ÖNCÜŞEHİR - 13
yıl boyunca Türkiye Dışişleri ve Ekonomi Bakanlığı yapmış olan Ali Babacan liderliğinde
9 Mart 2020 tarihinde kurulan Deva Partisi’nin İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen,
Öncüşehir Gazetesi’ne konuştu.
Teşkilatlanma çalışmaları ve partiye katılım konusundan açıklamalarda bulunan Ösen, İzmir’de yerel yönetimlerin çalışmaları hakkında da birçok soruya cevap verdi.
Türkiye’de daha önce
hiç yapılmayan bir teşkilatlanma modeli uyguluyorsunuz. Bu kapsamda
teşkilatlanma modeliniz ve teşkilatlanma çalışmaları nasıl gidiyor?
Türkiye’de hiç uygulanmamış bir teşkilatlanma modelimiz var. Bugüne kadar Türkiye’de teşkilatlanmalarda, genel merkezden daha önceden İzmir’de görev yapmış siyaseten tecrübeli birine il başkanlığı tebliğ edilir. O şahısta kendi orta hareket ettiği, bildiği, tanıdığı insanlarla bir yönetim kurar. Yine daha önce beraber olduğu ve tanıdığı insanlara ilçeleri teslim eder. İlçelerde bu şekilde kurulur tarzı bir gelenek var. bugüne kadar kurulan partilerin hemen hemen hepsi de bu şekilde kurulmuş. Bizim ki çok farklı bir sistem. Biz tamamen farklı kriterlere göre yönetimimizi kuruyor ve oluşturuyoruz. Öncelikle bizim bir veri tabanımız var, DEVA Partisi’nin internet sitesini girip ismini yazdırıp gönüllü olmuş veya ilgisini belli etmiş insanlardan bir veri tabanı oluşturduk. Türkiye’de bu sayı yaklaşık 150 bin civarında. Biz de buna İzmir’e düşen 5 bine yakın kişinin hepsini teker teker telefonla aradık, konuştuk. Bunların içinden bazılar iyi dileklerini iletmek istedi, bazıları gönüllü olmak istedi bazıları ise teşkilatlarda aktif olmak istedi. Bu teşkilatlarda aktif olmak isteyen arkadaşlar, tekrar buraya çağırdık. İlçe ilçe bu arkadaşların hepsiyle görüştük. Bine yakın kişi ile yüz yüze görüştük. Bu görüşmeler sonucunda il yönetimimizi, ilçe başkanlıklarını ve yönetimlerini oluşturuyoruz. Şu ana kadar 18 arkadaşımızı ilçe başkanı oldu. Bunların 13 tanesi veri bankasından geldi. Yine aynı şekilde 18 arkadaşımızın 7 tanesi kadın.
“TEŞKİLATLANMAMIZ
TÜRKİYE ÇAPINA EN HIZLI TEŞKİLATLANMA OLARAK GEÇİYOR”
Daha farklı kriterlerimiz de mevcut. Yüzde 35 cinsiyet kotamız var. Özellikle kadın kotası demiyorum, çünkü kadın daha fazla da olabiliyor. Yüzde 20 genç kotamız, yüzde 1 engelli kotamız, yüzde 52 daha önce hiç siyaset yapmamış olma kotamız var. bütün bu denklemlerin bir arada olduğu örgütler kuruyoruz. Bu da hiç kolay bir şey değil. 5 aydır teşkilatlanıyoruz ve bu zaman diliminde 18 arkadaşımız ilçe başkanlığına atandı. 10 ilçemizin yönetim kurulu onaylandı. İlçe seçim kuruluna verildi. Diğerleri de çok hızlı bir şekilde arkasından geliyor. Mayıs ayında 5 veya 6 kongre yaparak ilçelerimizi kongre sürecine başlatıyoruz. İlçe kongrelerimizin hemen hemen büyük bir kısmına Genel başkanımız gelecek. Çünkü bizim teşkilatlanmamız Türkiye çapına en hızlı teşkilatlanma olarak geçiyor. Ramazan Bayramı sonrası Genel Başkanımız daha büyük şehirlere gelmeye başlayacak. Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa olarak neredeyse aynı zamanlarda kurulduk ve ilçe sayımız çok. Bizlerin de örgütlenmesi yüzde 50’yi geçtiği için daha çok bu büyükşehirlere geleceğini düşünüyoruz.
“SİYASET MESLEK
OLMAMALI”
Peki, bu
teşkilatlanmada olmazsa olmazlarını neler?
