Didar DEMİRCİ - İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu’nun
İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlene basın toplantısına İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar,
yönetim kurulu üyeleri ve partililer katıldı. Öncelikle Türkiye gündemini
değerlendiren Dervişoğlu, hükümetin ekonomik, sosyal ve dış politaka anlamında
eleştirilerde bulundu. Dervişoğlu İzmir’e gündemi ile ilgili de çarpıcı
açıklamalar bulundu. Urla Belediyesi’ne kayyum atanması ve Pasaport’a gökdelen
projesi ve işsizlikle ilgili açıklamalarda bulundu.
‘YERLİ ARABAYI YERİNDE VE DOĞRU BULUYORUZ’
İşsizliğin yüzde 14’e yükseldiğine dikkat çeken Dervişoğlu,
“Bunun içinde yüzde 25 genç işsizlik var. Bugün 1 milyon 250 bin üniversite
mezunu genç işsizin derdine çare aramakla hepimiz mükellefiz. 2008 yılındaki
asgari ücret 410 dolara tekabül ederken, bugünkü asgari ücret ise 356 dolara
düşmüştür. Yani reel olarak azalmıştır. 15 yıl önce dolar 1.39dur, bugün
itibariyle ise 5.95 liradır. Türkiye geride bıraktığımız 17 yıl içinde 1
trilyon lira faiz ödemesi yapmıştır. Hissedilen enflasyon yüzde 25’lerin
üzerindedir. Bugün itibari ile büyüme 0’dır. Böyle bir ekonomide iktidar doğru
kararlar vermeyi becerebilecek kadroyu devreye sokmalıdır. Vatandaş nezdinde
iyilik duygusu yaratabilecek bir takım adımları atmak lazım. Bu adımlardan biri
yerli araba meselesidir. Biz bu girişimi doğru ve yerinde buluyoruz. İyi parti
olarak bu ekonomik hamlede imzası bulunanları takdir ediyoruz. Ancak hükümeti
bir takım gerçekleri de görmeye davet etmek gibi bir sorumluluğumuz var. Dünya
otomotiv sektörü rekabet edebilmek adına firmaları birleştiriyorsa, hükümetin
de böyle birtakım tedbirleri yaşama geçirebilecek çalışmaları devreye sokmaları
gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.
‘KANAL PROJESİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNE İHTİMAL
VERMİYORUZ’
İstanbul’da gerçekleştirilmesi planlanan kanal projesine de değinen Dervişoğlu, “TBMM’de bu işin sorumlusu bakanlıklara ve bürokratlara sorduk. Bize dediler ki; 33 üniversiteden 200’den fazla bilim insanının fikirlerine danışarak bizler bu projeyi eyleme geçirme kararı aldık. Biz bu projenin ekosistem açısından ciddi sorunları beraberinde getireceği gibi dış politika alanında da Türkiye açısından birtakım sıkıntıları beraberinde getireceğini düşünüyoruz. İyi parti olarak biz bu projenin yapılabilirliğine ihtimal vermiyoruz” şeklinde konuştu.
‘ANTLAŞMAYLA TEZKERE BİRBİRİNE
KARIŞTI’
Öte yandan Libya meselesinde deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasıyla
ilgili TBMM’ye gelen antlaşmaya İyi Parti’nin onay verdiğine dikkat çeken
Dervişoğlu, “Akdeniz’in doğusu, bahsettiğimiz alana sınırı olan bütün ülkeleri
ilgilendiriyor. Bizim salt Libya ile gerçekleştirdiğimiz antlaşma, başlı başına
tek bir çözüm değildir. O bölgede istikrarın sağlanması, diğer ülkelerin de
ortaya çıkacak değerlendirmelerde bizlerle hem fikir olmasını temin etmemiz
icap ediyor. Biz bu antlaşmayı kabul ederken, Türkiye’nin bütün ülkelerle iyi
ilişkiler içinde bulunması gerektiği hususuna işaret ettik. Deniz yetki
alanlarının sınırlandırılması antlaşmasıyla, Libya’ya asker gönderme
tezkeresini birbirine karıştırdılar. Oysa ikisi birbirinden çok farklıdır. İyi
Parti olarak biz Libya’ya asker gönderme tezkeresine ‘hayır’ oyu verdik” dedi.
‘LİBYA’YA KAÇ ASKER GİDECEKTİR?’
Libya meselesinde aydınlatılmamış hususların olduğunu
söyleyen Dervişoğlu, “Dış işleri bakanımızla yapmış olduğumuz görüşmede,
Libya’ya gideceksek ve bu bir davet mektubuyla gerçekleşecekse, mektupta
nelerin yazılı olduğunu bizlere söylemelerini istedik. Dış işleri bakanımız
‘Sayın cumhurbaşkanından izin almadan davet mektubunun içeriği hakkında bilgi
vermem mümkün değildir’ cevabını verdi. AK Parti’nin milletvekilleri de davet
mektubunun içeriğini bilmiyordu. Bilmedikleri bir mektuba evet oyu verdiler.
