İzmir'de 30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen deprem sonrası
vatandaşlar sorunlarının çözülememesi adına yaklaşık olarak 5 bin kişi ile
miting yapmaya karar vermişti.
Ancak; Türkiye'de son günlerde yaşanan yangın felaketleri
nedeniyle mitingi iptal eden depremzedeler yaklaşık 500 kişilik temsilci grubu
ile Gündoğdu Meydanı'nda basın açıklaması düzenledi.
Düzenlenen basın toplantısına siyasilerden sadece Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Atila Sertel katılırken, katılımcılar adına basın açıklamalarını İzmir Depremzedeleri Derneği (İZDEDA) Başkanı Haydar Özkan yaptı.
450 BİN TL GİBİ
HİÇBİR DEPREMZEDENİN ÖDEME GÜCÜ OLMAYAN FİYATLAR İSTENMEKTEDİR
İZDEDA Başkanı Haydar Özkan, evlerinin yapılabilmesi için
yüksek fiyatlar istendiğini belirterek, "30 Ekim İzmir Depremi’nde
hayatlarını kaybeden 117 şehidimizle birlikte Rize ve Artvin’deki felaketlerde
vefat eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, geride kalanlara başsağlığı
diliyoruz. Ülkemizin her yerindeki yangınlarla canımızı, ciğerlerimizi yakan ve
sebep olanları da aynı şiddetle lanetliyoruz. Bugün yaklaşık 80.000
depremzedenin temsilcileri olarak burada olmamızın sebebi Deprem felaketinin
üzerinden tam 9 (dokuz) ay geçmiş olmasına rağmen yaraların sarılması konusunda
kayda değer bir ilerleme kaydedilememiş olmasıdır. Depremden bugüne kadar Çevre Şehircilik
Bakanımız Sayın Murat KURUM başta olmak üzere devletimizin yetkili
bürokratları, yerel yönetimler ve siyasi partilerin temsilcileri ile defalarca
görüştük. Kendilerine duyarlılıkları için teşekkür ederiz. Yıkılan evlerimizin
yerine yapılacak inşaatlar için en az 450 bin TL gibi hiçbir depremzedenin
ödeme gücü olmayan fiyatlar istenmektedir" dedi.
AYLIK ÖDEMESİ GEREKEN
TUTAR 7 BİN 500TL CİVARINDADIR
Depremzedelerin gelir durumları hakkında da bilgi veren Özkan,
"Gelir seviyesi 1.300TL ile 4.000TL arasında ve büyük çoğunluğu emekli
olan depremzedelere kentsel dönüşümcü muamelesinin reva görülmesi, sarılmamış
yaralarını derinleştirmektedir. Mevcut durumda evini yaptırmak isteyen
depremzedenin aylık ödemesi gereken tutar 7 bin 500TL civarındadır. Bununla
birlikte proje alanlarında hasar oranına göre ayrım yapılarak oluşturulan
farklı ödeme planları, depremzedeler arasında tahammülü zor bir adaletsizliği
ortaya çıkarmıştır. Benzer şekilde DASK kurumunun depremde zarar gören evleri
az, orta ve ağır hasar şeklinde ayırarak ağır hasarlı bina haricindeki
ödemeleri adeta badana boya parası şeklinde çok gülünç miktarlarda
gerçekleştirmesi, akıl, mantık ve adalet duygusuna zarar vermiştir. Deprem
sonrası yapılan yardımlarda çeşitli adaletsizlikler olmuş, esnaflarımız yardım
yapılmayarak mağdur edilmiş, zarar gören araçlara sigorta şirketleri tarafından
ödeme yapılmamıştır. Kıymetli eşyalarını almak için bir saat süre verilenlerin
evini taşıdığı kabul edilmiş ve anlamsız bir şekilde eşya yardımı yapılmamıştır"
ifadelerini kullandı.