Az kriterimiz var ama kriterlerimiz konusunda ısrarcıyız. Bizim Genel Başkanımızın söylediği çok güzel bir şey var; “İyi insan olup işinde iyi insan olmak” bu bizim için olmazsa olmaz bir kriter. Siyasetin biz meslek olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bir insana mesleğin ne dendiğinde, “siyasetçi” denmemesi gerektiğini düşüyoruz. Bir insanın bir mesleği olmalı, bir işi gücü olmalı, siyaseti bir gönüllülük ve vatandaşlık görevi olarak yapması gerektiğini düşünüyoruz. Siyaset meslek haline dönüştüğü zaman; içinde bulunduğumuz siyaset ortamdaki sıkıntılar ortaya çıkıyor. Siyasetteki yozlaşma vs. bunlara kapıların açıldığını düşünüyoruz. Bu yüzden, “işinin iyi olması ve iyi insan olması” şeklinde özetliyoruz. İyi insandan kastımızda nedir, onu da açıklayayım. Yolsuzluklara vs. karışmamış bir isim olması konusunda hassasiyetimiz var. Bunların dışında bir diğer hassasiyetimiz kotalarımızdır. Kotalarımız konusunda biz çok ısrarcıyız. Kota tutmadığı zaman, tutana kadar o ilçeyi yapmıyoruz. Mesela yönetimleri oluşan ilçelerimiz var ama kadın kotası tutmadığı için yapmıyor ve Ankara’ya yollamıyoruz. Yollasak da zaten kabul edilmiyor. Çünkü kadın ve gençlik kotası gibi kotalarımızın kesinlikle tutturulması gerekiyor. Bu konuda bizim biraz öncü olmamız gerekiyor. Anadolu’da bazı kotalar konusunda biraz daha esnek olunabilir ama biz kota konusunda İzmir olarak tutturamazsak o zaman olmaz. Biz İzmir olarak buna daha önem veriyoruz. Çok zorlandığımız yerler olsa bile kotalarımızı tutturuyoruz.
“İL BAŞKANI OLMAMIN
BİR FAYDASI OLDUĞU KANAATİNDEYİM”
Benim il başkanı olmamın bir faydası olduğu kanaatindeyim. Kadınlardan daha çok talep alıyoruz. Türkiye genelinde kadından aldığımız taleple, İzmir’de kadınlardan gelen talep ben il başkanı seçildikten sonra ciddi bir artış oldu. Bu da bizi şunu gösteriyor: Kadınlar artık kadınların olduğu yere daha rahat geliyor ve kendini daha rahat hissediyor. Sırf ben kadın il başkanı olduğum için ilçe başkanlığını kabul eden kadınlarımız oldu.
Kadınlar siyasete
girme konusunda biraz çekinceli davranıyor. Sizin bu konuda önerileriniz var
mıdır?
Deva Partisi, bunun için bir fırsat. Çünkü diğer partilerde kadın kolları diye olay var. Kadın kollarının olduğu yerde, kadın siyasetçiye bir görev biçilmiş oluyor. Bir elbise dikilmiş oluyor gençlere de olduğu gibi. Bunun içini doldurmak zorundansınız. Kadın kolları ne yapar; ev ev geze kadınları örgütler, bağış toplar. Gençli kolları ne yapar; pankart asar, konvoy yapar, kalabalık yapar. Ama bu klişelerden çıktığınız zaman Deva Partisi’ndeki gibi, kadınların ve gençlerin ana birimde olduğunu görürsünüz. Ana birimde olmak ise, partinin ana politikasına yön vermek demek. Bu kadınlar için bir fırsat. Aynı şekilde gençler içinde. Onun için bizim bu fırsata sahip çıkmamız gerekiyor. Deva Partisi’nde kadınlara çok önem veriliyor, teşvik ediliyor. Kadına ait olması gereken bir koltuk varsa kota gereği, oraya biz bir kadın bulamazsak o koltuğu boş bırakıyoruz, bir erkekle doldurmuyoruz. Erkekleri de bu konuda biraz ittirmek bence çok iyi fikir. Çünkü öbür türlü herkes işin kolaycılığına kaçabiliyor. Kadınların bize gelmekte daha rahat olması gerektiğini ben düşünüyorum. Benim kadın il başkanı olmam bir şey ifade etmez. Bizim Muş, Gümüşhane, Samsun, Van, Kayseri, Isparta, Niğde ile başkanlarımız kadın. Türkiye’nin dört bir tarafında kadına değer veren, rol model ve mevki veren bir partiyiz. Siyasete girmek için Deva Partisi iyi bir yer.
İzmir’de üye
çalışmaları nasıl gidiyor?
Biz kongre sürecini tamamlamadığımız için üye yapmaya başlayamadık. Çünkü ilçeler önce kongre yapıyor, ondan sonra üye süreçleri başlıyor. Biz şu an da birikimlerimizi gönüllülük esasıyla yapıyoruz.
