşüm
oluyor. Rant yoksa dönüşüm de ağır aksak yürüyor. Kamu bu işe girdiğinde piyasa
koşullarında dönüşüm sağlanıyor” dedi.