7 MADDELİK ÇÖZÜM
ÖNERİSİ
Hükümete yönelik 7 maddelik çözüm önerilerini de sunan
Özkan, "Devletimizin yetkili kurumları ve yerel yönetimlerden;
1. Sorunumuzun çözümü için en etkili adımlardan birisi
olarak İzmir büyükşehir belediyemiz ve değerli meclis üyelerimizin, rant
yaratmak için değil mağduriyetlerin giderilmesine katkı sağlamak için% 30 emsal
artışı kararı almasını,
2. Kentsel dönüşümcü değil deprem mağduru olduğumuz göz
önünde bulundurularak 2 yıl ödemesiz 18 yıl geri ödemeli 20 yıllık sıfır faizli
depremzede desteği maksatlı bir kredi oluşturulmasını,
3. Proje alanı dışındaki depremzedelerin müteahhit ödemeleri
için ağır, orta ve az hasar ayrımı yapılmaksızın yerel yönetimler ve devletimiz
tarafından seyyanen, 50 bin Tl tutarında yardım yapılmasını,
4. Devletimizin proje alanları içinde aynı yaklaşımı
benimsemeyerek yapılan konutların ödeme koşullarının eşit düzeye getirilmesini,
5. Bu bağlamda 2 yıl ödemesiz 18 yıl geri ödemeli 20 yıllık
sıfır faizli maliyetin % 50 sinin ödeneceği kredi imkânının herkes için
uygulanmasını,
6. Proje alanı içinde 7269 sayılı kanun esasına göre yıkılan
ağır hasarlı binaların aynı zamanda 6306 sayılı kanundan ve rezerv alandan
yararlandırılmalarını,
7. Aynı ilçede birden fazla evi olanların hak sahipliğinin
elinden alınması şeklindeki adaletsiz uygulamanın yeniden düzenlenmesini talep
ediyoruz.
Yukarıda sıralanan taleplerimizin karşılanması bizleri biraz
rahatlatır kendevletimizin yanımızda olduğunun da göstergesi olacaktır."
TERÖRİST YA DA İSYANCI
DEĞİL SADECE DEPREMZEDEYİZ
Özkan sözlerini şöyle tamamladı:
"Buradan devletimizin çok değerli yetkililerine bir kez daha seslenmek istiyoruz. Depremin kurulu düzenimizi ve mütevazı dünyamızı başımıza yıktığı sarsıntılardan bugüne kadar tamı tamına 9 ay geçti. Bu süreçte devletimizden sürekli yaralarımızın sarılmasını, acılarımızın kısmen de olsa dindirilmesini bekledik. Bütün yükümlülüklerini yerine getiren vatandaşlar olarak bunu devletimizden beklemenin en doğal hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Mağduriyet durumumuz kendisine net olarak aktarıldığı takdirde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sorunlarımızı ivedilikle çözüme kavuşturacağı inancımızı yitirmedik. Devlet, bütün toplumumuzda olduğu gibi biz depremzedelerin gönlündeki en müşfik babadır. Evlatları olarak en fazla ihtiyacımız olduğu zamanlarda yardım elini uzatmasını bekliyor, düştüğümüzde kaldırmasını ve yaralarımızı sarmasını istiyoruz. Biz buraya toplanan ve Devlet Babasına sesini duyurmaya çalışanlar olarak eylemci, terörist ya da isyancı değil sadece depremzedeyiz. Sadece mağduruz. Mağduriyetlerimiz giderilinceye, çığlıklarımız işitmesi gerekenler tarafından duyuluncaya, yaralarımız olması gerektiği gibi sarılmaya başlanıncaya kadar derdimizi anlatmaya devam edeceğiz. Meydanlarda, makamlarda, ana akım, geleneksel ya da sosyal medyada, fırsat bulduğumuz her zaman ve zeminde yardım çağrılarımızı seslendirmeye devam edeceğiz. Bizi her geçen gün büyüyen mağduriyetleri ile unutmayacağına inandığımız devletimizin ilgili organlarına, saygıdeğer yetkililerine ve tüm kamuoyuna saygıyla duyururuz."
SERTEL: ÇOK BÜYÜK BİR
HAKSIZLIK YAPIYORSUNUZ
Basın açıklamasında konuşan CHP İzmir Milletvekili Atila
Sertel ise, "Birlikte çok büyük bir acıyı ve felaketi yaşadık. Sanki bütün
olup bitenin suçlusu olarak o bölgede yaşayan insanlar acısını çekti ve çekiyor.