“CHP’DEN, AK PARTİ’DEN,
İYİ PARTİ’DEN ARKADAŞLARIMIZ VAR”
Diğer partilerden üye
olarak ve yönetim kadrosuna katılım olarak talepler var mı?
Bizim daha önce diğer partilerde çalışmış arkadaşlarımız var. siyaseten yüzde 50 siyaset yapmamış kotası demek, yüzde 50’de siyaset yapmış kotası demek. Bu yüzde 50’de çok farklı geçmişten gelen arkadaşlarımız var. CHP’den, AK Parti’den, İYİ Parti’den arkadaşlarımız var. Fakat bizim genelde aradığımız kriter, partisinde şu anda aktif göreve yapmayan arkadaşları daha çok gelmesini düşünüyoruz. Çünkü partimiz henüz transfer olayına açık bir parti değil. Genel Merkez’den yerel kadar böyle bir kuralımız var. hiçbir partinin, meclis üyesini, belediye başkanını görevindeki birini transfer etmek gibi bir düşüncemiz ve yetkimiz de yok. Ama tabi ki diğer partide görev almış, çalışmış, meclis üyeliği yapmış, belediye başkanlığı yapmış arkadaşlar şu anda bünyemizde bizimle beraberler. Ama hepsinin partisiyle bir şekilde bağı kopmuş insanlar.
“HER KESİM VE
DİNAMİĞİNİ TEMSİL EDEN VE TALEP BULAN BİR PARTİYİZ”
Bir süredir de
teşkilat ile birlikte ilçeleri geziyorsunuz? İlçelerde size ne yönde tepki ve
talepler geliyor?
Biz İzmir’de kalabalık bir kadro ile gezerken AK Partili arkadaşlarımız diyorlar ki, “bu ilçelerde biz çok zorlanırdık. Hiç bizi iyi karşılamazlardı.” CHP’li arkadaşlarımız, “hiç ilgi göstermezlerdi.” Diyorlardı. Biz Deva Partisi olarak; her yerde aynı ilgiyi ve sevgiyi görüyoruz. Aslında Genel Başkanımızın yaşadığının küçük bir kopyası. Genel başkanımız, Batman’da, Hakkari’de nasıl karşılanıyorsa, bugün Kırklareli’nde, Tekirdağ’da öyle karşılanıyor. Türkiye’nin her kesimi ve dinamiğini temsil eden ve talep bulan bir partiyiz. Aynı şey İzmir için de geçerli. CHP’nin çok ciddi oy aldığı ilçelerde bile, Deva Partisi ve Ali Babacan’ın ismiyle ilgiyle karşılaşıyoruz. Bu da aslında bizim Genel Başkanımızın çok uzun bir Bakanlık kariyerine çok temiz ve lekesiz geçmesinin bir göstergesi. Hayatında hiç AK Parti’ye oy vermemiş bir insanların bile kendinin ismi geçtiği zaman güler yüzlü ve pozitif olarak karşılıyorlar. Biz İzmir’de bazı ilçelere artık ikinci kez gidiyoruz. Orada da gözlemliyorum; bir ay önce gittiğimiz yerle şu an da gittiğimiz yerle aldığımız ilgi açısından çok büyük fark var. Biz bir buçuk ay önce gittiğimizde, “Deva Partisi kimdi, hangi partiydi o? İşte Ali Babacan’ın partisi miydi?” gibi şeyler denildiği yerde şimdi insanlar dükkanlarının önüne çıkıp bizi bekliyorlar. Deva Partisi’nin, Ali Babacan’ın, İzmir İl Teşkilatının artık imajı oturmuş durumda. Bize gittikçe artan bir teveccüh görüyoruz.
“İZMİR’İ HİÇBİR
PARTİNİN KALESİ OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ"
İzmir siyasetini
nasıl değerlendiriyorsunuz?
İzmir siyasetini Türkiye’den bağımsız olarak düşünememek lazım. Tek farkı çok uzun zamandır iktidar ve muhalefet partisinin tam olarak yer değiştirdiği bir siyaset. Ama Türkiye’de siyasetin tıkanmasının sebeplerinden bir tanesi de kutuplaştırıcı dil ve muhalefet yapmak için muhalefet yapmak. Yani karşı tarafın ne dediğini düşünmeden sadece o taraf dediği için muhalefet yapmaksa; aynısın küçük bir replikasının İzmir’de de olduğunu düşünüyoruz. İzmir’i hiçbir partinin kalesi olmadığını düşünüyoruz. Böyle bir kanaat oluşuyor ama ben bunun doğru olduğuna hiç inanmıyorum. İzmir tamamen oyunu çok uzun yıllardır cumhuriyet kazanımlarına, Atatürk değerlerine, özgürlüğe ve demokrasiye veriyor. Yoksa belli bir partinin hizmet endeksine göre verdiğini düşünmüyoruz. Aynı şekilde, bu değerleri kapsayan ama bu değerlerinin yanında vizyonu olan, vizyonu gerçekleştirecek stratejisi ve ekibi olan, bu konuda hayalleri ve çalışma azmi olan, çok genç ve kadın ağırlıklı bir kadro olarak bizim de çok şansımız olduğunu düşünüyoruz.