Libya’ya kaç asker gidecektir? Gidecek askerlerin sayısı, sınıfı, statüsü ne
olacaktır? Asker oraya nasıl sevk edilecektir? Kendisi içinde bir iç savaşın
yaşandığı Libya da mevcut yönetimin diğer güçler tarafından ele geçirilmesi
durumunda askerimizin konumu ve tavrı ne olacaktır? Zaman sınırı nedir, biz
Libya’da ne kadar kalacağız? Bu soruların cevabını bir tek Recep Tayyip Erdoğan
biliyor. TBMM noter konumuna düşürülmüşse, karar yetkisi tamamıyla bir tek
kişiye devrediliyorsa, o zaman Türkiye’nin değerlendirmesi icap eden şey
sistemdir” şeklinde konuştu.
‘REEL PROJELERE İTİBAR EDİLMESİ BEKLENTİMİZ’
“Yağmur yağdı mı İzmir’de birtakım sıkıntılar yaşanıyor”
diyerek İzmir gündemine geçen Dervişoğlu “Su kesintileri oluyor bazı yerlerde
yetersizlikler nedeniyle sıkıntılar yaşanıyor.
Devlette nasıl devamlılık esassa belediyelerde de esastır. Eksikliklerin
giderilmesi anlamında üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız. İzmir’de de
reel projelere itibar edilmesi ve yaşama geçirilmesi bizim beklentimizdir.
Kentimizin de çok önemli sorunları var. İzmir valimizi ziyaret edip kentin
problemleriyle ilgili bilgi aldım. Cuma günü de belediye başkanımızı ziyaret
edeceğim. TBMM’de İzmir’le ilgili sorunları gündeme getirmek üzere teşkilatımız
dan da gelen bilgilerle İzmir’in derdine derman olabilecek, çıkmayan sesini
çıkaran adımları atmaya gayret edeceğiz. Öte yandan İzmir’de çok önemli fay
hatlarının geçtiği deprem bölgesi. Şu an da iskanı verilmiş binaların
durumlarının gözden geçirilmesi lazım. Termal zengiliği olan yerlerde deprem
kaçınılmazdır. İzmir bu açından bakıldığında da termal zenginlikler açısından
önemli bir vilayetimiz. Hem siyasi hem STK’lar olarak bu alanda hassasiyetimiz ortada
çıkarabilecek ve söylem geliştire bilecek bir ortam lazım diye düşünüyorum.
‘İZMİR BAĞIRINA ÇAKILMIŞ BİR KAZIKTIR’
“Gökdelen projesiyle ilgili soruları yanıtlayan Dervişoğlu
“Sizce yapılacak mı? Orası bir gökdelen projesi değil İzmir’in bağrına çakılmış
bir kazıktır. İzmir’in yüzde 53’ünde yeni yerleşim alanları oluşturabilme
alanlarımız var. Kentin siluetini bozacak projelere olumlu bakmam mümkün değil.
Denizin kenarında yola kazma vurduğunuz zaman 20 cm’den tuzlu su çıkıyor.
İzmir’in doğası, denizi, siluetini korunmalıdır. Ben İzmir in doğasının denizin
ve siluetinin korunmasından yana bir tavır sergiledim. 25 yıldır siyaset
yapıyorum. Bir kentin kültürünü, kültürel yapısı ve kent merkeziyle oynadığınız
zaman kentin anılarıyla oynarsanız. Bu sebeple maceraperest projelere imkan
verilmemelidir. Bu konuda referanduma da başvurulsun istiyoruz. Sorulsun İzmir
halkına bağrına saplanmış kazık istiyor mu?
‘İZMİR’DE KAYYUM ATANMAZ MECLİS’TEN SEÇİLİR’
İzmir’e bir kayyum atanması başka şehirlerdeki gibi
algılanmaz. Biz burada kayyum atıyoruz, İzmir’de ne yapalım. İzmir’de meclisten
seçeceksiniz. Biz bir ittifak yaptık ama Urla’da aday çıkardık. Biz bilseydik
CHP’yi uyarırdık. Ama burası İzmir demokrasinin beşiğidir. Sorunlu arkadaşlar
çıkabilir, İzmir’in kurumları işler. Bu hükümet istediği zaman Libya’ya asker
gönderiyor, meclisten başkan mı seçemeyecek. Bu hükümetin iş birliği yaptığı
adamların arasında Urla Belediye Başkanı’ndan çok daha fazla FETÖ’cü var. Urlar
Türkiye’nin aktığı bir yer. Hükümetin karnesi bu alanda bozuk başkasına not
vermesin.
‘İŞSİZİN PARTİSİNE BAKILMAZ’
Büyükşehir’den istihdam beklentileri olduğu yönündeki soruya
yanıt veren Dervişoğlu “İzmir’in beklentisi var. Sadece bizim değil. İşsizin AK
Partili, CHP’lisi, MHP’lisi İYİ Partilisi olmaz. Bu kentin iş arayanlarına iş
bulmak hepimizin ortak görevidir. Büyükşehir belediyesi Türkiye’yi bir yatırım
ortamına dönüştürürse iş arayanlar sıkıntısı büyük ölçüde çözülür. Belediye
beni alsın. Belediye’de belirli bir sayıda iş icra eden bir kurum. Herkes
belediye diyor. Valilik ve Kaymakamlık alsın. Bu iki kurum iş bulmak yerine
yardımı tercih ettiği için bu haldeyiz. İşsizin partisine bakılmaz. Esas olan
liyakattir. Bu memleketin işsizin bizim işsizimizdir, acısı bizim acımızdır.
Belediyeler sorumludur bizler de sorumluyuz.