Bu işin, siyasi hiçbir yanı yok. Ben CHP’liyim ama bütün milletvekili
arkadaşlarımın, bütün siyasi partilerin sorunların çözümünde el birliğiyle ve
birlikte kararla hareket etmesini çok istiyorum. Çünkü o bölgede yaşayan bir
arkadaşınız bir dostunuz olarak Bayraklı’da, Buca’da, Karşıyaka’da Bornova’da
yaşayan insanların emeklilik sırasında ya da kooperatiflere girerek bütün
malını, varlığını, dişinden artırdığı parayı bir konut elde edebilmek için
harcadığını bilen biriyim. Şimdi kendi konutlarınızı size yeniden daha yüksek
bir maliyetle satmak istiyorlar. Hepsini biliyorum. Şehircilik Bakanı Sayın
Kurum ile yaptığımı toplantılarda çok açık bir şekilde dile getirdim. Siz
insanların 120 metrekare olan alanını 80-90 metrekareye düşürüyorsunuz. 7 kat
olan binayı 5 kata indiriyorsunuz. Kendi dairesinde oturmasını değil şansa
bırakarak bir konut elde etmesini istiyorsunuz. Ama çok büyük bir haksızlık
yapıyorsunuz. 7 katı 5’e indiriyorsunuz. ‘burası deprem bölgesi, ben senin
canını ve malını koruyorum’ diyorsunuz. Ama 350-500 adım ötede 50-60 kat
gökdelen dikiyorsunuz. Vicdansızlık değil mi? Vatandaşa gelince 5 kat...
Sermayeye, İstanbul’un müteahhitlerine, rant sahiplerine gelinde 60-70 kat
veriyorsunuz" diye konuştu.
DUYMUYORLAR!
KULAKLARINI KAPATMIŞLAR
Sözlerine Rize'nin afet bölgesi ilan edilmesi ile devam eden
Sertel, "Buradan, içi yanmış, bağrı yanmış, çoluk çocuğun nafakasını,
konutuna harcadıktan sonra konusunu kaybetmiş insanlar adına sesleniyorum.
Sayın Bakan, arkadaşımız buradan en yüksek makama seslendi. Duymuyorlar!
Kulaklarını kapatmışlar. Duyuyorlar ama duymazdan geliyorlar çünkü onların tuzu
kuru, onları hayatın en lüksünü yaşıyorlar. Bayraklıyı afet bölgesi ilan
etmediler, söyledim… Orada evler yıkıldı, canlar gitti evlatlarını eşlerini
kaybettiler, gencecik insanlar öldü… Hiç mi vicdanınız yok? Hiç mi
görmüyorsunuz? Yazık günah değil mi? Ayıp değilmi? Rize de elbette ki afet
bölgesi ilan edilsin, Manavgat'ta Antalya'da yanmış evlerin olduğu yerler
elbette ki afet bölgesi ilan edilmesin buna kimse bir şey demiyor. Ama Rize'yi
afet bölgesi ilan edenler İzmir'i neden afet bölgesi ilan etmiyorlar? Biz çok
şey istemiyoruz. Biz başı dik onurlu insanlarız. Haram kazanmadı bu insanlar.
Helalinden aşından kısarak aldılar bu evleri. Şimdi siz onları müteahhitlerin
eline teslim ediyorsunuz. Konutunu yapmak isteyenden 450-500 bin TL istiyorlar,
konutunu satmak isteyene ise 300-350 bin TL veriyorlar… Ayıp değil mi, günah
değil mi? Bu işin siyaseti yok. Bir dostunuz, bir arkadaşınız, bir ağabeyiz,
bir kardeşiniz olarak sesleniyorum, içim yanarak sesleniyorum. Sizin için
kurulan İZDEDA bu işi kendi çıkarları için değil hepiniz için yapıyor. Ben
sonuna kadar sizin yanınızda olacağım, sonuna kadar arkanızda olacağım. Buna
söz veriyorum" dedi.