“İZMİR HAK ETTİĞİ
İLGİYİ VE HİZMETİ GÖREMİYOR”
İzmir’de yerel
yönetimlerin çalışmaları sizce nasıl?
İzmir’in üvey evlat muamelesi gördüğünü düşünüyorum. İktidar partisi tarafından, ne yapsak da yaranamadığımız şehir olarak görülüp verdiği vergilerin orantısında hizmet alamayan bir şehir olduğunu düşünüyorum. İzmir’de iktidar ve ana muhalefet partisi tarafından da “nasıl olsa çantada keklik, sandalye koysak seçilir” mantığıyla göz ardı edildiğini düşünüyorum. Bir oy deposu olarak görülüyor. İzmir hiçbir zaman ne iktidar, ne muhalefetten hak ettiği ilgiyi ve hizmeti göremiyor. Bizim içinde İzmir bu açıdan çok önemli. Bizim teşkilatımız açısından da çok önemli. Biz çok açıdan Ankara’da çok önemsenen bir şehiriz. Çünkü bizim ana akım siyaset hedefimizin yolunun İzmir’den geçtiğini Genel Merkezi’miz de çok farkında.
Yerelde ve genelde
hedefleriniz nelerdir?
Yerelde en büyük hedefimiz teşkilatlanmamızı en kısa sürede tamamlamak. Bir taraftan ilçe kongrelerimizi yapılırken; bir taraftan da henüz kurulamayan ilçelerimizi kurmak. Bizim haziran gibi kendi iç hedefimiz var. Haziran sonuna kadar bütün ilçelerde örgütlenmemizi tamamlamayı hedefliyoruz. Aynı şekilde üye kayıtları gibi süreçlerin başlaması gerektiğini düşünüyoruz. 2021 yılının ikinci altı ayı tamamen derinleşmenin başladığı bir dönem olacak. Bizim ikinci altı ay hedefimiz de her sandıkta, sandık yöneticilerin belli olduğu bir örgütlenme. Agresif bir hedefimiz var ama buna ulaşmak için geceli gündüzlü çalışıyoruz. Bir diğer hedefimiz ise bizler iktidar baskısı yüzünden ana akım medyaya çıkamıyoruz. Basına çıkamadığımız için kendimizi anlatmak ve sürekli teşkilatlarımızla sahada olmak gibi bir hedefimiz var.
“İLK HEDEFİMİZ
KENDİMİZİ İZMİRLİYE ÇOK İYİ TANITABİLMEK”
CHP’nin ve AK
Parti’nin İzmir için bir takım seçim iddialarında bulunuyor. Sizin böyle bir
iddianız var mı?
Seçimlerin ne zaman belli olacağı belli değil. Bir erken seçim ihtimali de var. Ben çok yakın bir erken seçim olacağını düşünmüyorum ama yine de 2023’e de kadar kalır mı, ondan da çok emin değilim. Bizim İzmir olarak hedefimiz Türkiye ortalamasından yüksek bir oy olarak gelmek. Ama şimdiden hedefler vermiyoruz. İlk hedefimiz dediğim gibi kendimizi İzmirliye çok iyi tanıtabilmek. Bizim aslında değerler ve politika olarak İzmir’e çok uygun bir parti olduğumuzu düşünüyoruz. Bu demokrasi vurgusu, insan hakları vurgusu, devletin insanı şekillendirmek için değil, herkese eşit hizmet sunmak için var olduğu bir mekanizma olgusu İzmirlinin içselleştirdiği, özlediği ve beklediği şeyler. İlla bir partinin oturduğu bir taban var. Bu da nedir bizim için, cumhuriyet kazanımları, Atatürk ve laiklik, demokrasi, insan hakları ama aynı zamanda da Türkiye’nin hak ettiği ekonomik refah. Demokrasi ve atılım ismimizde oradan geliyor. Hak ettiği refaha ulaşması için ekonomik şahlanış. Bunun içinde elimizden geldiğince kadrolarımız çalışıyor.
Deva olmaya az kaldı????????